Tecrit ve ihlaller arttı: Yapısal çözümler getirilmeli

  • 09:07 7 Haziran 2023
  • Güncel
 
Elfazi Toral
 
İSTANBUL - Cezaevlerinde çok ağır bir tecrit politikası uygulandığını söyleyen CİSST Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut, “Hapishaneler son 3-4 yıldır krizler zincirinde. Başvurular çığ gibi büyüyor. Artık daha yapısal çözümlerin getirilmesi gereken alanlar olmalı” sözleriyle ihlallerin bir an önce son bulması gerektiğini vurguladı.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit politikası tüm cezaevlerine sirayet ediyor. İmralı’dan başlayarak Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinin büyük bir bölümüne yansıyan sistematikleşmiş baskı ve işkence uygulamaları, tecrit politikasıyla birlikte her geçen gün daha da derinleşiyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri gün be gün artarken, ağır hasta tutsakların durumu da gitgide ağırlaşıyor. Birçok kurum ve sivil toplum örgütü de, son yıllarda daha farklı bir boyuta ulaşan ihlallerle birlikte cezaevlerinin adeta işkence ve ölüm merkezlerine dönüştüğünü dile getiriyor.
 
Yaşam hakları ellerinden alınıyor!
 
Yine cezaevlerindeki siyasi tutsakların sağlık ve yaşam hakları da yok sayılıyor. Tutsakların aile görüşü, sağlık, spor ve yaşam hakkı ellerinden alınıyor, hasta tutsakların ağır hastalıklarına rağmen tedavi hakları engelleniyor. Yine son yıllarda sıkça yaşanan olaylardan biri de yaşam ve “dışarı” ile olan iletişimleri tümden kesilen ve tecrit altında tutulan tutsakların şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesi. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishaneler Komisyonu’nun “2022 Hapishaneler Raporu”na göre son bir yılda cezaevlerinde 50’den fazla adli ve siyasi tutsak “şüpheli” bir şekilde hayatını kaybetti.
 
Cezaevi İnfaz ve Sivil Toplum Derneği (CİSST) Savunuculuk Koordinatörü Berivan Korkut, cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve hasta tutsakların durumuna dair JINNEWS’e konuştu.
 
‘Gözlem Kurulu’na verilen yetki derhal geri alınmalı’
 
Tutsakların sorunlarını dile getirdiği zaman cezaevi idaresi ile sorun yaşadığını belirten Berivan, “Adli veya siyasi mahpusların idareye yaptıkları başvuru, içeride kalma sürelerinin etkilemesine yol açacak bir uygulamaya dönüştü” dedi. Koşullu salıverilmenin mahkemenin kararı üzerinden yürütülmesi gerektiğini ifade eden Berivan, “Hiçbir uzmanlığı ve bu konuda yeterli deneyimi olmayan, mahpuslarla yeri geldiğinde birebir sorun yaşayan bir kurul tarafından ve bu kadar subjektif değerlendiren -örneğin, biri kurslara katılmadığı için, biri eğitimlere devam etmediği böyle gerçekten belirsiz dengelenemez, tahmin edilemez- bir noktaya getirildi. Ve buradaki tek temel çözüm, İdare ve Gözlem Kurulu’na verilen bu yetkinin derhal geri alınması, bu insanların içeride kalıp kalmaması gibi çok yapısal bir sorunda mahkeme dışında hiçbir organın yetkili kılınmamasıdır” şeklinde konuştu.
 
‘Sağlığa erişim Türkiye’de her zaman ciddi bir sorun’
 
Cezaevlerinde sağlığa erişimin çok ciddi bir sorun haline geldiğini vurgulayan Berivan, kovid sürecinin de tutsakların hastaneye gidememelerine neden olduğunu sözlerine ekledi. Berivan, “Pandemi, mahpusların hastanelere gitmeme sorununa yol açtı. Ve aslında şu an içeride de dışarıda da gerek koşullardan, gerek de sevk edilmediği için hastaneye gidemeyen hastalar ve tedavi edilecek olanlar da tedavi edilmedi. Bu da geri dönülemez bir duruma geldi. Sağlığa erişim konusu, Türkiye cezaevlerinde her zaman ciddi bir sorundur” diyerek pandemi ile birlikte artan sorunları anlattı.
 
İnsanca koşullarda tedavi hakkı!
 
Ağır hasta tutsakların tedavi olanaklarının çok sınırlı olduğunu da ifade eden Berivan, bu sorunların Türkiye’nin “adalet” sistemi tarafından görülmesi gerektiğini ele aldı. Berivan, “Artık daha yapısal çözümlerin getirilmesi gereken alanlar olması gerektiğini düşünüyoruz. İnsanlar cezaevlerinde bu koşullarda tedavi göremiyorsa, bir an önce dışarıda tedavilerini insanca koşullarda görmesi ve o olanakların yaratılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda yapısal adımların atılması gerek. Çünkü bu sorun ne dünün sorunu ne de bu günün. Gerçekten artık yapısal bir noktaya gelmiş ve yapısal çözümler gerektiren bir sorun” diye konuştu.
 
356 bin kişi tutsak!
 
Türkiye’de tutsak sayısının çokça arttığını aktaran Berivan, “Sadece siyasi tutsaklar değil, adli tutsakların da sayısı arttı. Hapishaneler çok kalabalıklaştığında infaz düzenlemesi ile o kitleyi boşaltıyor. Ama kısa zamanda o kişilerin yerine yenilerini getiriyor. Mahpus sayısı cumhuriyet tarihinde 50-60 binlerdeyken, son yıllarda çok daha fazla artmış durumda. Şu anda 356 bin mahpustan bahsedersek, bunun daha kapsamlı ve disiplinli, sadece cezalandırma mantığı üzerinden kurgulanmamış bir yapı üzerinden tartışılması ve çözümler üretilmesi gerekli” değerlendirmesinde bulundu.
 
Krizler zinciri…
 
“Cezaevi yoksulluğu”nun da oluştuğunu dile getiren Berivan, “Hapishaneleri değerlendirdiğimiz zaman, son 3-4 yıla baktığımızda krizler zincirinde. Çok ciddi bir hapishane yoksulluğundan bahsediyoruz. Hapishanelerdeki hak ihlallerini tartıştığımız zaman, kadınların pede ulaşamaması da hak ihlalidir. Aile görüşü yapamamaları, televizyon izleyememeleri, elektrik faturalarını ödeyememeleri ve o yoksullaşma ile getirdiği ihlallerle çok fazla karşılaşıyoruz” aktarımını yaptı. Cezaevlerindeki kısıtlamalar ile sosyal aktiviteler, spor hakkı ve daha birçok aktivitenin de olmadığını paylaşan Berivan, “Pandemi gibi bir süreci dışarıdakiler geride bırakırken, cezaevlerinde maalesef bu iyileşme sürecine dair bir adım atılmıyor. Sosyalleşmeleri, psikolojik destek alabilmeleri, aileleriyle görüşebilmeleri ve var olan krizi atlatabilmeleri için hiçbir çözüm getirilmedi. O kriz döneminde getirilen yasaklamalar maalesef ki hala devam etme noktasında” ifadeleriyle pandemiden bu yana politikaların değişmediğini belirtti.
 
‘Başvurular çığ gibi büyüyor’
 
Cezaevlerinde çok ağır bir tecrit durumunun yaşandığının altını çizen Berivan, “Türkiye mahpuslarında maalesef işkence ve kötü muamele ile mahpuslardan gelen şikayetlerin etkin soruşturulmadığını, çoğu zaman kamu tarafından haklı bulunduğu için insanların adalet duyguları sarsılıyor” dedi. Tutsakların herhangi bir başvuru yaptığında infazlarının yakılmasıyla karşı karşıya kaldığını dile getiren Berivan, “Tutsaklar, yaşadıkları bütün kötü işkence ve muameleler karşısında Meclis’e ve sivil topluma başvuruyor. Tüm o olumsuzluklara, kapatılmış alanlarına rağmen bu süreçleri başlatıyorlar. Maalesef mahpuslar etkin soruşturmada bir karşılık alamıyor. Ve başvurular çığ gibi büyüyor” sözleriyle bir an önce ihlallerin son bulması gerektiği çağrısında bulundu.