Baskılar mücadelesinde geri adım attıramadı...

  • 09:05 1 Temmuz 2023
  • Güncel
Şehriban Aslan 
 
AMED - Bismil’de yaşayan Hamdiye Özdaş, Kürt mücadelesiyle tanıştıktan sonra sürekli aile ve devletin baskısıyla karşı karşıya kaldığını, fakat buna rağmen mücadelesinden asla geri adım atmadığını söyledi. 
 
 Türkiye ve Kurdistan’da kadına yönelik erkek şiddeti artarak devam ederken, Kurdistan’da ise kadınlar bu şiddete iki kez uğruyor. Hem kadın kimliklerinden hem de Kürt kimliklerinden dolayı eril zihniyetin hedefinde olan kadınlar, bir yandan aile içinde bir yandan da toplum tarafından ötekileştiriliyor. Tüm bu baskı ve şiddet karşısında direnişini her alanda sürdüren kadınlardan biri de Amed’in Bismîl içesinde yaşayan Hamdiye Özdaş. 
 
Kürt kadın ve özgürlük mücadelesinde yer alan Hamdiye, bu mücadele sürecinde yaşadıklarını JINNEWS’e anlattı. 
 
‘Elinden gelenin fazlasını yaptı’
 
Ailesiyle beraber yaşadığı Xerbê Şêx Mahmut (Fıstıklı) köyünde yaşayan Hamdiye, şunları söyledi:  “Ailemde asla zorlama yoktu. Ailemin evinde çok iyi bir hayat yaşıyordum. Bir gün köyümüze eşim geldi ve orada tanıştık. Birbirimizi görüp, severek evlendik. Sonrasında Bismil’e geldik. Geldiğim aile çok kalabalıktı, 4 erkek kardeşti en küçüğü benim eşimdi. Kimse Kürtlüğün ne olduğunu bilmiyordu ama eşim çok yurtseverdi. Ailesi asla bu davaya girmesini istemedi. Baktık olacak gibi değil biz ayrı eve çıktık. Sonrasında çok aktif bir şekilde mücadele etmeye başladı. Elinden ne gelirse fazlasını yapmaya çalıştı. Bir gün eve geldi elinde büyük bir valiz, ısrarla ne olduğunu sordum bana bir şey demedi. Ben valizi açınca Abdullah Öcalan’ın resimleri, kitapları yer alıyordu. Ben çok şaşırdım, akşam eve gelince de tartıştım. Bana, ‘asla korkma, bir ölüm olacaksa da şerefli bir ölüm olsun’ dedi.” 
 
‘Oğlumun adını Agit koydum’
 
Bir gün evlerine askerler tarafından baskın yapıldığını dile getiren Hamdiye, bu sırada evde sadece kendisi ve çocuklarının olduğunu belirtti. Hamdiye, “Açıkçası ben çok korktum ve bundan kaynaklı adımı sorduklarında yanlış isim vermişim. Yanlış isim verdim diye biraz tartıştık sonra gittiler. Eşim geldi ona her ne kadar çocuklarımız için bu durumu kabul etmediğimi söyledim yine bana korkmamam gerektiğini söyledi. Size oturup saatlerce onun yurtseverliğini anlatsam asla bitmez. Onunla gurur duyuyorum. Çok çalıştığı için artık göze batmaya başladı. Bana artık çok göze battığını ve pasaportunu çıkartıp yurtdışına gideceğini söyledi. Oysa ki yurtdışına gitmedi. Abdullah Öcalan’ı görürüm umuduyla 1992 yılında PKK’ye katıldı. 5 kızım bir oğlum oldu bu süreçte. Eşim son bir kere arayıp annesine, ‘ya Agit ya Bawer ya da Hogır koyun ismini’ dedi. Eşimin ailesi bu isimleri koymayız dediler ama ben izin vermedim ve oğlumun adını Agit koydum” diyerek eşinin gidiş sürecinden söz etti. 
 
‘Eşimle gurur duyuyorum’
 
Asıl mücadelenin eşinin gidişinden sonra başladığını ifade eden Hamdiye, “Şalvarımı giydim ve bu saatten sonra artık ben çocuklarıma bakacağım deyip dağ taş demeden çalıştım. Çapa yaptım, sebze fideleri ektim, tavuk besledim yani ne iş olduysa yaptım. Çocuklarım küçüktü hem çocuklara bakıyordum hem de işe gidip çalışıyordum. İnsanlar işe gidiyordu öğle gelip dinlenip sonra tekrar gidiyordu. Ben işimi yapıyordum, tarladan geliyordum, çocuklarım dışarıdaydı yemeklerini verip tekrar tarlaya gidip işe koyuluyordum. Bu süreçlerde yemek falan yemiyordum. Sürekli gece gündüz demeden işten işe koşuyordum. Tabi bunlar olurken eşimin ailesi de hayatı bana zindan etti. Her şeyden ben sorumluymuşum gibi ne benim ne de çocuklarımın yüzüne bakmadılar. Hatta bir gün çocuklarım evdeyken dedeleri elektriği kesmiş. Buna benzer binlerce örnek verebilirim. Ben oturup size derdimi anlatsam ne günlere ne de aylara sığar” sözlerini kullandı. 
 
‘Çok zorlu dönemlerden geçtik’
 
Eşinden hiçbir şekilde hiç haber alamadığına dikkat çeken Hamdiye, “Ben de aynı şekilde mücadeleye katıldım. Onun yolundan ilerledim, tabi elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştım. O dönem çalışmalarımız hem çok çok zordu hem de çok fazla baskı vardı. Korku yoktu. Çocuklarımı büyüttüm evlendirdim. Hiçbir zaman yılmadım ve durmadım, daima hayatın her alanında çalışıp mücadele yürüttüm. Kızım babasını yıllarca aradı ama bulamadı, o da kimseden değerli olmadığını söyleyip gitti. Ben de 32 yıl sonra eşimin şehit olduğunu öğrendim. Taziyeyi kurduk fakat devlet izin vermedi. Fakat ben kimseyi dinlemeyip taziyemi kurdum. Ailemle gurur duyuyorum ve şehitler asla ölmez” diye konuştu. 
 
‘Tecridi lanetliyorum’
 
Hamdiye, son olarak PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan ağır tecride değinerek şu ifadeleri kullandı: “Tüm dünyaya sesleniyorum Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecrit hepimize uygulanıyor. Serok oradan çıkmayana kadar bu ateş hepimizi yakar. Herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Bu tecridi lanetliyorum. Barış, birlik ve adalet istiyor. Tüm dünya da ne istediğini biliyor. Yeter artık diyoruz. Bugün benim yüreğim yandıysa yarın başkasının yüreği yanar. Kimsenin yüreği yanmasın diye bu tecrit kaldırılmalıdır.”
 
 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!