29 yıl önce kaybedilen 3 kişinin akıbeti ve failleri soruldu

  • 13:37 27 Mayıs 2023
  • Güncel
 
 
AMED - İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 746’ıncı haftasında 29 yıl önce katledilen ve kaybettirilen ve dosyaları zaman aşımına uğrayan Selim Örhan, Hasan Örhan ve Cezayir Örhan’ın akıbetini sordu   
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 746’ıncı haftasında Amed’in Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi. Eylemde, kaybettirilenlerin ve katledilenlerin fotoğraflarının bulunduğu pankart açıldı. Bu haftaki eylemde 24 Mayıs 1994 yılında, Amed’in Pasûr (Kulp) ilçesine bağlı Çağlayan Köyü’nün Deveboyu Mezrası’nda askerler tarafından gözaltında kaybettirilen Selim Örhan, Hasan Örhan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ın failleri ve hala cenazesine ulaşılamayan Cezayir’in akıbeti soruldu.
 
‘Demokratik mücadelemizi sürdüreceğiz’
 
Açıklamada ilk olarak konuşan İHA Amed Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Türkiye’de apaçık bir şekilde devlet şiddetinin uygulandığı bir süreci yaşadıklarını ifade etti. Abdullah, yarın yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimine işaret ederek, “Umarız yarın bu ülkede demokratik kararların uygulanması gerektiği kararı çıkar. Baskıcı tümüyle devlet şiddetini aklayan haktan hukuktan yoksun sistemin değiştirilmesi için hak savunucuları olarak sandıkların başında olacağız” dedi. Her hafta Cumartesi insanlarının tüm bu itirazlarını hem bu meydan da hem de Galatasaray meydanında dile getirdiğini ifaden Abdullah, “Ne yazık ki Galatasaray Meydanı baskıların meydanı oldu. Orada eylem yapan annelere kolluk saldırı gerçekleştiriyor. Bunun hukukla bir bağı yok, anayasanın kararı uygulanmıyor” şeklinde konuştu. Ankara JİTEM davasında faillerin beraat ettirilmesine de dikkat çeken Abdullah, “Sayısız delile rapora rağmen dönemin sanıkları hakkında beraat kararı verildi. Bu tümüyle dönemin şiddetini savunmak ve sürdürmek için bugüne verilen bir mesajdır. Bütün bağlantıların deşifre edildiği bir davada karar bu olmamalı, bu politik olarak verilmiş bir karardır. Bütün hesaplaşma çağrılarımız yasaklamalara karşı sürecektir. Daraltmaya karşı yeni hak formüllerini bulacağız. Demokratik mücadelemizi sürdüreceğiz” diye vurguladı.
 
‘Karanlık güçler tarafından katledildiler’
 
Ardından konuşan kayıp yakını Adnan Örhan ise baba, amca ve kuzeninin kaybettirilme hikayesini anlatarak, tüm arayış girişimlerinin sonuçsuz kaldığını söyledi. Baba ve amcasının kemiklerini yıllar sonra toplu bir mezarda bulduklarını aktaran Adnan, devamında şunları söyledi: “Bölgede insan çok kaybedildiği için bir çok insan arayışlarını sürdürdü. Bir parça kemik de olsa almak istedik. Yıllardır babam, amcam ve başka kişilerinde olduğu 8 insanın kemikleri kimsesizler mezarlıkta duruyor. Bütün kayıp yakınları, yakınlarının akıbetini sordular. Her birini gözaltına alıp işkencelerden geçirdiniz. Bunun hesabını vereceksiniz. 30 yıllık bir süreç, ben çocuktum ve şu an 40 yaşını geçtim bir gelişme olmadı. Karanlık güçler bu insanları alıp katlettiler. Gözaltında beraber kalan tanık, çok insanın olduğunu ve kuzenimi gördüğümü işkence gördüklerini anlattı. Bugüne kadar birçok dosya tozlu raflardan indirilmedi. Yargıçlar vicdanlı davranmadı. Dünde birçok kişi beraat ettirildi. Yargı gereğini yapmalı, cezalandırmalı. Yakınlarımızın akıbetini sormaktan geri adım atmadık, sormaya da devam edeceğiz.  Dün Ankara JİTEM davasında alınan karar ise siyasi bir karardır.”
 
Daha sonra İHD Bölge Temsilcisi Tahir Saçaklı, katledilen Salim ve Hasan Örhan’ın faillerini ve cenazesi hala bulunmayan Cezayir Örhan’ın hikayesini okudu.
 
3 kişi gözaltına alınır
 
Bolu Komando Tugayı’na bağlı askeri birlikler tarafından 6 Mayıs 1994 tarihinde Deveboyu Mezrası’na baskın yapılarak imama “minareden köylülerin cami önünde toplanması” için anons yaptırıldığını söyleyen Tahir, askerler tarafından cami önünde toplanan köylülere evlerinin yakılacağı ama öncesinde eşyalarını toplamaları için izin verildiğini belirtir. Tahir, ancak köylülerin eşyalarını taşıması tamamlanamadan evlerin ateşe verildiğini söyledi.
 
29 yıldır failleri soruyorlar
 
Tahir, ardından şöyle devam etti: “24 Mayıs 1994 tarihinde askerler tekrar köye gelir. O sırada köyde bulunan 46 yaşındaki Selim, 40 yaşındaki Hasan ve 17 yaşındaki Cezayir Örhan’ı beraberinde alıp götürürler. ‘Onları nereye götürüyorsunuz?’ diye soran ailelerine askerler, ‘Yolda bize rehberlik edecekler, sonra bırakacağız, merak etmeyin’ cevabını verirler. Salih Örhan ertesi gün Zeyrek Jandarma Komutanlığına giderek kardeşleri Selim ve Hasan ile yeğeni Cezayir'i sorar. Zeyrek Jandarma Komutanı Ahmet Potaş, söz konusu kişilerin Kulp'a götürüldüklerini söyler. Örhan bu sefer Kulp Jandarma Komutanı Ali Ergülmez ile görüşür ancak Ali Ergülmez konuya ilişkin bilgisi olmadığını söyler. 
 
Bölgedeki karakollardan cevap alamayan Salih Örhan, Kulp Cumhuriyet Başsavcılığına, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığına, OHAL Valiliğine, Diyarbakır Jandarma Asayiş Komutanlığı'na, Adalet ve İçişleri Bakanlıklarına resmi başvurular da bulunur. Selim Örhan Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görevli savcı Mustafa Atagün’e ifade verir. Selim Örhan’ın anlattıkları karşısında çok sinirlenen savcı ‘Devletin insanların kaybolmalarına neden olduğunu nasıl iddia edebilirsin?’ diyerek onu azarlar. Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltına alındığına, önce Serik karakoluna ardından Lice jandarma karakoluna son olarak da bir kısmı işkencehaneye çevrilen Lice Yatılı Okulu’na götürüldüğüne dair tanıklık edenler olur. Ancak Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 8 Haziran 1994 tarihinde başlattığı soruşturmada, gözaltı kayıtlarında Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın adlarının yer almadığı gerekçesiyle soruşturmaya yer olmadığı kararı verilir. 
 
20 yıl önce iki kişinin cenazesi bulunur
 
Tüm girişimleri sonuçsuz kalan Örhan Ailesi, İHD Diyarbakır Şubesi avukatları aracılığıyla AİHM’e başvuru yapar. 6 Kasım 2002 tarihinde AİHM, Türkiye’yi Selim, Hasan ve Cezayir Örhan’ın gözaltında kaybedilmesinden sorumlu tutarak tazminata mahkûm eder. 2003 yılında Mehmet Selim ve Hasan Örhan'a ait kemikler Kulp'a bağlı Bağcılar köyü yakınlarında bir toplu mezarda bulunur. Cezayir Örhan’dan ise bir haber alınmaz. 
 
Kemikleri tekrardan kaybettirilir
 
İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda kimlik tespiti çalışması yapılan Selim ve Hasan Örhan’a ait kemikler 16 Temmuz 2004’te postayla Kulp Savcılığı’na gönderilir. Ancak defnetmek için kemikleri isteyen aileye Savcılık kemiklerin kaybolduğu bilgisini verir. Aile ve İHD’nin altı yıllık arayışının ardından Örhan’lara ait kemiklerin, aynı toplu mezardan çıkan 6 kişiyle birlikte topluca kimsesizler mezarlığına gömüldüğü anlaşılır. Faillerin tespiti ve yargılanmaları için her ne kadar savcılığa başvuru yapılmışsa da dosyada etkin bir soruşturma yapılmamış ve dosya zamanaşımına uğramıştır.”
 
Açıklama bir dakikalık oturma eylemiyle son buldu.