Şadiye Manap beraat etti
- 14:45 21 Haziran 2023
- Hukuk
İSTANBUL- 30 yıllık tutsaklığın ardından tekrardan gözaltına alınarak tutuklanan Şadiye Manap, “Örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla açılan davadan beraat etti.
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nden 1 Aralık 2022 tarihinde tahliye edilir edilmez yeniden gözaltına alınıp 5 Aralık’ta tutuklanan 30 yıllık tutsak Şadiye Manap hakkında, “Örgüt kurmak ve yönetmek” iddiasıyla açılan davanın üçüncü ve karar duruşması Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada Şadiye ve avukatları hazır bulundu.
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ilk olarak Şadiye söz alarak Kürtçe savunma yaptı. Yargının erkek egemen zihniyetin hakimiyeti altında olduğunu ifade eden Şadiye, iddia edilen suç unsurlarının incelenmediğini belirtti. Şadiye, “Ondan dosyadaki her şey suç olarak gösteriliyorsa ben de savunmamı detaylı yapmak istiyorum. 30 yıldır ceza yetmemiş gibi benim yazılarım üzerinden tekrar ceza vermek istiyorlar. Madem onlardan ceza verilecek o zaman sabırlı olun savunmamı yapayım. Mütalaa sanki ben suçluymuşum gibi hazırlanmış. Yazdıklarımı suç yapmışlar. Beni sanki sokakta, annemin evinde tutuklamış gibi davranıyorlar. Ben 30 yıldır cezaevinde devletin denetimi altındayım. Suç olarak gösterilenler daha önce emniyete giden şeyler, suç unsuru bulunmadan dönen şeyler. Bunlar göz ardı edilmesin. 2, 6 ve 9, 10, 12, 13 numaralı dokümanlar benim değil ama benim dosyama koymuşlar. Şahin Gümüş’ün Ayfer’e yazdığı mektup, yarışma soruları, espriler, Aslı Doğan’ın yazısı dosyayı kabartmak için koyulmuş. Cezaevi önündeki kamera incelenmesi için dilekçe yazdım. Kamera incelense o çantanın bana ait olmadığı görülürdü. Benim üzerimde yakalandığı iddia edilenler bana ait değildir” dedi. Şadiye, aynı zamanda “Benim 30 yılım gitti ama sizin zamanınızı almak istemem” diyerek savunmasını parça parça yapacağını söyledi.
‘Yargılanan şeyler benim yazdıklarım değil kimliğim’
Hukuk devleti için emniyet ve polisin hukuk dışı olduğunu belirten Şadiye, “Polise göre kim şüpheliyse cezaevinde kalsın ama siz hukuku sağlamalısınız. Cezaevinde iken savcı başka zamanlarda benim ifademi aldı. Benim hakkımda 100 defa tutuklama emri çıkartabilirlerdi ama yapmadılar. Benim cezaevinden çıkmamı beklediler. Benimle empati yapın 30 yıl sonra kelepçeli cezaevinden çıktım ve cezaevinden çıkınca ailemin kapıya baktığını gördüm. Ailem ve ben bu acıyı çekelim diye bu yapıldı. Ben sanki çatışmada yakalanmışım gibi gövde gösterisi yapmaya çalıştılar. Yargılanan şeyler benim yazdıklarım değil kimliğim. Kadınım, Kürdüm, ezilen sınıftan geliyorum, muhalifim” dedi.
‘Adalete gölge düşürmeyin’
Kimlik bilincine varması üzerine siyasete katılması gerektiğini fark ettiğini dile getiren Şadiye, bunun üzerine HEP’te siyaset yürütmeye başladığını ancak o süreçte Vedat Aydın’ın katledilmesiyle beraber polislerin kendisini de ölümle tehdit ettiğini vurguladı. Bu sırada hakim Şadiye’nin savunmasını bölerek, “Bu söylediklerin savunmayı aşıyor. Ülke tarihi ile ilgili savunma yaparak diğer dosyaların savunma hakkını alamazsın” dedi. Bunun ardından savunmasına devam eden Şadiye, “Ben polisin beni Vedat Aydın gibi öldüreceğini söylemesi üzerine PKK’ye katıldım ama ben bir kurşun bile sıkmadım. 30 yıl ceza yattım. 30 yıldır adaleti bekliyorum. Siz de benim şahsımda adalete gölge düşürmeyin” dedi.
İncelenmiş evraklar suç unsuru yapılmış
Daha sonra savunma yapan avukat Ruken Gülağacı, karar ne olursa olsun Şadiye’nin neden 30 Kasım değil de 1 Aralık’ta tutuklandığını öğrenmek istediklerini dile getirdi. Ruken, “İdare Gözlem Kurulu’nu meşru bulmuyoruz ama bu kurul dahi iyi halli raporu verdi ve Şadiye tahliye oldu. Cezaevinde iyi halli olduğu için takdir görüyor ama ortama uyum sağladığı için cezalandırılması gerektiği söyleniyor. Hukuki gerekçe bulamıyoruz. Müvekkilimizin özgürlüğü elinden alındı. Temmuz 2021’de ifadesi alınıyor daha sonra dosyaya bir şey girmiyor 1 Aralık 2022’de dosyaya belge ekleniyor ama daha sonra kriminal incelemede müvekkille ait olmadığı ortaya çıkıyor. Evrakların hepsinde görüldü damgası var. Midyat’tan Gebze’ye geldiğinde bu defterleri getirmiş bunlar kontrol edilerek veriliyor ama sonra suç unsuru haline geliyor. Polise neden gözaltına alıyorsunuz diye sorduk ‘önceden izin vermediler şimdi alıyoruz’ dediler” diyerek polislerin hukuk tanımaz tavrına dikkat çekti.
‘Kürtçe olduğu için örgütsel doküman diyorsanız diyecek bir şey yok’
Son olarak dokümanların kendileri ile paylaşılmadığını söyleyen Ruken, “Roman, şarkı sözleri, annesinin anlattığı hikayeler, geometri notları, Ahmet Telli şiirleri, siyasetçilerin notları var dosyanın içinde. Ama mahkeme polisin yazdığı fezlekeyi kabul ediyor. Bu metinlerin çoğu Kürtçe eğer Kürtçe olduğu için örgütsel doküman diyorsanız diyecek bir şey yok” dedi.
‘Müvekkilim üretmesinden kaynaklı yargılanıyor’
Devamında söz alan avukat Elif Taşdöğen, Şadiye’nin ilk duruşmada suç toplandığı yönündeki beyanlarını hatırlatarak kendilerinin de bu yönde düşündüklerini belirtti. Elif, “Dosyadaki Kürtçe yazıların tercüme edilmediğini gördük. 500’den fazla doküman var. Zamanın kısıtlı olduğunu söyledik ama kopyaların verilmesi yönündeki talebimiz kabul edilmedi. Dosyada somut olarak bir şey yok. Tutuklandıktan sonra benim yaptığım röportajlar da dosyaya eklendi. Müvekkilim 30 yıldan sonra tekrardan tutuklandı. Bunun haber değeri vardır. Eğer diğer kanallar da gelse onlara da röportaj verirdim. Müvekkilim kendisine gelen mektuptan bile suçlu tutuluyor. Mütalaanın dili hukuka aykırıdır. Örgüt üyeliğinden yargılanan insanın örgütün amacını belirlemesi gerekiyor ve hiyerarşik yapıda yer alması gerekiyor. Ama böyle somut bir durum mevcut değil. Müvekkilimin yazımsal çalışmaları eğitimde verilmiş mi ? Verilmemiş. Müvekkilimin 30 yıl cezaevinde yaşamına sürdürmesi için sosyal varlığını sürdürmesi gerekiyor. Diğer türlü ruh sağlığı yerinde dışarı çıkması mümkün değil. Müvekkilim üretmesinden kaynaklı yargılanıyor. Beraat talep ediyoruz.”
‘Sizin elinizle bir insan idam ediliyor’
Daha sonra savunma yapan avukat Veysi Eski, “Hapishanenin insan üzerindeki etkisini tartışmalıyız. 30 yıl yüksek güvenlikli cezaevinde, devletin denetiminde. Ama 30 yıl sonra ortaya çıkıp örgüt üyeliğine devam edilmiş deniliyor. Aynı meselde iki defa yargılama yapılmaz. İstanbul, Kırıkkale mahkemesi beraat karar verdi. Bu ölüm cezasına döndü. Kriminal şeyler yaratılıyor. Görüşçüsünün para yatırması örgütsel olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Algı manipülasyonu var ve sizler manipüle edilmek isteniyorsunuz. Sizin elinizle bir insan idam ediliyor. Bu fiili idam isteğini reddedin.”
‘Tarih beni yazacak ‘
Avukatların savunmalarının ardından son sözü sorulan Şadiye, “Tarih mahkemeyi de beni de yazacak, adil olmanızı istiyorum” ifadelerini kullandı.
Beraat kararı
Ardından kararı açıklayan mahkeme heyeti, hukuksuz bir şekilde tutuklu kalma süresinden dolayı Şadiye’nin tazminat hakkının saklı olduğunu belirterek tahliye ve beraatına karar verdi.
Şadiye tahliye edilmek üzere cezaevine götürüldü.