
‘Bu devlet silahlı mücadeleden çok sivil siyasetten korkuyor’
- 18:00 28 Temmuz 2019
- Güncel
DERSİM - Munzur Kültür ve Doğa Festivali kapsamında yapılan panelde konuşan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, "Bu devlet silahlı mücadeleden çok sivil siyasetten korkuyor. Sivil siyasetin güçlendirilmesi çok önemlidir" dedi.
Munzur Kültür ve Doğa Festivali son gününde etkinlikler ile devam ediyor. Festival kapsamında Sanat Sokağı'nda "Hukuk, insan hakları ve Dersim" konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Dersim Barosu Başkanı Kenan Çetin'in yaptığı panele, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Avukat Meral Hanbayat ve Yazar Cafer Demir konuşmacı olarak katıldı.
‘Harekat planlı bir şekilde yapıldı’
Yoğun ilginin olduğu panelde ilk konuşan Yazar Cafer Demir, Dersim katliamına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "Kızılbaş Kürtler, Osmanlı devlet otoritesini Yezid olarak görüp biat etmedi. Osmanlı binlerce kez sefer yaptı ama başarılı oldu. Dersim'e sefer olur ama zafer olmaz" dedi. Cumhuriyet döneminde de Dersim'in hedef olduğunu hatırlatan Cafer, Dersim'e askeri hareket düzenleyen Kemalistler'in ittihat ve terakkinin devamcısı olduğunu söyledi. Askeri hareket kapsamında 13 binin üzerinde insanın katledildiğini belirten Cafer, "Bunların mezarı nerede?" diye sordu. Dersim katliamında ilk kez zehirli gazın kullanıldığını aktaran Cafer, ancak sorumlular hakkında herhangi bir işlemin yapılmadığını söyledi. Dersim katliamını katliam olarak değil soykırım olarak değerlendiren Cafer, katliamdan aklanmak istenen Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nde katliamdan sorumlu olduğunun altını çizdi. Cafer, Dersim Harekatı'nin planlı bir şekilde yapıldığını belirtti.
‘Soykırımlar devam ediyor’
İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise çok ağır bir süreçten geçildiğini belirterek, "90'lardan daha ağır bir süreç yaşanıyor. İşkencenin ve şiddetin bu kadar devlet eliyle meşrulaştırıldığı bir süreç görmedim" dedi. Soykırım coğrafyasında yaşadıklarını kaydeden Eren, Türkiye Cumhuriyeti’ni 1915 soykırımını yapan zihniyetin kurduğunu söyledi. Soykırımın devam ettiğinin altını çizen Eren, 29 Ocak 1983 yılında Mamak Cezaevi'nde idam edilen ASALA üyesi Levon Ekmekçiyan'a dikkat çekerek, "4 yıl önce Levon Ekmekçiyan ailesi, bize başvurdu. Ailesi, cenazeyi Fransa'ya götürmek istiyordu. Yaptığımız başvuru üzerine mezardan çıkarılan kemikler Fransa'ya götürüldü. Burada, bu kemikler araştırıldı. Araştırma sonucu kemikler cenaze 60 yaşındaki bir kadına ait çıktı. Soykırım devam ediyor. Bugün Hrant Dink'in öldürülmesiyle birlikte Ergenekon beraat ettirildi, derin devleti bir kez daha tartışıyoruz. Sadece Tayyip Erdoğan'a karşı çıkarak bizlere devleti unutturdular. 90'ların derin devletin en kirli kanadıyla uzlaştı. Erdoğan gider ama devlet kalır. Devlet yine kendi içerisinde bir muhalif çıkarıyor" diye konuştu.
‘Sivil siyaset güçlendirilmeli’
Türkiye’nin altına imza attığı tüm sözleşmeleri ihlal ettiğini söyleyen Eren, "Savaş suçları işleniyor. Kendi hesaplarından savaş suçu olan görüntüler yayınlanıyor. Türkiye Cenevre hukuku tarafı, İstanbul Sözleşmesi'nin tarafı, ama ihlal ediyor. Kadına karşı her gün suç işleniyor. Ama yargılama yapılmıyor. Mahkemede bir kadın hakime İstanbul Sözleşmesi'ni hatırlattım. Hakim bu sözleşmeden habersiz. AB asla insan haklarının ölçüsü olamaz. İşimizin çok zor olduğunu biliyoruz. Son sözü her zaman direnenler söyler. Küçük kazanımlar elde ettiysek, direnenler ve mücadeleleri sayesindedir. Bu devlet silahlı mücadeleden çok sivil siyasetten korkuyor. Sivil siyaset güçlendirilmesi çok önemlidir" dedi.
‘Operasyonlar keyfi yürütülüyor’
Avukat Meral Hanbayat ise Dersim'in mücadele yeri olduğunu belirterek, "Dersim’in direniş kültürü var. Resmi ideoloji ile her zaman sorunumuz olacak" dedi. Bu coğrafyada yaşanan ihlallerinin devam ettiğini belirten Meral, "Memleketimizde ve Kürt illerinde çok ciddi yaşam hakkı ihlali yaşanıyor. Güvenlik operasyonları, savcıların ve hukukçuların soruşturması mümkün değil. Bu operasyonlar keyfi bir şekilde yürütülüyor ve sivil yurttaşlar bu operasyonlarda yaşamlarını yitiriyor. Kırsal alanda eli silahlı da olsa öldüremezsiniz. Otopsi raporlarını görüyoruz, bazen dehşete düşüyoruz. Soruşturma yürütülmüyor" diye ekledi.
İnsanların gömülme hakkının elinden aldığının belirten Meral, "İnsanların, kendi çocuğuyla vedalaşmasına izin verilmiyor" diyerek sözlerini sonlandırdı.
‘Yasalar ile tüm haklarımızı kısıtlandı’
OHAL'in kalıcılaştırıldığını ifade eden İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri de "Hukuk, devleti sınırlayabilir. Devleti durduracak hukuki yapı ortada yok" diyerek konuşmasına başladı. Devletin daha fazla hak ihlali yaptığını belirten Gülseren, muhalefetin de giderek zayıfladığını kaydetti. Hukukun olmadığı bir dönemden geçildiğini söyleyen Gülseren, "Yasalar ile tüm haklarımızı kısıtlandı. Yasallık değil meşruluk üzerinden çalışmalarımızı yürütmeliyiz" şeklinde konuştu.
Tüm muhalif kesimlerin baskı altında olduğunu ifade eden Gülseren, "Barışı, demokratik Anayasa'yı savunmalıyız. Birlikte olmalıyız. Toplumsal muhalefetin mücadele hattını oluştururken, birlikte olmak için ortaklaşmalıyız. Yoğun bir süreçten geçiyoruz. Mücadelenin bu kadar zorlaştığı noktada, örgütlenerek, her koşulda hareketsizliği ortada bırakarak hareketi ortaya çıkararak bu zorlu günleri aşabiliriz. Önemli bir gücüz. Hepimizin yüreğinde bu karanlığı aşmak var. Bunu aşabiliriz" ifadelerini kullandı.
Panel soru cevap bölümü ile son buldu.