‘Cezaevlerindeki durumun yansıtılması için kamuoyunun baskısı şart’

  • 09:06 19 Nisan 2020
  • Güncel
Melike Aydın
 
İZMİR - Şakran Cezaevi’nden tahliye olan Meliha Kayacı, hasta, çocuk ve yaşlı tutsaklar bulunduğunu, hijyen malzemesi ve maske verilmediğini belirterek, cezaevlerinin durumunun yansıtılması ve düzeltilmesi için kamuoyu baskısı gerektiğini vurguladı. 
 
Şakran Cezaevin’den geçen hafta cezası bittiği için tahliye olan Meliha Kayacı, koronavirüs salgınının cezaevlerinde nasıl yaşandığını anlattı. Koronavirüs nedeniyle tecrit koşullarının daha da ağırlaştığını söyleyen Meliha, hem adli hem de siyasi koğuşlarda bulunan hasta, yaşlı ve çocukların risk altında olduğunun altını çizdi. 
 
‘250 gram çamaşır suyu ile virüsle savaşamazdık’ 
 
Koronavirüs salgını öncesinde de hasta takiplerinin ve sevklerin düzenli olarak yapılmaması nedeniyle sorunların ağırlaştığını vurgulayan Meliha, pandemi sonrasında ise hastane gidiş gelişlerinin kesildiğini dile getirdi. Hastaneler ve kampüse gidiş gelişlerde en az 14 gün karantinada kalınacağının söylendiğini aktaran Meliha, “Bunu da kabul edemezdik. Korona kapıp kapmamamızdan bağımsız olarak tecrit kalmış olacaktık. Ciddi önlemler yok. Haftada bir dezenfekte edilmesi gerekirken koğuş başına haftada 250 gram temizlik maddesi veriliyor. Bu da gecikebiliyor. Yani dezenfekteyi kendi ekonomik koşullarımıza göre kantinden sabunlar alarak sağlıyoruz. 250 gram çamaşır suyu ile virüsle savaşamazdık” diye belirtti. 
 
‘Ücretsiz denilen maskeler cezaevinde para ile veriliyor’ 
 
Şakran Cezaevi’ne yeni gelen tutsaklar için bir koğuşun karantina koğuşu haline getirildiğini ancak bu koğuş ile pencere bağlantısının kesilmemesi nedeniyle tam bir karantina hali olmadığını söyleyen Meliha, “Karantina odası yapılırken idare tarafından bize de uyarıda bulunulmadı. Maske temin edilmesi para ile ve 2-3 tanesi 7 lira idi o da en kalitesiz olandan. Siyasi tutsaklar komün anlayışları ile aşabilirler ama hiç maddi geliri olmayan binlerce adli tutsak var. Cumhurbaşkanlığı bedava olduğuna dair açıklama yapıyor ama en başta cezaevlerine gönderilmesi gerekirken maskelerde herhangi bir ulaşımı olmadı” dedi. 
 
‘Komünal yaşamı parçalamaya dönük çabalar var’
 
Aynı zarfın içine farklı iki kişinin mektup koymasının mümkün olmadığı şeklindeki tecrit koşullarının cezaevi müdürü Meltem Babaoğlu geldikten sonra daha da ağırlaştığını, bireyselliği ön plana koyacak önlemler alınmaya çalışıldığını kaydeden Meliha, şöyle devam etti: “Uzun süredir fotoğraf çekiminde sıkıntılar vardı. Toplu foto çekilemiyor. Önceden bir koğuşun tek bir hesaptan çekilerek ödenmesi mümkünken şimdi herkes kendi çekildiği fotoyu ödemek zorunda. Hiç parası olmayan foto çekemeyecek gibi tuhaf bir durum. Uzun bir dönem bu durumu fotoğraf çekmeyerek protesto ediyoruz. Korona nedeniyle ailelerden işsizler oluştu dolayısıyla cezaevlerine para göndermeleri de zor. Kantin fiyatları ayda bir değişirken haftada bir değişir hale geldi. Bunun da kolektif yaşamı ortadan kaldırmaya dönük etkisi var.” 
 
‘Hem adli ve hem de siyasilerde çocuklar var’
 
Hastane gidiş gelişlerinde, koli alımlarında karşılaşılan adli mahkumlardan gözlemlediğini aktaran Meliha, çocuklu kadınlardan 60 yaş üzeri kadınlarda her yaş grubunun bulunduğunu ve daha çok risk altında olduklarını belirtti. Adli koğuşlarda 11 odanın bulunduğu koğuşlarda her odada üç ranza ile en az 33 kişini bulunduğunu söyleyen Meliha, “En son bazı tutsaklar yerlerde yataklar olduğunu söylüyorlardı. Biz az sayıdayız ve hijyeni önemsiyoruz. Siyasi koğuşlarda da çocuklar var. 10 aylık, bir buçuk yaşında ve 3 yaşında üç çocuk var. O koşullarda korunma şansı yok” şeklinde konuştu. 
 
‘Yürümekte güçlük çeken Selma Altan’a baston verilmedi’ 
 
Yaşı 71 olan Selma Altan’ın bacaklarından rahatsız olduğunu ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını dile getiren Meliha, “İdare bastonu kabul etmediği için çekçek sapından baston ürettiler. Bu yaştaki bir insana baston verilmemesi sözün bittiği yer. Fatma Özbay uzun zamandır kanser hastası. Bir memesi Erzurum Cezaevinde iken alındı. Tedavisi de koronavirüs nedeniyle ertelendi ama en az 50 kadının bu konuda tedirginliği var. Diğer göğsüne de sıçramışsa ne olacak? Zaten gördüğü tedavi nedeniyle bağışıklık sistemi çok kötü. Koşullara bırakılmadan tahliye dilmesi gerekirken aslında ölüme terk ediliyor. 20-25 yıl hapishanede kalan çok arkadaşımız kalp, tansiyon, astım, kadın hastalıkları gibi hastalıkları var. Bunlar da risk altındalar” diye belirtti. 
 
‘Salgın sonrası dışarı ile iletişim daha da zorlaştı’
 
Görüşler ve mektup trafiğinin olmadığını, haftada iki kez 10’ar dakika aile görüşü olduğunu hatırlatan Meliha, cezaevi idaresinin her türlü tedbir alınmış ve tecrit koşullarında yaşanmak zorunda olunduğu gibi yansıttığını söyledi. Ailelerle gerçek bilgiler üzerinden konuşamadıklarını ifade eden Meliha, “Meclis TV izleyerek HDP vekillerinin açıklamalarından gerçeği öğreniyoruz. Doktorumuz T Tipi koğuşlara da gidiyordu ve korona kaptığını öğrendik. Oradaki personele ve bize teması oldu ve o temas sürekli devam eden bir temas. Doktorla temas eden kimse testten geçirilmedi. Yeni Yaşam elimize geçmiyor. Atılım Gazetesi her hafta getirilmiyor. Gazeteler içeriğine göre verilmeyebiliyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘Kazanılmış hakların elden gitmemesi için mücadele edilecek’
 
İnfaz yasası ve gelişen süreci hakların daha fazla gasp edilmesi olarak gördüklerini belirten Meliha, “Kazanılmış hakların elimizden alınmaması için yeni bir mücadele süreci olacak diye değerlendiriyoruz. Hapishaneler için süreç daha da ağır olacak.  Cezaevindeki herhangi baskı dışarıdaki toplumun da sessizleştirilmesinin bir parçası. Kendimizi ifade ettiğimiz alanların daha da daralması ve bizim orada ölüme terk edilmemizi getirebilir. Virüsle öldüremediğini çok uzun yıllar hapiste tutarak yapmak istiyor” diye konuştu. 
 
‘MHP’nin istediği gibi mafya liderleri salındı’
 
Ceza infaz yasası ile AKP iktidarı döneminde kadına ve çocuğa yönelik istismar ve şiddetin artarak devam edeceğini dile getiren Meliha şunları kaydetti: “AKP halkına ‘sen istediğin kadar yozlaşabilir, çürüyebilirsin. Ama bana muhalif olma ben istediğim gibi seni sömüreyim, yandaş sermayeye para aktarabileyim’ diyor. MHP’nin istediği gibi mafya liderlerini sokağa salmış durumda. Bir taraftan da Figen Yüksekdağ, İdris Baluken, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak gibi birçok siyasetçi duvarlar arkasında. Nedeni de AKP iktidarını topluma anlattıkları için” 
 
‘Mücadele her türlü olanaksızlığı aşar’
 
Cezaevlerindeki gerçek tablonun yansıtılması için kamuoyu baskısı gerektiğini vurgulayan Meliha, son olarak sözlerine şunları ekledi: “Herkes bırakılmalı, bu virüs öldürücü boyuta çıkarsa yüzlerce ölüm yaşanabilir. Küresel bir tecrit var ve bu hapis psikolojisi birçok insanda yaşandı. Dışarda yaşanan kısa hapislik ama içerdeki insanların on yıllarca yaşadığı daha ağırı. Bu dönemler koca koca mücadelelerle aşılacak. Toplumsal mücadele her türlü olanaksızlığı ortandan kaldırır ve imkanlar yaratır.”