Polislerin katlettiği Dilan Kortak davasının ilk duruşması yarın

  • 09:06 14 Haziran 2023
  • Hukuk
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Polislerin 2015 yılında Sancaktepe’de yaptığı bir ev baskını sırasında katlettiği Dilan Kortak’ın aile avukatlarının AYM’ye yaptığı başvuruya ihlal kararı verildi. 8 yılın ardından yarın görülecek olan duruşma için Dilan’ın avukatları kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
 
İstanbul’un Sancaktepe ilçesine bağlı Atatürk Mahallesi’nde 2015 yılında 3 Aralık’ı 4 Aralık’a bağlayan gece düzenlenen operasyonda evine yapılan baskın ile 19 yaşındaki Dilan Kortak, polis tarafından katledildi. Dilan’ın cenazesi Adli Tıp Kurumu’ndan alkış, zılgıt ve “Şehid namirin”, “Katil devlet hesap verecek” sloganları eşliğinde alındı. 5 Aralık’ta da Dilan’ın cenazesi, İzmir'in Buca ilçesindeki Gökdere köyünde toprağa verildi. Yüzlerce kişinin katıldığı cenaze töreninde, kesk û sor û zer şal sardıkları Dilan’ın tabutunu kadınlar alkış, zılgıt ve “Şehid namirin” sloganı eşliğinde taşıdı. Törende, Dilan’ın aile üyeleri de dahil yaklaşık 30 kişi gözaltına alınarak, yakalarına Dilan’ın resimlerini taktıkları gerekçesiyle haklarında “propaganda” suçundan soruşturma başlatıldı. Törende elinde Dilan’ın fotoğrafını taşıyan kadınlardan biri de, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl binasında katil Onur Gencer tarafından katledilen Deniz Poyraz’dı.
 
Babası: Polis tarafından infaz edildi!
 
Soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, “örgüt üyesi olmak”, “örgüt propagandası yapmak” ve "2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek” suçlamalarıyla yargılananlar hakkında 1 ile 15 yıl arasında değişen hapis cezası istendi. Deniz Poyraz ile birlikte yargılanan 24 kişi, 5 Kasım 2021 tarihinde beraat etti. Babası ise, “6 çocuğumuzdan en küçüğüydü Dilan. Mardin'den uzun yıllar önce göç ettik. Annesi yaşamını kaybetti. Kendisi liseye kadar okudu. Polis tarafından infaz edildi” sözleriyle başından beri polislerin Dilan’ı katlettiğini söyledi.
 
Polislere ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı!
 
Daha sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6 Aralık 2015 tarihinde soruşturma başlatıldı. Dilan’ın aile avukatları Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Bülent Aşa ve Ömer Çakırgöz, olayın hemen ardından savcılığa suç duyurusunda bulundu. Dilan’ın cep telefonu kayıtları operasyon gecesi alınması gereken, polis video kayıtları ile mobese kayıtları mahkemeye sunulmadı, hakkında “terör” suçlaması yapıldı. Dilan’ın katledilmesi medyaya ise “çatışma sırasında vuruldu” şeklinde yansıtıldı ve soruşturmaya hemen gizlilik kararı getirildi. Olayın üzerinden 101 gün geçtikten sonra da “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verildi. 18 Mart 2016 tarihinde, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu tarafından verilen kararda, Dilan’ı katleden polislerin “meşru savunma koşulları altında” hareket ettikleri ve Meclis’ten geçen Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 16’ncı maddesinde düzenlenen “silah kullanma yetkisi” gerekçe gösterildi. Bu karar ardından dosyadaki gizlilik kararı da kaldırıldı.
 
Suç duyurusuna da takipsizlik!
 
ATK’nin raporuna göre ise herhangi bir çatışmanın olmadığı kanıtlanmasına rağmen Dilan’ın “canlı bomba” olduğu iddia edildi. Öte yandan Dilan hakkında, “Silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “çatışmaya girmek suretiyle adam öldürmeye teşebbüs” iddialarından yürütülen soruşturmaya takipsizlik kararı verildi. Dilan’ın yargısız infaz edildiğini vurgulayan ailesi de, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polisleri hakkında “Kasten öldürme” suçundan bulunduğu suç duyurusu da takipsizle sonuçlandı.
 
Avukatların itirazı reddedildi
 
Gizlilik kararının kaldırılması ardından dosya avukatları, İstanbul Anadolu 2’nci Sulh Ceza Hakimliğine, savcılığın “kovuşturmaya yer olmadığına” ilişkin verdiği karara itiraz etti. Mahkeme ise yapılan itirazı, “Şikayet ve itiraz dilekçesi içeriğine, alınan beyanlara, toplanan delilere, itiraz ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararda açıklanan gerekçeye, şikayet ve savunma ile toplanan delillerin anılan kararda tartışılıp değerlendirilmiş bulunmasına ve tüm soruşturma dosyası kapsamına göre itiraza konu kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu” gerekçesi ile reddetti.
 
Polislerin silahları incelenmedi, ifadeleri alınmadı
 
Savcılık, “kovuşturmaya yer yok” dese de “kısıtlılık” kararı kaldırıldıktan sonra avukatlara ulaşan dosyada, hiçbir delil araştırması yapılmadığı ortaya çıktı. Soruşturmanın dayanağı, olay ardından polislerin hazırladığı tutanaklardan oluşuyor. Savcılık, soruşturma boyunca Dilan’ın kaldığı eve operasyon gerçekleştiren polislerin silahlarını incelemedi. Yine polislerin ifadesini, el swaplarını, parmak ve ayak izleri alınmadı ve luminal inceleme de gerçekleşmedi. Dilan’ın otopsisini yapan ATK tarafından istenen kıyafetlerine ilişkin de savcılık tarafından herhangi bir işlem yapılmadı. Otopsi raporlarında, Dilan’ın vücudunda 25 adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet ettiği, 21 adet yaralanmanın her birinin tek başına öldürücü nitelikte olduğu, 4 adedinin ise öldürücü nitelikte olmadığına yer verildi. Bu atışlar içerisinde 27 ile işaretlenen atışın baş kısmına-ense bitişiğe yakın atış mesafesinden yapıldığına yer verildi.
 
68 adet kovana rağmen katliam değil!
 
Hazırlanan Balistik İnceleme Raporu’na göre ise olay yerinde elde edilen ve polislere göre Dilan’a ait olduğu iddia edilen 3 adet silahtan tespit edilen 3 adet kovan ve 1 adet mermi çekirdeği ibaresine yer verildi. Aynı raporda çok sayıda mermi çekirdeği gömleği, mermi çekirdeği ve kovanın olay yerinde bulunduğu, parabellum tipi 68 adet kovan ve 32 adet deforme mermi çekirdeği, 4 adet mermi çekirdeği gömleğinin de olay yerinde tespit edildiği belirtildi. Raporda, olay esnasında kullanılan silahların gönderilmesi halinde hangi silahtan kurşunların atıldığının tespit edilebileceği belirtilmiş ancak savcılığın bu yönlü bir girişiminin bulunmadığı da dosyada görüldü. Avukatlara verilen dosyada, olay yeri inceleme kamera kayıtları ile fotoğraflara ve operasyona dair kamera kayıtları ile parmak izi inceleme raporları da yer almıyor.
 
AYM kararı sonrası dosya yeniden savcılıkta
 
Hakimliğin 24 Mayıs 2016 tarihli ret kararı üzerine Dilan’ın aile avukatları Bülent Aşa ve Ömer Çakırgöz, 15 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) Dilan’ın ailesi adına “Etkili soruşturma yükümlülüğü ihlal edildiği” gerekçesiyle toplam 7 başvuruda bulundu. AYM ise bu başvuruya “yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği” yönünde ve tazminat ödenmesine karar verdi. AYM’nin raporunda, fail polislerin ifadelerinin alınmadığı, kriminal raporun da yeterli olmadığına yer verildi. Daha sonra AYM’nin ihlal kararlı raporu ile dosya yeniden Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi ve takipsizlik kararı kalktı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu da, 17 Mart’ta Dilan’ı katleden polisler hakkında “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçuyla yalnızca baskın esnasında evde silah kullanan polisler hakkında iddianame hazırladı.
 
Yeniden dava açıldı
 
Savcı davayı açarken olay günü baskına giden bir kısım polisler hakkında “ek takipsizlik” kararı verdi. Buna karşı ise avukatların itirazı reddedildi. Yaklaşık 10 gün önce de avukatlar konuya ilişkin tekrar AYM’ye başvuruda bulundu. Öte yandan İstanbul Anadolu 68’inci Asliye Ceza Mahkemesi ise dava kapsamında duruşma gününü 15 Haziran saat 09.30 olarak belirledi.
 
Duruşmaya katılım çağrısı
 
Yarın görülecek olan duruşmanın büyük bir önem taşıdığını belirten Dilan’ın aile avukatları, “Dilan Kortak, seçim çalışması için İstanbul’a gelmişti. Emniyet Müdürlüğü’ne gelen ihbar neticesinde, ihbarın doğru olup olmadığı araştırılmadan kaldığı eve helikopter destekli operasyonla yargısız bir şekilde infaz edildi. Hakkında ihbar bulunan birinin dışarıda gözaltına alınma imkanı varken neden özel harekat polislerince baskın yapıldı. Bu bir yargısız infazdır. AYM, ‘Olay yerinde keşif yapılması gerekiyor’ dedi. Ama AYM kararına uyulmadan tüm deliler karartıldı. Olaya dair iki tane polis ihraç edilmiş. Bu kasten öldürme suçudur, Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekiyor. Önemli bir duruşma, bu nedenle kamuoyunun duyarlılık göstermesi gerekiyor” sözleriyle duruşmaya katılım çağrısında bulundu.