
'Ya insanlıktan yana olacağız, ya da karanlık bizi yutacak'
- 14:38 18 Şubat 2019
- Güncel
İSTANBUL - HDK’nin ve bileşenlerinin çağrısı ile oluşturulan “Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnisiyatifi” yaptığı ortak mücadele çağrısında, “Ya insanlıktan yana olacağız, ya da bu karanlık bizi yutacak” dedi.
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve bileşenlerinin çağrısı ile bir araya gelen “Leyla Güven Haklıdır, Tecrit Kalkmalıdır İnisiyatifi” Taksim Hill Otel'de basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıya HDK Eşsözcüleri Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Sedat Şenoğlu'da katıldı. "Leyla Güven haklıdır, tecrit kalkmalıdır" pankartının asıldığı toplantıda ile olarak HDK Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit konuştu.
Gülistan, Leyla Güven'in 103, cezaevlerindeki tutukluların 65 gündür açlık grevinde olduğunu hatırlatarak, "Günler uzadıkça sağlık sorunları da baş gösteriyor. 5 Nisan 2015'ten bu yana PKK Lideri Sayın Öcalan ile hiç bir şekilde iletişime izin verilmiyor. 5 Nisan Türkiye'de siyasi açıdan da bir dönüm noktası. Devletin, AKP'nin barış politikalarından şiddete yöneldiği tarihtir. O günden bu güne ülkenin içinde bulunduğu koşullara bakarsa her gün savaş ve şiddetin arttırıldığı, ortak vatanda bir arada yaşamaya dönük saldırıların yaşandığını biliyoruz. 5 Nisan 2015'ten bu yana uygulanan tecridin sadece Sayın Öcalan'a uygulandığını söylemek yanlış olur. Bu tecrit bugün toplumun her alanına uygulanıyor. Bir tecridi nasıl ülkenin bütün politik, ekonomik sorunları ile bağdaştırırsınız diyen sorabilirsiniz. Bütün sorunların temelinde Kürt sorunu olduğunu biliyoruz. Kürt sorununun bu ülkenin temel sorunu olduğunu hepimiz biliyoruz" diye konuştu.
'Bir kez daha sınanıyoruz'
103 günlük, bir irade ve hukuk mücadelesinden söz ettiklerini belirten Gülistan, tek bir talebin olduğunu bu talebin ise Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması olduğuna dikkat çekti. “Leyla Güven Haklıdır, Tecrit kalkmalıdır İnisiyatifi” olarak birçok görüşme yaptıklarını dile getiren Gülistan şöyle konuştu: “Bu gün içerisinde bulunduğumuz süreç kaotikleştirilmek isteniyor. HDP, Kürt halkı şahsında bir cadı avı başlatılmaya çalışılıyor. Kutuplaştırma siyaseti ile seçimleri kazanmayı çalışıyorlar. Bugün İmralı'da yasa, hukuk tanınmadan görüşme hakkı engelleniyorsa bu toplum olarak haklarımızın engellenemeyeceği anlamına gelmiyor. Bu talep arkasında milyonların talebi vardır. Bu talebi sahiplenmek bu ülkeyi düze çıkarmaya sahip çıkmaktır. Her birimiz bugün değerlerimiz nezdinde bir kez daha sınanıyoruz. Ya insanlıktan yana olacağız ya da bu koyu karanlık bizi yutacaktır."
Ortak açıklama
Kurumlar adına ortak açıklamayı Cansu Kalender yaptı. Cansu yaptığı açıklama Tanzim satış kuyruklarının etrafında dizilen bariyerlerin ‘bizi’ nereden ayırır diye sorarak, devamında şunları dile getirdi: “İş-Kur önlerinde bekleşen binlerce işsizi diğerlerinden ayıran nedir? Çocuğuna bir parça ekmek için çırpınan anneleri, atanamayan öğretmenleri, yaşa takıldığı için emekli olamayanları, fabrikanın dört duvarı ile evin dört duvarı arasında gidip gelenleri birbirinden ayıran nedir ya da? Grev çadırında işini ve ekmeğini isteyenleri, mesela bir yıla yakın bir zamandır Flormar önüne kurduğu çadırda direnen işçileri duvarın öte yanındaki arkadaşlarından ayıran ya da kadınların her tarafı saran erkek egemen kültürün yarattığı şiddet, taciz ve tecavüz tehdidiyle yaşam alanlarını daraltan şey nedir peki? Birbirileriyle hiçbir sorunu olmayan halkları ve emekçileri, milliyetçiliği ve mezhepçiliği kışkırtarak birbirinden ayıran, birbirine düşman eden, yerel ve bölgesel savaşların girdabına çeken şey ne? Köşe başlarında bekleyen panzerler, dilini konuştuğu için dışlanan Kürt, inancını yaşadığı için yok sayılan Alevi, fikrini savunduğu için kovuşturmaya uğrayan ya da cezalandırılan muhalifler hangi gerçeği anlatır bize? Görünür-görünmez duvarlarla çevrili bir açık hapishanenin tutsakları değil miyiz hepimiz? Yani hepimiz aynı gerçeğin parçası olsak da muktedirlerin etrafımıza ördüğü duvarlarla parçalanarak güçsüz ve çaresiz bırakılmak istenmiyor muyuz? Ve bu aslında tecrit değil de nedir?”
‘Bu tecrit hepimize’
Leyla başta gelmek üzere yüzlerce insanın bu sorularla yaşamları pahasına yanıt verdiğini ifade eden Cansu, “Bu tecrit hepimize diyorlar ve bedenlerini açlığa yatırarak canları pahasına insanlık onurunu ayağa kaldırmak ve etrafımıza örülen görünür görünmez tüm duvarları yıkmak için direniyorlar. Aramızdaki sınırları kaldırmak ve biz olmak için yapıyorlar bunu. Halklarımızı birbirinden koparan bu insanlık dışı yaşama karşı yeni yaşamı savunmak, barışın, kardeşliğin adaletin, eşitliğin hüküm sürdüğü bir yaşamı savunmak için tarihsel bir sorumluluk üstleniyorlar. Onlar İmralı'dan başlayarak özgürlüğümüz ve geleceğimiz önünde dikilen tüm duvarları kaldırmak ve tecride son vermek mücadele ediyorlar. Bunun için 'Talepleri talebimizdir', bunun için 'Mücadeleleri mücadelemizdir', bunun için 'İradeleri geleceğimizdir' diyoruz. Seslerine ses veriyor ve artık yeter diyen herkesi 'biz' olmak için çağrımıza yanıt vermeye çağırıyoruz” diye belirtti.
Ortak açıklamanın ardından toplantıya katılan kurum temsilcileri konuştu.
ESP: Her birimizin omzunda
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanvekili Şahin Tümüklü, "İçinden geçtiğimiz süreç faşizmin kendisini yeniden kurumsallaştırmaya çalıştığı bir süreç. Bizler açısından her mücadele kendini yeniden var etme olarak sürece yansıyor. Sayın Leyla Güven'in eylemi sadece İmralı'da Sayın Öcalan'ın ailesi ile görüşmesi değil, başka bir politik mesaj veriyor. Savaş politikalarının son bulması, Kürt sorununun çözümünü istemektir. Bu anlamı Leyla Güven'in eylemi her birimizin omuzunda. Daha geniş kesimlere aktarmayı bir görev olarak görmeliyiz" şeklinde ifade etti.
Devrimci Parti: Gaye direnişi büyütmektir
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Murat Bircan da şunlara dikkat çekti: "Leyla Güven'in Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı eylem aslında bu ülkenin tecrit altında kurtarılması için bir çağrıdır. Bugün işçiler, kadınlar tecrit altındadır. Bugün tecrit altında olan sadece Kürt halk önderi değildir. Tüm ülke halkları tecrit altındadır. Zindandaki yoldaşlarımız bize direnişin yolunu göstermektedir. Temel gayemiz bu direnişe sahip çıkmak ve büyütmektir. Bu direnişe sahip çıkarak, bunun pratiğini ören bir yerde durmalıyız. Bu direnişe sahip çıkmak zorundayız. Bu direnişe sahip çıkmak faşizme karşı direnmektir."
DGDD: Tecridi uygulamaya kimsenin hakkı yok
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Dernekleri Federasyonu adına konuşan Abdulhakim Daş ise, "Leyla Güven ve onun yoldaşlarının eylemi bu ülkede demokrasinin gelişmesi içindir. Bu tecridi uygulamaya kimsenin hakkı yok. Uluslararası anlaşmaları tanımadıklarını uygulamalarıyla tanıyorlar" diye belirtti.
ÖHP: En ufak bir kıvılcım içeriye ruh katıyor
ÖHP üyesi Avukat Sinan Zincir dışarıdaki en ufak bir kıvılcımın içeriye ruh kattığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Eylemcilerin talepleri çok net. Devlete, kendi hukukunu uygula diyorlar. Abdullah Öcalan İmralı Ada Hapishanesinde bir hükümlüdür. Hükümlüler için avukatlar hafta içi, mesai saatleri içerisinde dilediği saatlerde görüşme yapabilir. Ancak biz bu görüşmeleri yapamıyoruz. Ağırlaştırılmış müebbet tutuklular aileleri ile ayda iki defa görüşme hakkı vardır. Bu bir lütuf değildir. İmralı Ada sisteminin sahipleri rahat olmasınlar, işkencenin zaman aşımı yoktur. 27 Temmuz 2011'den itibaren avukat görüşleri için başvuru yapıyoruz ama kabul edilmiyor. Ailelerle 4 yıldır görüşme gerçekleştirilmiyor. İmralı'da gri bir alan yaratılmıştır. Bu hukuk dışı gri alan tüm Türkiye'ye uygulanmaktadır. Taleplerimiz açık ve nettir. Türkiye devleti Türkiye'de tüm cezaevlerinde uyguladığı yasaları İmralı'da da uygulamaya davet ediyoruz. İnsanlar ülkenin yasalarını uygulaması için son çare olarak bedenlerini açlığa yatırmış bulunuyor. İmralı'da hukuksuzluk yapılıyor. Barolara, insan hakları kurumlarına çağrıda bulunuyorum. Bu gün İmralı'da hukuksuzluğa karşı çıkmazsanız yarın Ankara'da ve İstanbul'da bu uygulama ile karşılaşırsınız. Bu ateş hepimizi yakar."
SYKP temsilcisi İlhan Yıldırım, "20 yıldır milliyetçiliği, şovenizmi oya çevirmeye dönüştürmek istediği an yöneldiği yer İmralı'dır. Biz sosyalistlere düşen çok önemli yan tecrit için direnenleri tecrit etmemek lazım. Tecrit için direnenleri tecrit eden düşünceler var. 'Bu eylem nerde çıktı' diyenler var. Bu yanlıştır. Tecride ortak olmayalım" diye konuştu.
Yeşiller Sol Gelecek Partisi adına Sinan Tutal da İmralı tecridinin Dolmabahçe Mutabakatının devrilmesi ile başlatıldığını belirterek, "Asıl olan yaşamdır. Kürt sorununun demokratik çözümü için her türlü mücadeleyi yürütmemiz lazım” dedi. 78'liler Girişimi adına söz alan Seher Sentürk ise, "Henüz direnişin taleplerinin karşılanması adına atılan bir adım yok. Eylem ciddi bir aşamaya geldi" ifadesini kullandı.
İnisiyatif, önümüzdeki günlerde Diyarbakır'a giderek, Leyla Güven'i ziyaret edecek.
İnisiyatif’te Alınteri, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, ESP, SYKP, Yeşiller ve Sol Gelecek, SODAP, Politika Gazetesi, KÖZ, Kaldıraç, Devrimci Parti, DBP, EMEP, Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Yeni Dünya İçin Çağrı, 78’liler Girişimi, TÖP, Doğu ve Güneydoğu Dernekleri Federasyonu, İşçi Sözü, Teori ve Politika, Demokratik Alevi Dernekleri, Çağdaş Hukukçular Derneği kurumları yer alıyor.