Leyla Güven'den CPT ve AP mektup: Kurumsal sorumluluğunuzu yerine getirin

  • 15:47 30 Ocak 2019
  • Güncel
HABER MERKEZİ - İmralı tecridinin kaldırılması talebiyle başlattığı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eyleminin 84'üncü gününde olan Leyla Güven, CPT ve AP'ye ayrı ayrı mektup gönderdi. Leyla, eyleminin meşru bir hak talebi için olduğunu belirterek, CPT ve AP'yi bir an önce harekete geçmeye çağırdı. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Avrupa Konseyi'ne bağlı İşkenceyi Önleme Komitesi'ne (CPT) bir mektup gönderdi. Leyla, CPT Başkanı Dr Mykola Gnatovsky'ye eyleminin 82'nci gününde gönderdiği mektubunda, Abdullah Öcalan üzerinde yıllardır süren tecride dikkat çekerek, CPT'den kurumsal sorumluluğunu yerine getirmesini istedi.
 
Türkiye'de demokratikleşmenin ve normalleşmenin önünde ciddi engellerle karşı karşıya olduklarını belirten Leyla, "Bu engellerden en kritik olanı ise Kürt Sorunu'nun barışçıl yollardan çözümünde kilit rol oynamış ve bundan sonra da aynı rolü üstlenebilecek kişi olan Sayın Abdullah Öcalan üzerinde İmralı Cezaevi'nde yıllardır devam eden tecrit uygulamasıdır" dedi.
 
'Demokratik siyaset zemini kısıtlanıyor'
 
Mektubunda Türkiye'nin Abdullah Öcalan üzerinde "yasadışı ve evrensel hukuka aykırı tecrit işkencesi" kurduğuna vurgu yapan Leyla, Türkiye'nin bununla demokratik siyaset zeminini son derece kısıtladığını kaydetti. Leyla, "Diktatörlükten hiç bir farkı olmayan ve kendi anayasasına ve AİHM kararlarına bile saygı duymayarak keyfi bir idare oluşturmaktan çekinmeyen Türk Hükümeti'nin karşısında bir Kürt, bir kadın ve 6 milyon oy almış Türkiye'deki en büyük üçüncü partinin iradesini temsil eden bir siyasetçi olarak 1 yıl boyunca cezaevinde tutuldum" diye ekledi.
 
'Düzenli görüşme sağlanana kadar eyleme devam edeceğim'
 
Leyla, devamında şunları dile getirdi: "Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılması ve işkence sistemine son verilmesi amacıyla cezaevinde 8 Kasım'da başladığım açlık grevinin 79'uncu gününde 25 Ocak 2019'da tahliye edilmiş olsam da, Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılarak en temel hak olan avukatlarıyla ve ailesiyle düzenli görüşme garantisi sağlanana kadar açlık grevimi sürdüreceğimi bilmenizi isterim."
 
CPT'nin tecride yönelik ilke kararları ve son Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) oturumlarında da onaylandığı Türkiye raporuna dikkat çeken Leyla, bu kararlar ve raporlara atfen, "Sayın Abdullah Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılması bir ayrıcalık değil, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkeleri savunmak ile doğrudan ilgilidir" dedi.
 
'CPT görevini yerine getirsin'
 
CPT'ye çağrıda bulunan Leyla, mektubunu şöyle noktaladı: "CPT olarak sizin de bu yukarıda bahsettiğim ilkeler çerçevesinde Türk Hükümeti yetkilileri ile temas içinde olduğunuzu biliyorum ve kıymetli çabalarınızın farkındayım. Başta İmralı Cezaevi olmak üzere Türkiye'nin genelini etkileyen cezaevleri yönetim modelinin Türk Hükümeti tarafından muhalefeti ve Kürt Sorunu'nu şiddet ile bastırma aracına dönüştürüldüğünü özellikle belirtmek istiyorum. 82'nci gününe girdiğim süresiz-dönüşümsüz açlık grevi kişisel bir talep değildir. Cezaevlerinde 49'u kadın olmak üzere 281 kişinin, Türkiye dışında 18 kişinin dahil olduğu ve giderek yayılan meşru bir hakkı savunan meşru bir eylemdir. CPT'nin sahip olduğu yetki ve hakları etkin bir şekilde kullanarak devam eden gayri-meşru İmralı Tecridi'ne karşı gerekli girişimleri hızlandıracağına inanıyorum ve Türkiye'de ve uluslararası kamuoyunda giderek artan duyarlılığa denk düşecek yapıcı katkıyı sağlamanızı ve kurumsal sorumluluğunuzu yerine getirmenizi bekliyorum."
 
Leyla AP'ye de mektup yolladı
 
Leyla ayrıca Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani ve AP’de yer alan siyasi grup başkanlarına da bir mektup kaleme ele aldı. Leyla, “Avrupa Parlamentosu’nun Strasburg oturumlarında da gündeme geldiği üzere Türkiye’de demokratikleşmenin ve normalleşmenin önünde ciddi engeller” olduğunu kaydetti.
 
Kürt sorununun barışçıl çözümünde kilit role sahip Abdullah Öcalan üzerinde 5 Nisan 2015’ten bu yana tecrit uygulandığını belirten Leyla, “Avrupa Birliği’ni oluşturan tüm kurumların Türkiye’ye müzakere sürecine dönülmesi konusunda ortaya koyduğu net tavrı önemli bulmakla birlikte bu tutumun sürekli gündeme taşınmasının Türkiye’de normalleşmeye olanak sağlayacağı görüşündeyim” dedi.
 
İmralı tecridinin Türkiye’nin geneline yayıldığına dikkat çeken Leyla, Türk hükümetinin kendi anayasasını ve AİHM kararlarını bile saygı duymadığını kaydetti.
 
'Eylemler meşru bir hak içindir'
 
Leyla, “Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılarak en temel hak olan avukatlarıyla ve ailesiyle düzenli görüşme garantisi sağlanana kadar açlık grevimi sürdüreceğimi bilmenizi isterim” vurgusuna bulundu.
 
“AB üyeliğine aday bir ülke olan Türkiye’nin hem cezaevlerinde hem de toplumsal yaşamda uyguladığı izolasyon politikalarına karşı hassasiyet göstereceğinize olan inancım tamdır” diyen Leyla, süresiz açlık grevinin kişisel bir talep olmadığını belirtti. Cezaevlerinde ve yurtdışında yüzlerce kişinin süresiz açlık grevi yürüttüğünü hatırlatan Leyla, bunların “meşru bir hakkı savunan eylemler” olduğunu ifade etti.
 
Leyla, mektubunda devamla şu çağrıda bulundu: “Avrupa Parlamentosu’ndan, başlatmış olduğum açlık grevi eylemine yönelik destek mesajları için şahsınızda, tüm dostlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyor, Türkiye’yi karanlık bir rejime dönüştüren tecrit sisteminin kaldırılması için şahsınızın ve kurumunuzun acilen gerekli girişimlerde bulunması için bir parlamenter olarak sizden ve Avrupa Parlamentosu’ndan yapıcı rolünüzü oynamanızı özellikle rica ediyorum."