Katledilen abisine adalet için sandığa gidecek

  • 09:07 27 Mayıs 2023
  • Güncel
 
 
Marta Sömek 
 
İSTANBUL – Samsun’da 2017 yılında katledilen ve dosyası dört yıldır Yargıtay’da bekleyen abisi Ozan Utku Taşkın için sürdürdüğü adalet mücadelesi ve talebi ile 28 Mayıs günü oy kullanarak AKP-MHP iktidarını göndermekte kararlı olan Çağla Taşkın, “Biz özgürlük istiyoruz. İnsanlar her şeyden önce yaşam hakları için oy kullanmaya gitmeli. Kadınların sandığa gitmesini ve hükümetin değişmesini istiyorum” sözleriyle seslendi.
 
14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimlerin, 50 artı bir oy oranına ulaşamaması nedeniyle Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) cumhurbaşkanlığı seçimini ikinci tura bırakması kararı ile sayılı günler kalan seçim için her kesimden halklar bir kez daha sandıklarda iradelerini ortaya koymaya hazırlanıyor. Adalet, yoksulluk, kadın katliamları, tecrit gibi AKP iktidarının 22 yıllık iktidarlığında büyük bir kriz ve çöküşe yol açan politikalar karşısında halklar da AKP-MHP iktidarını göndermekteki kararlılığını büyük bir umut ve inançla sürdürüyor.
 
Dosyadaki hukuksuzluklar…
 
İlk kez oy kullanan ve katledilen abisi Ozan Utku Taşkın’ın adaletinin sağlanması için sandığa giden üniversite öğrencisi Çağla Taşkın da “artık yeter” diyor. Şebnem Vergili, 25 Nisan 2017 tarihinde Samsun’da kullandığı “06 FF 7855” plakalı otomobil ile önünde motosikletle hareket halinde olan özel harekat polisi Emre Bağcı’ya arkadan çarpmış ve daha sonra önce yol kenarındaki çöp konteynerine, ardından da kaldırıma çıkarak o sırada kaldırımda yürüyen Çağla’nın abisi üniversite öğrencisi Ozan Utku Taşkın'a çarparak katledip, 3 kişiyi yaraladı. Kaza sonrası “kontrol” için özel bir hastaneye götürülen Şebnem Vergili’nin ifadesi orada alındı ve savcının kararı sonrasında karakola dahi gitmeden haftada bir imza vermesi şartıyla serbest bırakıldı. Takvimler 11 Ağustos’u gösterdiğinde ise Samsun 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi, Şebnem Vergili hakkında tutuklama kararı çıkarttı. Ancak Şebnem Vergili, bu kararının ardından da bir daha karakola gidip imza vermedi.
 
Adalet mücadelesini devraldı…
 
Daha sonra Şebnem Vergili hakkında Samsun 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde, “taksirle 2 kişinin ölümüne sebep olmak” suçundan dava açıldı. Şebnem Vergili’nin, “Araçtaki direksiyon ve fren sistemi çalışmadığı için kaza meydana geldi” ifadesi ardından hazırlanan bilirkişi raporunda ise “arabada bir sorun tespit edilmediği”ne yer verildi. Tutuklu yargılanmasına karar verilen Şebnem Vergili ile avukatı da, rapora itiraz ederek Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden bir bilirkişi heyetinin talep edilmesini istedi. Sonrasında mahkeme, daha önce denetimli serbestliği ihlal eden Şebnem Vergili’nin “kaçma riski bulunmadığını” iddia ederek serbest bırakılmasına karar verdi. 2019’da sonuçlanan dosyada Şebnem Vergili’ye 7 yıl hapis cezası verildi ancak dosya tam 4 yıldır Yargıtay’da bekliyor. Ozan’ın ailesi “kaza” olduğuna inanmayarak katliam olduğunu vurgulayarak yıllarca adalet mücadelesini sürdürdü. “Dosyada bir el var, zaman kazanmak ve davayı baltalamak istediler” diyen babasının yaşamını yitirmesi sonrası adalet mücadelesini devralan Çağla, 28 Mayıs günü hukuksuzlukların son bulması ve AKP-MHP iktidarını göndermek için oy kullanacak.
 
Çağla ile abisinin katledilmesi sonrası sürdürdükleri mücadele ve bu mücadeleyi sandığa taşımasına dair konuştuk.
 
Abisi yolda yürürken katledildi
 
2017 yılında Sinop Ayancık’ta okuyan ve lise eğitimi için Samsun'a gitmek istediğini söyleyen Çağla, abisi Ozan Utku Taşkın’ın da o dönem Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Harita Mühendisliği son sınıf öğrencisi olduğunun bilgisini verdi. Abisinin 25 Nisan 2017’de katledildiğini ifade eden Çağla, “Seyir halinde olan bir motosiklete çarptı araç, sonra kaldırıma savruldu, oradan da kafeye girdi. Çarptığı motosiklette özel harekat polisi vardı. İlk onu altına sürükledi ve öyle kaldırıma çıktı, abimi havaya fırlatmış. Dava 5 ay sonra görülmeye başlandı. Bir kişinin ceza alması gerekiyorsa benim bildiğim o gün hemen gider ve sonra hapse atılır. Bu ülkede üniversite öğrencilerinin evlerinin basıldığını biliyoruz. Ben iki kişiyi öldürsem, birkaç kişiyi yaralasam direkt gelir alırlar beni. Çünkü beni koruyan, arkamda biri yok. Ama öyle olmadı. Abimi öldüren kadın hala dışarıdaydı” sözleriyle yaşadıklarını anlattı.
 
Jet hızıyla tahliye
 
Samsun'da abisinin katledilmesinden bir ay sonra 25 Mayıs'ta olayın yaşandığı yerde davanın ağır işlemesine dair bir basın açıklaması yaptıklarını paylaşan Çağla, “Basın açıklamasına sadece bir yer geldi. Ortada bir korku var, insanlar artık neyden çekiniyorsa gelemediler ve biz orada kendi imkanlarımızla basın açıklaması yaptık. Yine bir şey değişmedi çünkü o yine dışarıdaydı” dedi. Davanın ilk duruşmasında abisini katleden Şebnem V.’nin tutuklandığını dile getiren Çağla, “Hapse atıldı güya, biz buna inanmasak da... Çünkü üç hafta sonra yine mahkemede salındı. İçeri girmesi gerekiyordu, içeriden çıkarmaya gerek olan kanıt olmayınca niye çıkarılıyor, ben bunu anlamıyorum. O yüzden ben o kadının hapse girdiğine de inanmıyorum” diye konuştu. Dava sürecinde ailesi ile birlikte çok yıprandıklarını ifade eden Çağla, “Ben Samsun'da abim ve anneannemle yaşıyordum. Liseye orada gidiyordum. Benim de tüm hayatım değişti. Annemle babam Ayancık'taydı. Artık Samsun'daki evi sadece mahkemelerde uyumak için kullanıyorduk. Bu durum her şeyimi etkiliyordu” dedi.
 
Adalet mücadeleleri…
 
Fail Şebnem V.’nin arabada yanında iki çocuğunun da olduğunu aktaran Çağla, “Hatta kazadan sonra artık nasıl olduysa özel bir araba almış ve onları özel bir hastaneye götürmüş. Hastane odasının kapısında da koruma bulunuyormuş. Ben böyle bir şey yapsam beni kimse almaz, koruma da gelmez. Benim öyle bir gücüm yok. Ama o zaman gücü olanlar ezsin, yargı da olmasın, mahkeme de olmasın, avukatlık diye bir meslek de olmasın. Ülkenin buraya doğru gittiğini düşünüyorum, formaliteden bir şeyler. Kadının tipini bilmiyoruz, kimseyi tanımıyoruz. Çünkü internette araştırdığımızda nasıl olduysa hiçbir bilgi yok. Bunlar nasıl temizlendi, kim temizledi? Hala hiçbir görsel, bir şey çıkmıyor. Mahkemenin ilk günü de çevik kuvvet gördük. Anladık zaten kim için geldiklerini. Her tarafta yine sivil polisler vardı. Sonra mahkeme başladı. İlkinde güya üç dört hafta bir hapis yattı, sonra çıkarıldı. Her ay bizim mahkemeye gittiğimiz oluyordu, her ay biz bunu yaşıyorduk. Ve ben abimin, annemle babam oğlunun katilini görüyordu. Bu psikolojik olarak da biyolojik olarak da çok zor bir şey. Ben 16 yaşındaydım, çocuktum. Ondan sonra benim sağlığım da bozuldu. Annem bir ay yürüyemedi, babam kendi çapında mücadele etmeye çalışıyor, sesini duyurmaya çalışıyordu. Çok güçlü kaldı” ifadelerini kullandı.
 
‘Bu insanların MİT’le bir bağlantısı var’
 
Mahkemelerde üzerlerinde çok fazla psikolojik baskı uygulandığını ve taciz edildiklerini belirten Çağla, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Suçlu bizmişiz gibi, sanki biz onlardan birini öldürdük gibi kötü kötü bakıyorlardı. Avukatımız kadının sicil kaydına baktı. İkametgah adresinde MİT lojmanında oturduğunu öğrendik. Demek ki bu insanların MİT’le bir bağlantısı var. Kesinlikle yargının bağımsız olmadığını anladık. Özellikle son birkaç yılda herkes çok adaletsizliğe uğruyor. O insanlar nasıl bu kadar müdahale ediyor yargıya? Sürekli heyet değişti mahkemede ve her geldiklerinde farklı bir heyet geldiği için olayı bir daha anlatmak zorunda kaldı. Sürekli bilirkişi raporu istenmişti arabada kaza olup olmadığının anlaşılması için. İlk bilirkişi raporunda ‘arabada arıza yok’ dendi. Abimi öldüren kadın frenler tutmadı, arabada hata var, ben katil değilim’ demişti. Ama sonra karşı tarafın avukatı bir daha bilirkişi raporu istedi ve iki - üç kere başka bilirkişilere gitti. Onlar da, kazanın üstünden süre geçtiği için böyle bir şeye bakamayız, frenlerde aksama olup olmadığını anlayamayız’ gibi şeyler söyledi raporda.
 
Dosya 4 yıldır Yargıtay’da bekliyor
 
Frenlerde sorun varmış dense bile zaten hapis yatması lazım. Çünkü hem iki kişiyi öldürmüşsün ve demek ki arabanın bakımını yaptırmıyorsun. Üstüne bu frenlerde sıkıntı olmadığı tespit edildi ve hala dışarıdasın. Babam çok mücadele etti. Ben 16 yaşındaydım ve daha abimin öldüğünü anlayamadım. Neredeyse bir yıl sürdü bunu anlamam. Babam adalet yürüyüşüne gitti, bir şekilde sesimizi duyurmaya çalıştık. Abimin katledilmesinden iki yıl sonra babam yenik düştü. Bu süreç onu çok hırpaladı, mide kanaması geçirdi, iyileşmiyordu artık. Hastanedeyken kuzenim, ‘acaba Ozan'ı öldürenler bir şey mi yapıyor’ dedi. Hep şüphe ettik babamın iyileşmemesinden. Dava sonuçlandıktan sonra Yargıtay'a gitti. Bu cezanın az olduğuna karar vermişler. Ama dosya dört yıldır Yargıtay'da.
Neden? Abimin ölümünün üstünden 6 yıl, davanın sonuç almasından 4 yıl geçtikten sonra dosya hala Yargıtay’da.”
 
Adalet talebi ile sandığa gitti
 
Yıllarca anlatamadığı yaşadıklarını şimdi anlatmasına teşvik eden nedenin 14 Mayıs’ta gerçekleşen seçim sonucu olduğunu vurgulayan Çağla, “Oy kullanmaya giderken motivasyonum gerçekten bir hak arayışıydı. Özellikle kadınların, abimin ve çocukların hakları. Herkesin hakkı için oy kullanmaya gittim ama sonuç pek hoşuma gitmedi. Bir şekilde bunun değişmesine vesile olacak kişiler bizi yönetmeli ve ben bu kişilerin şu anki hükümet olduğunu düşünmüyorum. Bu yüzden 14 Mayıs'tan sonra içim içimi yedi ne olacak diye. Bizim mahkeme bitti artık, haklarımız bitti. Ben de bir kadınım ve sahiplendirilmek istemiyorum. Ya da çocuklara tecavüz edilmesi, birilerinin serbest kalması beni gerçekten çok rahatsız ediyor. Bu bile hükümetin değişmesi için yeterli diye düşünüyorum. Ben abimin, diğer öldürülenlerin ve katilleri hala dışarıda olan kişilerin de kanının yerde kalmasını istemiyorum. Ben 6 yıldır bu hikaye anlatmadım. Ama artık anlatmaya karar verdim, belki bir kişinin bile olsa fikri değişir. Herkes eşit olsun, herkes için adalet istiyorum. Benim abim öldürüldü, babam öldürüldü. Ülkemiz çok adaletsiz diyerek yaşasaydım, şu an yaşayamazdım.
 
Sandık çağrısı: Yaşam hakkımız için oy kullanmalıyız
 
Havuz medya ile halkın iktidarın gerçek yüzünü görmediğine dikkat çeken Çağla, “A Haber izleyerek mevcut hükümetin yanlışlarını görmüyorlar. Bu seçimin kadınların seçimi olduğunun farkında olmaması normal. Bizim o insanlara ulaşmamız lazım. Biz özgürlük istiyoruz. Mevcut hükümetin değişmesini istiyorum. İnsanlar bu yüzden her şeyden önce yaşam hakları için oy kullanmaya gitmeli. Kadınların sandığa gitmesini istiyorum. Ben bu sistemin değişmesini istiyorum, bu da benim hakkım. Ben artık susamam, bir şekilde bu mücadeleyi devraldım” diye konuştu.