Gazetecilerin gözaltı gerekçesi: Haber takibi

  • 09:06 30 Ağustos 2019
  • Güncel
DİYARBAKIR - Mardin Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atanmasının ardından halkın tepkisini takip ederken gözaltına alınan gazetecilerden Rojda Aydın, “Savcı avukatımıza ‘eylemler bitene kadar onları bırakmayacağız’ demiş. Polisler bize, ‘Eylemin olduğu gün siz orada ne yapıyordunuz’ dedi” diye anlattı. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Mardin, Diyarbakır ve Van büyükşehir belediyelerine 19 Ağustos’ta kayyım atanmasın ardından, HDP’li vekiller, belediye eşbaşkanları ve halk sokaklara çıkarak tepkisini dile getirdi. Halkın iradesine yönelik darbeye karşı tepkiler gün geçtikçe büyürken, Türkiye’nin batısından da meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve kadın örgütlerinden destek geldi. 
 
Gösterilen tepkiler karşısında polisler sert müdahalelerde bulunurken, gazeteciler de saldırılara maruz kalıp, gözaltına alındı. Mardin’de 20 Ağustos’ta çekim yaptıkları esnada ajansımız Jinnews muhabiri Rojda Aydın, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Mehmetşah Oruç, Ahmet Kanbal, gazeteciler Halime Parlak ve Nurcan Yalçın gazeteci olduklarını söylemelerine rağmen şiddet uygulanarak gözaltına alındı.
 
‘Sert müdahalede bulunuldu’
 
Haber takip ederken yaşadıkları zorlukları ve gözaltına alınmalarını anlatan Rojda, “19 Ağustos’tan bu yana da birçok yerde kayyım atanmasına karşı halk alanlarda tepkisini dile getiriyor. Kayyım atamalarını protesto etmek için 20 Ağustos’ta Mardin Büyükşehir Belediyesi önünde yüzlerce yurttaş bir araya geldi. Biz de özgür basın çalışanları olarak belediye önünde yapılan protestoyu takip etmek için oradaydık. Polis belediye önünde yapılan protestoyu bastırmak için sert müdahalede bulunurken onlarca yurttaş da biber gazı ve tazyikli sudan kaynaklı yaralandı” dedi.
 
 ‘Havuz medyasına dönük bir şiddet yoktu’ 
 
Görüntülerin medyaya yansımasının ardından gazetecilerin hedef haline geldiğine dikkat çeken Rojda,  ardından gözaltına alındıklarını kaydetti. Rojda, “Aslında bizim çekmiş olduğumuz görüntüler gerçekleri yansıtıyordu. Kamuoyunun görmemesi için gözaltına alındık. Gözaltına alındığımız sırada da hem polis şiddetine maruz kaldık hem de ellerimiz ters kelepçe ile kelepçelendi. Bizi aldıkları sırada gazeteci olduğumuzu söylememize rağmen ve basın kartlarımızı göstermemize rağmen hakaretlere  maruz kaldık. Aynı zamanda orada dikkat çeken şey de havuz medyasında çalışan muhabirlere dönük herhangi bir müdahale yapılmadı ama biz 5 gazeteci hem şiddete hem de hakaretlere maruz kaldık ve gözaltına alındık” dedi. 
 
‘Gazeteciyseniz gidin gazeteciliğinizi yapın’
 
Gerçeklerin yansıtılmaması için gözaltına alındıklarının bilincinde olduğunu söyleyen Rojda, Mardin Savcılığının da avukatlarına, “Bu eylem ve etkinlikler bitmeyene kadar onları serbest bırakmayacağım” dediğini de aktardı. Rojda, gözaltına alındıktan 4 gün sonra ifadelerinin alınması gerektiğini fakat alınmadığını belirterek süresinin uzatıldığına dikkat çekti. Rojda, “Gözaltının 7’inci gününde ifadelerimiz alınmaya başlandı ve sadece bize, ‘Eylemin olduğu gün siz orada ne yapıyordunuz’ sorusu soruldu. Oysa ki bizi aldıkları sırada defalarca gazeteci olduğumuzu söylemiştik. Aynı zamanda şunu da hatırlatmak gerekir gözaltına alındığımız sırada bir polis amiri bize ‘Gazeteciyseniz gidin gazeteciliğinizi yapın. Bizi niye çekiyorsunuz’ söylemlerinde bulundu. Bu açıkça gerçeklerin yansımasından ne kadar rahatsız olduklarının göstergesi diyebiliriz” şeklinde konuştu.
 
‘Hiçbir zaman susmadık susmayacağız da’
 
Kayyımların atanmasıyla çok sayıda gazetecinin hedef haline gelmesinin dikkat çekici bir durum olduğuna değinen Rojda, “Aslında baktığımızda bugün çok sayıda meslektaşımız sadece haber yaptıkları için cezaevlerinde tutuluyor. Bugün halkın haber alma hakkı engelleniyor ama dışarıda olan biz gazeteciler onların kalemini yerde bırakmayıp gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Halkın haber alma hakkı engellenemez ve bunu kabul etmeyeceğiz. Bizler Musa Anter’in öğrencileri olarak hakikat ve gerçekleri her zaman halka ulaştıracağız. Gerçekler hiçbir zaman karartılamayacak” dedi.