'Ormanlarımız yüzde 2’lik enerji için feda edilemez'

  • 20:47 24 Temmuz 2023
  • Güncel
HABER MERKEZİ - İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ile Muğla Tabip Odası bu sabah Akbelen’deki ağaç kıyımı ve jandarmanın yurttaşlara saldırmasına karşı düzenledikkleri basın açıklamalarında "Bu yapılan girişim, halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının elinden alınmasıdır. Ormanlarımız yüzde 2’lik enerji için feda edilemez. Madene geçit yok” denildi.
 
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’na Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından açılmak istenen kömür madenine karşı bölge halkının direnişi 2’inci yılında bu sabah çok sayıda Jandarma Akbelen’e baskın düzenledi. Ağaç kesiminin başlamasının ardından ağaç kesim alanlarına girmek isteyen köy halkı ve yaşam savunucuları gözaltına alındı. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Akbelen’de yapılan ağaç kıyımına karşı Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde bir araya geldi. Açıklamaya Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu da katıldı. “Akbelen’e Dokunma” pankartının açıldığı açıklamada sık sık “Akbelen köylüsü yalnız değildir”, “Havama suyuma toprağıma dokunma”, “Limak defol bu memleket bizim” ve “Akbelen ormanını vermeyeceğiz” sloganları atıldı.
 
‘Akbelen ormanı halkındır’
 
Muğla Milas’ta Akbelen Ormanı’na yapılan saldırıyı kınadıklarını ifade eden Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu Temsilcisi Helin Kınay, sadece bu bölgede yer alan 3 farklı termik santral için bugüne kadar binlerce dönüm ormanlık alan yok edildiğini vurguladı. Helin, “Termik santraller için açılan kömür madenleri nedeniyle bu bölgede 12 yerleşim alanımız ortadan kaldırdı. Maden alanlarında artık ürün ekilemiyor, ağaç dikilemiyor, arıcılık yapılamıyor, hayvan güdülemiyor, bir tutam ot bile yetiştirilemiyor. Ülkenin yer altı ve yerüstü kaynaklarını emperyalist tekellere peşkeşle kalınmıyor. Aynı zamanda ormanlar yok ediliyor, ekoloji bozuluyor, köylülüğün var oluş nedenleri yaşam alanları yok ediliyor. Akbelen Ormanı Akbelenlilerindir halkındır” dedi.
 
‘4 yıldan beri yaşama hakları için mücadele ediyorlar’
 
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallarına kömür sağlamak için sürekli genişleyen,  15 km boyunca uzanan maden ocaklarının Milas-İkizköy’e dayandığını kaydeden Helin, “Asıl görevi ormanları koruman ve geliştirmek olan Tarım ve Orman Bakanlığı,  28 Kasım 2011 tarihinde dönemin bakanı Bekir Pakdemirli’nin imzası ile Akbelen Ormanının kömür ocağı haline getirilmesine izin verdi. Kamulaştırma kararları ile topraklarından edilen, Işıkdere’yi terk etmek zorunda kalan İkizköylüler, Termikçi/Kömürcü şirketin doymak bilmeyen saldırısı karşısında, “yeter artık” deyip 4 yıldan beri yaşama hakları için mücadele ediyorlar” şeklinde konuştu.
 
‘Akbelen ormanı kaybedilirse ekolojik kırım gerçekleşir’
 
Bölgede madeninin genişlemesi ve ağaç kesimlerine karşı verilen hukuki mücadelenin devam ettiğini hatırlatan Helin, “Bilirkişi Raporları Madenin yarattığı geri dönüşü olmayan zararlar, Akbelen ormanının kaybedilmesi halinde yaşanacak ekolojik kırım ortaya kondu. Ancak mahkeme tarafından atanana yeni bilirkişilerin mesleklerine ihanet edercesine hazırladığı rapor ve onay süreci ile izinler yeniden yasal hale getirildi. Bir taraftan İtirazlar ve hukuki mücadele devam ederken, Hukukun kanunların, devletin korumakla sorumlu olduğu kurumların korumadığı Akbelen Ormanını köylüler ve yaşam savunucuları 24 saat tuttukları nöbetle korumaya devam ediyor” diye ifade etti.
 
‘Ağaç kesimlerini durdurun’
 
Bu sabaha karşı 05:30’da Jandarmanın kolluk kuvvetleri ile alana ağaç kesimi gerçekleştirilmesi için müdahale ettiğini hatırlatan Helin, “Hukukun, adaletin, kamu yararının yok sayıldığı bir ülkede yine sabaha karşı kendi vatandaşına karşı duran devlet eli ile ağaç kesimleri başladı. Ormanını koruyan İkizköylülere Toma ile biber gazı ile müdahale ve gözaltılar yapıldı. Kimden neyi koruyorsunuz. Kimi koruyorsunuz. Anayasanın 169. Maddesi Bütün Ormanların Gözetimi Devlete Aittir” diyor. Ormanı koruması gerekenler ormanı koruyan köylülere saldırarak aynı zamanda anayasal suç işlemektedir. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Ağaç kesimlerini durdurun” diye vurguladı.
 
‘Kaynakların peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz’
 
Kömüre verilecek tek bir dönüm arazinin olmadığını vurgulayan Helin, son olarak şunları söyledi: “Akbelen Yalnız Değildir. İkizköylüler Yalnız değildir. Akbelen Ormanı, biz ülkenin her köşesinde emek demokrasi yaşam mücadelesi yürüten herkesin mücadelesidir. Ülkemizin yeraltı ve yer üstü kaynaklarının peşkeşine izin vermeyeceğiz. Akbelen Ormanını, yaşamımızı, geleceğimizi vermeyeceğiz. Yaşamı Savunacağız.”
 
Açıklama sloganlarla sona erdi.
 
Muğla 
 
Muğla Tabip Odası, Milas Akbelen Ormanı'ndaki ağaç kesimine ilişkin Akbelen nöbet alanında basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan Muğla Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Sebahat Genç, "Bölgedeki ormanlık alanların önemli bir kısmı kömür çıkarmak için yok edilmiş, bir kısmı da geçtiğimiz yıllarda yangınlarla yok olmuştur. Kömür sahasından Kuzeybatı istikametindeki son doğal orman Akbelen Ormanı’dır. Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkemiz enerji için kömür kullanımını sonlandırma taahhüdü vermiştir. Oysa bu yapılanlar verilen sözlere uymamaktadır. Ekosistem ve iklim değişikliğinin önlenmesi için hayati önemi olan ormanlarımız yüzde 2’lik enerji için feda edilemez" dedi. 
 
'Ölüm riskiyle karşı karşıya'
 
Akbelen Ormanı’nın kesilmesi durumunda bölgenin en önemli su kaynağı olan yüzey suyu havzasının işlevini tamamen kaybedeceğini belirten Sebahat, "Akbelen Ormanı’nın ortadan kaldırılması,Milas’ın güneyi ile kuzeyini birbirinden ayırarak büyük bir doğal yaşam ortamı parçalanmasına sebep olacaktır. Muğla’da var olan üç termik santral ve yarattığı hava kirliliği ve sera gazlarına karşı karbondioksiti absorbe ederek kirliliği ve sera etkisini azaltan, Muğla’mıza nefes aldıran ormanlarımız yok olursa, turizmin, balın, zeytinin merkezi Muğla büyük yara alacaktır. Bu yapılan girişim, halkın sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının elinden alınmasıdır. Muğla halkı zaten üç termik santral ve çok sayıda maden ocağının yarattığı hava kirliliği nedeniyle  bir çok sağlık sorunuyla ve erken ölüm riskiyle karşı karşıya kalmaktadır" diye konuştu.