21’inci yüzyılın küresel sorunu: Göç

  • 09:01 14 Haziran 2023
  • Güncel
HABER MERKEZİ - Dünyanın her yerinde gün geçtikçe büyüyen insanları yerinden etme sorunu, insan yaşamını her anlamıyla etkiliyor. Kimlikleri nedeniyle hedef alınarak topraklarını terk edenler arasındaki kadınlar ve çocuklar ise, en fazla hak ihlaline maruz kalan, ancak en az görünen kesimi oluşturuyor.
 
Özellikle 2011 yılında patlak veren Suriye iç savaşının ardından başlayan göç ile birlikte, mültecilik daha fazla konuşulan bir gündem haline geldi. Yerlerinden edilen Suriyelilerin, güvenli yaşam alanlarında olabilmek için göç yollarına düştüğü bu süreçte, aynı zamanda mülteci karşıtlığı, nefret söylemleri de gelişti. Devletlerin çıkardıkları savaşlar nedeniyle yerlerinden edilen insanlar, yine devletler eliyle zincirleme hak ihlalleri ile yüz yüze kalıyor.
 
Birçok kurum ve kaynakta çeşitli tanımları olmakla birlikte, mülteci kavramı için kullanılan genel çerçeve, “zorunlu koşullar ve güvenlik gibi nedenlerle yaşadığı yeri terk eden kişi” şeklinde oluyor. Birleşmiş Milletler’e (BM) göre ise mülteci, “ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi”dir.
 
Dünya Mülteci Günü
 
BM tarafından her yıl 20 Haziran'da dünyanın her yerinde savaşlar ve hak ihlalleri nedeniyle yerinden edilenlere dikkat çekmek amacıyla karşılanan Dünya Mülteci Günü, mülteciliğe neden olan devletlerin politikalarına karşı sivil hareketlerin mücadelesine de sahne oluyor. Bu amaçla 14-21 Haziran haftasına yayılan etkinliklerle mültecilerin hakları konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleniyor.
 
Mülteci sayısı her yıl artıyor
 
Devletlerin savaş politikaları sonucu her geçen yıl yerinden edilen insanların sayısı da artıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) 2020 yılı verilerine göre yaklaşık 80 milyon kişi şiddet olayları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı. BMMYK’nin dünyada yerinden edilmiş insanların durumuyla ilgili 2021 yılında paylaştığı rapora göre, 2021 sonu itibariyle dünyada 89,3 milyon kişi zorla yerinden edildi, bu rakamı oluşturan 27,1 milyon kişi mülteci oldu. 53,2 milyon kişi kendi ülkeleri içinde yerinden edildi, 4,6 milyon kişi de “sığınmacı” olarak belirlendi.
 
BMMYK, geçtiğimiz yılın sonlarına doğru da "2022 Yıl Ortası Eğilimleri" raporunu yayınladı. Rapora göre, "zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlali ve kamu düzenini ciddi anlamda bozan olaylar sebebiyle" 2022'nin ilk 6 ayında tüm dünyada zorla yerinden edilen kişilerin sayısı 103 milyona ulaştı.
 
Rusya ile Ukrayna Savaşı: En büyük yerinden edilme dalgası
 
 BMMYK'ye göre, Rusya'nın 24 Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgaliyle başlayan savaş, İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük zorla yerinden edilme dalgalarından birini beraberinde getirmiş durumda. 2022 yılının ilk yarısı itibariyle, 6,3 milyon Ukraynalı kendi ülkeleri içinde yerinden edildi. Savaşın ilk günlerinde 200 binin üzerinde mülteci, sınırlardan komşu ülkelere geçerken, bu yılın ilk 6 ayı itibariyle 5,4 milyon Ukraynalı yurttaş başka ülkelere göç etmiş durumda.
 
BMMYK, 2022 yılında ilk defa Almanya'daki Ukraynalı mültecilerin sayısının Suriyeli mültecilerin sayısını geçtiğini raporladı.
 
Koruma talep edenlerde yüzde 21’lik artış
 
Yine BMMYK raporunda, 2022 yılının ilk 6 ayında 144 farklı ülkeye 1,1 milyon sığınma başvurusu yapıldığına yer verildi. Bir önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında, yüzde 89'luk bir artış anlamına geliyor bu rakam. Uluslararası koruma talep edenlerin sayısı da 935 bin 600 başvuru yapılan 2021 yılı ile karşılaştırıldığında yüzde 21'lik artış gösterdi.
 
Mülteci kadınlar
 
 
Göç edenlerin yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Göç eden kadınlar “mülteci” ve “kadın” olmanın güçlüklerini bir arada yaşarken, tüm zorluklar en başta sağlık sorunları olarak mülteci kadınları etkiliyor.
 
Bağımsız İletişim Ağı’nın (Bianet) medyaya yansıyan haberlere dayanarak tuttuğu erkek şiddeti çetelesine göre, 2016 yılında erkekler tarafından katledilen 261 kadından 6'sı Suriyeli mülteci, 2017’de erkekler tarafından katledilen 290 kadından 17’si mülteci veya göçmen. Ocak 2018’de erkeklerce katledilen 13 kadından 4'ü mülteciydi.
 
Hak ihlalleri görünmüyor
 
Öte yandan mülteci kadınlara ve çocuklara yönelik hak ihlallerine dair sağlıklı veriye erişim de mümkün değil. İnsan Hakları Derneği’nin “Yaşamın Kıyısındakiler/ Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri 2020 Raporu’nda bu konunun nedeni şöyle açıklanıyor: “Tespitlerimize göre; Yasal statü almış mülteciler dahi yaşadıkları haksızlıklara karşı adli makamlara başvurma konusunda çekinik davranmakta, sınır dışı edilme korkusu ile hak talep etmekten dahi çekinmektedirler. Bu nedenle yaşadıkları pek çok olumsuzluk kayıtlara geçmemekte gizli kalmaktadır. Yoğunluklu yaşandığı tespit edilen kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, çocuklara yönelik hak ihlalleri, emek sömürüsü, ayrımcılık, adalete erişim engeli, çalışma hakkı ihlalleri, adalete erişim engelleri bu nedenle görünür olamamaktadır.”
 
En fazla etkilenen çocuklar oldu
 
Özellikle Suriye’de çocukların savaş bölgelerinde maruz kaldıkları ihlaller çokça gündemde yer edindi. Yine mülteci çocuklar da hakları ile yaşayabilmek için göç ettikleri yerlerde daha fazla ihlale uğruyor. Çocukların yaşam, eğitim, barınma, korunma, sağlık gibi hakları ihlal edilerek atölyelerde, fabrikalarda, tarlalarda “ucuz işgücü” olarak kullanılıyor, cinsel, fiziksel saldırıya uğruyor, katlediliyor, nefret söylemlerinin hedefi oluyor.
 
Mülteci çocuklar içerisinde 12-18 yaş arası kız çocukların 50 yaş üzeri Türk erkeklerle dini nikahla “ikinci-üçüncü eş” olarak evlendirildiği sıklıkla gündeme gelen konulardan. Yine bu konuda geniş bir çalışma yapılmaması, verinin açığa çıkmasını engelliyor.  
 
Eğitimde ayrımcılık
 
Yine İHD’nin 2020 raporunda çocukların temel haklarından biri olan eğitim hakkına erişememesine dair şu ifadeler kullanılıyor: “Pandemi nedeniyle uygulanan uzaktan eğitimde internet ve teknolojik imkanların yetersizliği ve genel işsizliğin mülteci çocukların daha fazla çalışmasına neden olmasına bağlı sorunlar yanında; önemli orandaki mülteci nüfusun kayıtlı olduğu il dışında ikamet ediyor olması nedeni ile çocukların okula kaydında yaşanan ciddi sorunlar, okullarda Suriyeliler için ayrı sınıflar açılarak çocukların diğerlerinden tecrit edilmesi, mültecilere ama özellikle Suriyeli öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik ayrımcı uygulama ve söylemlerin giderek artması, ortaokuldan başlayarak okullaşma oranının hızla düşüş göstermesi, üniversitede okuyan mülteci kadınların neredeyse yok denecek noktada olması sorunun boyutunu gözler önüne sermektedir.”
 
Türkiye’de mültecilere dair çalışmalar
 
Türkiye ve Kurdistan kentlerinde çoğunluğu Suriyeli olmak üzere sayıları 3 milyonu aşan mültecilere dönük devletin yeterince sorumluluğunu yerine getirmemesi karşısında yerel, ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütleri (STÖ), ekonomik, sosyal, psikolojik, hukuki destekte bulunmaya çalışıyor. 2016 yılı verilerine göre Türkiye'de Suriyeli mültecilere yardım eden 42 ulusal ve 14 uluslararası STÖ bulunuyor.
 
3 milyonu aşkın Suriyeli mülteci
 
Türkiye'de yaşayan mültecilerin Göç İdaresi Başkanlığı'nın 17 Mayıs 2023 tarihli verilerine göre, Türkiye'de kayıt altına alınmış geçici koruma yerindeki Suriyeli sayısı 3 milyon 381 bin 429. Göç İdaresi’nin bu rakamlarına göre yılbaşından bu yana kayıtlı Suriyeli sayısı 154 bin 569 kişi azaldı.
 
Göç İdaresi Başkanlığı’na göre, en çok Suriyeli barındıran şehir 531 bin 173 kişi ile İstanbul. İstanbul’u 444 bin 850 kişi ile Dîlok (Antep), 341 bin 909 kişi ile Riha (Urfa) takip ediyor. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun olduğu şehir ise yüzde 33,6 ile Kilis. Kilis’te 147 bin 919 Türkiye vatandaşı ile kayıt altına alınmış 74 bin 873 Suriyeli bulunuyor. Suriyeli yoğunluğunda Kilis’i yüzde 17,1 oran ile Dîlok takip ediyor.
 
Tehdit malzemesi yapıldı
 
Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Suriyeliler burada da hem ırkçı saldırılara maruz kaldı hem de iktidarın dış ilişkileri için şantaj malzemesi oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2016 yılında Avrupa’ya karşı kullandığı “Kusura bakmayın kapıları açarız” ifadeleri, mülteci politikalarını ve ne amaçla kullandığını açık şekilde gösterdi.
 
Hakları ihlal ediliyor
 
Yaşadıkları alanlarda gerçekleşen saldırılar ile başta yaşam hakkı olmak üzere, birçok hakkını kullanamaz duruma geldiği için topraklarını terk etmek zorunda kalan insanlar, haklarıyla yaşayabilmek için göç ettikleri yerlerde de saldırıya maruz kalıyor. Katledilme, psikolojik, cinsel, fiziksel, ekonomik ve daha birçok şiddet türüyle karşılaşan mültecilerin “yaşama hakkı”, “işkence ve kötü muameleden korunma”, “vatandaşlık hakkı”, “hareket özgürlüğü hakkı”, “ülkeyi terk etme ve ülkeye geri dönme hakkı” ve “zorla geri gönderilmeme hakkı” görmezden geliniyor.