Deprem Gözlem Raporu: Mağduriyetler devlet eliyle katbekat artıyor

  • 15:45 1 Eylül 2023
  • Güncel
 
 
ANKARA - Halkın Hukuk Bürosu, 17-18-19-ve 21 Ağustos’ta deprem bölgesine yaptıkları ziyarete ilişkin elde ettikleri verilerle hazırladıkları Deprem Gözlem Raporu'nu açıkladı. Raporda, deprem bölgesinde yaşanılan sorunlar sıralandı.
 
Halkın Hukuk Bürosu (HHB) 6 Şubat Mereş merkezli meydana gelen depreme ilişkin Hatay, Semsûr, Islahiye ve Mereş’ta 17-18-19-ve 21 Ağustos’ta deprem bölgesine gerçekleştirdikleri ziyaretlere ilişkin “Deprem Gözlem Raporu’nu” yayınladı. Depremin üzerinden 7 ay geçmesine rağmen halkın yaralarının sarılmadığını, mağduriyetlerin devlet eliyle katbekat arttırıldığı belirtildi.
 
‘Orta hasarlı binalarda oturulmaya devam ediliyor’
 
Semsûr’da depremzedelerin aşırı sıcaklar altında hayatlarını sürdürmeye çalışırken bir yanda da barınma sorunun daha da büyüdüğü belirtilen raporda, Semsûr özelinde devletin mülk sahiplerine yıkılan evlerini aynı alanda tekrar inşa ettirme imkanı tanıdığını ama bu imkanı yetersiz maddi destek vererek ve bir müteahhitle anlaşma şartının ortaya koyulduğu belirtildi. Raporda, “Öte yandan orta hasarlı binalarında oturmaya devam eden depremzede insanlarımıza hiçbir tebliğ yapılmadan eşyaları kapı önüne konarak yıkımlar yapılmaktadır. Deprem soruşturmalarında ise hala dişe dokunur bir ilerleme sağlanamamıştır. Aylar öncesinde sunduğumuz vekâlet dahi 16 Ağustos itibariyle henüz dosyaya eklenmemiştir” denildi.
 
‘Depremden etkilenen halkın soruşturmalara dahil ediliyor’
 
Arama ve kurtarma çalışmalarından 3 gün boyunca hiçbir şey yapmayan AFAD’ın Antep Valiliği ve Belediye hakkında suç duyurusunda bulunulduğuna dikkat çekilen raporda, “Ayrıca AFAD’ın hukuki sorumluluğuna gidilmesi için Islahiye Valiliğine idari başvuruda bulunduk. Islahiye’de devam eden deprem soruşturma dosyalarında ise yıkılan binalardan alınan karot örneklerinin rapor alınmak üzere bilirkişilere gönderildiği, bazı dosyalarda iddianamelerin hazırlandığı ve mahkemelere sunulduğu tarafımızca tespit edilmiştir. Ancak bazı soruşturma dosyalarında binaların müteahhitlerinin tutuklanmayıp; o dönem kooperatif şeklinde yapılan apartmanların kooperatif başkanı ve üyelerinin tutuklandığı görülmüştür. Sadece Islahiye’de karşılaşılan bu durum ile gerçek sorumlular yerine depremden etkilenmiş halktan insanlar da soruşturmalara dahil edilmek istenmektedir. Deprem öncesi yapı izinlerinde ve sonrasında arama kurtarma çalışması yapmayan kişi ve kurumlara dokunulmayıp kooperatif üyelerinin tutuklanması; soruşturmaların yetersiz olduğunu ve etkin bir şekilde yürütülmediğini göstermektedir” ifadelerine yer verildi.
 
Antakya: Bölge demografisi değiştirme amacı
 
Antakya Dikmece köyüne yapılan ziyarete, Dikmece köyünce zemini elverişiz tarım arazilerini toplu konutların yapılması istenildiğine işaret edilen raporda, 24 Şubat tarihli OHAL Cumhurbaşkanı kararnamesine dayanılarak, herhangi bir itiraz hakkı sunulmayarak ve tabligatsız yapılan kamulaştırmasız el koyma ve acele kamulaştırma işlemleriyle bölge halkının asırlık zeytinliklerine devlet tarafından el konulduğunu ifade edildi. Raporda, “Oluşturulan projelerde yalnızca Arap Alevi halkın yaşadığı köylerin yer alması ve Sünni halkın yaşadığı köylerin yer almaması devletin bölge demografisini değiştirme amacı güttüğünün göstergesidir. Köy halkı bu yasal zorbalığa karşı direnerek haklarını, kültürlerini, topraklarını korumak istemektedir. Vekâletimiz bulunan soruşturma dosyalarının akıbetleri hakkında bilgi aldık. Deprem soruşturmalarına bakan savcıların sürekli değişmesi, savcılığın yazı yazdığı kurumlardan cevap gelmemesi veya gelen cevapların olumsuz olması, yapı denetim ruhsatlarının kaybolmuş olması, soruşturmaların bürokratik ve mekanik bir biçimde yürütülmesi, bazı dosyalarda şüpheli sıfatıyla herhangi bir müteahhitin bulunmaması Hatay özelinde yürütülen soruşturmalardaki temel sorunlardan bazılarıdır” şeklinde ifade edildi.
 
Mereş: Soruşturma savcıları ya değiştiriliyor yada atanan savcı bulunmuyor
 
Depremin başından Mereş’te Hacı Ömer Apartman soruşturmasının savcısı ile görüşme gerçekleştirildiğine dikkat çekilen raporda, apartmanın müteahhidi olarak bildirilen Atilla Öz hakkında emniyete kimliğinin tespit edilmesi için yazı yazıldığı, dosyada bulunan karot ve demir örneklerinin bilirkişi raporu alınmak üzere bilirkişiye gönderildiği ve iddianamenin Eylül ayında hazırlanma ihtimali olduğu bilgisinin alındığı belirtildi. Ama dosya savcısının Cuma gününde değiştirildiği kaydedildi. Soruşturma savcısının değiştirilmesi ise İnşaat Mühendisleri Odası Maraş Şubesi’nin yeni atanan Maraş Cumhuriyet Başsavcısını ziyaretinden bir gün sonra yaşandığı kaydedildi. Raporda, “Savcının bir kez daha değiştirilmiş olması nedeniyle daha önce Ebrar Sitelerinin tamamını yapan ve 1400 kişinin ölümüne neden olan Tevfik Tepebaşı’nın Hacı Ömer Apartmanı soruşturması kapsamında tutuklandığı söz konusu soruşturmada başa dönülmüştür. Dosyaya atanmış bir savcı halen bulunmamaktadır” denildi.
 
Raporda deprem bölgesinde gözlemlenen sorunlar şu şekilde:
 
“*Depremin hemen sonrasında bölgeye gelen insani yardımlar bugün itibariyle neredeyse tamamen son bulmuştur. Çadırlarda, konteynerlerde, hasarlı binalarında yaşamak zorunda bırakılan depremzede halkımız -özellikle bakıma muhtaç insanlar başta olmak üzere- gıda vs. erzak yetersizliğiyle karşı karşıyadır. Yemek dağıtımı yapılan noktalarda kimi zaman kilometrelerce kuyruk oluşmaktadır.
 
*İçme suyu ve temiz su tedarikinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Temiz su temin edilebilen noktalarda yine uzun kuyruklar oluşmaktadır.
 
*Bakanlık tarafından 2023-2024 döneminde deprem bölgesindeki eğitim öğretime başlanacağı duyurulsa da bölgede eğitim-öğretimin başlaması için gerekli altyapı ve teknik imkânlar yeterlilikten yoksundur. Özellikle Hatay'daki okulların neredeyse tamamı hasarlıdır. Konteyner okullar henüz kurulmamış, bölgede çalışan veya çalışacak olan eğitimcilerin barınma sorunlarına yönelik çözüm içerikli herhangi bir adım atılmamıştır.
 
*Yerleşim yerlerine ve tarım arazilerine yakın yerlere ayrıştırmadan yığılan enkazların yarattığı asbest tehlikesi devam etmektedir. Önlem almak bir kenara hala enkazlar bu bölgelere dökülmektedir.
 
*7 ayın sonunda hala kayıp cenazeler bulunmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri depremin hemen ardından enkazdan çıkarılan cenazelerin tam bir kargaşa içerisinde ve sağlıklı bir teşhis yapılmaksızın cenazelerin ailelere teslim edilmesi ve kayıp cenazeler olmasına rağmen enkazların hızla kaldırmasıdır. Bu sorumsuz anlayış yüzlerce aileyi mezar hakkından mahrum bırakmıştır.
 
 *Depremzedelerin ve kayıp yakınlarının özel hukuktan doğan haklarını aramaları bürokratik engellemelere takılmaktadır.
 
*Deprem soruşturmaları il bazında farklı usullerle yürütülmektedir. Örneğin Hatay'da her ölen kişi ve her yıkılan bina için birer soruşturma açılarak cenaze soruşturmalarının apartman soruşturmalarına birleştirilerek derlenmesi usulü izlenmektedir. Soruşturmaların böyle bürokratik bir şekilde yürütülmesi dosyada tutuklu bulunan müteahhit ve diğer sanıkların uzun tutukluluk sebebiyle tahliye olması tehlikesini birlikte getirmektedir. Bu sebeple deprem soruşturmaları bir an evvel sonuçlandırılarak kovuşturma aşamasına geçilmelidir.
 
*Deprem soruşturmalarında AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Belediyeler vs. sorumlu olarak gösterilmemektedir. Oysa deprem öncesindeki ve sonrasındaki ihmallerde doğrudan sorumluluk bu kurumlardadır. Soruşturmaların bu kurumlara sorumluluk atfederek genişletilmesi gerekmektedir.
 
*Deprem soruşturmalarında savcılar tarafından ilgili kurumlara yazılan yazılar büyük oranda cevapsız kalmakta, bu da soruşturmaların önünü tıkamaktadır.
 
*Enkaz kaldırma ve orta-ağır hasarlı binaların yıkım işlemleri depremzedeler açısından ciddi mağduriyet yaratmaktadır. Birçok bölgede enkaz kaldırma işlemleri güvencesiz, gerekli önlemler alınmadan yapılmaktadır. 7 ayın sonunda hala kaldırılması beklenen yüzlerce bina enkazı vardır. Hasarlı binaların içinde yaşamak zorunda kalan insanlara önceden herhangi bir bilgilendirme yapılmadan, tamamen yıkım ihalesini alan müteahhidin isteğine göre ve barındıkları hasarlı evleri yıkılan depremzedelere barınma imkanı tanınmadan yıkım yapılması depremzedeleri sokakta bırakmıştır.
 
*Özellikle Maraş’ta deprem soruşturmalarını yürüten savcıların görevlerinden hiçbir gerekçe açıklanmadan alınması ve başka görevlere verilmesi soruşturmalara siyasal iktidar tarafından müdahale edildiğini göstermektedir. Bu durum belli bir aşama kaydeden soruşturma dosyalarının en başa dönmesine neden olmaktadır.”