Akbelen’i korumakta kararlılar!
- 09:04 17 Haziran 2023
- Ekoloji
MUĞLA - Akbelen Ormanı’na YK Enerji tarafından açılmak istenen kömür madenine karşı direnişi sürdüren ekolojistler ve köylüler ormanlarını korumakta kararlı olduklarını belirterek herkesi destek vermeye çağırdı.
Muğla’nın Milas ilçesinde bulunan Akbelen Ormanı’na Yeniköy-Kemerköy Enerji tarafından açılmak istenen kömür madenine karşı bölge halkının direnişi 2 yıldır devam ediyor. Halkın direnişi karşısında geri adım atan şirket son süreçte Akbelen Ormanı’nı yeniden tehdit etmeye başlayan adımlar attı. AKP’ye olan yakınlığıyla bilinen ve birçok ihaleyi alan Limak ve İçtaş şirketlerinin ortaklığında kurulan Yeniköy-Kemerköy Enerji, bölgede bulunan Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin yanı sıra büyük bir alana yayılan kömür madenlerini işletiyor.
‘Termik santral sahiplerinin ağaçları keseceğine dair duyum aldık’
Ekoloji Birliği Eşsözcüsü Halime Şarman, Doğanın Çocukları’ndan Seda Parmaksız ile İkizköylü Aytaç Yatar konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Akbelen Ormanı’na yönelik nedeniyle Ekoloji Birliği’nin yılda bir kez yaptıkları meclis toplantısını Akbelen’de gerçekleştirdilerini belirten Halime Şarman, “Biliyorsunuz Akbelen’de kömür madenini yani termik santrale kömür sağlayan maden işletmeciliği için buradaki ormanı yok etmek isteyen firma var. Bu firmaya karşı buradaki köylüler tam 700 güne yaklaşan bir sürede nöbet tutarak ormanı koruyorlar. Kendileri için değil hepimiz adına. Termik santral sahiplerinin ormanı keseceğiyle ilgili ciddi duyumlar aldık” dedi.
‘Varlık nedenimiz alanlar’
Türkiye’deki tüm ekolojistlere bir çağrı yaptıklarını dile getiren Halime, Akbelen Ormanı’ndaki nöbetin desteklenmesi gerektiğinin altını çizerek “Bu çağrıyla da kalmadık, Ekoloji Birliği olarak yürütme karar verdi. Biz alanlardan gelen yapılarız, varlık nedenimiz alanlar. O yüzden bir salonda Ankara’da toplanmak yerine şu anda nöbet direnişinin sürdüğü tek alan olan Akbelen’e gelip meclis toplantımızı orada yapalım. Türkiye’nin bugün her yerinde Diyarbakır’dan, Van’dan, Aydın’dan, Burhaniye’den, İstanbul’dan birçok yerden bileşenlerimiz geldi. Önümüzdeki süreçte ekoloji mücadelesi, mücadele alanları ne olmalı, yöntemleri ne olmalı onları belirledik. Yeni yürütme oluşturduk. Sağlam bir mücadele yılına hazırlandık” dedi.
‘Bu direniş yerel direnişlere örnek olacak’
Doğanın Çocukları’ndan Seda Parmaksız da Akbelen direnişinin takdir edilesi bir direniş olduğunu belirterek bölge halkının tüm baskılara rağmen geri adım atmadığını söyledi. Seda, “Yeri gelmiş sularını, elektriklerini kesmişler. Zaten sürekli şirket araçları geçiyor içeriden. Seçimden sonra bir iktidar değişimi olmadı maalesef. Meclis’te de çok muhalif tanım olmadı ve ekolojinin sesinin çok yükselmediğini düşünüyorum Meclis’te. İleriki dönem için çok zorlu bir süreç olacak ama burada direniş devam ettikçe bu direniş yerel direnişlere örnek olacak diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
‘Depremle birlikte eko-kırım suçları arttı’
Ekolojinin Meclis gündemine alınması gerektiğini vurgulayan Seda, depremle birlikte her yerde çok fazla eko-kırım suçları işlendiğine dikkat çekerek şöyle dedi: “Eko-kırım yasasıyla birlikte Meclis’e bunu biraz da olsa sokmaya başladık gibi. Ama sadece Meclis’in değil, aynı zamanda kamuoyunun da gündemine alması biz ekolojistlere düşüyor. İlmek ilmek kampüslerimizden, sokaklarımızdan, evimizden, Akbelen’den örgütleyebilirsek bunu o kadar güçlendireceğiz. Yani mücadeleye devam.”
‘Akbelen Ormanı’nı vermeyeceğiz’
İkizköylü Aytaç Yakar ise sürecin başladığı zamanı hatırlatarak köylerinin, evlerinin ve topraklarının yok edildiğini paylaştı. Aytaç, “2018’de köyümüzde babamdan kalan 5 dönümlük yerim vardı oraya evimi yaptırdım. 5 ay sonra kâğıt geldi buradan da kalkacaksınız diye. Ben göçebe kuşu muyum oradan oraya gönderiyorsunuz dedim. Ondan sonra Akbelen Ormanı çıktı piyasaya. Biz direndik, 697 gün oldu, direniyoruz. Akbelen Ormanı’nda çadır kurduk. Ormanı koruduğumuz için jandarmalar geldi bizi oradan kaldırdılar. Koruyacağız, vermeyeceğiz Akbelen Ormanı’nı” sözleri ile direnecekleri mesajını verdi.
'Betonda yürüyemem'
İnsanın doğasız yaşayamayacağını vurgulayan Aytaç, “Ben toprağı işlemedikten sonra benim karnım doymaz. Bu tırnaklarım ille toprak görecek, ayaklarım toprağa basacak. Ben betonda yürüyemem. Buranın havasını, suyunu, toprağını vermiyoruz. Mücadele ettik, basıldık, asfalta sürüldük. Mahkememiz var Milas Adliyesinde ayın 26’sında. Niye mahkememiz var, çama kendimizi bağladık, vermeyeceğiz dediğimiz için. Yani topraklarımızda bunu yaptılar bize” şeklinde konuştu.
‘Kömürün olduğu yerde temiz enerji olur mu?’
Birçok kişinin topraklarını şirkete sattığını paylaşan Aytaç ilk olarak muhtarın toprağını sattığını söyledi. Aytaç, sözlerine şöyle devam etti: “Temiz enerji diyorlar, kömürün olduğu yerde temiz enerji olur mu? Temiz enerjidir diye 26 muhtar imza attılar. Sabah kalktığımızda biz kömür yemiyoruz. Ne yiyoruz, kalktığımız gibi zeytine yapışıyoruz. Zeytinlerimizi katlettiler. Ceviz ağacımız, meyve ağacımız, yemişimiz, incirimiz, armudumuz kesildi. O köyü yok ettiler.”
‘Doğasını seven herkesten destek istiyoruz’
Ekolojistlerin desteğinin bu süreçte çok önemli olduğuna değinen Aytaç, son olarak şunları söyledi. “Biz zeytinlerimize, Akbelen Ormanı’na, havamıza, suyumuza sahip çıkacağız. Hep birlikte, çevreciler, MUÇEP yanımızda oldu. Biz, doğasını seven, havasını seven, kalbi temiz olan herkesten destek istiyoruz.”