Hukukçular: Endişe içindeyiz
- 20:50 11 Ekim 2019
- Güncel
İSTANBUL - Hukuk kurumları, 10 Ekim Ankara Gar katliamında yaşamını yitirenler için düzenledikleri panelde, “Suriye IŞİD’lilerin cezaevinden kaçtığı haberlerini okuduk. Dehşet içinde kaldık. Suriye’de acaba neler oluyor diye büyük bir endişe içindeyiz” dedi.
Aralarında Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Avukatlar Grubu, Demokrasi İçin Hukukçular'ın bulunduğu avukat kurumları, 10 Ekim Ankara Gar katliamında yaşamını yitirenleri anmak amacıyla İstanbul Barosu Kültür Merkezi'nde panel düzenledi. Panelin Moderatörlüğünü İstanbul Barosundan avukat Gülşah Kaya yaptı. Gülşah,açılış konuşmasını yapmak üzere İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu’nu kürsüye çağırdığı sırada şu sözleri sarf etti: “4 yıl önce yine ülkenin bir yerinde çatışmaların olduğu bir dönemde barış için bir araya gelenler katliama maruz bırakıldı. 4 yıl sonra bu gün ülkede yine aynı kaderi yaşıyoruz.”
Panelin açılış konuşmasını yapan İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu 4 yıl önce Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi içerisinde en önemli katliamlarından birinin yaşandığının altını çizdi.
‘Suriye’de acaba neler oluyor diye büyük bir endişe içindeyiz’
Ankara Barosundan Avukat İlke Işık, Ankara Katliam davasının yargılama sürecini anlattı. Ülkenin birçok yerinde anlamaların yapıldığını hatırlatan Işık, “Dün itibariyle 2015 Türkiye’sine hızlı bir dönüş yapıldığını görüyoruz. Suriye IŞİD’lilerin cezaevinden kaçtığı haberlerini okuduk. Dehşet içinde kaldık. Suriye’de acaba neler oluyor diye büyük bir endişe içindeyiz. Tekrar 2015 Türkiye’sine, Avrupa’sına hızla döneceğimize dair çok ciddi sinyaller var. Bizim dosya IŞİD’lilerin niye Türkiye’ye teslim edilmemesi gerektiğinin canlı tanığıdır. IŞİD örgütlenmesine bir devlet nasıl göz yumar. Nasıl engel olmaz. Bizim dosya bu faaliyetlerin toplamıdır. 10 Ekim 2015 günü sadece o alanda olan insanların değil, bütün bir ülkenin hayatları ortadan yarıldı aslında. Kimse için hayat bir daha eskisi gibi olmadı. Bu ülkede birden bire canlı bombalarla tanıştık. Suruç’ta ki canlı bombayla birlikte ne oluyor derken, 10 Ekimle tanıştık. Bizim dosyamız daha sonra Antep’te kına gecesinde yapılan bombalı saldırıya kadar gidiyor. İŞİD o mahallede keşif yapmış, fotoğraf çekmiş, bunlar bilinmesine rağmen hiçbir önlem alınmadı. Bizim konuşmaya çalıştığımız bütün bunların toplamıdır” dedi. Türkiye’de IŞİD’lilerin hepsinin tahliye edildiğini belirten İlke Işık, bu nedenle sanıklarla özellikle ilgilendiklerini vurguladı.
Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Önok, devletin yaşama hakkını koruma konusunda pozitif hükümlülükleri olduğunu belirterek, tehlike altında olan kişileri korumaya dönük elinden gelen bütün tedbirleri alma mecburiyeti olduğunun altını çizdi. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda TCK’da ve uluslararası hukukun birbiriyle örtüşmediğine değinen Murat, TCK ve uluslararası hukuk arasındaki çelişkileri anlattı.
‘Mahkeme davayı bulanıklaştırıyor’
Ankara Barosundan Avukat Senem Doğanoğlu, sabah kamptan kaçan IŞİD’lileri gördüklerini ifade ederek “68 bin İŞİD’li şuanda kaçmış durumda. Nereye kaçmış bilmiyorum. Bu bizi kaygılandırıyor” diye konuştu. 10 Ekim katliamın gelinen noktada insanlığa karşı işlenen bir davaya dönüşmeye doğru gittiğini söyleyen Senem, şöyle devam etti: “10 Ekim Ankara katliamını IŞİD gerçekleştirmiştir. Türkiye cumhuriyetinin anayasal düzenine yönelik bir saldırı olduğunu söylüyor. IŞİD çıkmış teokratik nitelikle bir sistem kurmak istemiştir. Selefi radikal bir örgüttür deniliyor. Bu mahkemenin tanımdır. 10 Ekim’de Ankara’ya gelenler bu teokratik yapılanmayı istemeyenlerdir diyor. Dolayısıyla mahkeme bulanıklaştırıyor. Mahkeme bu davayı bulanıklaştırmaktan başka bir şey yapmıyor.”
Panel dinleyicilerin sorularının cevaplanmasının ardından son buldu.