İHD Barış Nöbeti'nde Akbelen ve Cudi’ye dikkat çekti

  • 18:40 4 Ağustos 2023
  • Güncel
İZMİR - İHD İzmir Şubesi bu ay Barış Nöbeti'nde savaş politikalarının ekolojik yılındaki rolüne değinerek  Cudi ve Akbelen ormanlarındaki ekolojik yıkıma dikkat çekti 
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İzmir Şubesi, her ayın ilk Cuma günü gerçekleştirdiği Barış Nöbeti eylemini bu ay Milas Akbelen mevkiindeki orman katli ile Cudi’de çıkarılan orman yangınlarına adadı. Nöbetin tutulduğu salona, “Cûdî’den Akbelen’e ekolojik bir yaşam için barış” pankartı asıldı. Barış Nöbeti eylemini, siyasi parti, sivil toplum örgütleri, kadın örgütleri ve çok sayıda yurttaş ziyaret etti. Nöbet eyleminin ardından Eski Sümer Bank önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Basın açıklamasını İHD yönetiminden Fırat Canoğlu okudu. 
 
‘Savaş ortamı doğa talanına zemin hazırlıyor’ 
 
Barış ortamının olmamasının sadece insanları ağlatmadığını bütün canlılara zarar verdiğini belirten Fırat,”Onların dili yok, onların çığlıklarını duyan çok az. Sadece savaş değil elbet, savaşın oluşturduğu ortam, perdelediği gerçekler, ötelediği adalet, doğanın talanının, emeğin sömürüsü için de en uygun ortamı sağlıyor. Ülkenin tüm bölgelerinde gerek güvenlik gerekçesi ile yapılan kesimler, gerek acele kamulaştırma nedeniyle yapılan kesimler gerek doğal nedenlerle çıkan yangınlar gerekse de bazı çevrelerce bilinçli olarak çıkarılan yangınlarla ormanlar yok edilerek, çevrenin doğal yapısının bozulması, doğal yaşamın yok edilmesi çabası hızla sürdürülmektedir” dedi.
 
‘Ormanlar devlet politikalarıyla yok ediliyor’
 
Ormanların gözetiminin devlete ait olduğu ancak kolluk eliyle yapılan ekolojik tahribatın hem bölgenin doğasına hem de sosyolojik yapısına zarar verdiğini  kaydeden Fırat, “Anayasanın açık hükmüne rağmen Tarım ve Orman Bakanlığı, Akbelen Ormanı’nı Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerine kömür temin etmesi için Limak Holdinge bağlı Yeniköy Kemerköy Enerji (YK Enerji) şirketine vermiştir. Aynı durum ülkenin diğer bir bölgesinde farklı biçimde ve farklı gerekçelerle sürdürülmektedir. Yıllardan beri sürdürülen şiddet ve savaş politikası özellikle Dersim, Bingöl, Muş, Hakkâri başta olmak üzere diğer Kürt illerinde de ‘terörle mücadele’, ‘güvenlik’ gerekçeleriyle ormanlar kesilmekte ve yakılmaktadır. Bu kesilmeler tamamen kolluk kuvvetlerinin gözetiminde yapılmaktadır. Son günlerde Cûdi dağında çıkan orman yangınını söndürmeye giden halk gözaltına alınmıştır. Halkın yangını söndürme girişimi engellenmiştir. Muş-Şenyayla İlçesinde kesilip ve satılan orman ürünleri ile ilgili meclise Yeşil Sol Parti Milletvekili tarafından Orman Bakanlığı’nın cevaplaması için soru önergesi verilmiştir” diye hatırlattı.
 
‘Talana direnmek haktır’
 
Doğal çevrenin korunması, ekoloji mücadelesi aynı zamanda barış, demokrasi, insan hakları ve hukuk mücadelesi olduğunu vurgulayan Fırat, “Çevre hakkı bütün içinde en temel insan hakkı olan yaşam hakkının, insan olmanın bir uzantısıdır. Bu niteliği ile de çevre hakkı sağlıklı ve dengeli bir biçimde yaşama hakkını ya da insancıl yaşam koşullarını tehdit eden her türlü çevre sorunlarının yaratılmasına karşı talep hakkını ve direnme hakkını içerir. Biz insan hakları savunucuları, Herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin bir ödevi olduğunu hatırlatmak istiyoruz” diye belirtti.
 
Ormanlara sahip çıkılması çağrısı
 
Doğal çevrenin korunması sınırlar ve etnik yapılar ile sınırlı olmadığını, çevrenin dil, din, ırk ve benzeri ayrımları aşan bir hak olduğunun altını çizen Fırat, tüm insanlığa ve çevre kurumlarına yapılan tüm çevre tahribatlarına ayrım gütmeden sahip çıkılması çağrısında bulunarak şunları söyledi: “Devlet yetkililerine de İkizköylülerin ‘Devletin koruması gereken ormanları, biz devlete karşı koruyoruz’ söylemini hatırlatmak isteriz. Doğal çevreyi korumak temel bir insan hakkıdır. Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiirdir barış. Barış içinde yaşamak tüm insanlığın temel hakkıdır.”