DAİŞ’i yenen Şengalliler Türkiye’nin saldırılarına direniyor

  • 09:02 1 Ağustos 2023
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - DAİŞ tarafından işgal edilip binlerce Êzidî’nin katledilmesi, binlerce kadının kaçırılarak insanlık dışı uygulamalara maruz kalmasının ardından verilen mücadele ile kentlerini özgürleştiren Şengalliler bugün de inşa ettikleri yaşamı Türkiye’nin saldırılarına karşı koruyor.
 
3 Ağustos 2014, tarih boyu inançlarını korumanın sembolü haline gelen Êzidîlere yönelik yeni bir ferman olarak tarihe geçti. DAİŞ’in Şengal’e saldırısı ile birlikte binlerce Êzidî katledildi, kadın çocukların içerisinde olduğu binlerce Êzidî ise kaçırıldı, bir o kadarı da topraklarını terk etmek zorunda kaldı.
 
Peki tarihe Êzidî toplumunun yaşadığı 74’üncü Ferman olarak geçen bu soykırım saldırısı neden ve hangi koşullarda, gerçekleşti, amaç neydi, DAİŞ neden Şengal’e saldırdı, işgal etti?
 
Amman toplantısı
 
Tarih 1 Haziran 2014’ü gösterdiğinde Ürdün’ün başkenti Amman’da bir toplantı gerçekleştirdi. ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, İsrail ve KDP’nin katıldığı bu toplantı, Şengal’e saldırının da başlangıcı oldu. Burada ele alındı, planlandı. Sadece Şengal de değil, Rojava, Irak, Güney Kurdistan toprakları DAİŞ saldırılarına açık hale getirildi. Özünde burada Ortadoğu’ya yönelik yeni bir saldırının planlamasının yapıldığı toplantı oldu Amman toplantısı. Türkiye’nin yayılmacılık hayalleri, KDP’nin ‘Küçük bir Kurdistan” planı, İsrail’in başta Suriye olmak üzere Arap ülkelerinden gelecek “tehlikeyi” bertaraf etme istemi, Suudi Arabistan’ın Arap ülkelerini kendi denetimine alma tasavvuru,  ABD’nin Taliban ve İran’a karşı bir güç oluşturarak Ortadoğu coğrafyasında kontrolü sağlama projesinin ele alındığı çok geçmeden açığa çıktı. 
 
Musul’a saldırı
 
Amman’da yapılan toplantının hemen akabinde 10 Haziran 2014 tarihinde DAİŞ, Musul’a saldırı başlattı. Musul’da bulunan Irak ordusu ve KDP’nin güçleri, hiçbir direniş göstermeden Musul’u DAİŞ çetelerine teslim etti. Askeri açıdan Irak’ın en güçlü şehri olarak bilinen Musul, sadece 6 saat içerisinde DAİŞ’e teslim edildi, hiçbir direniş gösterilmedi. Musul’un 6 saat içerisinden DAİŞ’e teslim edilmesi ile verilen bir mesaj da vardı. O da şuydu: ‘Birincisi DAİŞ’in önünde hiçbir güç duramaz, devletler de dahil’ şeklinde korku yaymak, kamuoyunda bir algı yaratmak. İkincisi ise Rojava’da gerçekleşen devrimin önünü alarak, tasfiye etmek, DAİŞ’e alan açmak.  Ki bu da Eylül 2014’te DAİŞ’in ilk olarak Kobanê’ye saldırtılması ile daha da netleşti. Devrimin başladığı yerde tasfiye edilmesi planı için de zemin hazırlanmış oldu. 
 
Şengal ve yeni ferman
 
Musul’un DAİŞ’e verilmesinin ardından bu kez Şengal hedef alındı. Bin yıllar boyu inançlarını yaşamak ve yaşatmak için direnen ve fermanlardan geçirilen Şengal, DAİŞ’in saldırısına açık hale getirildi. Daha önce kenti terk eden Irak ordusu yerine kalan KDP güçleri DAİŞ saldırısından kısa bir süre önce kenti terk etti. KDP’lilerin halkın tüm silahlarını toplayarak kaçmaları, halkı DAİŞ saldırısına ve yeni bir ferman ile yüz yüze bırakmalarının görüntüleri kamuoyuna yansıdı. Tarihe Kürt halkına yönelik yeni bir ihanet olarak geçti bu görüntüler. KDP, DAİŞ’e “Êzidîleri katledebilirsin” mesajı verdi ve bunun ortamını hazırladı.  Bunun sonucunda 3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ, Şengal’e Êzidîlere yönelik saldırısını başlattı. Binlerce Êzidî, Şengal’i terk etmek zorunda kaldı, binlercesi katledildi. Êzidîler bunu 74’üncü Ferman olarak tanımladı. Kadın ve çocukların olduğu binlerce Êzidî ise kaçırıldı. Kadınlar, başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesine kaçırıldı. Buralarda pazarlarda satıldı, tecavüz edildi.
 
Amman toplantısında hesaba katılmayan neydi?
 
DAİŞ’in kapitalist modernitenin yeni saldırı gücü olarak örgütlendirilip, halklara saldırı düzenlemesinin planlarının yapıldığı Amman toplantısında hesaba katılmayan bir şey var. Şengal’e gerçekleşen saldırının ardından Kürt halkının örgütlülüğü ve mücadelesinin hesaba katılmadığını tüm dünya kamuoyu gördü. Zira Şengal’i terk eden Irak ve KDP güçlerinin tersine Êzidî halkını yeni saldırılardan korumak ve kendi özsavunmasını ortaya çıkarması için PKK harekete geçti. KDP’nin engellemesine rağmen 12 PKK’li Şengal’e yönünü verdi. Rojava’dan da Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) savaşçıları DAİŞ saldırılarını aşarak Şengal’e ulaştı. Êzidî halkı korumaya alınarak, koridor açtı ve halkı güvenli alanlara geçirdi. 
 
Örgütlenme başladı
 
Şengal halkının DAİŞ’ten kurtarılması için PKK, YPG ve YPJ’lilerin başlattığı özgürlük hamlesinin ilk adımı halkın örgütlenmesi ile başlatıldı. İlk olarak 14 Ocak 2015 tarihinde Şengal Halk Meclisi ilan edilerek, halk fermana karşı örgütlendi. Ardından da oluşturulan YBŞ, YPJ-Şengal ve Şengal Savunma Güçleri (HPŞ), yaptıkları ortak açıklamada, "Şengal’in Özgürlüğü için Êzidî Komutanlığı" adında ortak komutanlık kurduklarını belirtti. Daha sonra 8 Ekim 2015 tarihinde de Şilo Vadisi’nde Şengal Direniş Güçleri’nin ilk adımı atıldı. 31 Ekim 2015’te de Şengal’i özgürleştirme hamlesi kentin batısında bulunan köylerin özgürleştirilmesi ile başladı. 
 
Şengal özgürleştirildi
 
Şengal’in özgürleştirilmesi hamlesi, 13 Kasım 2015 tarihinde kent merkezinin özgürleştirilmesi ve tüm dünyaya duyurulması ile tamamlandı. DAİŞ, Şengal’de yenilgiye uğratılmış oldu. Kent merkezinin özgürleştirilmesi olan ikinci hamlenin ardından bu kez de diğer köylerin özgürleştirilmesi için üçüncü hamle başlatıldı ve DAİŞ, buralarda da yenilgiye uğratıldı. 
 
Şengalli kadınlar örgütlendi
 
Şengal’in DAİŞ’ten özgürleştirilmesi ile Şengal halkı kendi örgütlülüğünü güçlendirdi. Fermanların yaşanmaması için başta özsavunma olmak üzere toplumsal örgütlenmeye ağırlık verdi. Bu temelde 2016’da Şengal Kadın Birlikleri (YJŞ), kurularak Êzidî kadınlar tarihte ilk kez kendi özsavunma birliklerini örgütlemiş oldu. DAİŞ’e karşı direnişin sembolü oldu YJŞ.  Ardından da Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi’nin (TAJÊ) kurulması ile de tüm Êzidî kadınlar bu çatı altında toplanarak özsavunmadan, eğitime ve ekonomiye kadar kadınlara öncülük etmeye başladı. 
 
Demokratik özerklik ilanı
 
Şengal halkının kendini adım adım örgütlenmesi sonucunda atılan en önemli adımlardan biri Şengal Demokratik Özerk Meclisi’nin ilanı oldu. Kültür, Sanat ve İletişim, Güvenlik, Hizmet, Yasama Organı, Eğitim, İnsan Hakları ve Şehit Aileleri Derneği, İnanç, Din ve Barış, Ekonomi, Gençlik ve Spor, Sağlık, Toplum Örgütü ve Meclis Kabinesi olmak üzere 12 komiteden oluşan Meclis, halkı her açıdan örgütlemeye başladı. 
 
Artık kendilerine ilişkin söz sahibiler
 
Şengal’de özerk yönetim ve kadın örgütlemeleri ile yıllarca kendileri hakkında başlarının söz söylemesini bir tarafa atan halk, yaşamı ve geleceği hakkında söz söyleyip, karar alıyor. Kendi örgütlülüğünü her alanda sağlayan Êzidî kadınlar, diğer halklardan kadınlarla da güçlü ilişkiler geliştirmeye başladı. Öncelikle Iraklı kadınlarla ortaklaşma adımları atıldı. Arap kadınlarla geliştirilen ilişkinin kapsamı genişletilerek Şii, Sünni ve Hıristiyan kadınlarla buluşmalar sağlandı. Heyetler halinde başlayan ilişkiler ve buluşmalar ortak komisyonların oluşturulmasına dönüştürüldü. Uluslararası toplantılar, çalıştaylar örgütlendi. Şengal’in Êzidî kadınların yaşamları, fermanlar, DAİŞ saldırıları, verilen mücadele, yaşanan sorunlar anlatıldı. Tüm bunları yaparken de Êzidî kadınlar kendilerini özgür yaşamı inşa etmeye yönelten düşence ve felsefenin kaynağının PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigması olduğunun altı çizildi. “Jin jiyan azadî” felsefesinin yeni yaşamın da formülü olduğu sürekli dile getirildi. 
 
Hala kayıp kadınlar var
 
Şengal, DAİŞ saldırılarının ardından özgürleştirilip, yeni yaşam inşası devam ederken, en önemli sorunlardan biri hala kayıp olan Êzidî kadınlar olarak duruyor. Binlerce Êzidî kadın, DAİŞ’ten kurtarıldı. Ancak hala sayıları binleri bulan kadından haber yok ve örgütlenen Êzidî kadınlar, kayıp kadınları bulmak için mücadelelerini sürdürüyor. 
 
Dün DAİŞ bugün Türkiye
 
Şengal’e yönelik en önemli tehlike ise, DAİŞ’ten kurtarılan kente Türkiye’nin yaptığı saldırılar. Türkiye, Şengal’in özgürleştirilmesinden bu yana özellikle havadan saldırılarını sürdürüyor. Bir diğer saldırı ise Türkiye’nin KDP eliyle özerk yönetime ilişkin yaptığı saldırılar ve Irak hükümetini Şengal üzerinde baskı kurmaya yöneltmek.  9 Ekim 2020 tarihinde yapılan antlaşma ile de Êzidî toplumunun başta özsavunması olmak üzere tüm özerk yönetim kurumlarının tasfiye edilmesi amaçlandı. ABD, Türkiye, KDP’nin bu antlaşmasının uygulama görevi ise Irak hükümetine verildi.
 
Şengalliler kararlı
 
Başta Türkiye olmak üzere, KDP ve Irak’ın Şengal’e yönelik saldırıları bugün de sürüyor. Ancak kendi öz yönetim kurumlarını oluşturarak yeni yaşamı inşa etmeye başlayan Êzidîler, artık eskisi gibi olmadıklarını her fırsatta gösteriyor ve yaşamlarını inançlarını korumakta kararlı olduklarını gösteriyor. Êzidî toplumu, yeni fermanların yaşanmaması için direnişlerini sürdürürken,  diğer yandan da inşa çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Şengal’in özerk statüsünün uluslararası alanda tanınması için mücadelesini devam ettiriyor.