
‘Kameraların an be an kaydettiği intiharı cezaevi nasıl fark etmedi?’
- 09:05 28 Şubat 2019
- Hukuk
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Geçtiğimiz yılın Eylül ayında Diyarbakır T Tipi 2 Nolu Cezaevi’nde bulunan 22 yaşındaki Ahmet Ç.’nin intihar ederek yaşamını yitirdiği iddia edildi. Avukat Öykü Çakmak, “Tüm koğuşların kameralarla izlendiği cezaevinde, 10 dakika boyunca çok net bir şekilde şüpheli hareketlerde bulunan ve bu sürenin 7 dakikasını intihar eylemi içinde ve askıda geçiren Ahmet’i hiçbir görevlinin fark etmemesi akılları karıştırıyor” dedi.
Ajansımızda 9 Şubat’ta Diyarbakır T Tipi 1 Nolu Kapalı Cezaevi’nde bulunan siyasi ve adli tutuklulara cezaevi yönetimi tarafından baskı uygulandığı ve bu baskılardan dolayı 13 adli tutuklunun intihar girişiminde bulunmak istediği iddiaları yer almıştı.
17 Eylül 2018 tarihinde ise Diyarbakır 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde henüz 22 yaşında olan Ahmet Ç. isimli gencin intihar ederek yaşamını sonlandırdığı iddia edildi. Konuya ilişkin konuşan Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi İzleme Komisyonu üyesi Avukat Öykü Çakmak, cezaevinde yaşanan ihmaller zincirinin Ahmet Ç.’nin yaşamını yitirmesinde büyük payı olduğuna dikkat çekti.
24 saat izlenen alanda Ahmet’in intihar ettiği fark edilmiyor!
İntihar etmeden 4 gün önce tutuklanan Ahmet Ç.’nin bulunduğu bölümün kameralar tarafından 24 saat izlediğini kaydeden Öykü, “Görevlilerin kamerada gördüğü alanda Ahmet’in 10 dakika boyunca intihar etmek için hazırlık yaptığı, kendini mutfak kısmının demir parmaklıklarına asarak intihar ettiği açık bir şekilde görülüyor. Kamera saati 03.54’ü gösterdiğinde Ahmet’ in bedeni hareketsiz şekilde görüntüleniyor. Yatakhane kısmında (üst katta) uyuyan ve saat 04.17’yi gösterdiğinde mutfak kısmına inen bir koğuş arkadaşı, merdivenlerden indiği sırada Ahmet’ i görüyor ve hızlıca müdahale etmeye çalışıyor. Bu ana kadar da henüz kamera izleme odasında görevli personelce durum fark edilmiyor” dedi.
‘10 dakika boyunca intihar hazırlığı yapılıyor’
Öykü, o anları şöyle anlattı: “Saatler 04.38’i gösterdiğinde yani ambulansa haber verildikten tam 21 dakika sonra sağlık ekipleri Ahmet’e müdahale etmek için kurum içine giriyor. Fakat belki de müdahale geç yapıldığı için Ahmet kurtarılamıyor. Dahası tüm koğuşların kameralarla izlendiği cezaevinde 10 dakika boyunca çok net bir şekilde şüpheli hareketlerde bulunan ve bu sürenin 7 dakikasını intihar eylemi içinde ve askıda geçiren Ahmet’i hiçbir görevlinin fark etmemesi akılları karıştırıyor.”
‘İntiharı fark etmeyen gardiyanlar ışığın kapatılmasını fark ediyor’
İlginç olan bir detaya dikkat çeken Öykü, bazı tutukluların olaydan önceki gün ortak alanın (mutfak) ışığı kapatıldığı için gardiyanların anında koğuşa gelip tutuklulara müdahale ettiği ve ışığın neden kapatıldığını sorduklarını kaydetti. Öykü, tutuklulara ışığı kapatmanın yasak olduğunu belirten gardiyanların daha sonra ışığı açıp uzaklaştıklarını aktardı. Öykü, “Bir gün önce müdahale edilen ‘ışık kapatılması’ olayına rağmen Ahmet’ in intiharı sırasında ışık kapatılmasına ve diğer tüm intihar detayları kameralara yansımasına rağmen nasıl fark edilmiyor?” diye sordu.
‘Yasak denilen kemer cezaevine nasıl alındı’
En büyük ihmallerden birinin altını çizen Öykü, yasak olan “palaska” adlı kemerin cezaevinde ne işi olduğunu sordu. Öykü, şöyle devam etti: “Yasak olan bu kemer nasıl cezaevine alınıyor? Şimdilerde bir kitabın dahi cezaevine girmesi yasakken, kemerin girilmesine nasıl göz yumuluyor? Ahmet bu kemer ile intihar ediyor ve adli tıptan gelen raporda da kemerin intihara el verişli olduğu söyleniyor.”
‘Yaşam hakkı ihlali var’
“Cezaevlerinde mesai dışında neden hekim bulunmuyor?” diye soran Öykü, “En yakın ambulansın gelme süresi 21 dakikayı buldu. Binlerce mahpusa tek bir hekim bakıyor. Mesai dışı saatlerinde de hekim çalışmıyor. Haliyle intihardan sonra müdahale edecek kimse olmadığından 21 dakika boyunca sağlık personeli bekleniyor. 21 dakika yaralı ya da hasta bir insan için ölümcül bir süre. Devletin kanunları aracılığı ile kişileri cezaevi sistemine mahkûm ettiği bir gerçeklikte sağlık-güvenlik-eğitim-beslenme vb. ihtiyaçlar bakımından pozitif yükümlülüğü vardır. Ancak bu dosyada açık bir şekilde yaşam hakkı ihlal edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Her soruşturmaya takipsizlik!
Kamu soruşturmasının açılmasını istediklerini ancak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca görev paylaşımı yapıldığı, memur suçları açısından yeni bir şikâyette bulunulması gerektiği ve bu hususu da bu konulara bakan başka bir savcının incelemesi gerektiği bilgisinin verildiğini aktaran Öykü, başından beri dosyanın kamu görevlileri açısından soruşturulması taleplerinin reddedildiğine dikkat çekti.
Soruşturmayı yürüten ilk savcının dosyaya takipsizlik verdiğini ve 3 ayın ardından başlatılan memur suçları ile ilgili soruşturmada da takipsizlik kararı verildiğini ifade eden Öykü, “Kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduk takipsizlik verildi. Ahmet’in annesinin ve baromuz adına benim yaptığım ısrarlı başvurular üzerine memur suçları soruşturması dosyası açıldı ve ona da takipsizlik kararı geldi. Kesinlikle ‘etkin bir soruşturma yapılmadı’ diyebiliriz. Elbette takipsizlik kararına ilişkin itiraz ettik ve yeniden soruşturma başlatılmak üzere ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunduk” diye konuştu.
‘Davanın takipçisi olacağız’
Konuya ilişkin şu önemli hususun da altını çizen Öykü, şöyle dedi: “Savcılıkça yürütülen soruşturma, soruşturmayı yürüten memurların suç şüphesi altında olmalar yönünden de hukuken kabul edilemezdir. Nitekim soruşturma dosyasına sunulan evrakların Cezaevi İdaresi ve personeli tarafından hazırlandığını, oysaki bu işlemlerin her türlü şüpheden uzak Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı kolluk kuvvetleri gibi bir kurum tarafından yürütülmesi gerekmekteydi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2. maddeye atıf yaptığı sayısız kararına göre; etkin bir soruşturma ve bağımsız ve tarafsız mercilerce yürütülmesi gereken bir soruşturma yürütülmediği açıktır. Yaşam hakkı, adil yargılanma hakkı ihlal edilen ve baromuza başvurarak hukuki savunmalığı üstlenmemiz istenen bu dosyanın takipçisi olmaya devam edeceğimizi kamuoyuna bildiririz” dedi.