Şule Çetin failleri takım elbise ile duruşma salonunda!

  • 14:12 6 Şubat 2019
  • Hukuk
ANKARA - Şule Çet'in ölümüne ilişkin açılan davanın ilk duruşmasına tutuklu yargılanan sanıkların takım elbise ile gelmeleri dikkat çekti. Savunmalarında sık sık "vicdan" ve "Allah" vurgusu yapan sanıklar, adli tıp raporundaki cinsel saldırı  bulgularına rağmen kendilerini aklamaya çalıştı.  
 
Ankara'da bir plazanın 20'inci katından düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren 23 yaşındaki Şule Çet'in ölümünden sorumlu sanıkların  yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara 31'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşma salonunun küçük olmasından kaynaklı Ankara 19'uncu Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alınan duruşmaya Şeula'nin ailesi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi üyeleri, Ankara Kadın Platformu üyesi çok sayıda kadın izledi. Kadın örgütlerinin yanı sıra Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD),  TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mahmut Tanal, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyon üyesi Filiz Kerestecioğlu, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanvekili Candan Yüceer, TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM Adalet Komisyonu üyesi Alpay Antmen ile çok sayıda ilden de baro temsilcisi duruşma salonunda hazır bulundu.
 
Yoğun güvenlik önleminin alındığı duruşma salonunda sanıklar çok sayıda polis, çevik kuvvet ve jandarma tarafından koridorla getirildi. Tutuklu yargılanan sanıklar Çağatay Aksu ve Berk Akand "cinsel saldırı", "kasten adam öldürme" ve "hürriyeti yoksun bırakma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 39 yıl ceza isteniyor.
 
Her zamanki gibi takım elbise giyerek geldiler 
 
Duruşma salonuna getirilen  faillerin takım elbisesi giymesi dikkat çekti. Kimlik tespiti ardından duruşma başladı. Duruşmanın başlaması ardından baba İsmail Çet, kardeşleri Şenol ve  Ercan Çet'in, Mustafa Bıçak davaya müdahil olma talebinde bulundu. Aile Sosyal Hizmetler ve Çalışma Bakanlığı, Kadın Dayanışma Vakfı, İzmir Barosu Genel Sekreteri Çağrışım Kayadelen, Ankara Barosu Gençlik Merkezi Başkanı Aslı Koçak Arıhan, Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi, Ankara Baro Başkanı Erdinç Sağkan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Aydın Barosu Kadın Hakları Komisyonu Başkan Yardımcısı Kübra Taşkır duruşmaya müdahil olma talebinde bulundu. Mahkeme heyeti ailelerin davaya müdahil olma talebini, Aile, Sosyal Hizmetler ve Çalışma Bakanlığı'nın davaya müdahilliğini kabul etti. Diğer kurumların müdahil talepleri ise reddedildi. 
 
Avukatlar, sanıkların yüz yüzellik ilkesi gereği  etten duvardan arındırılması talebini mahkeme heyeti kabul etmedi. Mahkeme başkanı güvenlik gerekçesiyle etten duvar örüldüğünü, yüz yüzelik ilkesinin mahkeme heyeti ve avukatlar için geçerli olduğunu söyledi. Avukatlar müdahilik talebinin ret edilmesine tepki gösterdi.
 
Müdahil olma talebinin ardından şu tartışmalar yaşandı:
 
Milletvekili Mahmut Tanal savcının katılma talebine ilişkin mütalaasını vermeden ret edilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Ceza Muhakemesi'nde böyle bir uygulama olmadığını belirten Mahmut, "Benim müdahil olma talebim var" diye tepki gösterdi.
 
Mahkeme Başkanı: Savcı mütalaası var burada.
 
Avukatlar : Biz duymadık.
 
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: Burada bir kadın cinayeti var. Bu cinayetlerin önlenmesi lazım. Sivil Toplum Kuruluşları konuşsun. Zaman problemimiz yok. Bu şekilde geçiştirilemez. Bu sadece bizim görevimiz değil.
 
Berk Akand'ın avukatı:  Yeteri kadar üzerine düşülmedi. Başka duruşmanız yok. Bugün gelinen noktada gerçeğin aydınlatılması gerekir.
 
Filiz Kerestecioğlu: Birçok davada müdahil olma talebinde bulunulmuştur. Hukukçuların müdahil olma talebi olmuş ve birçok profesöründe bu noktada yorumu vardır. Yasada böyle birşey yok. Kadın örgütleri var. Kadın örgütleri bu dava da müdahil olmalıdır."
 
'Kabul etmiyoruz'
 
Tartışmalar sonunda yeniden söz alan HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, "Bizim yardımcı olmamız gereken adalettir. Olayın ortaya çıkması, netleşmesi ve olayın aydınlatılmasını istiyoruz. TBMM milleti temsil ettiğini düşünerek, buradayız. Kadın  ve erkeklelerin eşit yaşamadığı ve eşit yargılanmadığını görüyoruz. Bir kadının bir erkekle buluşmasını lanse eden bir adli tıp kurumunun, kadınların belli koşullarda  belli şartlarda yaşaması isteniyor. Bunu kabul etmiyoruz. Biz kadınlar ve erkeklerin eşit şekilde yaşaması gerektiğini düşünüyoruz. Devletin ve idareninde kadın cinayetlerinde gereken sorumluluğu alması gerekiyor. Yıllardır bu mücadeleyi sürdüren kadınların müdahale talebi kabul edilmelidir. Sizin buradan biran önce gidilmeden ziyade adaletin sağlanmasını istiyoruz" ifadelerinde bulundu.
 
'Davanın takipçisi olacağız'
 
Ankara Baro Başkanı avukat Erdinç Sağkan, müdahil olma talebinin ret edilmesine dair şöyle konuştu: "Adli tıp kurumu uzmanı olarak nitelendirilen bir kişinin 'bir kadının bir erkekle tenha bir yerde içki içmesinin başına geleceklerini bilmesi gerekir' yorumunun bulunduğu bir Adli Tıp Kurumu raporu varsa bizim bu davaya katılma hakkımızı doğurur, bizi etkilemiştir. Müdahil olma talebimiz vardır."
İHD Genel Merkez üyesi avukat Nilay Nayman'da, "Mevcut bulunan Nuri Aydın isimli birinin imzası var. Kutay Meriç'in 1989'da uğradığı bu doktorun yaptığı işkenceleri unutmamış. İHD olarak bu kaydı tutmasaydık Nuri Aydın'ın aşağılık ifadelerinin neden sarf edildiğini anlamayacaktık. Davanın takipçisi olacağız" dedi.
 
Ardından Ankara Barosu, İzmir Barosu, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Dayanışma Vakfı tarafından verilen müdahil talebi dilekçeler alındı.
 
Sanıklar bilndik savunmalarla kendini aklamaya çalıştı
 
Daha sonra sanıkların ifadesine geçildi. Sanık Çağatay Aksu ifadesinde kadınların "Gösteriş amacında" olduğunu suçlamaları kabul etmediğini öne sürdü. Sürekli Şule'ye yardımcı olmaya çalıştıklarını savunan Çağatay Aksu, "abi-kardeş" gibi olduklarını iddia etti. Mahkeme Başkanı "Pencere pervazlarında parmak izi bulunmaması ve avuç izinin bulunmadı. Neden?" diye sordu. Soruyu yanıtlayan sanık Çağatay Aksu, alkollü olduğunu ve şoka girdiğini iddia etti. Şule'nin arkadaşına attığı mesajları da inkar eden Çağayat Aksu, mesajların "bahane" olduğunu öne sürdü. 
 
Mahkeme heyeti Şule'nin "of analog" mesajına dair sorusuna da Çağatay Aksu, mesajların silinmiş olabileceğini öne sürdü. 
 
'Şule ile ilk kez o gün karşılaştım'
 
Ardından ise diğer sanık Berk Akand'ın savunması alındı. Berk Akand, Şule'yi daha önce tanımadığını o gece ilk kez tanıştıklarını söyledi. Berk Akan, Çağatay Aksu ve Şule ile beraber eve gittiklerini her şeyin "normal" seyirde ilerlediğini öne sürdü.  
 
Olaya dair hiçbir şey hatırlamadığını sadece Çağatay Aksu'nun uyandırmasıyla uyandığını iddia eden sanık Berk Akand, sinir krizi geçirdiğini de öne sürdü. 
 
Mahkeme Başkanı'nın Şule'nin sesini duydun mu? sorusuna Berk Akand, müzik sesinden duymadığını iddia etti. Ardından Mahkeme Başkanı "Şule'nin sağ  parmaklılarında DNA bulundu" diye belirtti. Berk Akand buna da kılıf bularak kendini aklamaya çalıştı. 
 
Müşteki avukatları Berk Akand'a sorular yöneltti. Berk Akand, "hatırlamıyorum, bimiyorum" gibi bahanelere sığındı. 
 
Savunmaların ardından duruşmaya saat 14.00'a kadar ara verildi.