‘Sokaklarda kazandık, seçimleri kurtuluş olarak görmedik’
- 09:02 12 Haziran 2023
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Seçim sonrası oluşturulan yeni kabine ve Meclis profilini değerlendiren kadınlar, cumhuriyet tarihinin en geri ve kadın düşmanı iktidarının oluştuğunu belirterek, şaibeli bir seçim sürecinin yaşandığını ancak haklarını sokaklarda kazanan kadınlar için seçimlerin hiçbir zaman kurtuluş olarak görülmediğini vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından kurulan yeni mecliste HÜDA PAR ve Yeniden Refah Partisi gibi kadın kazanımlarını hedefine koyan partiler yer alıyor. Kurulan yeni kabinede ise Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışında kadın bakan bulunmuyor. Kadın hakları konusunda oldukça geri bir yerde duran Türkiye, bu yeni oluşumla birlikte Afganistan ve İran gibi şeriat kurallarıyla yönetilen ülkelerin antidemokratik politikaları doğrultusunda ilerliyor.
Bu gidişattan kaygı duyan feminist aktivistler ise yılgınlık ve umutsuzluk havasına itiraz ediyor. Kadınların zaten geleceğini seçimlere teslim etmediğini belirten aktivistler, kadınların mücadelesinin daha da genişleyeceğine ve mücadele yöntemlerinin de çeşitleneceğine işaret ederek, seçim sonrası sürece dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Kadınları iyi bir gelecek beklemiyor’
Cumhuriyet tarihinin en geri ve kadın düşmanı iktidarının oluştuğunu ve dolayısıyla kadın kazanımlarının tehdit altında olduğunu belirten EŞİK gönüllüsü Gülnur Aksop başta miras, nafaka hakkı ve 6284 Sayılı Yasanın tehlike altında olduğunu dile getirdi. Gülnur, “Şiddet tanımı çok geniş, ‘kadının beyanı nasıl esas olur’ gibi söylemler karşımızda. Hatta 6284 kırmızı çizgimizdir diyen Özlem Zengin’e karşı Fatih Erbakan daha seçilmeden ‘Özlem Zengin’le ilgileneceğiz’ diyerek açık açık tehdit etmişti. Meclis’te üç eşli vekil bile var. Cinsel istismar suçlarının suç olmaktan çıkarılması, evlilik yaşının düşürülmesi, zinanın suç olması ki çok eşli bir erkek için zina suç olmamış olacak. LGBTİ+’ların var oluşunu bile suç haline getirmek, kadınların fıtratına uygun işlerde çalışması, karma eğitimin kaldırılması, Maneviyat Danışmanı adı altında hiçbir pedagojik bilgisi olmayanların eğitime sokulması, okulların tarikatlara açılması. Kısaca doğumdan ölüme hayatın hiçbir anında iyi bir gelecek beklemiyor bizi” dedi.
‘İran, Afganistan olma riskimiz var’
İktidarın bir süre sonra ülkeyi şeriat hükümleriyle yönetmeye çalışacağını ifade eden Gülnur, “Laiklik şimdiden lime lime edilmeye çalışıldı. Dolayısıyla elbette bir İran Afganistan olma riskimiz var. İranlı arkadaşlar bizdeki her hareketin ardından ‘tıpkı bizdeki gibi’ diye çırpınıp duruyorlardı zaten. Ancak her şeye rağmen Türkiye’de oldukça güçlü bir kadın hareketi var. Eşikte her kesimden kadın bir arada haklarımız için mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu süreçten sonra AKP’ye oy veren EŞİK içinde olmayan kadınların bile mücadeleye katılacaklarını düşünüyorum. Laikliği yok etmek heveslilerini çok kolay bir ülke beklemiyor. En büyük gücümüz birlikteliğimiz. Birlikte olma mücadele alanını genişleterek hayatın her alanında ortak mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” şeklinde ifade etti.
‘Kadınlar sadece aile üzerinden konumlandırılmak isteniyor’
Kadının yerinin sadece Anayasada bulunduğunu ve bunun da kaldırılmak istendiğini ifade eden Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) MYK üyesi Nevin Aytekin yeni Anayasa teklifi ile kadınların yazıda var olan haklarının da yok edilmek istendiğini belirtti. Kadının sadece aile üzerinden konumlandırıldığını belirten Nevin, “Yalnız yaşayan kadın yok, eşinden ayrılan kadın onlar için yok. Kadın anne ise var. İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırdılar, şimdi 6284 sayılı yasaya da laf etmeye başladılar. Bu Anayasaya karşı örgütlenmekten, mücadele etmekten başka yapacak bir şeyimiz yok. Kadın mücadelesi tüm mücadelelerin önünde olmuştur. Son zamanlarda bütün ülkelerde kadınların isyanı söz konusu. LGBTİ+’lara da saldırılar var. Ötekileştirme, yok sayma onları da yok edecek. Şimdiye kadar yaptığımız gibi mücadele edeceğiz” şeklinde dile getirdi.
‘Kadınlar seçimi hiçbir zaman kurtuluş olarak görmedi’
Şaibeli bir seçim sürecinin yaşandığını ancak haklarını sokaklarda kazanan kadınlar için seçimlerin zaten hiçbir zaman kurtuluş olarak görülmediğini ifade eden Mor Dayanışma aktivisti Sevde Ünal ise seçim muhalefet tarafından kazanılsa da kadınların haklarının verilmeyeceğini dile getirdi. Sevde, “Bundan sonra bizim mücadelemiz açısından bir değişiklik olmadı ama ‘Kadınları sahiplendireceğiz’ diyen zihniyetin, Konca Kuriş’in katillerinin olduğu HÜDA PAR’ın, 'LGBTİ+ derneklerini kapatacağız' diyen Yeniden Refah’ın olduğu meclisteyken mücadelemizi daha genişletme ve yayma artık bizim için şart oldu” şeklinde konuştu.
‘Feminist hareket politik süreçlerini sorgulamalı’
20 yıllık AKP iktidarının politikaları sonrasında Meclis’te oluşan tablonun şaşırtmadığını ifade eden Bodrum Kadın Dayanışma Derneği Başkanı Figan Erozan da, İslami tandanslı siyasi partilerin meclise girmesinin onlara Türkiye siyasetine yön vermede legal haklar kazandırdığını belirtti. Erkek egemenliğinin her zamanki gibi bugün de kadınlara karşı el sıkıştığını söyleyen Figan “Tüzüğünde şeriattan bahseden HÜDA PAR’ın Meclis'e girmesi önemli. Ama seçim sonuçlarını hem muhalefetin hem de feminist hareketin kendisini tekrar tartışmaya açması gerekir. Var olan siyasete değil başka bir siyasete göre kendimizi örmemiz gerekirdi. Millet İttifakı'na endeksli siyasete yurttaş itibar etmedi. Biz kadınlar olarak kendi özgün gücümüzü seçim sürecinde kullanmadığımızı düşünüyorum. Feminist hareket, ne istiyoruz nasıl bir dünya istiyoruz nasıl bir yol yürüyeceğiz şeklinde politik süreçlerini sorgulamalı” diye belirtti.
‘Her alan interaktif kullanılmalı’
Kadınların daha zor ve daha dar siyaset alanlarına sıkıştırıldığını, bu gidişata dur demenin tartışmasının yapılmasının gerektiğini ifade eden Figan, “Bizim 400 yıllık tarihimiz var. Bu anlamda Ortadoğu’daki kadın mücadelesinden ayrışıyor. Kadınların itaat edeceğini düşünmüyorum. İtirazın başka politikasını öreceğimizi düşünüyorum. İttifaklarla değil hem sokağı hem de her alanı interaktif kullanmakla, sözümüzü tartışmaya açmayacak yerde politika örgütlememiz gerektiğini düşünüyorum” dedi.
‘Yılgınlık havasına itiraz edilmeli’
Seçim sonuçlarıyla yayılan yılgınlık ve umutsuzluk havasına itiraz edilmesi gerektiğini dile getiren Figan, zaten kadınların hiçbir zaman kaderini Meclis’e teslim etmediğini dile getirdi. Figan, “Kaderimizi meclise emanet etmediysek bundan sonra da öyle olacak. Mücadelenin biçimlerini değiştireceğiz. Sanki onlar iktidara gelince kadınlar kurtulacak gibi bir politikaya itirazım var. Biz umudu kendimizden alıyoruz. Evlerden sokaklardan geliyoruz. Dün ne ise mücadelemiz, bu gün de o olacak” şeklinde ifade etti.