‘Şüpheli ölüm’ diye kayıtlara geçti, 7 aydır soruşturma başlatılmadı

  • 09:09 7 Ağustos 2019
  • Güncel
VAN - Van’da oturduğu binada merdiven boşluğuna düşerek yaşamını yitirdiği iddia edilen Tuğba Bahadır’ın ölümü kayıtlara “şüpheli ölüm” diye geçti. Aradan geçen 7 ayda hiçbir soruşturma başlatılmamasına tepki gösteren Tuğba’nın ablası Aynur Kaya, “Kardeşimin ölümünün aydınlatılmasını istiyorum" dedi.
 
Türkiye’de “şüpheli kadın ölümleri” ve kadın katliamları her geçen gün artmaya devam ederken fail erkeklere ödül gibi cezalar veriliyor ya da katledilen kadınların dosyaları kapatılmak isteniyor. Van’ın Edremit ilçesinde yaşayan evli ve üç çocuğu olan Tuğba Bahadır, 30 Aralık 2018’de şüpheli bir şekilde oturduğu binanın 3’üncü katından merdiven boşluğuna düşerek yaşamını yitirmişti. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri çağırılmış, sağlık ekiplerinin hayatını kaybettiğini belirlediği Tuğba’nın cenazesi otopsi için Malatya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti. Tuğba’nın hayatını kaybetmesi ise kayıtlara “şüpheli ölüm” olarak geçmişti. Tuğba’nın hayatını kaybetmesinin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen bugüne kadar tek bir soruşturma başlatılmadı. 
 
Tuğba’nın “şüpheli ölümü” üzerine adım adım delil toplamaya başlayan Tuğba’nın ablası Aynur Kaya ve kadın hakları aktivisti Songül Özünver, Tuğba’nın yaşamını kaybetmesinin üzerinden geçen 7 aylık süreci JIN NEWS’e anlattı.
 
‘Tuğba merdiven boşluğundan yan bir şekilde düşmüş’
 
Tuğba ile hayatını kaybettiği günün önceki akşamı telefonla görüştüğünü söyleyen Aynur, sonrasında yaşananları şu sözlerle anlattı: “Hiçbir sorunu yoktu telefon görüşmesi boyunca şakalaştık,  güldük, eğlendik. Sabah saat 8.00’e doğru başka bir kardeşim telefon açtı, ‘Abla gel, Tuğba rahatsız onu Malatya’ya götüreceğiz’ dedi. Kardeşime Tuğba’ya ne olduğunu sorduğumda Tuğba’nın merdiven boşluğundan düştüğünü söyledi. Ben de apar topar hazırlanıp Tuğba’nın evine gittim.
 
Gittiğimizde, kardeşimin eşinin ailesi Muş’ta oturdukları için, Muş’un tüm ilçe ve merkezinde bulunan akrabaları gelmişti. Biz Van’ın mahallelerinde ikamet etmemize rağmen bize haber verilmemişti. Bize en son haber verilmesi bizde şüphe yarattı. İlk olarak bize haber verilmesi gerekirdi. Burada ilgili birçok hastane varken Tuğba Malatya’ya götürüldü. Malatya’da makinalara bağladılar. Ardından ölümü kesinleşti. Tuğba merdiven boşluğundan yan bir şekilde düşmüş. Savcılık da bu durumu şüpheli bularak Tuğba’nın eşinin ifadesini almış.”
 
‘Kesinlikle kız kardeşiniz intihar etmedi, öldürüldü’
 
Tuğba’nın düştüğü merdiven boşluğunda hiçbir şekilde çığlık sesinin duyulmadığını doğrulayan tanıkların olduğunu vurgulayan Aynur, “Gecenin üçünde merdiven boşluğundan atlayan bir insan bağırır, ama komşuları tek bir çığlık duymadıklarını söylüyor. Komşuları ayrıca ‘kesinlikle kız kardeşiniz intihar etmedi. Öldürüldü’ dedi. Hatta olay öncesinde eşinin kız kardeşimi aldattığı için tartıştıklarını belirttiler” dedi. 
 
‘Polisler Tuğba’nın hiçbir komşusunun ifadesini almadı’
 
Yine komşularının anlattıklarına olayın ardından çatı katında Tuğba’nın terliklerini bulduklarını ve boğuşma izlerinin de olduğunu söylediklerini dile getiren Aynur, “Çatı strafor olduğu için boğuşma izlerinden straforun eğildiği yine komşuları tarafından gözlemleniyor. Komşuları bu delillerin ardından hemen polisi arayarak ‘Tuğba Bahadır’ın terlikleri çatı katında bulundu. Boğuşma izleri var’ diye ihbarda bulunuyor. İhbar üzerine olay yerine gelen polisler, ‘Siz çok hayalperestsiniz, bunun için mi çağırdınız bizi buraya, kesin sesinizi ortalığı karıştırmayın’ diyerek komşularını azarlıyor. Hatta komşuları polisin kendilerini resmen tehdit ettiğini öne sürdü. İlk günden bu yana komşuları kız kardeşimin intihar değil öldürüldüğünü iddia ediyorlar. Hiçbir komşusunun, arkadaşının ifadesi alınmadı” dedi.
 
‘Ne rapor ne de tutanak var’
 
Binalarının 7/24 kamerayla izlendiğini ve kız kardeşinin olduğu katın kameralarının bozuk olduğunu söyleyen Aynur, “Kamera kayıtları incelenmedi. Yine olay yeri incelenebilir çok kolay bir şekilde. Kardeşimin intihar mı ettiği yoksa düşürüldüğü mü ortaya çıkarılabilirdi. Ben defalarca olayın soruşturulması için savcılığa gittim savcının kendisi ‘Polis olayla ilgili bana bir rapor getirmedi’ diyor. Nasıl bir rapor olmaz? Nasıl bir tutanak olmaz?” sorularını yöneltti.
 
‘ATK raporunu aylarca bekledik’
 
Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarını aylarca beklediklerini, savcılığa giderek raporları sorduklarını belirten Aynur, “Savcılığa 6 ay sonra gidip raporu sorduğumuzda, savcılık ‘Daha incelemedim’ sözlerini kullandı. ‘Olayın aydınlatılması için neden bir şeyler yapmıyorsunuz?’ diye sorduğumda savcı, ‘Siz böyle tehditkâr konuşursanız, ben de dosyanızı başka türlü açarım’ ifadelerini kullandı” diye aktardı. 
 
‘Kardeşimin ölümünün aydınlatılmasını istiyorum’
 
ATK raporları incelendiğinde Tuğba’nın başında kesici aletle ağır yaralandığının belirtilmesine rağmen hiçbir soruşturma başlatılmadığının altını çizen Aynur şöyle devam etti: “Olay günü yine komşularının aktarımlarına göre kardeşimin evine girdiklerinde yerde kanlı bir kesici alet olduğunu ancak ne olduğunu anlayamadıklarını söylediler. Polisin o delili aldığını ifade ettiler. Yine komşuları olaydan önce Tuğba’nın kızının baygın bir şekilde yerde olduğunu anlattı. Kız kardeşim öldüğünde ayağında bir tek çorap vardı. Çorabın teki ise asansörün yanında bulunmuş. Tüm bu soruların cevaplanmasını ve kız kardeşimin ölümünün aydınlatılmasını istiyorum.” 
 
‘Delil bulmak savcının, polisin işi’
 
Tuğba’nın “şüpheli ölümü”nün ardından Aynur’u ve ailesini yalnız bırakmayan kadın hakları aktivisti Songül Özünver de 7 aydır olayla ilgili tek bir soruşturmanın açılmadığını dile getirdi. Songül, “Ablayla sık sık görüştüğümüzde gerçekten biz de ‘intihar mı’ şüpheli ölüm mü diye ölümünün aydınlatılmasını istiyoruz. Savcı olayla ilgili delilleri ablasının bulmasını istiyor. Böyle bir tarz olamaz. Delil bulmak polisin, savcının işi. Aile ölümünün nedenini dahi bilse bir nebzede olsa rahatlayacaklar” ifadelerini kullandı.
 
‘Dosya bir savcıdan başka bir savcıya devrediliyor’
 
Songül, dosyanın bir savcıdan, başka bir savcıya devredilmesinin yine olay yerinde polisin incelemelerde bulunmamasının kendilerini de şüpheye düşürdüğünü ve kafalara “acaba olayın üstü mü örtünmeye çalışılıyor” sorularını getirdiğini kaydetti. Aynur ile birlikte olayla ilgili davaya müdahil olabilmeleri için Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne gittiklerini de söyleyen, Songül, ”Bırakın müdahil olmalarını  ‘komisyonda varız’ denilmesine rağmen bir kez olsun ablayı aramadılar. Bu da sistemin kadını görünmez kılmasının en bariz örneğidir. Kadın cinayetlerinin meşrulaştırılmasıdır. İstismarın yine bu ülkede ne kadar meşrulaştığını görüyoruz” diyerek tepkisini dile getirdi.
 
‘Şüpheli ölüm’ diye geçmesine rağmen neden araştırılmıyor?’
 
Son olarak hukuki sürecin işlenmesi gerektiğinin altını çizen Songül, “Biz gerçek adalet istiyoruz. Eril adalet istemiyoruz. Savcılığın kendisi kayıtlara ‘şüpheli ölüm’ diye geçmesine rağmen bu cinayet neden araştırılmıyor. Buda yine her zamanki gibi üstünün örtülmesi, cinayetin kapatılması durumudur. Yargı da, hukuk ta bunu bir an önce aydınlatmak zorundadır” diye konuştu.