
SAMER Koordinatörü Yüksel Genç: Korkunç bir tablo ile karşı karşıyayız
- 09:05 8 Ağustos 2019
- Güncel
Rengin Azizoğlu
DİYARBAKIR - Bölge kentlerinin en önemli sorunlarından biri olan çocuk yaşta evlendirilme ve erken yaşta doğum oranları üzerinde çalışma yürüten SAMER koordinatörü Yüksel Genç, karşılaştıkları rakamların ürkütücü olduğunu söyledi. Yüksel, “Türkiye’de alarm zilleri çalıyor. Veriler de bu konuya dair korkunç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor” dedi.
Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi’nin (SAMER) geçtiğimiz günlerde bölge kentlerinin en önemli sorunlarından biri olan çocuk yaşta evlendirilme ve erken yaşta doğum oranlarını ve yoğunluklarını görünür kılmak için doğum oranları üzerinde yaptığı çalışmayı kamuoyu ile paylaştı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2015-2018 yıllarına ait verileri incelenerek yürütülen çalışmada, bölgenin 20 ilinde 15-17 yaş arası evlendirilen çocukların sayısı 35 bin 258 olarak tespit edilirken 15 yaş altı 349 çocuğun gebe kaldığı belirtildi. SAMER koordinatörü Yüksel Genç yürüttükleri çalışmaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Acil eylem planı gerekiyor’
İstismarın önemli bir boyutu olan çocuk yaşta evlendirilmenin Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olduğuna dikkat çeken Yüksel, bu konuda öne çıkan kentlerin başında bölge kentlerinin geldiğini söyledi. Yüksel, “Her ne kadar öne çıkan kentler bölge illerinde olsa da TÜİK verilerini incelediğimizde bu konuda bölge kadar Türkiye’nin geri kalan kesiminin de aslında çocuk evlendirmeler konusunda sicilinin çok temiz olmadığı ve bu konuda aslında bir bütün olarak Türkiye’de çocuk evlendirmelere karşı acil eylem planı gerektiğini anlıyoruz. Çocuk evlendirme yaşı 11’lere düştüğü verilerle karşı karşıyayız. Ancak resmiyette çocuk evliliklerinin ne kadar yer aldığını bulmak çocuk evliliklerine dair bize sağlam bir bilgi vermez. Türkiye’de çocuk evlendirmelerinin çok önemli bir kısmının imam nikahı adı altında gerçekleştirilen istismarlar biçiminde sürdürüldüğünü hepimiz biliyoruz. Buna rağmen resmi kayıtlara düşmüş rakamların ne olduğunu merak ettik ve o rakamlar bile bizim açımızdan oldukça ürkütücü geldi” diye konuştu.
‘Verilerle bir mücadele sahası çizilmesini önemli buluyoruz’
Çocuk evlendirmeleri sorununu önemsedikleri için böyle bir çalışmaya başladıklarını belirten Yüksel, bu konuyla mücadele eden kurumları desteklemek kadar bu mücadelede bir nebze de olsa payları olsun istediklerini aktardı. Yüksel, “Verilerle sağlıklı bir mücadele sahası çizilmesini önemli buluyoruz. Toplumsal dönüşümün ve güçlenmenin en önemli koşullarından biri kadınların özgürleşme sürecini sağlıklı yaşayabilmeleri için bölgede ve Türkiye’de üzerinde çokça durulmayan çocuk evlendirmelerinin önüne geçme gereği duyduk. Biz bu çalışmayı dönem dönem yapalım diye düşünüyorduk. Sahadan veriler alarak saha tespitleri yapabilmeyi düşündük ancak birkaç yıl önce çok uygun bir saha yoktu. Öte yandan tespit çalışmaları yeterli değildi. Bir süre önce resmiyete yansımış evlendirme vakalarına bakıp yaşları inceleyip kadın ve erkekler arasındaki yaş incelemesindeki evlilik süreçlerinin neye tekabül ettiğine bakalım dedik. Ardından resmi rakamlara yansımış doğum oranlarını izleyelim dedik. Bunlar üzerinden iz sürerek çocuk evlendirmeleri üzerine bazı veriler çıkaralım istedik. Böyle bir çalışma yapma kararı aldığımızda bölgedeki tüm kadın ve çocuk dernekleri ve kurumlarıyla iletişim haline girdik ancak ellerinde bu konuya dair bir veri olup olmadığını sorduk. Ne yazık ki bölgedeki sivil toplum yapılarının, kadın örgütlerinin sistematik bir şekilde bölgedeki çocuk yaşta evlendirmelerle ilgili bir veri araştırması olmadığına tanıklık ettik” dedi.
‘Çatışmalı dönemde çocuk evlendirmeleri yeniden canlandı’
TÜİK’in 2015 ve 2018 verilerini incelemeye karar verdiklerini belirten Yüksel, 2015’in Türkiye’nin demokrasi ve özgürlük skalasının en çok sarsıldığı, toplumsal cinsiyete ilişkin kazanımların da riske girdiği bir dönem olduğu vurgusunu yaptı. Yüksel, “Bölgede yaşanan çatışmalı dönemle beraber çatışmalı alanların önemli bir kısmında çocuk evlendirmelerin yeniden canlandığına tanıklık ettik. O yüzden 2015-18 dönemlerinden başlayarak ondan sonra süren çocuk evlendirmelerin verisel takibini yaparak, kamuoyuna duyurarak duyarlılık alanları oluşturalım dedik. TÜİK verilerini incelerken verilerin resmiyete yansıyan veriler olduğunu, resmiyet dışı verilerin de olduğunu ve bu oranın oldukça yoğun olduğunu gözettik. TÜİK verilerinde ilk ortaya çıkan tabloları okumaya başladık. İlk evlendirmelerde 16-17 yaş diye özel bir skala var. Onun yüzdelikler üzerinde hesaplamalarına giriştik. Ardından 16-19 yaş grubu, 19-24 yaş grubu, 25-30 yaş grubu gibi devam eden yaş gruplarına bölünmüş evliliklerle ilgili verileri de okumaya başladık” ifadelerini kulandı.
’15 yaş altı toplam 349 çocuğun doğum yaptığını öğrendik’
TÜİK verilerinde 20 bölge ilinde 15-17 yaş arası evlendirilen çocukların sayısının 35 bin 258 olarak tespit edildiğini kaydeden Yüksel, gayri resmi rakamın bunun çok üstünde olduğunu tahmin ettiklerini vurguladı. Yüksel, “Çocuk evlendirmelerle ilgili başka resmiyete düşen rakam var mı diye baktığımızda doğum oranlarını incelemeye karar verdik. Çünkü bölgedeki doğumların önemli bir kısmı erken evlendirilme ve çocuk istismarlarına bağlı olarak ortaya çıkmış bir fiiliyatın sonucuydu. Doğum oranlarını incelediğimizde 15 yaş altı toplam 349 çocuğun doğum yaptığını öğrendik. Çok küçük çocukların evlilik adı altında istismara uğradığını gördük. 16-19 yaş arasında 20 bölge kentinde evlendirilen çocuk oranlarının oldukça büyük bir kısmı Serhat illeri olan Ağrı, Muş ve Kars’ta olduğunu gördük. Resmiyet dışı evliliklere işaret edecek bazı veriler içeriyor. Evlilik dışı birliktelikler, taciz, istismar sonucu doğmuş çocuklara işaret edecek verileri izlemeye çalışıp 15-19 yaş arası doğum yapan çocukların yine bu üç ilde ağırlıklı olarak kayda düştüğünü gördük. 15 yaş altı doğum yapan çocukların Ağrı, Hakkari ve Muş’ta olduğunu gördük. Demek ki Hakkari evlilik skalasında ilk üçe girmemiş olsa bile orada 15 yaş altı çocukların evlendirilmesi evlilik biçimiyle yansıması açığa çıktı” diye belirtti.
‘Türkiye’de incelendiğinde durumun çok farklı olmadığının gördük’
Tüm bu verilerin bir bütün olarak düşünülmesi kanaatinde olduklarını dile getiren Yüksel, “İlk üç sıralamasını verirken Serhat illerini işaret ederken yalnızca evlendirmelerin buralarda yaşandığını söylemek istemiyoruz. Örneğin Diyarbakır’da binlerce çocuk yaşta evliliklerin olduğunu bu veriler sayesinde gördük. Diyarbakır’ın kadın örgütlenmelerinin ve sivil toplum örgütlerinin etkili olduğu yerlerden biri olmasına rağmen burada çocuk evlendirmelerinin tahminimizden çok fazla olduğunu fark ettik. Resmi kayıtlar ancak 16 yaş ve sonrasını evlilik kaydı olarak alıyor. 16 yaş öncesi pek çok evlilik ve istismar vakalarının olduğunu doğum oranlarından biliyoruz. Bu bir bölge incelemesiydi. Türkiye’de incelendiğinde durumun çok farklı olmadığını gördük. TÜİK verilerine yeniden bakıldığında Türkiye illerinde de çocuk evlendirmelerinin sanıldığından çok daha yaygın olduğu ile karşılaştık” dedi.
‘Türkiye’de alarm zilleri çalıyor’
Kadın örgütleri başta olmak üzere sivil toplum örgütlerinin el ele vererek bu sorunu çözebileceğine dikkat çeken Yüksel, hükümetin ilgili yasal düzenlemeler ve kontrol mekanizmalarını oluşturması konusunda baskılayıcı olunması gerektiğini vurguladı. Yüksel, “Türkiye’de bugün İstanbul Sözleşmesi dahil olmak üzere kadının kazanılmış haklarının bir çoğunun ters düz edilmek istendiği bir süreç yaşanıyor. Türkiye’de sistem sadece merkezileşmiyor, aynı zamanda çok erkekleşiyor da. Erkekleşip muhafazakarlaşan siyasal sistem ne yazık ki kadınların hayatını evlilik ve evlendirme üzerinden tarif etmeye ve kadınları çocukluğundan itibaren evliliğe koşullayarak yetiştirmeye çalışıyor. Bu konuda katsayısal bir artışa rastlanmasa bile var olan siyasal pozisyonun devam etmesi halinde gelişecek durum endişe verici. Kadın örgütleri başta olmak üzere sivil toplum örgütleri buna karşı mücadele etme ve özgürleştirici süreçlerin parçası olma konusunda temkinli olmaya devam ederlerse çocuklarımızın erken yaşta evlendirilmesi, kadınların ev hayatına hapsedilmesi ile daha fazla karşılaşacağız. Türkiye’de alarm zilleri çalıyor. Veriler de bu konuya dair korkunç bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu söylüyor” diye konuştu.