‘Çığlığımızı dünya duydu, Türkiye duymadı’

  • 09:01 9 Temmuz 2025
  • Güncel
Elfazi Toral
 
İSTANBUL – “Çığlığımızı ve adalet talebimizi tüm dünya duydu ama Türkiye duymadı” sözleriyle baskı, şiddet ve saldırılara rağmen tutsaklar için büyük bir mücadele yürüten tutsak yakını Fince Akman, “Nefesimin son anına kadar adaleti ve onurlu bir barışı savunacağız” dedi.
 
Cezaevlerinde özellikle siyasi tutsaklara yönelik yaşanan hak ihlalleri “işkence” boyutuna varmış durumda. Cezaevinde tek başına yaşamını idame edemeyecek durumda olan hasta tutsaklar tahliye edilmezken, yine hasta tutsakların tedavi hakları da engelleniyor. Tutsakların cezaevinde maruz kaldığı tecrit uygulamaları ise yaşam hakkı ihlalini giderek derinleştiriyor. Cezaevlerinde sistematik olarak uygulanan baskı, işkence ve sindirme politikaları tutsakların en temel yaşam haklarının açık bir şekilde ihlal edilmesine yol açarken, özellikle siyasi tutsaklara yönelik politik ve psikolojik baskılar günden güne derinleşiyor. Derinleşen cezaevi ihlallerine karşı ise tutsak yakınları ve hak savunucularının mücadelesi de günden güne büyüyor. 
 
İhlal raporu
 
İhlallere dair raporlara yansıyan rakamlar, şiddetin ve saldırının boyutunu gözler önüne seriyor. ÖHD İstanbul Hapishane Komisyonu, 6 aylık hak ihlalleri raporunu geçtiğimiz günlerde açıkladı. Raporda 47 hasta tutsağın bulunduğu ve 93 tutsağın tahliyesinin keyfi şekilde engellendiği belirtildi. Yine Türkiye ve Kürdistan’da bulunan cezaevlerinde, İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) 2025 hasta tutsak raporuna göre, 161’i kadın, bin 251’i erkek olmak üzere bin 412 hasta tutsağın bulunduğu belirtildi. Raporda 335 tutsağın ise ağır denilecek derecede hasta olduğu ifade edilmişti.
 
Nöbet eylemleri
 
İhlallere yönelik artışa karı tutsak yakınları, zaman zaman çeşitli eylem ve etkinliklerle hem ihlalleri kamuoyuyla paylaşmak hem de tutsakların kötü koşullarda verdiği yaşam mücadelesini görünür kılmak için direnişi yükseltiyor. Tutsak yakınları tarafından 2022 yılında cezaevlerinde bulunan tutsakların durumuna dikkat çekmek amacıyla bir yılı aşkın süreyle ve her türlü saldırıya rağmen Adalet Nöbeti başlatılmıştı. Tutsak yakınları, polisin baskı, şiddet, gözaltı ve işkencelerine maruz kaldılar. Tüm saldırı politikalarına rağmen tutsak anneleri, büyük bir kararlılıkla eylemlerinin 39’uncu haftasında bir yürüyüşle sonlandırmıştı. Yine 2023 yılında “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa siyasi çözüm” kampanyası kapsamında tutsaklar açlık grevi eylemi başlatmıştı. Açlık grevi eyleminden iki ay sonra ise tutsak yakınları çok sayıda kentte aynı taleplerle Adalet Nöbeti eylemleri başlatmıştı. Aylarca süren Adalet Nöbeti eylemi büyük bir kararlılık ve ilgi ile sürdürüldü.
 
Adalet talebi
 
Tutsak yakınları, cezaevlerinde yaşanan ihlallere ve yürütülen savaşa karşı mücadele yürütürken haklarında çok sayıda dava açıldı. Katıldıkları her eylemde engellemelerle ve polisin saldırılarıyla karşılaştılar. Her güne “adalet” talebiyle başlayan tutsak yakınları, cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini duyurmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenledi. Ellerinde tutsak yakınlarının fotoğraflarıyla cezaevleri önünde adalet talep eden anneler, burada “adalet” sloganları attı. Tutsak yakınları, “hukuksuzluğa” karşı adalet arayışlarını sürdürdüklerini belirterek, talepleri karşılanana kadar mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti. Ayrıca iktidarın yürüttüğü savaş politikalarına karşı tutumlarını her alanda dile getirmeye devam ettiler.
 
Adalet Nöbeti annelerinden tutsak annesi Fince Akman, hem yürüttükleri mücadeleye hem de önemli gelişmelerin yaşandığı sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Adaleti ve çığlığımızı tüm dünya duydu ama Türkiye duymadı’
 
Cezaevlerinde tutsakların yürüttüğü mücadelenin çok anlamlı olduğunu söyleyen Fince Akman, tutsakların iktidar tarafından dayatılmak istenen bir düzeni kabul etmedikleri için cezaevlerinde tutulduğunu belirtti. Tutsaklara yönelik hak ihlallerinin günden güne büyüdüğüne işaret eden Fince Akman, “Çocuklarımız cezaevlerinde ağır işkencelere maruz kalırken aynı zamanda ciddi sağlık sorunlarıyla da karşı karşıya kalıyor. Yaşanan bu hukuksuzluğa ve ihlallere karşı biz tutsak yakınları olarak Adalet Nöbeti eylemi başlatmıştık. İlk başta İHD İstanbul Şubesi’nde başlatmıştık. İHD’den sonra ATK önünde devam ettik. Nöbet eylemini yaparken birçok ihlalle karşı karşıya kaldık. Devamında ise Adalet Nöbeti’ni cezaevlerinin önüne taşıdık. Çeşitli cezaevleri önünde uzun bir süre nöbetimizi sürdürdük. Bizler ‘adalet istiyoruz’ dediğimizde bize şiddet uyguladılar. Bir yıldan fazla nöbet eylemimiz sürdü. Her gün polis şiddetine maruz kaldık. Şu an her bir annenin vücudunda işkence izleri var. Biz her defasında ‘adalet talep ediyoruz’ dedikçe onlar bizi gözaltına aldı, bize şiddet uyguladı. Cezaevlerinde çocuklarımızın cenazelerini almak istemiyoruz. Biz anneyiz. Polisler kafamızı duvarlara vurarak ters kelepçe ile gözaltı aracına alıyorlardı. Çığlığımızı tüm dünya duydu ama Türkiye duymadı. Çığlıklarımız gökyüzüne ulaştı ama ne anneleri tanıdılar ne de adaleti” dedi.
 
‘Her zaman adaleti ve barışı talep ettik’
 
Tüm saldırı ve baskılara rağmen büyük bir irade ile mücadele yürüttüklerini dile getiren Fince Akman, kadınların yürüttüğü mücadeleye yönelik saldırıların da olduğunu vurguladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta başlatmış olduğu “Barış ve Demokratik Toplum” sürecini anımsatan Fince Akman, “Çağrılar yapıldı ancak hala saldırılar devam ediyor. Bizler yaşamın her alanında barışı talep ettik. Devlet hala bir adım atmamış. Cezaevlerinde hala hasta tutsaklar var. Keyfi bir şekilde infazları yakılıyor. Bu keyfiyetle nasıl barış olacak? Barış bu şekilde olmaz. Tutsakların hiçbir suçu yokken cezaevlerinde tutuluyorlar. Benim oğlum ve kızım cezaevinde. Kızımın duruşması keyfi bir şekilde Eylül ayına ertelendi. Oğlum Yakup’un ciddi sağlık sorunları var, sağlığı günden güne kötüleşiyor. Çocuklarımızı serbest bırakın, biz onların sağlığıyla ilgileniriz. Kitaplar verilmiyor. Oğluma bağlama gönderdim, onu oğluma vermiyorlar. Tutsaklarımız cezaevlerinde yaşamlarını idame edemiyorlar. Bu nasıl bir adalettir? Hiç kimse onların bu adaletini istemiyor. Artık biz annelerin yüreği yanmasın. Bizler polislere de söylüyoruz, onların da anneleri ağlamasın. Biz savaştan yana değiliz” şeklinde konuştu.
 
‘Talebimiz barıştan yanadır’
 
Fince Akman son olarak şu ifadelere yer verdi: “Savaşın son bulması, barışın sağlanması bizim en temel taleplerimizdir. Biz kadınlar barıştan yanayız. Görüşlerinden dolayı cezaevinde bulunan hiç kimseyi bırakmıyorlar. Ancak tecavüz, taciz, hırsızlık, fuhuş ve uyuşturucu suçluları serbest bırakıyorlar. Çocuklarımız onurlu bir yaşamı savundukları için şu anda cezaevlerinde tutuluyorlar. Bugün barıştan bahsediyorlar ama cezaevinde bulunan tutsaklarımızı serbest bırakmıyorlar. Barış olacaksa tutsaklarımızı serbest bırakmaları gerekiyor. Samimiyseler, barışı istiyorlarsa bunun için somut bir adım atsınlar. Biz anneler onurlu bir barışı herkes için istiyoruz.”