Sebahat Tuncel: HDP kuruluş ilkeleri ekseninde yeniden örgütlenmeli

  • 09:01 20 Haziran 2023
  • Siyaset
Dilan Babat
 
ANKARA - Seçim sonrasında HDP’nin başlattığı tartışma sürecinin olumlu olduğunu belirten DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, tartışmaların güçlendireceğini, HDP’nin kuruluş ilkeleri etrafında yeniden örgütlenmesinin gerekliliğine dikkat çekti. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) seçimlerin ardından yeniden yapılanmaya ilişkin tartışma süreci başlattı. Yaşanan eksikliklerin. Olumsuzlukların giderilmesi, HDP projesinin özünün güçlü bir şekilde hayata geçirilmesi için eleştiri özeleştiri süreci başlattı. Parti organlarının yürüttüğü tartışmaların ardından halkın görüş, düşünce ve eleştirilerinin alınması için halkla buluşma toplantıları gerçekleştirilecek. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve HDP’nin kuruluş süreçlerinde yer alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel tutsak bulunduğu Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nden 3’üncü Yol, HDP fikriyatı, seçimlerde ortaya çıkan tabloyu JINNEWS için değerlendirdi. 
 
‘Emek ve Özgürlük İttifakı ve Millet İttifakının kendisinden kaynaklı kimi eksiklikler yaşandı’
 
Türkiye’deki hem 14 Mayıs hem de 28 Mayıs’ta yapılan seçimlerin eşit koşullarda yapılmadığını söyleyen Sebahat, iktidarın devletin tüm olanaklarını kullanarak zor ve zulüm politikalarıyla sandıkta kendisini çıkardığını belirtti. Sebahat, “Seçim sürecinde medya tekelini iktidarın elinde olması muhalefetin özellikle Yeşil Sol Parti’nin sesini seçim vaatlerini, program ve politikasını geniş halk kesimlerini ulaşılmasını engellenmesi de seçim sonucunda etkili olmuştur. Bu dışsal nedenler dışında birde Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, Millet İttifakı’nın kendisinden kaynaklı kimi eksiklikler, sorunlar da yaşanmıştır. Seçim sonrası elde edilen sonucun bir başarı olmadığı, ‘hedefimize ulaşamadık’ denilerek başlatılan eleştiri ve özeleştiri süreci (Yeşil Sol Parti ve HDP açısından) önümüzdeki sürece, yerel seçimlere daha güçlü örgütlü hazırlanmamız açısından önemli diye düşünüyorum” dedi. 
 
‘Bundan sonraki süreç değişim talebini örgütlemek’
 
Millet İttifakı’nın seçim vaatlerinin Türkiye’nin temel meselelerine ilişkin özellikle “Kürt sorununa” ilişkin yaklaşımının Cumhur İttifakı’nın vaatlerinin ve programının arasında stratejik olarak fark olmadığına dikkat çeken Sebahat, “Kaldı ki Millet İttifakı’nın vaat ettiği şeyleri Cumhur İttifakı da bir kısmını seçim öncesi taktiksel bir manevra ile hayata geçirdi. Yine Erdoğan’ın milliyetçilik söylemleri, Kürt karşıtı politikaları karşısında Millet İttifakı buna karşı çıkacağına, kendisinin en milliyetçi, en Kürt karşıtı olduğu yarışına girdi. Kısacası Cumhur İttifakı’ndan farklı Türkiye’nin yapısal sorunlarının ekonomik krizi, Kürt özgürlük sorununu, kadın özgürlük sorununu hangi yöntemlerle nasıl çözüleceği bu konularda ne söylediği belli değildi. Buna rağmen Türkiye’de değişimden, demokrasi ve özgürlüklerden yana olanlar Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekledi. Bundan sonraki süreçte ortaya çıkan bu değişim talebini örgütlemek, eşitlikçi, özgür, demokratik, ekolojik bir sistemi inşa etmek sistem karşıtlarının temel görevi olarak durmaktadır. Yukarıda da ifade ettiğim gibi Türkiye’deki seçimler bütün siyasi partiler için eşit koşullarda eşit olanaklar kullanarak yapılmadı” diye belirtti. 
 
‘Radikal demokrasi çizgisi yeterince örgütlenemedi’
 
2015’ten bugüne Kürt siyaseti hareketine, Kürt özgür kadın hareketine ve HDP’ye yönelik sistematik olarak saldırıların yapıldığını anımsatan Sebahat, kayyım politikalarıyla ile halk iradesinin gasp edildiğini hatırlattı. Sebahat, “Binlerce HDP’li Kürt siyasetçi, aktivistleri tutuklanması, HDP’nin kapatılma davası (Yeşil Sol Parti ile seçime girmesinin nedeni bu) seçimlere dezavantajlı olarak girmemize neden oldu. Bununla birlikte seçim sürecinde yapılan eksiklikler, parlamento seçimlerinden çok cumhurbaşkanlığı seçimlerinin daha öncelikli gündem olması, HDP, ‘kendi adayımızı çıkaracağız’ demesine rağmen Maraş merkezli yaşanılan depremler sonrasında bundan vazgeçmesi radikal demokrasi çizgisini yeterince örgütleyememesi, ittifak tartışmalarını iyi yönetememesi de istenilen hedefe ulaşmamada etkili olduğu görülüyor” sözlerini kullandı.  
 
‘HDP ve Yeşil Sol Parti çatı partisinin özelliğini koruması gerekiyor’
 
Kürt halkının eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış sorunun temel gündemlerden birisi olduğuna dikkat çeken Sebahat şöyle dedi: “Halkımız özgürlüğüne kavuşana kadar da öyle olmak zorundadır. Kürt halkının kendi geleceğini, kendisinin belirlemesi, Kürt kimliğine, Kürt varlığına yönelik saldırılara karşı Kürt halkının örgütlü mücadelesi ve direnişi, Kürt halkının Türkiye ve Ortadoğu halklarına kazandırdığı, kazandıracağı tartışma götürmez bir gerçekliktir. HDP/Yeşil Sol Parti Kurdistan ve Türkiye halklarının ortak mücadele partisidir. Buna göre bu kimliği korumalıdır. Kürt halkının kendisini örgütleyeceği partisi vardır. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kurdistan halkının özgürlüğünü, kendi kendimizi yönetme haklarını temel alan bu çerçevede örgütlenen bir partidir. HDP ise Kürtlerin ve Türkiye halklarının ortak mücadele partisi, çatı partisidir. O nedenle HDP/Yeşil Sol Parti’nin bu özelliğini koruyarak Kürt halkının özgürlüğünü Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak radikal demokrasi çizgisini örgütlemesine ihtiyaç var. Yeşil Sol Parti’nin temel gündeminin Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü olması gerektiği, faşist Cumhur İttifakı’nın Kürt karşıtı politikalarına karşı Kürt halkının özgürlüğü, Kürtlerin siyaset yapma, örgütlenme, kendi kaderini belirleme hakkını savunması gerektiği tartışma götürmez bir gerçektir. Bununla birlikte Türkiye’deki ezilen emekçilerin, yoksul halkın, ekonomik sorun başta olmak üzere halkın özgürlük, eşitlik, adalet, talebi ile yaşam taleplerinin de siyasetini geliştirme sorumluluğu vardır.” 
 
‘Seçim sürecini yeterince örgütleyemedik’
 
Yeşil Sol Parti ve HDP yöneticilerinin ve üyelerinin seçim süresi boyunca ellerinden gelen çabayı gösterdiğini inandığını dile getiren Sebahat, “Yeşil Sol Parti ile girdiğimiz seçimlerde hedefe ulaşamamamızın nedenini yukarıda izah etmeye çalıştım. Bu seçim sonuçlarına etki eden nedenlerin bir kısmı dışsal nedenler bir kısmı da bizim seçim sürecini yeterince örgütleyemememiz, parti politikalarımızı stratejik ve teknik yaklaşımlarımızı iyi örgütleyemememizden kaynaklanıyor. Ancak şunun da altını çizme gereği duyuyorum; bütün saldırılara, olanaksızlıklara rağmen HDP/Yeşil Sol Parti 61 milletvekili çıkararak Meclis’in üçüncü büyük partisi olmak konumunu koruması küçümsenmeyecek bir başarıdır. Elbette ki bizler bu süreçte bizden kaynaklı eksiklikleri, yetmezliklerin eleştirisini, özeleştirini güçlü yaparak önümüzdeki süreci ve yerel seçimlere güçlü hazırlanacağız. Parlamento da Kurdistan ve Türkiye halklarının eşit, özgür birlikteliğini sağlamak, demokratik cumhuriyeti inşa etmek ve onun anayasasını yapmak için tek adam rejimine, faşist diktatöre karşı mücadele edeceğiz. Biz kazandıysak sandıkta değil direniş ve mücadele ile kazandık” şeklinde konuştu. 
 
‘Emek ve Özgürlük İttifakı seçim ittifakına dönüştü’
 
Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir mücadele ittifakı olarak örgütlendiğine vurgu yapan Sebahat, bu sürecin tamamlanmadan Türkiye’nin seçim gündemine girmesiyle birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçim ittifakına dönüştüğüne işaret etti. Sebahat, “Anlaşılan o ki bu ittifak, seçim ittifakı da tam anlamıyla oluşmamış. 14 Mayıs seçimlerinin kritik önemi nedeniyle seçime tek liste ile girilmesi önemliydi. Kaldı ki seçim sonuçları bunu gösterdi. Tek liste ile girilmiş olsaydı parlamentoda daha güçlü bir temsil olacaktı ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) elde ettiği 4 milletvekilinden daha fazla milletvekili çıkaracaktı. Tabi buradaki tek amaç; daha çok milletvekili çıkarmak değil, Türkiye’yi faşist bir yönetime teslim etmemekti. Ama bu süreci iyi yönetememek, faşist Cumhur İttifakı’nın işine yaradı. Türkiye işçi ve emekçilerinin Türkiye’deki yoksul emekçi insanların sol sosyalist bir parti etrafında örgütlenmesi ihtiyacı bu seçimlerde daha net açığa çıkmıştır. Sosyal demokrat parti olarak kendini tanımlayan CHP’nin sola değil de merkez sağa, muhafazakar sağ partilerle ittifak kurması seçim sonuçlarını belirlemiştir. Türkiye’nin muhafazakar sağ seçenek dışında sol bir seçeneğe ihtiyacı olduğu seçimler sonrasında belirgin hale gelmiştir. Türkiye’deki sol sosyalist parti ve hareketlerinin Türkiye emekçileri, yoksul halkı örgütleyememesi, kendilerini toplumsallaştıramamaları ne yazık ki halkları sağa mahkum etmiştir. Türkiye sosyalist hareketi ve partilerin seçim sonuçlarını bu açıdan kapsamlı ele alması ve Türkiye halkının öncülüğünü nasıl, hangi program ve politika ile yapılacağını tartışılmaya ihtiyaç duyulduğu bir gerçek” sözlerini kullandı. 
 
‘Demokratik Cumhuriyet inşası ertelenemez bir görev olarak önümüzde duruyor’ 
 
Sebahat şöyle devam etti: “Bununla birlikte diğer bir gerçekte Türkiye ve Kurdistan halkının ortak geleceğini birlikte örgütleme sorumluluğu. HDP bu açıdan çok kritik öneme sahip. 3’ncü çizgi dediğimiz radikal demokrasi çizgisini örgütleyerek, halkları ne faşist Cumhur İttifakı’na ne de muhafazakar sağ Millet İttifakı’na mahkum etmeyerek, demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü, demokratik cumhuriyeti inşa etmek ertelenemez bir görev olarak önümüzde duruyor. Yeşil Sol Parti’nin/HDP’nin istediği hedefe ulaşmaması HDK, HDP fikriyatının yanlış olduğu, aşılması anlamına gelmez. Aksine HDP fikriyatı Kürtlere, kadınlara, kimliklere, farklı inanç ve kültürlere kazandırmıştır. Tartışılması gereken HDP’nin kuruluş ilkelerinden sapma, radikal demokrasi çizgisinden, liberal demokrasi çizgisine kaymamasıdır. Devlet HDP fikriyatından halkların eşit, özgür, barış içinde bir arada yaşama fikriyatından korkmaktadır. HDP’ye saldırısının esas nedeni budur. HDP, HDK demokratik ulus perspektifiyle, demokratik özerk yönetimler ve demokratik cumhuriyeti inşa etmek ve toplumsal barışı sağlamak için kurulmuş bir mücadele partisidir. Sayın Abdullah Öcalan İmralı’da heyetler ile yaptığı görüşmede, (hem HDP hem devlet) HDP’nin önemine, HDP’nin aynı zamanda bir müzakere partisi olduğuna dikkat çekmiştir.” 
 
HDP/ Yeşil Sol HDK, HDP’nin kuruluş ilkeleri etrafından yeniden örgütlemeli 
 
“HDP projesinin demokratik ulus perspektifinin anlaşılmadığı, HDP’yi klasik bir parti olarak düşünme ve buna göre değerlendirme durumu var” diyen Sebahat,  “HDP bileşen hukukundan kurtulsun, çatı partisi değil de organik bir parti olsun, Kürt partisi olsun gibi önerileri de HDP, HDK’nin programının, kuruluş amacının tam olarak anlaşılmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bu aynı zamanda demokratik ulus paradigmasının anlaşılmadığını da gösteriyor. Bizim amacımız; parlamentoya vekil taşımak değil, asıl amacımız Türkiye’deki tekçi, milliyetçi, militarist, faşist rejimi değiştirmektedir. HDP/Yeşil Sol Parti’nin kendisini HDK, HDP’nin kuruluş ilkeleri etrafından yeniden örgütlemesi, katılımcı, demokratik, kadın erkek eşitliğini esas alan, doğayı bir hak öznesi olarak gören, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki halkların kendi kaderini kendilerinin belirlemesi, yerel demokrasinin, demokratik özerk yönetimlerinin geliştirilmesi, demokratik cumhuriyet inşa etme hedefini gerçekleştirme perspektifine göre yapması gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesi yaptı. 
 
Eleştiriler HDP fikriyatını güçlenecek
 
Bu süreçte yapılan tartışmaların, eleştiri ve önerilerin HDP fikriyatını güçlendireceğini belirten Sebahat, “Politikalarda yapılan eksikliklerin giderileceğine ve faşist tek adam rejiminin Kürt karşıtı, savaş politikalarına karşı mücadele ve direnişi yükselteceğine inanıyorum. Tüm halkımızı kadınları, selamlıyor ve sevgilerimi sunuyorum” dedi.