İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 786’ncı haftasında 23 Nisan Çocuk Bayramı nedeniyle gözaltında kayıp edilen çocukların akıbetini sorarak,  25 çocuğun akıbetinin karanlıkta bırakıldığını, faillerinin cezasızlıkla korunduğunu söyledi.

 

Cumartesi Anneleri “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemin 786’ncısını koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Eylemde 1995 yılında henüz 12 yaşında iken Mardin’in Dargeçit ilçesinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Davut Altunkaynak’ın akıbeti soruldu. 

 

Eylemde konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi ve gözaltında kayıp edilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, Davut’un annesi Hayat Altunkaynak’ın oğluna yapılan işkenceye tanık olduğunu söyledi. 

 

‘Mücadeleye devam edeceğiz’

 

Ardından Davut’un kardeşi Ramazan Altunkaynak söz aldı. Yaklaşan 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı hatırlatan Ramazan, Türkiye’de gözaltında kayıp edilen onlarca çocuk olduğunu,  bu çocuklar için mücadeleye devam edeceklerini belirtti. 

 

‘İnsanlar arasında ayrım yapamazlar’

 

Gözaltında kayıp edilen Hüseyin Taşkaya’nın kızı Serpil Taşkaya açıklamayı okudu. “Gözaltında kayıp edilen çocukları, kayıplarımızı istiyoruz” diyen Serpil,  “Salgın nedeniyle mücadelemizi evlerimizden yürütüyoruz. Kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak bu mücadelenin insan hakları merkezli, eşitlikçi, adil ve şeffaf bir biçimde yürütülmesini talep ediyoruz. Unutulmasın ki; devletler yurttaşlarını hiçbir ayrım gözetmeden sağlık ve esenlik içinde yaşatmak için vardır. Bulaşıcı hastalık bakımından aynı risk altındaki insanlar arasında ayrım yapamazlar” dedi.

 

‘Çocukların yaşam hakkı ellerinden alındı’

 

Umudun, iyiliğin ve dayanışmanın düşmanı olan kayıtsızlığı aşmanın, mümkün olduğunun altını çizen Serpil, bu topraklarda onlarca çocuğun yaşam hakkının, devlet şiddetinin vardığı son nokta olan gözaltında kaybetme yöntemiyle ellerinden alındığına dikkat çekti. Serpil, “Bu çocukların nasıl gözaltına alındıkları ve nasıl kaybedildikleri tanık ifadelerinde, savcılık iddianamelerinde, mahkeme tutanaklarında, AİHM kararlarında ve TBMM Raporu’nda yer alsa da iç hukukta cezasız bırakıldı” diye konuştu.

 

Çocukların gözaltına alındığı reddedildi

 

Serpil, Dersim’in Mirik Mezrası'nda ailesiyle birlikte kaybedilen 3 yaşındaki Dilek Serin’i, Mardin’in Dargeçit ilçesinde kaybedilen 12 yaşındaki Davut’u, 13 yaşındaki Seyhan Doğan’ı, Şırnak Uludere’de kaybedilen 12 yaşındaki İlyas Diril’i, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde kaybedilen 13 yaşındaki Münir Sarıtaş’ı, Diyarbakır’ın Lice ilçesinde kaybedilen 14 yaşındaki Metin Budak’ı, 15 yaşındaki Servet İpek’i, 15 yaşındaki Çayan Çiçek’i ve kaybedilen 25 çocuğun gözaltına alındıklarının reddedildiğini dile getirdi.

 

‘Çocukları biz kaybetmedik’ cevabı verildi

 

Serpil, 25 çocuğun akıbetinin karanlıkta bırakıldığını, faillerin cezasızlıkla korunduğunu ifade ederek,  “Kısacası gözaltında kaybedilen çocuklar için bugüne kadar adalete erişmek mümkün olmadı. Adalet arayışındaki ailelerin ve insan hakları savunucularının tüm başvurularına, tanıklara ve delillere rağmen, AİHM mahkumiyetlerine rağmen, hatta TBMM raporuna rağmen ilgili makamlar ‘Bu çocukları biz kaybetmedik’ cevabını verdi” sözlerini kullandı. 

 

‘Çocukları hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz’

 

Çocukları şiddetten korumakla görevli adli ve siyasi makamlara seslenen Serpil son olarak, “Bizim iddialarımızı reddediyorsunuz, tanık beyanlarını, AİHM mahkumiyetlerini dikkate almıyorsunuz, TBMM Raporu’nu göz ardı ediyorsunuz. O zaman söyleyin; bu çocukları kim kaybetti? Bu vahşi uygulamaları kim gerçekleştirdi? Biz hakikat adına, adalet adına, vicdan adına bu soruları sormaya devam edeceğiz. Gözaltında kaybedilen çocukları hatırlamaktan, hatırlatmaktan, onlar için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz. 87 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.