Cezaevlerinde travma ile büyüyen çocuklar

  • 09:01 27 Ağustos 2023
  • Güncel
 
Elfazi Toral 
 
İSTANBUL - Son yıllarda cezaevinde tutulan çocuk sayısı da artarken, ÖHD Çocuk Komisyonu üyesi Yasemin Soydan, cezaevinde tutulan çocukların travmalarla büyüdüğüne dikkat çekerek, yasaların ve sözleşmelerin yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, aynı zamanda hassas yaklaşılmadığını söyledi. Yasemin, “Bir çocuğun yeri hapishane olmamalı” diye ekledi. 
 
Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde bulunan tutsakların yaşadığı hak ihlalleri gün be gün artarken cezaevlerinde tutulan çocukların sayısı da artıyor. Araştırmalara göre, Türkiye cezaevlerinde yüzlerce suça sürüklenen çocuk bulunuyor. Çocukların cezaevlerinde maruz kaldıkları şiddet ve taciz ile birlikte verilen cezalar da katmerleşiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde, çocuğa yönelen fiziksel, psikolojik zarar veren ihmali her türlü eylemi, BM tarafından çocuğa şiddet olarak tanımlanıyor. Bu bağlamda Türkiye’de cezaevlerinde bulunan çocukların durumları ise bunun yasanın işlenmediğini gözler önüne seriyor.
 
Cezaevlerinde doğan çocuklar dezavantajlı büyüyor! 
 
Cezaevlerinde doğan ve yaşayan çocuklar da, diğer çocuklara göre dezavantajlı büyüyen çocuklar olurken, cezaevlerinde, beslenme, barınma, sağlık, eğitim gibi birçok konuda yeterli imkanın olmadığı gibi, hukukun işlenmediği hakların kısıtlandığı yer oluyor. Aynı zamanda çocukların gelişimi kısıtlanırken, sağlıklı bir birey olmamakla birlikte, çocukların karşılaştığı yoksunluk ve yaşadığı travma hayatının geri kalanında kendisi için geri dönülmez bir noktaya sürüklüyor. Parmaklıklar arasında tutulan çocukların yararına uygulanmayan yasa, çocukların travmalarla büyümesine neden oluyor.
 
2022 yılı tutuklu çocuk sayısı: 2 bin 510 
 
Ceza ve Tevkifeleri Genel Müdürlüğü (CTE), verilerine göre, 1 Kasım 2022 itibarıyla cezaevinde tutulan toplam çocuk sayısı 2 bin 510. Bu çocukların 801'i hükümlü, bin 709'u tutuklu. CTE verilerine göre, kapalı kurumlarda tutulan çocuk sayısı 2 bin 264, eğitim evlerinde kalan çocuk sayısı da 246 olarak belirtiliyor. Bu verilere Covid-19 iznine ayrılan çocuklar da dahil. 
 
Adli birimlere sevk edilen çocuk sayısı 66 bin 321 
 
TÜİK’in 2017 tarihinde yayınladığı raporda, Türkiye’de 2017’de 107 bin 984 çocuğun suça sürüklendiği paylaşılıyor. Bu çocukların yüzde 57.7’sini ( 15-17) yaş, yüzde 23.3’ünü (12-14), yüzde 18.5’ini ise (11) yaş ve altı gruptakilerin oluşturduğu görülüyor. ‘Güvenlik Birimi’ne götürülen çocukların yüzde 33.9’u kız çocuk, 66.1’i ise erkek çocuklardan oluştuğuna yer verilen raporda, adli birimlere sevk edilen çocuk sayısı 66 bin 321 olarak  ifade edilirken, suça sürüklenen çocukların verileri ise 33.3. Suça sürüklenen çocukların ise yüzde 45,6’sının kız, yüzde 54.4’ünün erkek çocuk olduğu verileri yer alıyor. 
 
Türkiye’de 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu bulunuyor 
 
TÜİK verilerinde de ceza infaz kurumlarına giren ve ceza infaz kurumlarından çıkan çocuk sayısının her geçen yıl içerisinde ciddi bir artış olduğunu gösteriyor. 2020 yılında ceza infaz kurumlarına 10 bin 234 çocuk girerken, tahliye olan çocuk sayısı 21 bin. Türkiye’de 9 çocuk kapalı ceza infaz kurumu bulunuyor. Burada erkek çocuklar tutuluyor. Kız çocukları ise kadın tutukluların bulunduğu cezaevi çocuk koğuşlarında tutuluyor. 
 
Cezaevlerinde 2 bin 157 çocuk var
 
CTE’nin Ağustos 2023 verilerine göre, cezaevlerinde 83’ü kız çocuğu olmak üzere toplam 2 bin 157 çocuk bulunuyor. Verilere göre, cezaevlerinde çeşitli suçlardan 18 yaşın altında 2 bin 157 çocuk bulunuyor, bunlardan 83’ü kız çocuğu. Cezaevinde 24’ü kız çocuğu, 627’si de erkek çocuk olmak üzere 651 çocuk tutuluyor. Cezaevinde bulanan çocukların 220’si açık ceza infaz kurumunda bulunurken bin 937’si de kapalı ceza infaz kurumunda yer alıyor. Aynı zamanda cezaevlerinde bulunan çocukların 18 yaş altı olduğu verilerde yer alıyor. Yine açıklanan raporda, cezaevlerinde 65 yaş ve üstü bulunan tutukluların sayısı ise 4 bin 374. Ceza infaz Sistemi’nde Sivil Toplum Derneği’nin (CİSST) yayınladığı cezaevi raporunda da, cezaevlerinde 83‘u kız çocuğu olmak üzere 18 yaş altı 2 bin 157 çocuk tutulmakta. 10 bin 899 kadın tutuklunun yanında kalan çocuk sayısı ise 383. Aynı zaman da CİSST’in raporunda yer alan bazı verilerin de , cezaevlerinde bulunan genel tutukluların ise 2019 yılında 107, 2020 yılında, 95, 2021 yılında 128 ve 2022 yılında ise 101 kişi yaşamını yitirdi.  
 
Çocukların yaşadığı olay sayısı 601 bin 754 oldu 
 
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Çocuk Komisyonu’nun hazırladığı verilere göre, çocukların karıştığı olay sayısı, 2022 yılında, 2021 yılına göre yüzde 20.5 oranında artarken, bu rakam 601 bin 754.  Buna göre çocukların 259 bin 106’sı, mağdur olarak, 206 bin 853’ü suça sürüklenme, ‘kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği’ iddiasıyla 100 bin 490 çocuk tutuluyor, 16 bin 499’u kayıp “hakkında kayıp müracaatı yapılıp daha sonra bulunan” olması sebebiyle, 12 bin 684’ü “suç işlediği” iddiasıyla, 6 bin 122’si ise bu nedenlerin dışında kalan diğer nedenlerden dolayı “güvenlik birimlerine” getirildiği ifade ediliyor. 
 
206 bin 853 çocuk
 
Verilere göre, güvenlik birimine getirilen çocukların 206 bin 853’ün suça sürüklendiği kaydedilen raporda, bu çocukların yüzde 37.8’inin yaralama, yüzde 25.2’sinin hırsızlık, yüzde 4.5’inin uyuşturucu satmak veya satın almak, yüzde 4.2’sinin pasaport kanununa muhalefet suçu, yüzde 4.1’inin ise tehdit  iddiasıyla tutuluyor. 
 
Mağdur çocuklar yüzde 43,1 
 
Raporda ayrıca, güvenlik birimlerine “mağdur” olarak gelen 259 bin 106 çocuğun yüzde 89.8’inin suç mağduru, yüzde 10.1’nin ise takibi gereken olayın mağduru olan çocuklar şeklinde yer alıyor. Bunlardan 232 bin 739 çocuğun yüze 58.5’nin yaralama, yüzde 13.7’sinin cinsel suçlar, yüzde 8.7’snin ise aile düzenine karşı suçlar, yüzde 4.8’nin tehdit, yüzde 14.3’ünün de bu nedenlerin dışında olduğu ifade ediliyor.
 
Yasalar hayata geçirilmiyor!
 
20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi hazırladı. Sözleşme, ülkeler tarafından en hızlı şekilde kabul edilir, insan hakları sözleşmesi olarak bu sözleşme, evrensel insan hakları standartlarını belirliyor. Ancak aradan geçen 30 yıla rağmen hayata geçirilmiyor.
 
Cezaevlerinde tutulan çocuklara dair değerlendirmelerde bulunan ÖHD Çocuk Komisyonu üyesi Avukat Yasemin Soydan, cezaevi ortamında büyüyen çocukların durumlarının insan hakları ile bağdaşmadığını vurgulayarak, sözleşmenin ihlal edildiğine dikkat çekti. 
 
‘Hassas yaklaşılmıyor’
 
Cezaevinde tutulan çocukların, “çocuk” olduğu hassasiyetiyle yaklaşılmadığını ifade eden Yasemin şu sözleri kullandı: “Orada çocuklara bir  yetişkin hükümlü gibi davranılmakta, yetişkin için ağır olacak nitelikte koşullar, çocuklar için de geçerli sayılmaktadır. Barınma, beslenme, sağlık hizmetleri, bir yetişkin için sağlanan ölçüde çocuğa sağlanmaktadır. Bu da, bir çocuk için hayatın geri kalanında kalıcı bir zarar bırakan bir şiddet biçimi. Hapishaneler, çocuklar için tamamen bir cezalandırma alanına dönüşüyor. 
 
Psikolojik bir tahribat yaşıyor
 
Suça sürüklenen dezavantajlı yoksul çocuklar, bunun üstüne hapis süreci yaşayınca toplumla bağları hepten zedeleniyor. Bir çocuğun çocukluğunda karşılaştığı en küçük bir olay dahi daha sonra yaşamını kurmasında büyük bir etken oluyor. Bu nedenle bir çocuğun karşılaştığı yoksunluk ve yaşadığı travma hayatının geri kalanında kendisi için geri dönülmez psikolojik bir rahatsızlık oluyor. Dolayısıyla cezaevinde yaşama başlayan çocuklar, tanık olduğu her durumla aslında psikolojik bir tahribat yaşıyor.” 
 
‘Bir çocuğun yeri hapishane olmamalı’ 
 
Çocukların kaldığı cezaevi koşullarının çok daha ağır olduğunu kaydeden Yasemin, Beslenme konusunda, ihtiyaçlarını giderme konusunda, öğrenme olanaklarına kavuşma konusunda cezaevleri çok eksik kalıyor. Çocuk yaşta birini kendi başına yaşayacağı bir alana hapsettiğin ve onu toplumdan soyutladığın an yanlış uygulamalar başlamaktadır. Hapishane sisteminin kendisinin çocuklar için uygulanmaması gerekir. Hangi  yaşta olursa olsun bir çocuğun yeri hapishane olmamalıdır” sözlerini kullandı.  
 
‘Özgürlüksüz bir ortamın içinde büyüyor’
 
Yasemin aynı zamanda yasaların da uygulanmadığına işaret ederek, “Özellikle çocukların korunması ve gelişmesi, pozitif bir hayata başlaması, hoşgörü ve barış duygusuyla büyümesi, sağlıklı bir ortamda büyümesi için ‘BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ 20 Kasım 1989’da benimsenmiş bir sözleşmedir. Yine Çocuk Koruma Kanunu, çocuklar için en yararlı uygulamaların işletilmesi için hazırlanmış bir kanun. Bu sözleşmede, çocuğun yaşama ve gelişme hakkı, sağlıklı bir ortamda büyüme hakkı, ailesi ile (toplumla) büyüme hakkı ve daha birçok hak düzenlenmiş. Özgürlüksüz bir ortamın içinde büyüyor. Çocuğun yararına uygulanacak hiçbir hak böyle bir ortamda mümkün olmayıp, çocuk travmalarla büyüyor. Dolayısıyla sözleşme açık bir şekilde ihlal ediliyor.