Amed kayyıma karşı yürüdü: Vazgeçmeyeceğiz
- 15:01 8 Kasım 2024
- Siyaset
AMED - DEM Parti’nin Amed’de düzenlediği "Kayyım değil demokrasi" yürüyüşünde, halk iradesine sahip çıkma çağrısı yapıldı. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, "Kayyım halkın iradesine darbedir; demokratik ve barışçıl çözüm istiyoruz" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) “Kayyım değil demokrasi” sloganıyla Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, belediye eşbaşkanları ve milletvekillerinin katılımıyla Şex Sait Meydanı’ndan Keçiburcu’na kadar yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşte, “Halkın iradesi gasp edilemez, kayyımı kabul etmiyoruz” pankartı açılırken, “Kayyım defol”, “Biji Berxwedana Kurda” sloganları atıldı; “Direniş zafere, teslimiyet ihanete götürür” dövizleri taşındı. Keçiburcu’na doğru yürüyüşe geçen kitleye caddelerde bulunan kadınlar ve gençler de dahil oldu.
‘Bu rejimin adı demokrasi değil’
İlk olarak burada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kitleyi Kürtçe selamladı. Günlerdir devam eden direnişin kayyımlar gidene kadar süreceğini belirtti. Tülay Hatimoğulları, “Kayyım darbe demektir, kayyım gasptır, kayyım tüm halkların iradesini çalmaktır. Kayyım, Esenyurt’taki Kürdün, Arap’ın, Türk’ün iradesini çalmaktır. Kayyım, Batman’da Kürt halkının iradesini gasp etmektir. Mardin ve Halfeti’de halkın iradesini gasp etmektir. Kayyımın anayasada yeri yoktur, kayyım yasadışı bir uygulamadır; bu iktidar kayyım atayarak suç işlemektedir. Kayyım tek kelimeyle korsanlıktır, çeteciliktir, hırsızlıktır. Kayyım yasadışıdır. Bu böyle tescillenecek tarihe. Bunlar bizlerin siyasi iradesine ipotek koymak için atıyorlar. Kürt halkına, ‘Kendi kendine yönetemezsiniz, atanmışlarla yöneteceğim’ diyorlar. Bu rejimin adı demokrasi değildir, bu rejimin adı otoriterleşmedir ve faşizmdir” dedi.
‘Kayyım rejimi Kürdistan bölgesinde staj yaptılar’
Tülay Hatimoğulları şu sözleri kullandı: “Faşizm, kayyım rejimi, irade gaspı Türkiye’deki tüm halkları yan yana getirdi. Mardin’de, Esenyurt’ta seçme ve seçilme hakkına sahip olan herkes yan yana gelmiştir. Bizler direne direne kazanacağız. Kayyım rejimi, Kürdistan bölgesinde staj yaptılar. Geçmiş dönemde HDP belediyelerine kayyım atadılar, belediyeye ait olan kaynakları kendi yandaşlarına nasıl peşkeş çekeceklerini deneyimlediler. Kayyım, Esenyurt’ta atanmışsa, kent uzlaşmasına bir darbe yapılmak isteniyordur. Onlar halkların yan yana durmasını istemiyorlar. Muhalif olan her kesime diz çöktürmek istiyorlar. Kayyıma o yüzden çete diyoruz, halkın hakkı olan belediyenin parasına çökmek için geliyorlar. Kayyımın hırsızlıklarını belgeleriyle çarşaf çarşaf halkın önüne serdik.
Bu rejim hırsız, çeteci, mafya gibi halkın iradesine her anlamda çökmektedir. Kimi AKP vekilleri, seçimi kaybetmiş olan belediye başkan adayları, İçişleri ve Adalet Bakanlığı’nın önünde yatıp kalkıyorlar, kayyım siparişi veriyorlar. Diyorlar ki; o kente, bu kente atayın. Biz gelemedik, mafyayı belediyeye taşıyalım diyorlar. Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kayyımın atanmasına sebep olan yargıyı tebrik ediyorum’ diyor. Kayyımı yargının eliyle gerçekleştirdiğini bu şekilde itiraf etmiş oluyorlar. Seçilmiş belediye eşbaşkanlarımızın kesinleşmiş cezası yoktur. Davası olmayanlara dava icat ettiklerini biliyoruz. Kayyım atamak, görevden el çektirmek yasaya aykırıdır. Bugün Erdoğan yargıyı tebrik ederek, yargının Saray’a nasıl koltuk değneği yapıldığının bir göstergesidir. Halk iradesine sahip çıkıyor, halk kayyım rejimini kabul etmemektedir. Halk, kayyımı ve AKP’yi Kürdistan’da tabela partisi yapmaya devam edecek.
Yargı dirayet gösterecekse Narin’in katillerini bulsun
Narin’in katillerini yargı neden bulamıyor? Bu yargının işbirlikçileri kimlerdir, yargı bir dirayet gösterecekse Narin’in katillerini açığa çıkarsın. Bugün yapılan anketlerde yargıya güven yüzde 20’lerin altına düşmüş. İçinizde yargıya güvenen var mı? Bu yargı hukuksuzluk işliyor, bu yargı AKP ve MHP’nin yargısı. Bu yargı Mardin, Batman, Esenyurt ve Halfeti’yi asla yargılayamaz. Buralarda başlayan kayyım artık Batı’ya sirayet etmiştir. Artık bu Kürt’tür, destek çıkmayalım yaklaşımını ortadan kaldırmamız lazım. Dün birbirimizi desteklemekte geç kaldık, artık kalmayalım. Yüreği adaletten, barıştan, özgürlükten, demokrasiden yana olan herkesin demokrasiye sahip çıkması gerekiyor. Kayyıma karşı mücadelemizi her yerde ve alanda yapmaya devam edeceğiz. Bu topraklarda kayyımı gönderene dek mücadelemizi büyüteceğiz.
Son günlerde tecrit konusu ve bir çözüm mü olacak? Gündem oldu. Kürt sorunu gündem olması gereken bir konu. Kürt sorunu, sadece Kürdün sorunu değildir. Kayyıma karşıysak Kürt sorununu merkezimize alarak konuşmak zorundayız. Bugün Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engel Kürt sorununun çözülmemesi. Bugün de, dün de Sayın Öcalan özgürlüğüne kavuşsun, tecrit kalksın dedik. Bugün bunu MHP Genel Başkanı değişik biçimlerde ifade etti. Amed’in göbeğinden mesajımızı veriyoruz; Kürt sorununun barışçıl, demokratik bir zeminde çözülmesinden yanayız.
Onurlu bir barışı direne direne kuracağız
Bizler bu sorunun çözümünde diyalog ve müzakereye açık olduğumuzu söyledik. Onurlu bir barış varsa açığız; kayyım atadığınız gibi olursa olmayız. Saraya ve iktidara diyoruz; artık yeter, Kürt halkına çektirdiğiniz artık yeter, yoksulluğun derinleştiği bir yerde sürekli savaşı ortaya atmaktan vazgeçin. Gerçekten çözüm süreci olacaksa hep birlikte yapılabilir, oyun kurmaktan vazgeçin. Bugün Kürt halkı onurlu mücadelesinden vazgeçmeyecek. Kürt halkı olmak üzere farklı halklar ve inançlarla beraber onurlu barış demeye devam edeceğiz. Barış güçtür, barış onurludur, barış etkindir. Kaçak dövüşenler barıştan korkar, bir zümrenin çıkarını düşünenler barıştan korkar. Barışı hep birlikte yeşerteceğimize inanıyorum. Onurlu bir barışı direne direne kuracağız.”
Tülay Hatimoğulları’nın konuşmasından sonra 10 dakika oturma eylemi yapıldı.
Eylem, sloganlarla sona erdi.
Öte yandan yürüyüş esnasında polis yurttaşa saldırdı. Bu saldırıda Mehmet Ateş adında bir kişi, kafasına siyah poşet geçirilerek gözaltına aldı.