Doktor kadına dönük şiddet kadın dayanışmasıyla teşhir edildi

  • 09:19 20 Nisan 2020
  • Güncel
İSTANBUL - İstanbul’da özel bir hastanede genel cerrah Mehmet Sait Bingül, yoğun bakım doktorlarından Rukiye Ekenler’i şiddete maruz bıraktı. Rukiye’nin darp raporu ile karakola giderek şikayette bulunmasına rağmen, olay savcılığa bildirilmedi. Rukiye’nin arkadaşı doktor Berna Hacaoğlu bir yazı kaleme alarak şiddeti teşhir etti.
 
İstanbul’da özel bir hastanede genel cerrah olan Mehmet Sait Bingül, yoğun bakım doktorlarından Rukiye Ekenler’i hem şiddete maruz bıraktı hem de hasta yakını ile diyalogunda hedef gösterdi. Şiddete maruz bırakılan Rukiye, devlet hastanesine giderek aldığı darp raporuyla polise şikayette bulundu. Rukiye, polisin kendisine defalarca “Özel bir ilişkiniz var mı? Sevgili misiniz?” diye sorduğunu belirtti. Polis, Rukiye’nin talep etmesine rağmen savcılığa bir bildirimde bulunmayarak, evine geri gönderdi.
 
Kadın dayanışması olayı Mehmet Sadık’ı teşhir etti
 
Şiddete maruz bırakılan Rukiye’nin arkadaşı doktor Berna Hacaoğlu, bir yazı kaleme alarak yaşananları paylaştı. Berna kaleme aldığı yazısında şunları söyledi:
 
“Şiddete eğilim her gün biraz daha dal budak salarak büyüyor ve şiddetin en keskin tarafında da sürekli erkek duruyor. Böylece bir boyun eğme tarihi başlıyor. Son iki gündür, bir mesai arkadaşım Rukiye Ekenler, alenen hastane ortasında, Mehmet Sait Bingül tarafından ağır bir şekilde darp edildi.
 
Rukiye Ekenler, İstanbul’da sağlık sektöründe çalışan herkesin bildiği, tanıdığı bir sağlık emekçisidir ve hastanelerin en zor yeri olan yoğun bakımda çalışır. Çalışmasına, becerisine bu güne kadar tek bir hastane sahibi şikayetçi olmamıştır. Hasta ve hasta yakınları aynı şekilde her zaman ondan memnun kalmışlardır.
 
Doktorluk bizim için bir ahlak meselesidir
 
Rukiye benim mesai arkadaşımdır. İşini iyi yaptığından bütün hastaneler onunla çalışmak ister. Ben, onunla çalışmaktan her zaman gurur duymuşumdur, çünkü hastanede birbirine güven çok önemlidir. Çok rahat bir şekilde hastalarımı ona teslim ederim. Bilirim ki yoğun bakımda Rukiye vardır ve o, hiçbir hastayı, hata yapmadan iyileştirme çabasına girmiştir. Bütün yoğun bakım doktorları böyledir ama Rukiye, biraz daha fazla hastalarını sahiplenir. Doktorluk, bizim için bir geçim kaynağı değildir. Bir ahlak meselesidir; bizim için insan sağlığı her şeyin üstündedir; bir hastamızı kaybettiğimiz zaman, bir yakınımızı kaybetmiş gibi oluruz. Bizim için insan hayatı kutsaldır.
 
Tarih bir gün anlatacaktır
 
Bu corona günlerinde neler yaşadığımızı bir gün tarih anlatacaktır. Corona sürecinde sadece hastaları iyileştirmeyle yetinmedik, pek çok meslektaşımızı bu salgında şehit oldular. Hepimiz bu süreçte çok çalıştık. Evimize bile korkarak gittik, çocuklarımıza, yakın akrabalarımıza hastalık bulaştırırız korkusuyla uzak durduk. Herkese evde oturun derken, biz hastalıkla iç içe yaşadık. Hatta doktor olduğumuz için, kimileri bizden uzak bile düştü… İşte bu günlerde mesai arkadaşım Rukiye’nin işi iki misli arttı. Bir yanda yoğun bakım hastaları, diğer yandan corona hastalarıyla ilgilendi. Sabah erken işe gitti, akşam geç saatlere kadar çalıştı. İki çocuğu bu arada ondan yemek bekledi…
 
Kimse yardım etmedi
 
Sokağa çıkmanın başladığı Cumartesi günü Rukiye, aynı hastanede çalıştığı Mehmet Sait Bingül adlı bir doktor tarafından tekme tokat dövüldü. Rukiye dayak yerken, yerlerde yatarken herkes hastane koridorunu terk etti. Bütün bunlar olurken, hastanenin patronu İlhan Bey, yukarıdan aşağı inmediği gibi hastanen güvenlik görevlileri de müdahale etmedi. Kimse yardım da edemedi.
 
Polis mağdur eden sorular sordu
 
Ben, Rukiye’nin pansumanını yaptım ve onu alıp karakola gittik. Polis, ifademizi aldı ve bu arada polis, bizi mağdur eden sorular sordular. Gençten bir polis, gerekeni yapacağız dedi ve biz çıktık. Daha sonra Rukiye’yi döven Mehmet Sait Bingül karakola davet edildi. Bir kral gibi karşılandı. İfadesi alındı, daha sonra hastaneye bırakıldı. Hukuki süreç böyle işledi. Doktor olmamıza rağmen, el ve boyun filmleri çekemedik. Hayatımın en zor günü oldu, yaralı arkadaşımı tedavi edemedim, evine gitsin, çocukları o halde onu öyle görmesin diye morlukları makyajla kapattım.
 
Rukiye bugün hepimizin canını yakan corona vakalarına bakıyordu. Rukiye istifa edemiyor, çünkü bugünlerde doktorların istifa etmesi yasak; onu döven Mehmet Sait Bingül ve İlhan Bey bundan güç aldı. Keyfi bir şekilde Rukiye, hastalarının mesai arkadaşlarının gözü önünde dövüldü.
 
Can güvenliğimiz olmadan nasıl çalışacağız
 
Sesimizi duyurmak istedik ama kimse bizi duymadı. Hastanenin sahibi İlhan Bey, Rukiye dayak yerken, Mehmet Sait Bingül’e bir şey söylemedi. Polis, gerekçe sunmadan Rukiye’yi döven doktoru salıverdi. Yarın hastaneye gitmemiz isteniyor. Can güvenliğimiz olmadan nasıl çalışacağız. Mehmet Sait Bingül elini kolunu sallayarak hastanede geziyor. Rukiye dayak yerken, yerdeyken bir de tehdit ediyor Bingül, ayağını denk al diyor, ben Diyarbakırlıyım diyor. Polis diyelim bunları duymadı, hastanenin sahibi de mi duymadı… Bize en çok üzen de tanıklar oldu. Tanıklar birden yok oldular, herkes özelden geçmiş olsun mesajları iletiyor.
 
Yarın nasıl işe gideceğiz, orda bizi bekleyen, takip ettiğimiz onlarca hasta, diğer yandan bizi tehdit eden bir doktor ve dahası, hiç bir şeyi takmayan patronumuz İlhan Bey…”