
Kayıp yakınları: Hükümet tecridi derhal sonlandırsın
- 14:02 27 Nisan 2019
- Güncel
DİYARBAKIR - Kayıp yakınları eylemlerinin 533’üncü haftasında, tecrit ve tecride karşı başlatılan açlık grevlerine dikkat çekerek, hükümeti göreve çağırdı.
Kayıp yakınları 533’üncü oturma eylemlerini gerçekleştirdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nde gerçekleştirilen oturma eylemine kayıp yakınlarının yanı sıra, İHD yöneticileri ile Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP ) Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın katıldı. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eylemde açıklamayı katılımcılar adına İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun yaptı.
‘Yasağa rağmen arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz’
Açıklamada, kayıp yakını ve insan hakları savunucularının valiliğin aldığı yasak kararı sonrası oturma eylemlerini şube binalarında gerçekleştirmek zorunda kaldıkları belirtildi. Yasak kararının keyfi ve hukuksuz olduğunun altının çizildiği açıklamada, buna rağmen kayıp yakınlarının yanında yer almayı ve oturma eylemlerini sürdürecekleri vurgulandı. Açıklamada, “Valiliğin keyfi yasak kararına rağmen kayıp arayışımızdan ve adalet beklentimizden vazgeçmeyeceğiz” diye belirtildi.
‘Tecrit ve izolasyon derhal sonlandırılmalı’
Kişi hak ve hürriyetlerin kısıtlandığının bir örneğinin de PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit ve izolasyon politikaları olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “Bildiğiniz gibi sayın Abdullah Öcalan üzerinde 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren dayatılan tecrit ve sonrasındaki ağır izolasyon politikaları, Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevleri ile protesto edilmeye başlandı. Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevi eylemi bizlerin tespit edebildiğimiz kadarıyla 3 bine yakın tutsağın katılımıyla sürdürülüyor. Bizler İHD olarak söz konusu tecrit politikalarının hukuksuz olduğunu ve derhal sonlandırılması gereğinin önemini altını çizerek vurguladık. Kanunların kişilere göre sınırlanamayacağını belirtmekle birlikte, Abdullah Öcalan’ın derhal aile, vasi ve avukatları ile görüş kısıtlamalarının derhal kaldırılmasını dile getirdik. Bu ısrarımızı her mecrada da ifade ettik” sözleri kullanıldı.
‘Polis şiddetini kınıyoruz’
Açlık grevlerinin kritik aşamaya ulaştığını, tutsak yakınlarının derneklerine bulundukları başvurulardan anlaşıldığının ifade edildiği açıklamada, tutsakların hastaneye kaldırıldığını ancak tedaviyi kabul etmediklerinden kaynaklı cezaevlerine geri götürüldükleri bilgisini aldıkları paylaşıldı. Bu durumun yaşam hakkı önünde ciddi endişe uyandırdığının kaydedildiği açıklamada, tutsakların taleplerinin dinlenmesinin hükümetin sorumluluğunda olduğu anımsatıldı. Tutsak yakınlarının gösteri ve yürüyüşlerinin yetkililerin ciddi saldırıları ile karşılandığının belirtildiği açıklamada, polis şiddetinin derhal sonlandırılması istendi. Açıklamada, “Toplumsal yürüyüş ve gösteri hakkının her anlamda kısıtlandığı bu dönemde bizler Gebze, Malatya ve Diyarbakır’da cezaevleri önünde annelerin çağrılarının hükümet organları tarafından dinlenilmesinin istiyoruz. Bu haklı ve son derece insani bir talebe karşı polis şiddetini de bir kez daha kınadığımızı ifade etmek istiyoruz” denildi.
Mehmet Ertürk nerede?
Ardından 1989 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde polisler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Ertürk’ün hikayesi İHD Kayıp Komisyonu üyesi Hasan Yalçın tarafından anlatıldı. Hasan, Mehmet’in evine baskın düzenlendiğini, evde olmadığı için eşi Fatma Ertürk’ün gözaltına alınarak karakola götürüldüğünü söyledi. Hasan, Mehmet’in evine bir süre sonra polislerin tekrar baskın düzenleyerek Mehmet’i gözaltına aldığını ifade eti. Daha sonra Fatma’nın Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu ancak yetkililer tarafından başvurusunun dikkate alınmadığını dile getirdi.
Dava geri çekildi
Hasan, Fatma’nın olaydan bir gün sonra yeniden savcılığa gitmek üzereyken bir tanıdığının kendisine Silopi’de belediyenin Mehmet’in yakınlarının belediyeye gelmesi yönünde anons geçtiğini söylediğini aktardı. Mehmet’in Silopi nüfusuna kayıtlı olduğunu belirten Hasan, Mehmet’in ailesinin tanıdığının duyumu üzerine Silopi’ye gittiğini ifade etti. Polisin belediyeye cenazeyi hemen defnetmelerini istemeleri üzerine Fatma’ya verilmediğini dile getiren Hasan, Fatma’nın cenazeyi alamadığını ve cenazenin kimsesizler mezarlığına gömüldüğünü söyledi. Hasan son olarak ise, Fatma’nın dava açtığını ancak dönemin şartlarından dolayı Fatma’nın yakınlarının kendisinden habersiz davayı geri çektiğini belirttiğini dile getirdi.
Açıklama, kayıplar adına gerçekleşen 5 dakikalık oturma eylemi ardından son buldu.