‘Hasta tutsaklar bırakılsın’ çağrısı

  • 16:09 27 Mayıs 2023
  • Güncel
 
 
ANKARA/İZMİR – Hasta Mahpuslara Özgürlük İnsiyatifi ağır sağlık sorunlarına rağmen tahliye edilmeyen Muhlise Karagüzel ve Selman Esmer’in serbest bırakılması çağrısı yaptı. 
 
Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi, eylemlerinin 455’inci haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi önünde hasta tutsakların tahliye edilmesi talebiyle açıklama yaptı. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü yöneticilerini de katıldığı eylemde, “Tedavi haktır engellenemez. Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” yazılı pankart açıldı. Eylemin 455’inci haftasında, Afyon 1 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan hasta tutsak Selman Esmer’in durumuna dikkat çekildi.
 
29 yıldır tutsak
 
İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Sevil Turgut, Selman’ın Şubat ve Mayıs aylarında yazmış olduğu mektuplarla sağlık durumunu aktardığını belirterek, 29 yıldır tutsak olduğunu ve mesane ile prostat hastalıklarının bulunduğunu söyledi. Selman’ın hastalıklarının ilerlediğini vurgulayan Sevil, şunları aktardı: “7 Eylül 2022 tarihinde durumunun ağırlaşması ile Afyon Devlet Hastanesine acilen kaldırılmıştır. Yapılan tetkiklerde prostatının aşırı büyüdüğü tespit edilmiş, sonda takılarak ileriki günlerde Üroloji bölümüne götürülmek üzere sevkinin yapılarak cezaevine getirilmiştir. 10 gün sonra Üroloji bölümüne götürülmüş, yapılan tetkikler sonucunda ‘ameliyat olması gerektiği’ söylenmiştir. Kabul etmesi üzerine Afyon Araştırma Hastanesi’ne sevki yapılmış, burada da kan ve idrar tahlillerinin yeniden yapılmış, ultrason çekilmiş, ameliyat olması gerektiği söylenmiş, ameliyata uygun olup olmadığının belirlenmesi için anesteziye girmiş ve ameliyat olabileceğine dair evrak imzalamıştır. Bunun üzerine ‘biyopsi yapılması gerektiği’ söylenmiş, yapılan biyopsi sonuçlarında ‘kanser belirtisi olmadığı, prostatın iyi huylu olduğu bu nedenle bir aylık ilaç tedavisi sonrası durumun tekrar değerlendirileceği’ söylenmiş ve bir ay boyunca kendisine verilen ilacı kullanmıştır. Bir aylık ilaç kullanma süresi dolunca 31 Ocak’ta hastaneye gitmiş, sondası çıkartılmış, bir saat gözlem altında tutulmuş, bu süre içinde idrarını yapabilmiş ancak cezaevine geldikten sonra durumu ağırlaşmıştır. Tekrar hastaneye götürülmüş, acil bir biçimde yapılan tahliller sonucunda ‘aşırı enfeksiyon kaptığı’ söylenerek, tekrar sonda takılarak hapishaneye geri gönderilmiştir. Ancak yine ameliyat edilmemiştir.”
 
Ameliyattan hemen sonra cezaevine götürüldü
 
Sevil, Selman’ın 6 Mart tarihinde de prostat ameliyatı olmak üzere hastaneye götürüldüğünü ancak ameliyattan sonra sadece bir gün müşahede altında tutulduğunun ve tekrar cezaevine götürüldüğünü aktararak, şöyle anlattı: “Kendisini ameliyat eden ya da bilgi verecek başka bir doktorla görüşme talepleri de tüm ısrarlarına rağmen kabul edilmemiştir. Bağlı bulunduğu sondanın 2 gün sonra çıkarılacağı söylenmiş ve 2 gün sonra sondanın çıkarılması için hastaneye gitmiş, hapishaneye geri götürülmüştür. Sondanın çıkarıldığı gün acılar içinde kalmış, idrarını yapmamış ve böbreklerinin şiştiğini hissetmiştir. O gece acile gitmek zorunda kalmış ve sonra tekrar sonda takılmıştır. Sevki yapılıp hastaneye götürüldüğünde ameliyatı yapan doktor tarafından ‘Biz ameliyatı tam yapamadık, ancak yüzde 60’ını yapabildik. Makine bozulduğundan ameliyatta hedeflediğimiz yüzde 75’i yapamadık’ denilmiştir. Bu durumu ancak ameliyatından bir hafta sonra öğrenebilmiştir. İkinci kez ameliyat olması gerektiğinden tekrar 13 Nisan tarihinde ameliyat edilmiştir. Ameliyat sonrasında takılan sonda çıkarılmış ve yaklaşık 2 haftadır da hala durumu belirsizliğini korumaktadır ve gözlem altındadır.”
 
‘Tedavi edilmeliler’
 
Selman’ın vücudunda sondadan kaynaklı yaraların bulunduğunu belirten Sevil, “Selman Esmer’in tedavileri tam ve eksiksiz olarak yapılmalıdır. Ağır hastalıklarından kaynaklı olarak da ailesinin yanında daha sağlıklı koşullarda tedavisinin yapılabilmesi için tahliyesi sağlanmalıdır” talebinde bulundu. 
 
İHD İzmir Şubesi de eylemlerinin 275’nci haftasında Konak eski Sümerbank önünde bir araya gelerek, Menemen R Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ağır hasta tutsak Muhlise Karagüzel’in (60) durumuna dikkat çekti. Eyleme sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcileri katıldı. Açıklamada, “Susma, suça ortak olma, ölüyorlar. Ağır hasta mahpuslar ölüyor susma” yazılı pankart 
 
3 kez kalp krizi geçirdi
 
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, Muhlise’nin birçok kez tutuklandığını belirterek, 3 kez kalp krizi geçirdiğini, kalp, diyabet, hipertansiyon, astım, bel ve boyun fıtığı hastalıklarının bulunduğunu aktardı. Zafer, Muhlise’nin kan şekerinin yükselmesi nedeniyle günde 4 kez insülin iğnesi yapıldığını aktararak, “Şeker yüksekliği gözlerine ve böbreklerine zarar vermiş olduğu için şiddetli ağrılar çekmektedir. Hastalıkları nedeniyle diyet beslenmesi gerekmesine rağmen bu ihtiyacı karşılanmamakta, bu durum sağlık sorunlarını artırmaktadır" dedi.
 
Gözlerini kaybedebilir
 
Zafer, Muhlise’nin bulunduğu ortamın hijyenik olmaması nedeniyle gözlerini kaybetme riski olduğunu ve bu nedenle ameliyat olmak istemediğini belirtti. Muhlise’nin sağlık durumuna ilişkin kızının İHD'ye verdiği son bilgileri paylaşan İncin, şöyle devam etti: "Annesinin hastaneye götürülmesi bilerek geciktirilmekte, bu durum sağlığını ve yaşamını tehdit etmektedir. Nitekim üçüncü kalp krizini geçirmeden 20 gün önce göğüs ağrıları başladığı halde önce revire götürülmüş, 'hastaneye gitmesi gerekir' denmesine rağmen koğuşuna geri getirilmiş, daha sonra Kayseri Bünyan Devlet Hastanesi’ne götürülüp, oradan da Kayseri Şehir Hastanesi’ne sevk edilmiş, ancak 'randevu yok, yoğunluk var' denilerek geri hapishaneye getirilmiş ve 20 gün sonra ve ancak kalp krizi geçirdikten sonra Kayseri Şehir Hastanesine kaldırılmıştır. Kayseri ATK’da kendisine yüzde 90 ‘cezaevinde kalamaz’ raporu verilmesine rağmen İstanbul ATK’dan ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verilmiştir. Göz ve ayaklarında şişmeler oluşmuştur. Rehabilitasyon tipi hapishanede olmasına rağmen hala bir tedavi veya kontrol yapılmamıştır."
 
Serbest bırakılsın
 
Zafer, cezaevi koşullarında gerekli tedavi ve bakımı sağlanamayan, her an yeni kalp krizi veya şeker koması riski ile yaşayan Muhlise’nin  serbest bırakılarak tedavisinin dışarıda sürdürülmesi, sağlık ve yaşam hakkının korunması bakımından zorunluluk olduğunu vurguladı.