Eylemiyle özgürlüğe adım adım yürüdü: Sema Yüce
- 09:22 16 Haziran 2023
- Portre
HABER MERKEZİ - Kadın özgürlük mücadelesini, 25 yıl önce 21 Mart gecesi bedenini ateşe vererek anlamlandıran Sema Yüce, özgürlüğe adım adım giderken, son sözü ise “Ben Newroz oldum, Mazlum oldum” olur.
Kürt kadın mücadelesi tarihine adını direnişiyle yazdıran Sema Yüce, 1998 yılının 21 Mart’ında bedenini ateşe verir. Aynı yılın 17 Haziran tarihinde yaşamını yitiren Sema 1971 yılında Agirî’nin Tutax ilçesine bağlı Aşağı Kargalı köyünde dünyaya gelir. Kurdistan direniş geleneğinden gelen ailesi Ağrı isyanında yer almış kişilerdir. Sema’nın gelişiminde medrese eğitimi alan ve Kurdistani entelektüel yönleriyle bilinen dedesi etkili olur.
Gerçeğin arayışına girer
Ailede kendisine Leyla Qasım diye hitap edilen Sema, ilk, orta ve lise eğitimine Agirî’de devam eder. 1989 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) sosyoloji bölümünü kazanan Sema, Ankara’ya gider. Burada tanıştığı öğrencilerle gençlik çalışmalarında yer alan Sema, 1991’de, üniversiteyi bırakır ve PKK’ye katılır. Bu süre zarfında Bekaa Vadisi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tanışır Ailesi şahsında Kürt gerçeklerinin çelişkilerini gören Sema, özellikle üniversitedeki kültürün ve kadınlara sunduğu hayatın etkisiyle çocukluk hayallerine karşı gerçeğin arayışına girer. Bu arayışında yaşadığı çelişkileri, özgürlük yolunda gören Sema için Abdullah Öcalan’ın paradigmaları kaynak olur. Burada bir süre kaldıktan sonra bir grup arkadaşıyla 1992’de Agirî’ye dönen Sema’nın yaptığı bir tespiti şu sözlerle anlatılır: “Önderliği çağa damgasını vurabilecek bir çıkış ve işte Apoizm olarak değerlendiriyorum.”
Tasfiyecilikle mücadele
Bir ihbar üzerine Agirî şehir merkezinde gözaltına alınan Sema, hakkında açılan davada, 22 yıl hapis cezası alır. Sema önce Nevşehir, ardından ise Çanakkale Cezaevi’ne sürgün edilir. Cezaevinde kaldığı sürece, kadın bilinci ve özgürlük bilinci üzerine derinleşmeleriyle dikkat çeken Sema, bir yandan kendi gelişimiyle ilgilenirken, bir yandan da cezaevindeki her bir kadın ile ayrı ayrı ilgilenerek cins bilinci edindirmeye çalışır. Özgür kadın duruşu ve kişiliğine yoğunlaşan Zeynep Kınacı ve Zekiye Alkan’ı kendisine esas alan Sema, bulunduğu Çanakkale Cezaevi’nde yürütülen tasfiyecilikle de mücadele halindedir.
21 Mart 1998 Newroz akşamı, “Bedenimi 8 Mart’tan 21 Mart’a köprü yapmak istiyorum” diyen Sema, bedenini ateşe verir. Sema’nın eylemi, büyük bir yankı uyandırırken, Kürt kadın hareketi için de bir sıçrama noktası olur. Uzun süre hastanede tedavi gören Sema, 17 Haziran 1998’de yaşamını yitirir. Sema’nın son sözü ise şu olur: “Ben Newroz oldum, Mazlum oldum.”
‘Özgürlüğe adım adım ulaşabiliriz’
Sema ardından bıraktığı mektuplardan birinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a hitaben şunları söyler: “Nasıl ki gökyüzünde iki güneş yoksa ve olmayacaksa, bir insan için özgürleşmek isteyen bir kadın için iki yaşam seçeneği vardır. İki moral merkezi olamaz. Bu satırları yazdığım an kendimde düşünsel, moral ve yaşamsal açıdan Başkan Apo’yu tek merkez haline getirdiğim, kendimden tüm iç engelleri aştığım andır. Özgürlük, hepimiz içindir ve özgürlüğe adım adım ulaşabiliriz.
Özgürlük tutkum çok büyük
Zafer tanrıçamız Zilan yoldaşın vasiyetine bağlılığımla, O’nun görkemli eylemine sadece özüyle değil, biçim itibariyle de cevap olmak isterdim. Fakat zindan koşullarında bu mümkün değil. Bu Newroz’da ayağa kalkan binlerce çocuk yüreğinin masumiyetiyle buluşmak, bu vasiyetin takipçisi olmakla mümkündür. Özgürlük tutkum çok büyük. Bu tutkuyu yaşam gücüne dönüştürebilmek için tek varlığımı, kendimi Başkan APO’ya adıyorum. Kadınlar, küllenen Kürt ateşinin kıvılcımlarıdırlar. Küllerinden yeniden doğmayı başaran bunun kıvılcımı olan her kadın, özgür Kürdistan’ın dokuyucusu olacaktır. Ancak bu bile Başkan APO’ya cevap olmaya yetmez. Cevap olabilmek için karartılan her yüreğin ateşte arınması gerekir. Ben ancak kendi yüreğimi verebilecek güçteyim.
Kendimi Newrozlaştırırken, beynimi ve yüreğimi, bedenimin her hücresini bu öğretinin yoluna adadığımı bir kez daha belirtiyor, bağlılık andımı yineliyorum.”
‘Hem kadın hem cins hem de sınıf savaşını verdi’
PKK Lideri Abdullah Öcalan ise Sema için şu sözleri kullanır: “Zilan’da daha teorik, daha ilkeliyken Sema’da daha fazla sorunlarla boğuşma ve pratikleşmeye doğru bir tamamlama olayı var. Sema: ‘Zilan’ın eylemine sadece özü ile değil, biçimi itibariyle cevap olmak isterdim’ biçim derken pratik yaşam, savaşım noktasında diyor. Fakat zindan koşullarında bu mümkün değil yani ‘zindan olmasaydı taktikte savaşta zafer, yaşamda özgürlük’ bunu denerdim, yani ‘böyle bir eylemim olmadan da ben bunun gereklerini özgür savaş, yaşam koşullarında yapmayı da çok isterdim’ diyor. Sema arkadaş, kendi içinde yoğun hem kadın cinsi savaşını, hem sınıf savaşını yaşatmış bir yoldaş. Belki eylemine karar vermeden önce, düşünsel ve ruhsal hazırlığını önceden yapmış ve tamamlamıştır. Halka hitabı var. Emekçi Anadolu halklarına hitabı var. Hepsi çok değerli ve bir manifesto gibi insanlığa da var, herkese var, en son kadın yoldaşlara mesajı vardır.”
‘Ellerim kuşun kanadına benziyor’
Sema ile aynı dönemde cezaevinde olan Hediye Aksoy, Sema’nın eylemine dair şunları dile getirir: “Ateşi söndürmesinler diye kapıyı kilitlemişti. Herkesi çağırdılar görevliler geldi erkekler kapıyı kırmaya çalıştılar. Kapıyı kırıp Sema'yı çıkardılar. Yanmıştı battaniyeye sardılar. Hayatım boyunca görememenin en büyük acısını o gün yaşadım. Ne olup bittiğini sadece seslerle algılayabiliyor, öğrenmeye çalışıyordum. Sema 'niye ateşi söndürdünüz söndürmeyin, ateşi söndürmek ihanettir. Ben söndürmeniz için bu ateşi yakmadım' dedi. Onu hastaneye götürmeye çalışıyorlardı koridorda götürürken elleri yanmıştı, beyaz olmuştu ve Sema ellerine bakıp 'Benim ellerim kuşun kanadına benziyor' dedi, en son bunu duydum ondan..."
Sema yazdığı bir şiirde duygularını şöyle dile getirir:
“Ben bu gün doğdum
Tam yedi yüz otuz gün önce 1 Nisan 91'de
İlk nefesimi Amed'de aldım Mardin kapı burçlarında
Ebemin adına Zekiye Alkan dediler
Buram buram memleket kokuyordu
Yanık memesi
Anam acı çekmesin sancıları artmasın diye
Vücudundan koca bir ateş yakmıştı.”