‘KDP Hewlêr’i Kürt düşmanlarının yuvası yaptı’

  • 09:05 2 Haziran 2023
  • Güncel
 
Rojda Aydın
 
HABER MERKEZİ- Güney Kurdistan’daki katliamlara ilişkin değerlendirme yapan gazeteci Beritan Zagros, aylar geçmesine rağmen Jineoloji Araştırma Merkezi üyesi ve gazeteci Nagihan Akarsel’in katiline ilişkin bir açıklama yapılmadığını, KDP’nin Kürt düşmanları ile işbirliği yaptığını belirterek, “Siyasetçi, yurtsever ve gazetecilerin katilleri Hewlêr’e kaçıyor. Bunların Hewlêr’e kaçması tesadüf değil. Hewlêr ne Güney halkı ne de Kürtler açısından güvenli bir yer değil. Kurdistan’ı işgal edenler, katiller ve yabancı istihbaratlar için güvenli bir yuva gibi” dedi. 
 
Türkiye’nin KDP ortaklığı ile Güney Kurdistan’a yönelik saldırıları aralıksız sürüyor. Güney Kurdistan’da Türkiye ve KDP işbirliği ile birçok gazeteci, akademisyen ve siyasetçi katledildi. Saldırılarda katledilenlerden biri de Jineoloji Araştırmaları Merkezi Üyesi gazeteci Nagihan Akarsel. Nagihan, 4 Ekim 2022 tarihinde Silêmanî’de katledildi, 5 Ekim 2022 tarihinde de Silêmanî Asayişi katilin gözaltına alındığını duyurdu. Aradan geçen zamana rağmen konuya ilişkin farklı bir açıklama yapılmadı. 
 
2 Mayıs’ta da Kürt siyasetçi Azime Arsun, tedavi için yurt dışına çıkarken Hewlêr Havaalanı'nda  KDP tarafından gözaltına alındı. Kürt siyasetçi, akademisyen ve gazetecilere yönelik saldırılar ile Güney Kurdistan’a yönelik yapılan saldırıları gazeteci Beritan Zagros JINNEWS’e değerlendirdi. 
 
‘Hewlêr güvenli bir yer değil’
 
KDP’nin Kürt düşmanı politikalarına dikkat çeken Beritan, “KDP iktidarını esas olarak Kürt düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Kürtlerin katillerini koruyor. MİT, Hewlêr’de örgütleniyor. Operasyonların koordinesini ve istihbaratı burada sağlıyor. KDP hem Türk devletine hem de diğer ülkelerin istihbarat örgütlerine Hewlêr’de büyük imkan sağlıyor. Ajanlığı kabul etmeyen yurtseverlerin yaşamasına izin vermiyor. Kalanların da Türkiye’nin insan hakları ihlallerine karşı demokratik, sivil bir eylem içerisine girmelerine izin vermiyor. En pasif bir eyleme bile izin vermiyor. ‘Başkent’ dedikleri bir kentte Türk devletinin sponsorluğunda Kürtlere saldırıyorlar.  Hatta Hewlêr’de  özgürlük isteyen Kürtlere ‘terörist’ diyorlar. Son birkaç yıl içerisinde Kuzey Kurdistanlı yurtseverleri sınır dışı ettiler ya da tutukladılar. Hasta işçileri aileleri ile birlikte Silêmanî’ye sürgün ettiler. KDP’nin bu tutumuna karşı ciddi bir tavır alınmadı. Tam tersine kendisine Kürt diyen bazı çevreler KDP’nin bu uygulamalarına destek veriyor. Şu anki durumu ile Hewlêr, ne Güney Kurdistanlılar ne de genel olarak Kürtler için güvenlikli ve özgür bir yer değil. Ancak Kürdistan’ı işgal edenler, katiller ve yabancı devletlerin istihbaratları için güvenlikli bir yuva gibi” ifadelerini kullandı. 
 
Karanlık işleri bilinmesin diye…
 
KDP tarafından tamamen ele geçirilen Hewlêr’in, yurtseverler, devrimciler için güvenlikli bir yer olmadığının altını çizen Beritan, şöyle devam etti: “Bu durum KDP ve Barzani ailesi tarafından yaratıldı. KDP’nin kontrolü altında olan bölgelerde eleştiren bir gazeteci, yurtsever, eylemci kalmadı. Ya çaresizlikten yurt dışına gidiyorlar ya tutuklular ya da Irak ve Silêmanî’ye gidiyorlar. Bu karanlık işleri bilinmesin, yolsuzlukları bilinmesin diye tüm muhalif ve eleştiren kesimleri bırakmadılar.  Kürtlere karşı yapılan en karanlık organizasyon ise yolsuzluk, fuhuş ve özel savaş Hewlêr’de. Ancak sürekli olarak Güney’in diğer yerlerine dikkat çekmek istiyorlar. Bu da özellikle Türk devleti ve KDP tarafından yapılıyor. Ancak ilginçtir ki Özgürlük Hareketi dışında hiçbir siyasi Kürt hareketi Kurdistan’ın bir kenti neden işgalcilerin hizmetine sokulmuş ve Kürtlere yasaklanmış demiyor.”
 
‘Mexmûr’a yasak koydular’
 
17 Temmuz 2019 tarihinde Osman Köse isimli MİT mensubunun Hewlêr’de öldürülmesini hatırlatan Beritan, “KDP’nin yandan medyasını ve özel savaşı, Kürtlerin katledilmesini bu adam yürütüyordu. Kendisini diplomat olarak tanıtoyordu ama bu şekilde Kürtlere yönelik saldırıları meşrulaştırıyordu. MİT mensubunun öldürülmesinden sorumlu oldukları iddiasıyla Müzlum dağ ve Abdurrahman Er Hewlêr’de tutuklandı ve idam cezası verildi. Bu karar Kurdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani tarafından da onaylandı. Ancak Kurdistan Bölgesi’nde idam cezası ömür boyu hapse çevrilmiş durumda. Kürt gençleri idame dilmedi. Köse’yi öldürenlerdin Mexmûr’dan geldikleri iddiasıyla Mexmûr Kampı’na giriş çıkışlar yasaklandı. Hewlêr, tüm Mexmûrlu işki ve öğrencilere yasaklandı.  Tüm kamp halkı kriminalize edildi. Hala da bu yasak devam ediyor. Osman Köse’nin intikamını Mexmûr’dan aldılar” değerlendirmesi yaptı. 
 
‘Katiller Hewlêr’e kaçıyor’
 
Silêmanî ve Dihok’ta katledilen yurtsever, siyasetçi ve gazetecilere dikkat çeken Beritan devamla şunları dile getirdi: “Katiller anında yönünü Hewlêr’e veriyor. Hewlêr’de hazırlık yapılıyor ve yapılan planların ardından bir kez daha KDP bölgelerine geçiyorlar. Şimdiye kadar Mehmet Zeki Çelebi, Yasin Bulut ve Nagihan Akarsel’in katilleri Hewlêr’e ulaşmak istediler. Bu tesadüf değil. Fotoğraf ve bilgilere rağmen Kurdistan Bölgesi Asayişi tarafından bu kişilerin tutuklanmaması manidar. Ancak aynı kurum  kimyasal saldırılara karşı korunmak için alınan maskelere el koyuyor.” 
 
‘Hedefleri Kurdistan Özgürlük Hareketi’
 
“Yürütülen siyasetin temelinde Kürdistan Özgürlük Hareketini hedef almak var” ifadelerini kullanan Beritan,  devamla “Bunun yanında Silêmanî’yi karıştırmak ve YNK’yi zayıflatmak var. Bu saldırılarla YNK’yi Silêmanî ile sınırlandırmak ve KDP gibi yapmak var. Silêmanî’yi ikinci Hewlêr yapmak var. YNK ve Kurdistan Özgürlük Hareketi’ni karşı karşıya getirmek istiyorlar, zayıflatmak istiyorlar ve bu şekilde teslim almak istiyorlar.  Hewlêr’de MİT’e yönelik dikkatleri başka yere çekmek istiyorlar. Bu son yıllarda saldırılar daha çok Çemçemal, Germiyan, Silêmanî ve Raperîn bölgelerinde  daha fazla saldırılar oldu. Doğrudur bu saldırılar bölgedeki güçlerin desteği ile olmaz ama yine de bu olayların arka planı irdelendiğinde KDP ve Parastin çıkıyor arkasında” dedi. 
 
‘Katiller açıklanmıyor’
 
Beritan, şimdiye kadar katillerin bulunmadığı ya açıklanmadığı konusunda YNK’nin de eleştirilmesi gerektiğini söyledi. Beritan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Yani şimdiye kadar bu katillerin ve arkalarında kimlerin olduğunu açıklama cesareti gösterilmedi. Bu saldırılar arkasında hangi güç ve devletlerin olduğunun bilinmemesine imkan yok. Bu da YNK üzerindeki şüpheleri ve tepkileri arttırıyor. Bu kaygılı cesaretsiz politikadan kaynaklı  KDP’nin ve Türk devletinin diğer kirli planları ortaya çıkmıyor, saldırılar devam ediyor, bölge güvensiz bir yer olmaya devam ediyor.”
 
‘Nagihan’ın katilinin akıbeti bilinmiyor’
Nagihan Akarsel’in katledilmesine dikkat çeken Beritan, şimdiye kadar herhangi bir bilginin paylaşımadığını söyledi. Beritan, şunları belirtti: “Silêmanî’de hedef alınanlardan biri de Jineoloji Araştırma Merkezi Üyesi gazeteci Nagihan Akarsel’di. Zaten Türkiye’nin Bağdat Büyükelçisi Ali Rıza Güney açık bir şekilde kendilerinin yaptığını söylemese de günlük olarak yaptıkları tehdit ve verdikleri mesajlar bu suikastları onların yaptığını gösteriyor. Yasin Bulut, Mamoste Şemal, Mehmet Zeki Çelebi ve Hüseyin Tural’ın katilleri gibi Nagihan Akarsel’in katilleri de gizli tutuluyor ve açıklanmıyor. Kadınların, Kürt halkının ve kamuoyunun tepki ve baskılarından dolayı Nagihan’ın katili daha Hewlêr’e ulaşmadan gözaltına alındı. Ancak şimdiye kadar hakkında başka bir bilgi verilmiş değil. Yani artık yıl dönümüne yaklaşıyoruz ama hala katil ve arkasındaki güçler kamuoyuna açıklanmadığı gibi ceza da verilmiş değil. Akıbetleri bilinmiyor.”
 
‘Arsun özel bir operasyonla alındı’
 
Kürt siyasetçi Azime Arsun’un 2 Mayıs’ta tedavi için yurt dışına çıkmak isterken KDP tarafından gözaltına alındığını  hatırlatan Beritan, KDP güçlerinin “sahte belge” iddiasıyla Azime’yi Irak’a teslim ettiklerini söyledi.  Beritan, balnagıçta havaalanı yönetiminin gözaltıyı kabul etmediğini belirtti ve şunları dile getirdi: “ Daha sonra ise Irak Havaalanları Genel Yönetimi’nin isteği ile alındığı ve onlara teslim edildiği söylendi. Türk devletine ait bazı dijital medya hesaplarından MİT’in Hewlêr Havaalanı’nda bir  özel operasyon gerçekleştirdiğini ve Arsun’un alındığı paylaşıldı. Kadınların  girişimleri ve kamuoyunun baskıları sonucu Azime Arsun Türkiye’ye teslim edilmedi ve Irak’a teslim edildi. Arsun hakkında para ya da hapis cezası verilebilir. Ancak çok ciddi rahatsızlıkları var. Uluslararası bir sağlık kuruluşu hem onun güvenliği ve sorununun çözümü için Arsun’u Irak’ta alabilir. Ancak şimdiye kadar adım atılmış değil.”
 
‘Nagihan büyük bir sabırla çalışma yürütüyordu’
 
KDP’nin Güney Kurdistan’da hiçbir zaman özgürlükçü, kadınları savunan, demokratik bir fikrin gelişmesine izin vermediğini vurgulayan Beritan, “Kitapların dağıtılmasının engellenmesi, bilimsel akademiler, eğitim, eylemlerin yasaklanması kadınların ve Kürtlerin demokratik mücadelesinin önünü alamadı. Bu yüzden Kurdistan Özgürlük Hareketi’nin öncü kadınları hedef alınıyor. Nagihan tüm engellemelere ve yasaklara rağmen, büyük bir sabırla Güney Kurdistan’da jineoloji çalışmalarını örgütledi, onlarca kadını eğitti, Güney Kurdistan için özgürlükçü kadın öncüler yetiştirdi, hazırladı. Güney Kurdistan’da kadınlar özgür olmadığı sürece siyaset de demokratikleşmez” ifadelerini kullandı. 
 
‘Saldırılarla Kürt kadınları zayıflamaz’
 
“Nagihan arkadaşın Güney Kurdistan’da kadınları ve erkekleri eğitmek için verdiği emeğin karşılığını biz şimdi görüyoruz” diyen Beritan, son olarak şöyle dedi: “Güney Kurdistan’da eğitimden geçen kadınlar yaşamı kendileri için mücadele ve özgürlük alanı olarak ele alıyor. Bu çerçevede Kürt kadınları için kütüphane ve arşiv çalışması bir aşamaya ulaştı ve önümüzdeki süreçte de tüm Kürt kadınları için güçlü bir temel olacak. Çünkü Kürt Kadın Hareketi hiçbir zaman saldırılarda zayıf düşmedi ve büyüyerek saldırılara cevap verdi.”