'Cezaevlerinde her an yaşam hakkı ihlali yaşanabilir'

  • 14:13 18 Temmuz 2023
  • Güncel
 
WAN - Serhat ve Karadeniz bölgesindeki cezaevlerine dair hak ihlali raporunu paylaşan Wan Barosu, ÖHD ve TUHAY-DER, hasta tutsakların durumuna dikkat çekti. “Ağız içi arama” nedeniyle ağır hasta tutsakların hastaneye gidemediği belirtilen raporda, “Bu durumun yaşam hakkı ihlaline yol açılması an meselesidir” uyarısı yapıldı. 
 
Wan Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi ile Tutuklu ve Hükümlü Aileler ile Yardımlaşma Derneği  (TUHAY-DER) Wan Şubesi, Serhat ve Karadeniz bölgesindeki cezaevlerinde yaşanan hak ihlali raporunu açıkladı. Van Barosu Cezaevi Komisyonu ve ÖHD’li avukatların ziyaret ettiği Bafra T Tipi, Samsun Kavak S Tipi, Giresun Espiye L Tipi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi, Bayburt M Tipi, Erzurum H Tipi, Erzurum Dumlu 1 ve 2 Nolu Yüksek Güvenlikli, Rize L Tipi ve Erzurum Oltu T Tipi cezaevlerinde birçok hak ihlalinin yaşandığına dikkat çekildi.
 
Wan Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda  yapılan açıklamada raporu, ÖHD Wan Şube yöneticisi Avukat Simin Atabay okudu.
 
‘Tutuklular hastaneye sevk edilmiyor’
 
Hastaneye sevk isteyen tutsakların hastaneye çok geç götürüldüklerini, bazı cezaevlerinde sevklerin hiç yapılmadığını belirten Simin, “Bazı hapishanelerde ise hastaneye sevkler geç de olsa yapılmakla birlikte kolluğun ağız içi araması veya doktorun kelepçeli muayene dayatması sebebiyle insan onuruna aykırı olduğu için bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların hastane sevkleri gerçekleştirilmediği için tedavi olamadığı, mahpusların muayene ve tedavi edilmeden hapishaneye geri götürülmekte oldukları tarafımıza aktarılmıştır. Raporda ismi belirtilen mahpusların, jandarmanın ağız içi araması yapmaya çalışması ve mahpusların bunu kabul etmemesi sebebiyle hastaneye götürülmedikleri görüşülen mahpuslar tarafından tarafımıza aktarılmıştır” dedi.
 
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri
 
Ziyaret edilen bütün cezaevlerinde bulundurulan kitap sayısına 3 ile 10 kitap arası kota uygulandığı, birçok cezaevinde ise Kürtçe kitapların verilmediği ve hatta bazı cezaevlerinde Kürtçe kitapların hiç verilmediğini ifade eden Simin, yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
 
“*Raporumuzda belirtilen hapishanelerin tamamında yasal olarak günlük yayınlanan Yeni Yaşam, Evrensel, Birgün gibi gazetelerin verilmediği ve yine ulusal bazda yayın yapan muhalif TV kanallarının ziyaret edilen bu hapishanelerde verilmediği. Gönderilen mektupların çoğunlukla verilmediği ve hatta verilen mektupların da sansürlenerek verildiği, özellikle Kürtçe yazılan mektupların tercüme olanağın olmadığı gerekçesi ile verilmediği, mektupların iadeli taahhütlü gönderilmediği durumda idarece mektupların ailelere ulaşmadığını dolayısıyla iadeli taahhütlü mektup gönderiminin dolaylı yoldan zorunlu hale geldiği belirlendi.
 
*Ziyaret edilen hapishanelerin bir çoğunda yemeklerin doyurucu olmadığı ve çok az verildiği ve bazı hapishanelerde yemeklerin yenemeyecek kadar kötü olduğu, gerekli hijyen koşullarına uyulmadığı. Kantin fiyatlarının fahiş olduğu ve çeşitliliğin az olduğu bu nedenle birçok mahpusun kantindeki fahiş fiyatlardan ötürü ihtiyaçlarını gideremediği, maddi durumu iyi olmayan mahpusların ihtiyaçlarının diğer mahpuslar tarafından karşılanmasına izin verilmediği aktarıldı.
 
* Öte yandan ziyaret edilen hapishanelerinin tamamında pandemiden ötürü yasaklanan kurs atölye spor vb. etkinlikler pandemi bitmesine karşın halen yasaklı olduğu, sadece ayda bir futbol etkinliğine izin verildiği, resim, kurs ve atölyelerinin de kaldırıldığı, mahpusların hem aktivitelerden hem de birbirilerine izolasyonu devam ettirildiği tarafımıza aktarılmıştır.
 
*Görüşülen mahpuslar görüntülü telefon haklarının kendilerine kullandırılmadığı, bunun için uygun alt yapı olmadığı gerekçesi ile taleplerinin reddedildiğini ancak adi suçlardan mahkûm olan diğer mahpuslara bu hakkın verildiği
 
*Yine ziyareti yapılan birçok hapishanede her ay birkaç kez yapılan rutin oda aramalarının amacı dışına çıktığı, yasaklı bir şey arama amacından ziyade odaların darmadağınık hale getirildiği ve bütün eşyaların her tarafa saçıldığı, söz konusu koğuş aramalarında mahpuslara askeri nizamın dayatıldığı, mahpuslarca tarafımıza aktarılmıştır.”
 
‘Tutuklular izole ediliyor’
 
Hasta tutsakların durumuna da dikkat çeken Simin, “Özellikle hasta mahpuslara uygun tedavi koşulları sağlanmalıdır. Hastaneye sevk sırasında ağız içi arama uygulaması ile hastaneye sevk edilen mahpusların da kelepçeli muayenenin dayatılması gibi uygulamalara derhal son verilmelidir. Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Özellikle Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinde tutulan mahpusların beden ve ruh sağlıkları için uzun süre veya süresiz sosyal yalnızlaştırmaya maruz bırakılmamalıdır. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu izole koşullarının ağırlaşmasına neden olmuş, pandemi tehdidi azalması ve her yerde konulan tedbirler kaldırılmasına karşın hapishanede uygulanan yasaklamaların da gevşetilmesi ve kaldırılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Gözlem kurulları kaldırılmalıdır’
 
İletişim araçlarına getirilen kısıtlama ve yasakların kaldırılması gerektiğini kaydeden Simin, “Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Mahpuslara uygulanan kitap kotası kaldırılmalı, talep edilen yasal gazeteler verilmeli, talep edilen uygun TV kanalları açılmalıdır. Hukuka aykırı olan Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Bu kurulların yetkileri kaldırılmalıdır” sözlerine yer verdi. 
 
Hasta tutsakların durumu
 
Simin, Bafra T Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan Enes Bilgen’in böbreklerinde sorun olduğu, neredeyse her gece kalkıp kusması, uyuyamaması, zor yemek yemesi, son birkaç ayda çok zayıflaması karşısında ağız içi arama uygulamasının devam etmesi nedeniyle sağlık kurumlarına gitmediği ve durumunun giderek kötüleştiğini söyledi.
 
‘Hastalıklar yaşam hakkı ihlaline yol açacak’
 
Yine Samsun Kavak S Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Aziz Yalçın’ın Crohn hastası olduğunu, normal şartlarda ayda bir gitmesi gereken hastaneye 2 aydır uygulamalar nedeniyle gidemediğini söyleyen Simin, “Hasta tutuklunun makatından kan geldiği, sürekli olarak baygınlık geçirdiği tarafımıza aktarıldı. Yalçın’ın da ağız içi arama uygulamasının devam etmesi halinde sağlık durumunun çok daha kötüleşeceği açıktır. Giresun Espiye L Tipi Cezaevi'nde Yahya Güneş isimli mahpusun akciğer kanseri hastası olduğu ve yatalak durumuna düşecek kadar durumunun kötüleştiği tarafımıza bildirildi. Güneş’in tam teşekküllü bir hastaneye götürülmesinin elzem olduğu ve acilen hastaneye sevk edilmesi gerektiği tarafımıza aktarıldı. Bunlar gibi onlarca hasta mahpusun ağız içi arama gibi insanlık onuru ile bağdaşmayan uygulamalar dolayısıyla hastaneye sevk edilmemeleri mevzuata aykırı olup; tıbbi tedaviye ulaşma imkânı kısıtlandığından yaşam hakkı ihlaline yol açılması an meselesidir” diye konuştu.