Asım Sultanoğlu'nun atanmasına tepki: Failler ödüllendiriliyor!
- 09:05 15 Ağustos 2023
- Güncel
Nujin Nazlıcan Yıldız
WAN - Ensar Vakfı olayında adı geçen Asım Sultanoğlu’nun İl Milli Eğitim Müdürü olarak Riha’ya atanmasına tepki gösteren kadınlar, buna benzer durumların AKP iktidarı boyunca çoğaldığına dikkat çekerek istismar ve tecavüz faillerinin ödüllendirildiğini söyledi.
Karaman’da Ensar Vakfı ile Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği (KAİMDER) yurtlarında kalan çocukların 2012-2015 yılları boyunca tecavüze uğradıkları ortaya çıkmıştı. Muharrem Büyüktürk isimli öğretmenin 9-10 yaşlarındaki çocuklara tecavüz etmesinin ortaya çıkmasıyla 2016’da Muharrem Büyüktürk "çocuğa nitelikli cinsel istismar, hürriyeti tahdit, kasten yaralama ve müstehcen görüntüleri izletme" suçlarından tutuklanmıştı. Öte yandan dönemin Karaman Milli Eğitim Müdürü Asıl Sultanoğlu’nun da Muharrem Büyüktürk ile fotoğrafları ortaya çıkmıştı fakat Asım Sultanoğlu Milli Eğitim Bakanlığı’nda Eğitim Müşavirliği’ne atandı. Asım Sultanoğlu’nun son olarak geçtiğimiz günlerde Urfa Milli Eğitim Müdürlüğü’ne atanmasına ise tepkiler devam ediyor.
‘Ensar Vakfı olayı bu ülkenin turnusol kâğıdı’
Ensar Vakfı olayının iktidarın ve aynı zamanda Türkiye’nin turnusol kâğıdı olduğunu söyleyen bağımsız aktivist Zozan Özgökçe, bu durumun özellikle çocuklara istismar konusunda ve kadın konusunda geçerli olduğunu kaydederek “Ensar Vakfı da çocuklar açısından bizi çok tedirgin eden, çok üzen ve sarsan bir olaydı. O dönemin aileden sorumlu bakanı ‘bir kereden bir şey olmaz’ dedi. Ardından bu kişiler yargılandılar ama sözde yargılandılar. Ensar Vakfı’na hiçbir şey olmadı, Ensar Vakfı görevlileri ve Ensar Vakfı’nın kendisi aksine daha çok yaygınlaştı. Bunlar onu meşru görüyorlar. Biz bunu daha önce gördük, N.Ç olayında da gördük. Çocuğun rızasının arandığını zaten zihniyet olarak bunlar kabul ediyorlar. Ama bu uluslararası yasalara aykırı, bu ülkenin yasalarına aykırı, çocuk haklarına aykırıdır. 9-10 yaşlarındaki çocuklara tecavüz, herhangi bir dokunma bile istismardır. Yasalarda böyle ama bunların zihniyetinde böyle değil” dedi.
‘Bu durumun Urfa’da olması düşünmemiz gereken bir nokta’
Ensar Vakfı’nın kapanması gerekiyorken ve faillerin cezaevinde olmaları gerekiyorken kişilerin ödüllendirildiğini, kurumlarının da yaygınlaştırıldığını vurgulayan Zozan, “Çocuklarını bunlara emanet edenlerin sayısı da değişmedi. Toplumda da bu bakış açısı yaygın olduğu için bu noktaya kadar geldik, eğitim sistemini bu kişilere emanet eder duruma geldik. Bunlar Milli Eğitim Müdürleri olmaya başladılar. Bu durumun Urfa’da olması da düşünmemiz gereken bir nokta. Çocuklar için de bu durumun çok büyük tehlike olduğunu düşünüyorum. 11-12 yaşındaki çocuklara tecavüz faili olarak yargılanmış bir insanın bir şehirde İl Milli Eğitim Müdürü olması demek o şehirdeki benzer zihniyetin önünün açılması demek. Bunlar şimdi rahatlayacaklar, herhangi bir korkuları olmayacak. Daha çok istismar demek ve eğitim sisteminde de çok daha geriye gitmemiz demek, zaten çok gerideyiz şu anda. Belki de bunların muadilleri bu son atamalarla bizim şehirlerimize de atanmıştır. Herkesin geçmişini de bilemiyoruz, bunlar aramızda ve yetkin yerlerde yetkili kişiler halindeler. Bu çok korkunç bir durum” şeklinde konuştu.
‘Hükümet buna göz yumdu’
Daha önce buna benzer olayların yaşandığını anımsatan Zozan, mağdurun korunduğu bir sistemin olmadığına dikkat çekti. Kamuda istismar faili ve taciz faili olanların rütbe aldığının altını çizen Zozan, “Biz bunu Wan’da da gördük. Tacizde bulunan bir kişinin bir okulda öğretmenken başka bir okula idareci olarak geçtiğini gördük. Bunlar olan şeylerdi, kadın örgütleri bunları dillendiriyordu. Ama Ensar Vakfı olayı artık çok gözler önünde, buna hükümetin göz yumduğunu da hepimiz görüyoruz. Toplumun bu konuda bilinçlenmesi lazım. Basın da bu noktada çok önemli. İnsanlara bunları duyuran basının çok kanallı olması gerekiyor. Çünkü şu anda Ensar Vakfı olayını içselleştirmiş kişiler onların basın organlarını dinleyerek bunu zaten bizim abarttığımızı düşünüyorlar. Yalan üzerine inşa edilmiş bir dünyada yaşıyorlar ama biz başka bir dünyada yaşıyoruz” diye belirtti.
‘Aile içerisindeki kadınların örgütlü olması çok önemli’
Kadınların örgütlü olmasının önemine değinen Zozan, “Bir apartmanda üç kadının örgütlü olması bile çok önemli. Aile içerisindeki kadınların örgütlü olması çok önemli. Ortak hareket etme bilincinin gelişmesi gerekiyor. Bu yaygınlaşırsa zaten bizim inandığımız, örgütlü haklarını savunan, kendini seven, kendine inanan kadınların sayısı çoğalacaktır. Çünkü hiçbirimiz bu yaşananları hak etmiyoruz ve birbirimizin yaşadıklarına da ses çıkarmamız lazım. Susmamamız gerekiyor özellikle çocukların yaşadıklarına karşı” şeklinde konuştu.
AKP iktidarı boyunca buna benzer olaylar çoğaldı
Ensar Vakfı’nda 45 erkek çocuğa cinsel istismarın tespit edilmesinin Türkiye’de bir infiale yol açtığını belirten Star Kadın Derneği’nden Rojbin Bor ise Ensar Vakfı özelinde Türkiye’de buna benzer bütün olayların AKP iktidarı boyunca çoğaldığını ifade etti. Rojbin, “Eskiden kız çocuklarına yönelik bir kaygı vardı fakat şu anda maalesef erkek çocuklar da bu durumun dışında kalmıyor. Ne hayvanlara ne kadınlara ne çocuklara ne muhaliflere ne de başka bir yapıya bu ülke bir yaşam alanı sağlamazken bu durum AKP’li olanlar için bir cennet. Türkiye AKP’liler için bir cennet tanımı getirebiliriz” dedi.
‘Bir kereden bir şey olmaz söylemi meselenin faillerine dönük’
2016’da Ensar Vakfı’nda yaşanan 45 erkek çocuğa cinsel istismar olayında adı geçenlerden birinin Asım Sultanoğlu olduğunu hatırlatan Rojbin, “Asım Sultanoğlu sanıklardan biri, bu konuda çok bahsi geçen biri. Meselenin faili aslında. Dönemin de bakanını hatırlarsınız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, o dönem şöyle demişti; ‘bu durum Ensar Vakfı’nda ilk defa görülüyor’ yani demek ki bu duruma rastladıkları başka yerler var. Sanki kazara oluşmuş, sanki kader gibi ele alnına bir mesele oldu ve kadının tanımı da ‘Bir kereden bir şey olmaz’ oldu. Bir kereden bir şey olmaz diyen bir devlet bakanı var. Bir kereden bir şey olmaz dedikleri şeyin aslında o meselenin faillerine dönük olduğunu gördüğümüz bir gerçeklik var. Asım Sultanoğlu Urfa’ya İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanıyor ve bu kendi cenahı tarafından alkışlarla karşılanan bir gerçekliğe dönüyor” diye ifade etti.
İstismar faillerinin Kurdistan’a atanması ve sömürge gerçekliği
Asım Sultanoğlu gibi çocuk istismarına dönük olaylarda adı geçen herkesin Kurdistan’a tayin olduğuna dikkat çeken Rojbin, Kurdistan’a sömürge gözüyle bakıldığını vurgulayarak “Kurdistan’daki Kürt çocuğu çocuktan saymadığı için istismara uğrama ihtimalinden, zaten Türkiye’deki hiçbir çocuk için bu kaygıyı taşımıyor fakat orada hiç taşımayacağı için bunu orada yaşatsın mantığı mıdır acaba? Biz çocuklarımızı böyle bir failden, Ensar Vakfı’nda yaşanan olayda adı geçen, tarafı olan bir kişiden nasıl koruyacağız? Bu çocuklar böyle bir travmaya maruz kalacak mı, acaba Asım Sultanoğlu bütün yaptıklarından sonra cezai herhangi bir yaptırıma uğramamış olmanın cüretiyle ve sömürge Kurdistan’da varlık gösterebildiği bir alanda hangi şartla orada oldu?” dedi.
‘Kadınlar itirazını yükseltmeli’
Bu meselede ses getirebilecek olanların kadınlar olacağını söyleyen Rojbin, sözlerine şunları ekledi: “Sınır tanımaz faşizmin ve artık çocukların yaşam alanına kadar sirayet edecek ağır travmatik tabloların bile ancak kadın mücadelesiyle değişebileceğine inanıyorum. Asım Sultanoğlu’nu cezalandırmayan, ödüllendiren, Urfa’daki çocukların başına bela eden gerçekliği görülmeli ve kadınların itirazını yükseltmesi gerektiğini düşünüyorum.”