‘Dili yaşatmayı örgütleyelim’

  • 19:32 21 Şubat 2020
  • Güncel
DİYARBAKIR - KESK Diyarbakır Şubeler Platformu, anadil gününe ilişkin yaptığı açıklamada kamuoyuna “Bir dilin yok olması demek bir toplumun yok olması demektir. Bizler yok etmeyelim yaşamayı ve yaşatmayı örgütleyelim” çağrısı yaptı. 
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Diyarbakır Şubeler Platformu 21 Şubat Dünya Anadil Günü nedeniyle Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Diyarbakır 1 no’lu şube binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Ofis Sanat Sokağı’nda yapılmak istenen açıklamaya polisler izin vermedi. Yaşanan uzun tartışmaların ardından KESK’liler, Eğitim-Sen önünde Kirmanckî (Zazaca) ve Türkçe basın açıklamasını okudu. 
 
‘Anadilde eğitim talebi kriminalize edildi’
 
Türkiye’de ulus devletin inşası sürecinde oluşturulan tek dil politikasının hiç sekteye uğramadan devam ettiğinin belirtildiği açıklamada, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde AKP iktidarının göstermelik olarak adımlar attığı ve gerçek hedeflerine ulaşınca vazgeçtiği kaydedildi. “Ülkede yaşayan milyonlarca insan anadillerinde eğitim alamazken bunun talep edilmesi çeşitli gerekçeler sunularak kriminalize edilip yasak kapsamı genişletildi” denilen açıklamada, anadil de eğitim hakkı talebinin seçmeli ders olarak verildiği fakat göstermelik olduğu ve uygulanan politikalarla fiili olarak vazgeçildiği dile getirildi. 
 
‘Çocuklar anadillerinden uzaklaştırılıyor’
 
Açıklamada devamla şöyle denildi: “Türkiye genelinde milyonlarca öğrenci kendi anadilinde eğitim göremediği için eğitime her zaman geride başlamak zorunda kalıyor. Milyonlarca çocuk bilinçli bir politikayla kendi anadilinden uzaklaştırılarak bir insanlık suçu işlenmektedir. Türkiye’de eğitim politikaları, her dönem farklı anadilleri yok etmek üzerine kurulmuş ve bunun da toplumu bir arada tutmanın bir yolu olduğundan söylenerek işlenen suç meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Ancak temel amacın Türkçe dışında ülkede kullanılan farklı anadilleri yok etmek olduğu her seferinde ortaya çıkmıştır. Şuanda da ülkede uygulamaya konan siyasal sistemde ise artık saklanmaya gerek kalmadan açıkça dile getirilmeye başlanmıştır. Aktarılmayan ve eğitim dili olarak kullanılmayan Kürtçe ve birçok farklı dil devlet politikasıyla yok edilmekle karşı karşıyadır.” 
 
‘Kürtçe konuşmak tehlikeli sayıldı’
 
“Bu ülkede insanların İngilizce konuşması övünç kaynağı olurken kendi anadili olan Kürtçe konuşması tehlikeli sayılmıştır” denilen açıklamada halkların bir birine tahammül edebilmeleri ve demokratik bir ortamın geliştirile bilmesi için farklılıkların bir arada korkusuzca kendini ifade ederek yaşamasının öğrenmeye bağlı olduğunun altı çizildi. Açıklamada son olarak kamuoyuna şu çağrı yapıldı: “Ülkemizin zenginliği olan farklılıkları olan diller üzerinde uygulanan yasakçı politikalardan bir an önce vazgeçin bizler kendi dilimizle kendi rengimizde varız var olmaya devam edeceğiz. Bir dilin yok olması demek bir toplumun yok olması demektir. Bizler yok etmeyelim yaşamayı ve yaşatmayı örgütleyelim. Dünya bizden olmayanın bizimle beraber yaşamasında güzeldir. Diller yok olursa insanlık yok olur.”
 
Açıklama “Bê ziman jiyan na be” ve “Ziman rûmeta me ye” sloganları ile sona erdi.