‘Krizde sağlığa ulaşımın zorlaşmasından en çok kadınlar etkileniyor’

  • 17:48 22 Şubat 2020
  • Güncel
İZMİR - TTB’nin Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından düzenlenen 6’ncı Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi'nin ikinci gününde, ekonomik kriz ve bunun sağlık açısından kadınlara yansıması üzerine konuşuldu.
 
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından düzenlenen 6’ncı Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kongresi bu yılki ‘Kadın Emeği ve Sağlık’ ana başlığı ile ikinci gününde de İzmir Sanat Merkezi’ndeki sunumlarla devam ediyor. 
 
‘Çoklu krizden en çok kadınlar etkileniyor’
 
Kongrenin ikinci gününün ilk oturumu ‘Kapitalizmin krizi, kadın emeği ve kadın sağlığı’ ile devam etti. Kolaylaştırıcılığını Hafize Öztürk Türkmen’in gerçekleştirdiği oturumda ilk konuşmacı olan Ecehan Balta, “Önce kadınları vurun: Çoklu kriz ve emek” başlığı ile yaptığı sunumda 2008’de yaşanan ekonomik kriz hakkında konuştu. Ekonomistlerin 1930’dan bu yana en derin kriz olduğu konusunda hemfikir olduğunu söyleyen Ecehan, “İşsizlik arttı. İşsiz kadınların oranı yüzde 67,5. Her üç kadından birinin çalışabildiğini görüyoruz. Ücretli olarak çalışanların oranı yüzde 70. Bunun da yarısı güvencesiz kaçak işçi olarak çalışıyor. Bu ekonomik krizden önce de böyleydi hatta kadınların istihdamdaki payları böyleydi. Ama o zaman Türkiye’de tarım vardı ve tarım işçisi ücretsiz aile işçisi olan kadınlar vardı ve kadınların oranı yüzde 30’larda sayılıyordu ama ücretsiz çalışan kadınların oranı yüzde 50 idi, azalma oluyor. Ücretsiz çalışanların oranı ve bu krizle tersi bir oranmış gibi geliyor ama öyle değil. Krizin kendisi tarımı yok ediyor. Kadınların da işlerini elinden alarak yok ediyor” dedi
 
‘Kadınlar erkeklere oranla daha az ücret alıyor’
 
Türkiye’deki kadınların eğitim durumuna göre yüzde 16-22 oranında erkeklerden daha az ücret aldığını belirten Ecehan, 2018 Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre oranın arttığını söyledi. Kadınlar olarak toplu iş sözleşmeleri yaparken erkeklerin aldığı fiyatları çalışma koşulları ve yaptığı işleri, iş beklentilerini karşılaştırarak işe başlanması gerektiğini kaydeden Ecehan, “Bunu söylüyoruz ama gerçekte bu yok ve TÜİK’de bile bu yok. Bizim de dilimizde var pratiğimizde yok. Ekonomik krizle de derinleşiyor” ifadesini kulandı.
 
‘Kadınlar verilere göre ‘yemedim yedirdim’ konumunda’
 
Bakım emeği konusunda kadının kriz sonrası iş yükünün arttığını, ücretsiz emeğin artarak kadının yoksullaşmasının da derinleştiğini dile getiren Ecehan kadınların çalışma zamanının 16-18 saat olduğu 18’inci yüzyıl koşullarında yaşamaya başladığını ifade etti. Sermayenin gelir azalmasını kadın emeğini arttırarak kompanse ettiğini söyleyen Ecehan şöyle konuştu: “Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün araştırmasına göre kadınların yüzde 38’i yaşlı bakıyor dünyada. Bunların bir de çocukları olduğunu düşünün, yetersiz beslenenlerin yüzde 60’ı kadınlar ve çocuklar. Ama tüm dünyada gıdayı üretenlerin ise yüzde 80’i kadınlar. Yani yemedim yedirdim durumu ile karşı karşıyayız. Bu yeni ilksel birikim dönemi. Bir tür müştereklerle çitleme arasında tam bir savaş durumu yaşıyoruz ve ekolojik kriz tam da burada ortaya giriyor. İklim değişikliği çölleşme ve aşırı yağışlar meselesi var. Bulaşıcı hastalık anlamına geliyor. Bir yandan da aşırı kuraklıklara gıda ve su krizini ortaya koyuyor. 2030’da 700 milyon kişinin suya erişiminin kolay olmayacağı belirtiliyor. Bundan da en yoğun kadınlar ve çocuklar etkilenecek demektir.”
 
'Kadın işsizliği artıyor'
 
Halk Sağlığı Uzmanı Meltem Çiçeklioğlu ise ‘Krizde kadın sağlığı ve sağlık hizmetlerine erişim’ başlığı ile hazırladığı sunumunda sağlığın sosyal belirleyicilerin toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle kadınların sağlığa erişimde daha çok zorlandığını söyledi. Kadınların sosyal güvencesinin erkeğe bağlı olmasının sağlığa erişimi zorlaştırdığını dile getiren Meltem, şöyle devam etti: “Kriz her tarafta. Bu da sağlık durumunu ve erişimi çerçeveliyor. Gıda yoksunluğunun dünya çapında arttı. Türkiye’de de sebze fiyatlarının 2019 Ocak ayında bir önceki yıla göre ortalama olarak yüzde 94,72 oranında artmış. Özellikle sebze fiyatlarını aldım, çünkü Türkiye’de kadınlarda obezite ciddi sorun. TNSA’da yüzde 60’ı geçen bir oran var. Bu kadınlarda çok hızlı ilerliyor. İlk yemekten kesilen kadınlar olduğu için. Hem erkeğin hem kadının işsizliği kadının üzerinde yük demek. Kadın işsizliği artıyor.”
 
‘Nafakaya dönük yasa ekonomik şiddet demektir’
 
‘Ekonomik şiddet ve kadın ruh sağlığı’ başlığı ile sunum yapan Uzman Dr Suzan Saner  de ekonomik şiddetin diğer şiddet türlerinin altında yatıyor olmasına rağmen yine de görünür olmadığını vurguladı. Feministlerin “özel alan politiktir” söyleminin failin adını koyarak erkeği işaret ettiğini dile getiren Suzan, “Özgürlüğü ve statüsü artan kadınlar daha çok şiddete maruz kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (WHO)  yakın partner şiddeti bütün ülkelerde yaygın, ülkemizde üç kadından biri yaşıyor. Bu da toplumsal cinsiyete dayalı olarak var. Aile ve akrabalık veya iş dünyasında ekonomik kontrol, işe gitmesini engellemek, iş yerinde mazeret izni almasına neden olmak, parasını çalmak, nafaka ödememek, ortak borcu kadının adına almak, gelir kaynaklarına sınırlı erişim, mirastan ve ortak alanların kullanımından uzaklaştırmak. Ülkemizde nafakaya dönük yasa da şiddettir” diye konuştu. 
 
Kongre farklı oturumlarla devam etti. Ayrıca ilerleyen günlerde TTB’nin web adresinde oturumlar hakkında geniş bilgi ve video paylaşımları da gerçekleşecek.