
Üç eşbaşkandan Avrupa’daki belediyelere mektup
- 12:42 3 Eylül 2019
- Güncel
HABER MERKEZİ - Yerlerine kayyım atanan belediye eşbaşkanları Avrupa’daki belediye başkanlarına mektup gönderdi. Mektupta, “Sınırların ötesinden bir dayanışma sesi geldiğinde güçlenmiş hissediyoruz. Ülkenizde kamuoyu oluşturma, dayanışma ağları kurma veya seçildiğimiz illeri ziyaret etme gibi girişimler yoluyla dayanışmanızı görmek bize mutluluk verecektir” çağrısında bulunuldu.
Yerine kayyım atanan Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bedia Özgökçe Ertan, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı ve Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, Avrupalı belediye başkanlarına “darbeyi” anlatan mektup gönderdi. Başta Barcelona, Paris, Londra, Stockholm, Oslo, Roma, Milano, Venedik olmak üzere Avrupa’daki kentlerin belediye başkanlarına gönderilen mektupta, “kayyım darbesi yapılan ve 3,8 milyon yurttaşın yaşadığı üç büyük Kürt kentinin HDP’nin kaleleri arasında yer aldığına” işaret edildi.
‘Çoğulcu demokrasiye yönelik saldırı’
31 Mart seçim sonuçlarına da dikkat çekilen mektupta şu ifadeler yer aldı: “31 Mart 2019'da yapılan belediye seçimlerinde, bu illerin belediye başkanlığını yüksek oy oranları ile kazandık. 19 Ağustos 2019’da görevlerimizden uzaklaştırıldık ve yerlerimize hükümet tarafından atanan kayyımlar getirildi. Belediye meclislerimiz hem Türkiye Anayasasını hem de Türkiye’nin imzacısı olduğu Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı ihlal eden keyfi bir kararla dağıtıldı. Bu kararı, hükümetin bir darbesi olarak görüyoruz. Bu, Erdoğan rejiminin son yıllarda çoğulcu demokrasiye ve özellikle Kürt halkının demokratik iradesine yönelttiği saldırı dalgasının son örneğidir.
'Yolsuzlukla soygunla belediye tahrip edilmiştir'
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra, o dönemki Eş Genel Başkanlarımız Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, milletvekillerimiz ve belediye eşbaşkanlarımız hukuksuz bir şekilde tutuklanmış; 102 belediyemizden 95’inde belediye eşbaşkanlarının yerlerine yine hukuka aykırı bir şekilde kayyımlar atanmıştı. 2016 ve 2018 yılları arasında Kürt belediyelerinde iki buçuk yıl süren kayyım dönemi yalnızca yerel demokrasiyi engellememiş aynı zamanda zimmet, yolsuzluk, soygun ve rüşvetle belediye altyapılarını da tahrip etmiştir.
İçişleri Bakanı, görevden uzaklaştırılmamızı ve yerlerimize atanmasını emreden yazılı açıklamasında, ‘terörizmle bağlantılı olduğumuzu’ iddia ediyor. Yerel ve uluslararası insan hakları gözlemcileri de Erdoğan rejiminin gazeteci, entelektüel, insan hakları savunucusu veya politikacı kendisine muhalif olanları aşırı geniş kapsamlı ve belirsiz olan ‘terörle mücadele’ yasalarıyla nasıl susturmaya ve bastırmaya çalıştığına dikkat çekiyor.
‘Şiddet kullanmaktan kaçınmıyorlar’
Sizin de bildiğiniz üzere, demokrasilerde ‘seçme ve seçilme hakkı’ temel bir haktır. Halkın seçtikleri yine halk tarafından görevden alınabilir. Bu mektubu size yazdığımız günlerde, halkın görevden alınma kararına tepki vermesine, demokratik protesto hakkını kullanmasına tahammül edemeyen AKP iktidarı milletvekillerimize, belediye eşbaşkanlarımıza ve halka yönelik polis şiddeti ve orantısız güç kullanmaktan kaçınmıyor.
Sınırların ötesinden bir dayanışma sesi geldiğinde güçlenmiş hissediyoruz. Ülkenizde kamuoyu oluşturma, dayanışma ağları kurma veya seçildiğimiz illeri ziyaret etme gibi girişimler yoluyla dayanışmanızı görmek bize mutluluk verecektir. Ülkemizdeki mevcut koşullar ne kadar zor olursa olsun demokrasi, adalet ve barış mücadelesini kazanacağız.”