Kobanê Davası: Seçim bir son değil başlangıç
- 13:22 7 Haziran 2023
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan Aynur Aşan, seçim sürecine ve sonuçlarına vurgu yaparak, “Bu seçim bir son değil başlangıç. Kadın mücadelesinde de mücadelemiz devam edecektir” mesajı verdi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 25’inci duruşmasının 2’inci oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi heyeti tarafından görülen davanın duruşmasına Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Dersim Milletvekili Ayten Kordu, İstanbul Milletvekilleri Celal Fırat ve Çiçek Otlu, Amed Milletvekilleri Sevilay Çelenk Özen, Serhat Eren, Mersin Milletvekili Ali Bozan, Colemêrg Milletvekili Vezir Parlak, Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, Êlih Milletvekili Zeynep Oduncu, Şirnêx Milletvekili Ayşegül Doğan Dağlı, HDP Ankara İl Örgütü ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar katıldı.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşmada hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan tutuklu siyasetçiler ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, mahkeme savcısının tutuk incelemesine dair mütalaayı okuması ile başladı. Daha sonra HDP eski Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyesi Ali Ürküt söz aldı. Ali, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın seçim propagandasını Kobanê Davası üzerinden yürütüldüğüne ve bu yolla bir linç kültürü yarattığını belirtti.
Bilinçaltında suç işlendi
Ardından HDP MYK üyesi Alp Altınörs, söz aldı. AİHM’nin Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ kararında Kobanê’de DAİŞ’e karşı bir çağrı yapıldığı değerlendirmesini anımsatan Alp, “Savcılığın hazırladığı mütalaa ile bize başka bir kast üretilmeye çalışıyor. AİHM kararlarını ara kararlarınızda keyfi yorumluyorsunuz. Kararları okumadığınızı düşünüyorum. Bu karar, dosyayı içeren bir karar. Tahliye edilmesi gerektiği söyleniyor. Kararda adınızı vermiş, ‘22’inci Ağır Ceza Heyeti’ diyor. Bu kararda, ‘HDP’nin tweetter hesabından yaptığı paylaşımlarda kast, DAİŞ’in saldırısına karşı Kobanê halkıyla dayanışmak içindir. Şiddet eylemleri doğrudan tweetin bir sonucu olarak görülemez ve tutuklamanın gerekçesi olamaz’ diyor. Bu karar bu dosyaya ilişkin. Benim suçum, tweete destek vermişim. Nasıl vermişim: ‘Sanığın bilinçaltında verilen MYK rolüyle kendisine verilen görevi yerine getirdiği’. Bilinçaltında örgüt üyeliği olur mu? Gördünüz mü böyle bir şey? Bilinçaltı rüyalarla ilgilidir. Ben rüyamda mı PKK’ye üye oldum? Bana kimse bir rol vermedi. Ben HDP’nin Türkiye’de oynayacağı role inandım ve kongrede üye oldum. Orada da MYK’ye girmek istiyorum dedim, seçildim” diye konuştu.
‘Tweet üzerinden yürütülen linçe karşı mücadelemiz sürecek’
Alp şöyle devam etti: “Yanı başınızda bir soykırım uygulanırken buna sessiz kalmadınız diye terörist mi oluyorsunuz? Şengal'de yaşanan Êzidî soykırımından 1,5 ay sonra bu olayın tarihi. Dün Şengal’de olanlar yarın Kobane’de de olacaktır. IŞİD'in lideri Kürtlerin karısı kızı sizlere helaldir diye fetva vermedi mi? Siz bir soykırımı yargılıyorsunuz. AKP seçim zaferini Selo’ya idam sloganı ile kutluyor. Bir tweetten yürütülen linç sürecini dağıtmak için mücadelemiz sürecektir. Bu kumpas davaları, bu hukuksuzluklar, bizim demokrasi güçlerimiz içinde çok da etkili değil.”
‘Dosya bir intikam dosyasıdır’
Alp’in ardından Ayla Akat Ata söz aldı. Sürecin yürütücülerinin dışarıda elini kolunu sallayarak gezdiğini kendilerinin ise yargılandığını belirtti. Çözüm süreci yürütücülerinin yeniden görev aldıklarını belirterek şunları kaydetti: “7 Haziran’da masa devrildi. AKP ilk defa iktidardan düştü. Seçim bitti. Bizim toplumun yarısına bıraktığımız miras bu kutuplaşma oldu. Erdoğan, ilk konuşmasında kitlesine düşmanlaştırıldık, idam istendi. Daha sonra Stoltenberg’in yanında konuştu. Burada, ‘Millet olarak bu güçlü birlikteliği yeniden tesis etmemiz gerekiyor. Geçmişteki hatalardan ders çıkararak istikbali inşa etmeliyiz. Gün bir olma günüdür. Barışmanın yollarını arayalım” dedi. Bunlar içi boş sözler değil. Biz burada nasıl yargılanıyoruz? O dönem görüşmeleri yapan insanlar bu dönem bakan olabiliyor. Biz nasıl yargılanıyoruz? 52 insanın katili olarak yargılanıyoruz. Bu ülkede her an her şey olabilir. Bizim tutuklanmamızın gerekçesi yoktur. Bu dosya toplumda bir karşılığı varsa biz de burada siyasetçiler olarak söz kurmak zorunda kalıyoruz. Bu bin yıllık kardeşliğinizi haksız hukuksuz yere yargılayamazsınız. İsyanın gerekçelerini ortadan kaldırmak varken, masa devrildikten sonra hiç yaşanmamış bir karanlığı Kürtlere yaşatmak doğru değildi. Türkiye toplumu çok kültürlü bir toplumdur. Ya buna uygun politikalar yürütülecek ya da bunlar zahiri zaferlerdir. Erdoğan’ın en büyük başarısızlığı Kürt sorununu çözememektir. Bu dosya bir intikam dosyasına dönmüştür. Bu salonda ne hukuk ne adalet vardı. Daha önce ‘Hukuk yoksa vicdanınız vardır’ demiştim. Ne yazık ki bunun da karşılığını göremedim. Bugün neden İmralı’ya gidilemiyor. Bize gidin dendi. Oslo sürecinden devlet ile temaslarımız oldu. Bunları tek başımıza mı yaptık? Bunların hepsinin müsebbibi bir tweet ve tweeti paylaşan bir milletvekili.”
Heyete: Sırtınızı güçlü yere dayamışsınız
Ayla’nın ardından söz alan Aynur Aşan, Kürtçe yaptığı savunmasında Türkiye’de Kürt sorunu olmadığını, Türkçülük sorunu olduğunu ve Türkçülük sorunu sonucunda Kürt sorununun açığa çıktığını söyledi. Kürtlerin statü, anadilde eğitim ve kültürel haklarını istediğini belirterek şunları kaydetti: “Kürtlerin en meşru hakları bu seçimde de olduğu gibi manipüle edildi ve kriminalize edilmeye çalışıldı. Size soruyorum, yargı bağımsız mıdır? Eğer yargı bağımsızsa şu anda sadece ben değil burada yargılandığım arkadaşlarımın tamamı ve bu dava paralelinde yürütülen davalardan yargılananların tamamı tahliye edilir. Sizin heyetiniz vicdanı görevi yerine getirmedi. Bu görevi yerine getirmek de cesaret ister. Demek ki sırtınızı güçlü yere dayamışsınız. Ondan dolayı dosyayı virgülünden noktasına devam ettiriyorsunuz. Bütün tutuk devam gerekçelerimizde bir nokta bile değiştirilmedi. Yaşama dümdüz bakıyorsunuz, sabit fikirlisiniz. Bu iktidarın bu ırkçı söylemlerle 5 yılı getireceğine inanıyor musunuz? Altının boşaltıldığı ekonomi ile bu durum 5 yıl sürer mi? Yargı, bu önyargılarla 5 yıl ben bağımsızım diyebilir mi? Vermiş olduğunuz kararlar Türkiye’nin 5 yıllık kararını şekillendirecek.”
Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunuldu
Aynur şöyle devam etti: “Savcı mütalaasında barış süreci yok sayılıyor. Bu süreci kim yürüttü? Bu değerli süreç, ‘benim haberim yok’ denilerek ortadan kaldırıldı. Bütün yükü de Kürt halkının sırtına atıldı. Hepimiz de biliyoruz, Türkiye diplomasisinde cumhurbaşkansız kimse bir karar veremez. Biz özgür bir iradeyle hareket ettiğimizden dolayı bugün burada yargılanıyoruz. Cumhurbaşkanı sözleriyle anayasayı ayaklar altına aldı, suç işledi. Ben burada cumhurbaşkanı hakkında suç duyurusunda bulunuyorum: Hepimizi burada 52 kişinin katili olarak lanse etti. Yandaş medyada yer alan yorumcular, Demirtaş’ın katil olduğunu söylemekte ve bunu topluma yüklemeye çalışmaktalar. Bu dosyada yargılanan bütün arkadaşlarım katil, terörist olarak lanse ettiler. Bunun sebebi de savcının mütalaası, sizin bizim üzerimizden yürüttüğünüz tavırlarınızdır. Ben sizi de bu durumdan sorumlu görüyorum. Siz bağımsız karar veremezsiniz. Size bu şekilde dayatılıyor ama bir seçeneğiniz var. Kendi vicdanınız ile cübbenizin yeminine sadık kalarak bütün arkadaşlarımızı tahliye edebilirsiniz. Böyle bir karar vermenizi bekliyorum.
Seçim bir son değil başlangıç
Bu seçim bir son değil başlangıç. Kadın mücadelesinde de mücadelemiz devam edecektir. Yükümüz ağır. Bu seçim sürecinde kadınların özgürlükleri hakkında söylenen sözler küçük sözler değildi. Bütün kadınlara çağrıda bulunuyorum: Bu seçim sürecinde kadın yaşamı hakkında öne sürülen sözlere tepkilerinizle cevap verin. Kadın özgürlük mücadelesini yükseltip buna cevap verin.”
Duruşmaya ara verildi.