
10 Ekim Davası İstinaf Mahkemesi’ne taşındı
- 09:16 4 Mart 2019
- Hukuk
Habibe Eren
ANKARA - 10 Ekim Katliamı davasının 872 sayfalık gerekçeli kararına tepki gösteren dava avukatı İlke Işık, mahkemenin “devletin görevlilerini yargılamam” ısrarında devam ettiğini belirterek, DAİŞ’in Türkiye’de gerçekleştirdiği katliamların bağlantılı olduğunu ve bu gerekçeli kararın diğer mahkeme süreçlerini de etkileyeceğini söyledi. İlke, gerekçeli karara ilişkin İstinaf dilekçesini bugün mahkemeye sunacaklarını aktardı.
Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlenen “Barış ve Demokrasi Mitingi”ne yönelik bombalı saldırı sonucu 103 kişinin yaşamını yitirdiği davada, gerekçeli karar açıklandı. Kararda, DAİŞ tarafından gerçekleştirilen saldırının “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçunu oluşturduğu, “insanlığa karşı suç”un yasal unsurlarının gerçekleşmediği ifade edilirken, dosyada yer alan birçok materyal ve güvenlik zafiyetlerine yer verilmedi.
Dava 2 yıl sürdü
İki yıl süren yargılamanın sonucu 3 Ağustos 2018 tarihinde görülen son celsede, 9 sanık hakkında 101’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti. Arıca “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçundan birer kez “kasten öldürme” suçundan da 100‘er kez olmak üzere toplam 101‘er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
‘872 sayfada kamu görevlilerinin sorumluluğu bir sayfa’
10 Ekim Davası Avukat Komisyonu’ndan İlke Işık, gerekçeli kararın mahkemenin 2 yıldır gösterdiği tutumu daha kaba haliyle yansıttığını dile getirdi.
872 sayfada katliamı aydınlatma niyeti ve katliama dair ciddi tespitlerin olmadığını ifade eden İlke, “İddianameyi kopyalayarak hazırlamışlar. Yeni bir şey yok. Yargılama süresince toplanan delillere değinme yok. Sonuç yok. Sadece sanıklara verilen cezalandırma üzerinden çıkarılmış bir metin. Karar diğer sorumluları o kadar yok sayıyor ki kamu görevlileri ve devletle ilgili sorumluk sadece bir sayfadan ibaret. Bizim çokça bahsettiğimiz ön inceleme raporu vardı. Bu inceleme raporundan bile sanki ceza istemiyormuş gibi bir değerlendirme yapan karar var önümüzde” diye konuştu.
‘Sanıklar tutukluysa bu müvekkillerimiz sayesindedir’
Katliamda 103 kişinin yaşamını yitirdiğini hatırlatan İlke, “Mahkeme kararında 668 katılan var. Bunlar sadece zarar görenlerin bir kısmı. Yüzlerce insanın zarar gördüğünü, binlerce insanın gözünün önünde gerçekleşen ülkenin en büyük katliamından bahsediyoruz. Bu katliama herhangi bir adli vâka gibi yaklaşıp, ‘canlı bombaları buldum, oradan sanıkları yakaladım ceza verdim’ biçiminde yaklaşılmaması gerektiğini söylemiştik. İki yıl boyunca mahkeme bunda diretti ama kamuoyu ve ailelerin ısrarla bu davayı takip ediyor olması belirli bir aşamaya getirdi. Eğer sanıklar bugün tutukluysa bu müvekkillerimiz sayesindedir. Onların Türkiye’nin dört bir yanından gelip bu salonları doldurması ile alakalıdır” dedi.
‘Katliamın nasıl gerçekleştirildiğine dair bilgi yok’
Tüm bu belgeler üzerinden sanıklara elbette ceza verileceğini vurgulayan İlke, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamera kaydı ve görüntüler var. Bunların bu katliamı nasıl adım adım planladığına ilişkin belgeler var. O yüzden sanıkların bir kısmına ‘100 kez ağırlaştırılmış müebbet vermenizi alkışlamayacağız’ demiştik. Bu zaten yapmanız gerekendi. Diğer illerde IŞID’li sanıkları tahliye edenler de suçlu. Siz tutukladınız diye bu iyilik olmuyor. Bu yüzden bir takdir beklenmesi mümkün değil. Gerekçeli karar bununla övünen bir karar. ‘Müebbet verdim. Sanıkları cezalandırdım’ diyor. Peki bu katliam nasıl gerçekleşti? Sınırlar nasıl bu haldeydi? Antep’ten bunlar nasıl gelebildi? Kararda, Genç Ensar ve birkaç farklı derneklerde örgütlendiklerini söylüyor. Biz de yargılama boyunca bunu sorduk. Nasıl bu derneklerde bu kadar kolay örgütlenebildiler? Bu derneklerle ilgili Antep’e yazı yazdırdık. Tek bir soruşturma yürütülmemiş olmaması bu dernekleri kapatma dahil hiçbir önlem alınmamasını doğal olarak soruyoruz. Sizin örgütsel faaliyetin temeli dediğiniz şeyi engelleyecek hiçbir şey yapmamışsınız siz.”
‘IŞİD’e sonsuz müsamaha gösterildi’
O dönem DAİŞ’ten “öfkeli çocuklar” diye bahseden bir siyasal iktidar olduğunu belirten İlke, “Asla olumsuz bir şey söylenmeyen bir durum vardı. IŞİD bu sayede bu katliamları gerçekleştirdi. Sonsuz müsamaha gösterildi, ülke içindeki faaliyetlerine neredeyse alkış tutuldu, yakalanan sanıklar yargılanmadı tutuklanmadı. Biz yargılama boyunca bunları sorduk; ama gerekçeli karar hiç birinden bahsetmiyor” ifadelerini kullandı.
‘Katliamın devlete yönelik yapıldığı anlatılıyor’
Mahkemenin saldırıyı “insanlığa karşı suç” olarak değil “anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs” suçu olarak görmesine değinen İlke, “IŞİD cihadist ve selefi bir örgüt. Bu şekilde katliam örgütleyen bir örgüt. Türkiye’de, Ortadoğu’da, Avrupa’da hep bu saiklerle işlediği sistematik katliamlar var. Bu da bunların bir parçası. Mahkeme ise ‘Anayasal düzene karşı teşebbüs olarak ele alıyoruz çünkü bu katliam o gün barış isteyen Ankara’ya gelen insanlara yönelik değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik gerçekleşmiş bir katliamdır. Laik demokratik düzene karşı 3 Kasım seçimleri öncesi kaos yaratmak için ve siyasal iktidarı zora sokmak için gerçekleştirilmiş bir katliam’ diyor. Bu söylem 5- 6 sayfada döne döne anlatılıyor” dedi.
‘Katliam siyasal iktidarın fayda umduğu bir katliamdı’
Verilen kararda ciddi bir algı oluşturulmaya çalışıldığına dikkat çeken İlke, “Biz diyoruz ki bu katliamda devlet görevlilerin direkt dâhili var. Yol verdiler. Yol vermeselerdi bu katliam gerçekleşmezdi. 7 Haziran ve 3 Kasım seçimleri arasındaki siyasal iktidarın açıklamaları, katliamdan sonra ‘anket yaptık oylarımız arttı’ diyen bir siyasal iktidar var. Bu katliam, siyasal iktidarın fayda umduğu bir katliamdı bunu kendileri de söylemiştir. Biz söylemiyoruz. Davutoğlu’nun açıklamaları var. Ama mahkeme bize, tam tersi bir şey söylüyor; ‘Devlete karşı yapılmıştır ve sorumluluğu yoktur. Devletin görevlilerini yargılamam’ diyor. Bu hem katliama dair en temel bilgileri, gerçekliği tahrif etmelerine yönelik hem de ‘devlet üzerindeki sorumluluğu örtbas ederim, silerim, devlete karşı suçtur diye tanımlarım’ çabası. Buradan da devlet görevlilerinin hiçbir ceza almamasına ve bu katliamdan yargılanmamasına yönelik inadı ve ısrarının yansıması” diye konuştu.
‘Karar diğer katliam dosyalarını da etkileyecektir’
10 Ekim Ankara Katliamı davasının DAİŞ’in Türkiye’de gerçekleştirdiği diğer katliamlarla bağlantılı olduğunu ve bu gerekçeli kararla birlikte diğer mahkeme süreçlerinin de etkileneceğinin altını çizen İlke, “Diğer mahkemelerde de kayda değer bir gelişmenin olmadığını biliyoruz. Bulabildikleri dosyalarda sanıklar buldular. HDP’nin Diyarbakır mitingi ile başlayan canlı bomba saldırıları Ankara’dan sonra Antep’te kına gecesi katliamına kadar devam eden bir silsile şeklinde gerçekleşti. Bizim dosyamızda Antep’teki katliama ilişkin mahallenin adına kadar bilgi vardı. Suruç dosyası da bununla bağlantılı. Ne bu bağlantıları gören ne de yüzlerce insanın ölmesine neden olan bu katliamların IŞİD’in Antep örgütünü nasıl gerçekleştirdiği sorusunun cevabı yok. Bu cevap sadece IŞİD’li sanıklarda saklı değil. Mahkeme bize ‘sadece bu sanıklara bakın’ diyor. Doğal olarak ‘diğer dosyalara da sadece onların sanıkları üzerinden bakın’ anlamına gelecek. Tüm tabloyu aydınlatmayan yaklaşım diğer dosyalar açısından da gerçekleşecek. ‘Bütün sorumlulara gitmeyeceğiz. Sadece önümüzdekilerini yargılayacağız’ ısrarı devam edecektir” diye belirtti.
İstinaf dilekçesi bugün mahkemeye sunulacak
Gerekçeli karar öncesi İstinaf dilekçesini verdiklerini ancak gerekçeli kararı gördükten sonra ayrıntılı geniş bir istinaf dilekçesini yazdıklarını ve bugün mahkemeye ileteceklerini aktaran İlke, “Eksiklikleri tek tek belirteceğiz. Sanıklar konusunda bile eksiklikler var. Sanıklara ceza vermek, bu katliamın aydınlatıldığı anlamına gelmiyor. Adaletin yerine geldiği anlamına asla gelmeyecek. Türkiye’nin en büyük katliamında böyle baştan savma bir karar yazarak, ‘evet çok iş yaptım’ diye adaleti yerine getirdiklerini söyleyemeyecekler. Önümüzdeki süreç İstinaf. Dilekçemizi vereceğiz, daha sonra Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ndeki sürece bakacağız. Orada da duruşma talep ediyoruz. İtirazlarımızı bir üst mahkemeye de anlatma ve orada da mahkemenin ısrarla görmediği, değerlendirmediği delillerin hepsinin esasen de tüm sorumluların yargılanması konusundaki irademizi devam ettireceğiz” dedi.
Firari sanıklara ilişkin mahkeme Nisan’da
Firari sanıklar açısından tefrik edilen (ayrılan) dosyanın yargılamasının devam ettiğini ve Nisan ayında firari sanıklar açısından açılan dosyanın duruşması olduğunu söyleyen İlke, “Yakalanmayan sanıkların niye yakalanmadığını ve kamu görevlilerin bu sorumluluklarını bir kez soracağız. İşimizin zor olduğunu katliam günü de biliyorduk. Mahkeme kararı bunu bir kez daha gösterdi. Bu katliamı hep birlikte soracağız” diye konuştu.