Feminist Özgül Saki: Tecride karşı ortak mücadele verilmeli

  • 09:14 20 Şubat 2019
  • Güncel
İSTANBUL - Kürt kadın hareketi ile feminist hareketin patriyarkaya ve savaşa karşı verilen mücadelede birçok ortak zeminde buluştuğunu belirten feminist Özgül Saki, "Tecride karşı süren açlık grevleri feminist hareketin gündeminde. Bu ağır siyasi atmosfer içinde kadın hareketinin mücadelesinin Leyla'nın sesine ses katabileceğini ve sonuç alabileceğimizi düşünüyorum" dedi.
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması talebiyle başlatmış olduğu süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 105’inci günü geride bıraktı. Cezaevlerinde ve dünyanın birçok yerinde aynı taleple başlatılan açlık grevleri devam ederken, diğer yandan da eylemsellikler sürüyor. Leyla'ya destek için çıkan en güçlü ses yine kadınlardan geldi. Birçok kadın ve kurum Leyla için destek mesajları yollarken, panel ve etkinliklerle eyleme destek çağrılarında bulunuldu. 
 
'Kadınlar direnmeye karar verdi mi vazgeçmiyor'
 
Bağımsız feminist Özgül Saki, Leyla Güven'in eylemini ve kadın dayanışmasını değerlendirirken, "Jin jiyan azadi -Kadın yaşam özgürlük" sloganının salt bir slogan olmanın çok ötesinde bir anlam barındırdığını dile getirdi. Kadının toplumsal yaşamın dinamizmini sağladığını belirten Özgül, "Tarihsel olarak da Rojava direnişi, Zapatistalı kadınların direnişi gibi farklı coğrafyalardaki mücadelelerden de biliyoruz ki kadınlar bir kere direnmeye karar verdiklerinde asla geri adım atmıyorlar. Kadınların yaşam pratiklerinden süzülüp gelen deneyim ve birikimin sonucunda oluşan bir kararlılık ve direniş, toplumsal kalkışmalarda biz kadınları, feministleri ön saflarda tutan şeydir. Bir de aramızdaki dayanışma kuşkusuz" diye belirtti.
 
‘Leyla bedenini bir çağrıya dönüştürdü’
 
Leyla Güven'in taleplerinin bu ülkede demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi veren tüm kesimlerin sahiplenmesi gereken talepler olduğunu kaydeden Özgül, "Selma Irmak kendisiyle yapılan söyleşide 'Tecrit 2015 yılında barış ve müzakere süreci sonlandırıldıktan sonra bütün topluma uygulanan bir iktidar pratiğine dönüşmüştür' diyor. Çok katılıyorum onun bu belirlemesine. Toplumsal olarak yaşadığımız bu tecritten en fazla etkilenen kesim ise hiç kuşkusuz kadınlar. Ama aynı zamanda bu süreçte meydanları da sokakları da terk etmeme kararlılığında olanlar yine kadınlar. Leyla, bu tecridi ortadan kaldırmak için bedenini bir çağrıya dönüştürdü. Kendi eylem pratiğini ortaya koydu. Bir feminist olarak ben de bu çağrıya ses verilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
 
‘Açlık grevleri feminist hareketin gündemlerinden biri’
 
Bugün verilen mücadelenin özünde barış ve onurlu bir yaşam için verilen bir mücadele gördüğünü ifade eden Özgül, "Kürt kadın hareketi ile feminist hareket bir bütün olarak patriyarkaya karşı, özel olarak savaşa karşı verilen mücadelede birçok ortak mücadele zemini kurmuş, kolektif direniş mekanizmaları geliştirmiştir. 'Jin Jiyan Azadi' , 'Barış', 'Ölümü Değil Yaşamı Savunuyoruz' sloganları bizi bir kez daha ortak zeminlerde, cezaevlerinde açlık grevi yapan Leyla, Sebahat, Selma ve birçok yoldaşımız ile buluşturmak için yeterli. Açlık grevleri feminist hareketin gündemlerinden biri ve ilişkilenme, dayanışma yol ve yöntemleri çeşitli zeminlerde tartışılıyor. Kuşkusuz geç kaldığımızı, kalındığını söylemek mümkün. Yine de ben bu ağır siyasi atmosfer içinde kadın hareketinin mücadelesinin Leyla'nın sesine ses katabileceğini ve sonuç alabileceğimizi düşünüyorum" ifadelerini kullandı. 
 
'Mücadele zeminine ihtiyacımız var'
 
Tecride son verilmesi, tekrar barış koşullarının sağlanması için demokrasi ve barış talep eden tüm toplumsal dinamikleri harekete geçirecek bir mücadele zeminine ihtiyaç olduğunu belirten Özgül, şöyle dedi: "Ama sadece diplomasi yoluyla değil mümkün olan tüm eylem biçimleri ile aynı zamanda sokakta kararlı bir mücadeleyi de hedefleyen bir ortak zemin inşa edebiliriz. Bugün çok farklı coğrafyalarda Ortadoğu'dan Latin Amerika'ya kadın hareketi hem kendi özgün talepleri hem de ortak talepler etrafında birbirinden güç alarak kararlı bir şekilde patriyarkaya, kapitalizme, faşizme karşı mücadele veriyorlar. Özgürlük yolunda verilen bu mücadelelerin gücü ile biz kazanacağız diyorum."