Eren Keskin: Galatasaray Meydanı terk edilmez!
- 09:06 13 Haziran 2023
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - 28 yıldır sürdürdükleri soluksuz mücadelelerinde ilk günden beridir Cumartesi Anneleri’ni yalnız bırakmayan İHD Genel Başkanı Eren Keskin, “Bir polis memurunun özgürce bizim gözlerimizin içine baka baka, ‘Keşke size işkence edebilseydik’ diyen bir yer Türkiye. Ama Galatasaray’a çıkma kararlılığı devam ediyor ve devam edecek. Orayı yakınlarına ulaştıkları bir mekan, bir mabet gibi görüyorlar artık. O nedenle o meydan terk edilmez” sözleriyle herkesi destek vermeye çağırdı.
Bundan tam 28 yıl önce Cumartesi Anneleri / İnsanları, gözaltında, işkencede veya çeşitli devlet yöntemleriyle hak ihlallerine maruz bırakılarak kaybettirilen yakınlarının acılarını paylaşmak ve adalet arayışlarını sürdürmek amacıyla İstanbul İstiklal Caddesi’nde bulunan Galatasaray Meydanı’nda oturmaya başladı. Bu eylemin ilhamı ise Arjantin’de çocukları ve yakınları askeri cunta tarafından kaybedilen Plaza de Mayo Anneleri’nin 1977’de başlattığı eylemdi. 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü saat 12.00’de gerçekleştirilen ilk oturma eylemi, Emine Ocak’ın oğlu Hasan Ocak’ın 21 Mart 1995’te gözaltına alınması ve 58 gün sonra işkence ile katledilen bedeninin Kimsesizler Mezarlığı’nda bulunmasıyla başlatıldı. Gazeteci Nadire Mater'in de aralarında bulunduğu “Arkadaşıma Dokunma” kampanyasını yürüten bir grup, Hasan Ocak'ın cenazesinin bulunmasıyla “Her Cumartesi aynı saatte Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturalım” fikrini ortaya koydu.
Adalet arayışının kıvılcımı oldular
Oturma eyleminde, her hafta bir gözaltında kaybın öyküsü anlatılacaktı. Daha sonra medya ise meydanda oturan insanlara, “Cumartesi Anneleri” demeye başlandı. İlk günkü eylemlerinden itibaren tüm baskı, işkence ve gözaltı politikalarına rağmen Galatasaray Meydanı’ndan vazgeçmeyen Cumartesi Anneleri’nin talepleri arasında ise “gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması, failler ve sorumluların yargılanması, cezasızlığın son bulması ve Türkiye'nin BM Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme'yi imzalanması” yer aldı. Yalnızca İstanbulluların değil, uluslararası kamuoyunun da dikkatini çeken Cumartesi Anneleri’nin eylemi, kısa süre içerisinde Kurdistan ve Türkiye’nin dört bir yanından yüzlerce kayıp yakınını aynı talep ve umut ile eylemde bir araya getirdi. Ve zamanla meydandan geçen yurttaşlar ile anneler de her hafta destek vermeye başladı.
Haftalar çeyrek asra dönüştü, vazgeçmediler!
Haftalar akıp giderken Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi de yıllara yayıldı. Çeyrek asrı aşkın süre boyunca hiçbir gelişme yaşanmamasına rağmen yüreklerindeki acı ve dinmeyen gözyaşlarıyla yaz kış demeden meydanı bir kez olsun terk etmeyen Cumartesi Anneleri’nin eylemleri, “Çocuklarımız, yakınlarımız öldüyse kemiklerini verin, yalnızca bir mezarımız olsun. Yaşıyorlarsa da evlatlarımızı bize verin” seslenişi karşısında defalarca uğradıkları polis şiddeti ve gözaltılara rağmen adalet arayışlarını durduramadı. 2018 yılında 700’üncü haftalarında düzenledikleri eylemleri Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından yasaklanan ve “699 haftadır bu meydandayız” diyen Cumartesi Anneleri, 25 Ağustos 2018'de Galatasaray Meydanı’nda eylemlerini gerçekleştirmek istediklerinde darp edilerek gözaltına alındı. Gözaltılardan iki yıl sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame ile 46 kişiye İstanbul 21’inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı’nda düzenledikleri eylemlerinin polis ablukasına alınması sebebiyle, 700’üncü haftadan itibaren 5 yıl boyunca Galatasaray Meydanı’nda toplanmalarına izin verilmedi. Yasaklamanın ardından mücadelelerinden vazgeçmeyen anneler, her hafta eylemlerini farklı alanlarda sürdürmeye devam etti.
5 yılın ardından yeniden hafıza mekanlarındalar
700’üncü hafta eyleminde polis saldırısında darp edilerek ters kelepçeyle gözaltına alınan Cumartesi İnsanı Maside Ocak Kışlakçı, polis şiddeti ile “toplantı ve gösteri yürüyüşü” hakkının ihlal edilmesine karşı 10 Eylül 2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılığın suç duyurusuna 2 Mayıs 2019’da takipsizlik kararı vermesi üzerine Haziran 2019’da Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunan Maside için AYM geçtiğimiz aylarda, “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme” hakkının ihlal edildiğine hükmederek, manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Bu kararın ardından takvimler 8 Nisan’ı gösterdiğinde Cumartesi Anneleri / İnsanları, 5 yılın ardından yeniden Galatasaray Meydanı’na çıkma kararı aldı.
AYM’den ikinci kez ihlal kararı!
Ancak çeyrek asrı aşkın süre boyunca maruz kaldıkları devlet pratiği bir kez daha kendisini gösterdi. Polisler her hafta eylemde, meydana çıkan iki anne Hanım Tosun ve Hanife Yıldız ile birlikte Cumartesi İnsanları ve insan hakları savunucularına “yasak” gerekçesiyle saldırarak ters kelepçe ile gözaltına alıyor. Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’ndaki ısrarlı mücadelesi sürerken, AYM ise ikinci kez ihlal kararı verdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin 10 Eylül 2018 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusunun “kovuşturmaya yer olmadığı” gerekçesiyle AYM’ye yaptığı başvuru, 5 Mayıs’ta karara bağlandı. AYM, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiği”ne ilişkin başvuruyu kabul edilebilir bularak, Gülseren’e tazminat ödenmesine hükmetti.
28 yıldır kayıp yakınlarının yanında
Annelerin 28 yıl önce başlattığı bu ısrarlı mücadelede ilk günden beridir eylemlere katılan isimlerden biri de İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin. Nerede bir hak ihlali olsa, şiddete, tacize ya da tecavüze maruz kalan bir kadın ve çocuk olursa dayanışma göstererek mücadelelerini sahiplenen Eren, 28 yıldır Galatasaray Meydanı’ndaki mücadele pratiğinin destekçilerinden biri. O tarihten beridir kayıp yakınlarını yalnız bırakmayan Eren, 5 yılın ardından yeniden meydana çıkan ve 8 haftadır da inatla sürdürülen eylemlerde ters kelepçe ile gözaltına alınanlar arasında yer alıyor. Eren, 5 yıl sonra yeniden meydana çıktıkları eylemlerinin 7’nci haftasında maruz kaldıkları polis işkencesi ve 28 yıllık mücadelelerine dair JINNEWS’e konuştu.
‘Polis engellemesi yasa ve hukuk dışıdır’
“Cumartesi Anneleri, bir sivil itaatsizlik eylemi olarak bu coğrafyada en meşru kabul edilen, bütün dünyada da saygı duyulan bir eylem” diyen Eren, “Kayıp yakınlarının çocuklarını ya da yakınlarını gözaltında kaybetmiş olan insanların çok meşru taleplerini dile getirdikleri bir eylem” sözlerini kullandı. 1995 yılından bu yana devam eden eylemlerin 2018 yılından bu yana engellendiğini söyleyen Eren, “Engellenme nedeni de çok hukuk dışı. Sanki burada bir takım yasa dışı eylemler yapılıyormuş gibi. Oysaki Cumartesi Anneleri eylemi her zaman sessiz, sakin, slogan dahi atılmayan bir sessiz eylem biçimidir. Buna rağmen engelleniyor. Ancak en son geçtiğimiz aylarda Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız başvuruda bir ihlal kararı verildi. Anayasa Mahkemesi açıkça dedi ki, ‘Cumartesi Anneleri’ne polisin yaptığı bu engelleme yasa ve hukuk dışıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır’. Böyle bir karar olmasına rağmen o karardan sonra yeniden alan çıkmaya başlandı. Ve yine son derece hukuksuz bir şekilde engelleniyor. Neden engelleniyor? Çünkü Türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti değil” değerlendirmesini yaptı.
Polisler işkence etmek istediklerini itiraf etmiş!
Eren, 7’nci haftalarında yaşadıkları polis işkencesini, “En yüksek mahkemenin verdiği kararı bir polis kabul etmiyorsa o karar uygulanmıyor ve işkence uyguluyorlar. Geçtiğimiz hafta kolları kıracak şekilde kollarımızı kıvırarak ve bastırarak, büyük bir acı duymamıza neden olarak ters kelepçe uyguladılar. Ve biz bu ters kelepçenin bir kötü muamele, işkence yöntemi olduğunu dile getirdiğimizde kadın polisler bize açıkça, ‘Keşke işkence yapsaymışız’ diyebildiler. Çünkü bunları özgürce söyleme hakları olduklarını düşünüyorlar. Bu devletin kendi iç hukukunda da işkence yasak. Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne bununla bağlamış kendini. Ama bir polis memurunun özgürce bizim gözlerimizin içine baka baka, ‘Keşke size işkence edebilseydik’ diyen bir yer Türkiye” sözleriyle anlattı. Yaşadıklarının çok büyük bir hukuksuzluk olduğunu belirten Eren, yakın süreçte yeni İçişleri Bakanı ile görüşmeyi planladıklarının bilgisini verdi.
‘Yakınlarına ulaştıkları bir mabet gibi görüyorlar…’
Cumartesi Anneleri ve İHD Gözaltında Kayıplar Komisyonu’nun tüm polis işkencesi ve engellemelere rağmen eylemlerini sürdürme kararlılığında olduğunu paylaşan Eren, “Tabii ki de çeşitli toplantılar yapılıyor bu konuda. Ama Galatasaray’a çıkma kararlılığı devam ediyor ve devam edecek. Çünkü oraya gelen kayıp yakınlarının tek istedikleri yeniden yakınlarına kavuşmak, en azından cenazelerin onlara verilmesi. Ve orayı yakınlarına ulaştıkları bir mekan, bir mabet gibi görüyorlar artık. O nedenle çok önemli orası. Oraya gittiğinde gözaltına alınacağını bilse dahi o anne huzur duyarak geliyor. Sanki çocuğuna gidiyor duygusuyla gidiyor. Ya da abisine, eşine, babasına, kimse kayıpları o duyguyla geliyor. O nedenle o meydan terk edilmez” ifadeleriyle mücadelede ısrarcı olduklarını vurguladı.
Eyleme destek çağrısı
Herkesi Cumartesi Anneleri / İnsanları’nın mücadelesini sahiplenmeye çağıran Eren, “Bizler insan hakları savunucuları olarak kendisine demokratım, insan hakları savunucusuyum, sosyalistim, hatta liberalim diyen, demokrasi isteyen herkesin bu eyleme destek vermesi gerektiğini düşünüyoruz” sözleriyle seslendi.