‘Şüpheli ölümlerin’ adresi Kandıra: ‘İntihar’ dediler darp izleri var!
- 09:01 25 Mayıs 2023
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - “Şüpheli ölümlerin” adresi olan Kandıra Cezaevi’nde 20 Mart’ta “şüpheli” bir şekilde yaşamını yitiren adli tutuklu Duygu Koral için cezaevi idaresinin “intihar etti” iddiası ardından vücudunda çok sayıda darp izi ve morluk ortaya çıktı. Sonuna kadar takipçisi olacaklarını söyleyen Duygu’nun avukatı İHD Genel Başkanı Eren Keskin, “Bize göre her halükarda cinayettir bu olay” dedi.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan “özel tecrit konsepti” diğer cezaevlerine de sirayet ediyor. İmralı’dan başlayarak tüm cezaevlerine uygulanan tecrit politikasıyla binlerce tutsak işkenceye, tacize, tecavüze, şiddete ve birçok baskıya maruz bırakılıyor. Özellikle son bir yılda cezaevlerindeki politikalar nedeniyle katledilen tutsakların sayısı da oldukça yüksek. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Hapishaneler Komisyonu’nun “2022 Hapishaneler Raporu”na göre son bir yılda cezaevlerinde 50’den fazla adli ve siyasi tutsak “şüpheli” bir şekilde hayatını kaybetti. Tüm dünyada ses getiren örneklerinden biri de, Mêrdîn'in (Mardin) Nisêbîn (Nusaybin) ilçesindeki sokağa çıkma yasaklarının ardından 2016 yılında Kütahya'ya giderken gözaltına alınarak tutuklanan Garibe Gezer’in, Kandıra 1 Nolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 9 Aralık 2021 günü katledilmesiydi.
‘Şüpheli’ ölümlerle dolu Kandıra Cezaevi!
Garibe’nin ardından yine aynı cezaevinde 20 Mart günü, adli tutuklu Duygu Koral cezaevi idaresinin iddiasına göre “yaşamına son verdi” denilerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirmeden önce annesine telefon görüşlerinde sık sık gardiyanlar tarafından ağır şiddete uğradığını, her seferinde kask ve kalkanlar ile odasına girdiklerini anlatan Duygu’nun otopsisi sonrasında vücudunda çok sayıda darp izi ile morluk olduğu görüldü. Bir diğer “garip” gelişme de, Duygu’nun şüpheli ölümüne dair Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından olaydan bir gün sonra 21 Mart’ta başlatılan soruşturmaya Garibe’nin dosyasına bakan ve tecavüze uğradığını söylemesine rağmen ifadelerini geçirmeyen savcının bakması oldu. Savcılık, olaya dair baş gardiyan ve başka bir gardiyanı “tanık” olarak dinledi. Gardiyanlar, birbirleriyle aynı cümleleri paylaştıkları ifadelerinde ise 40 kilo olan Duygu’nun kendilerine saldırarak şiddet uyguladığını ve yaraladığını iddia etti.
Henüz soruşturmada hiçbir gelişme kaydedilmeyen ve otopsi raporu beklenen Duygu’nun avukatlarından İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin, tüm bu “şüphelere” dair JINNEWS’e konuştu.
‘Hiçbir zaman ölümü düşünmeyen bir kadın’
Duygu’nun adli tutuklu olduğunu söyleyen Eren, “Duygu Koral 28 yaşında genç bir kadın. Adli nedenle cezaevinde, uyuşturucu kullanmaktan ve ‘devlet malına zarar vermekten’. 2 yıl cezası kalmış. Tarsus Cezaevi’nden Kandıra’ya çok yakın bir zamanda nakledilmiş. Ailesinin söylediğine göre hayat dolu, ölümden çok korkan, hiçbir zaman ölümü düşünmeyen, son zamanlarda fiziksel sağlığı da iyi olan bir kadın. Ama intihar denilerek yaşamını yitirdi” bilgisini verdi. Garibe’nin de Kandıra’da katledildiğini hatırlatan Eren, “Burada ilginç olan şu, biz Kandıra Cezaevi’nin bu anlamda şüpheli bir cezaevi olduğunu Garibe Gezer olayında çok yakından biliyoruz. Aslında yapıları birbirine çok benzeyen iki kadın Garibe ile Duygu, itiraz ediyorlar. Garibe de kendisine yapılan tüm dayatmalara itiraz eden ve bunun için kavga eden bir kadındı. Duygu da adli bir mahpus ama haklarını savunan bir kadın ve kendisine yönelik dayatmalara hep itiraz ediyor, karşı çıkıyor ve tartışıyor İnfaz Koruma memurları ve cezaevi müdürüyle. Yani benzer bir kişilik yapıları var” sözlerini kullandı.
Gardiyanlardan ‘kapıyı kilitledi’ iddiası!
Olay günü gardiyanların iddialarına göre akşam saat 20.00 sıralarında kendisinden ses gelmeyince şüphelendiklerini belirten Eren, “İlla ses mi çıkarması gerekiyor bir mahpusun. Arama yapmak üzere içeri girildiğinde de güya banyonun kapısını içeriden bir şekilde kilitlemiş diyorlar. Bizler yıllardır cezaevlerine gidip gelen insanlarız. Cezaevlerinde mahpusların kullanacağı bir kilit yoktur. Hiçbir kapıyı bir mahpus içeriden kilitleyemez, böyle bir şey olamaz. Akıl dışı bir yalan bu. Banyonun kilitli olduğunu ve banyoyu açtıklarında da duşa asılı olarak bulunduğunu söylüyorlar. Ne ile asıldığını hiç kimse söylemiyor ifadelerde. Ne ile duşa asılmış? Bir insan vücudunu çekemez çünkü bir duş başlığı. Duş başlığına kendisini asmış olarak bulundu diyorlar” cümleleriyle şüpheli ifadeleri ele aldı.
Gardiyanlar odasına kask ve kalkanla giriyormuş!
Gardiyanların ifadelerinde çok fazla “şüpheli” cümlelerin yer aldığını paylaşan Eren, “Duygu 40 kilo, çok zayıf, çelimsiz bir kadın. Diyorlar ki, ‘Duygu bize saldırıyordu hep’. Tek başına hücrede kalan 40 kilo bir kadına, ‘Biz onun odasına kask ve kalkanla giriyorduk’ diyorlar. İfadelerinde var bu. Karşında silahlı bir kişi olursa anlayabilirim kask ve kalkanı da, 40 kilo ve tamamen senin kontrolünde olan, elinde hiçbir güç olmayan bir kadının odasına neden kask ve kalkanla girilir. Bu çok komik ve inandırıcı gelmiyor. Kiminle konuşsak bunları söylüyor” dedi.
Vücudunda morluk ve darp izleri çıktı
Ailesinin Duygu’nun otopsi sonrası fotoğraflarını çektiğini aktaran Eren, “Bizim de gördüğümüz üzere darbe izleri ve morluklar var vücudunda. Ölü morluğunun dışında morluklar ve çizikler var. Bir an için Duygu’nun intihar ettiğini bile kabul etsek, kendi söylediklerine göre duygusal olarak o kadar kötü durumda olan bir insanı hastaneye sevk etme gereğini duymadan, nasıl tek başına bir hücrede bırakabiliyorsunuz ve şiddet uygulayabiliyorsunuz. Kask ve kalkanla girmek şiddet uygulamak demektir, bir karşı şiddet uygulamaya giriyorsunuz oraya” şeklinde konuştu.
‘Sonuna kadar takipçisi olacağız’
Tüm bu bulguların şüphelerini daha da arttırdığını vurgulayan Eren, “Duygu, ailesinin anlattığına göre hak arama bilinci olan bir kadın. Birçok mahpus hak arama bilincine çok sahip değil, neye itiraz edeceğini bilmez, şikayet etmeye korkar. Ama Duygu öyle bir kadın değil. Ailesi de son derece kararlı, sonuna kadar bu olayın takipçisi olacağını söylüyor. Biz de İnsan Hakları Derneği olarak ailesiyle iletişim halindeyiz ve sonuna kadar takipçisi olacağız olayın” sözleriyle dosyanın peşini bırakmayacaklarını söyledi.
Sistematik şiddete maruz kalmış
Duygu’nun yaşamını yitirmeden önce ailesiyle yaptığı telefon görüşmesinde sürekli gardiyanlar tarafından kendisine şiddet uygulandığını anlattığının bilgisini paylaşan Eren, “Her telefon konuşmasında cezaevinde kendisine şiddet uygulandığını söylüyormuş. İtiraz ettiği, soru sorduğu ve karşı çıktığı için sürekli şiddet uygulandığını ve dövüldüğünü annesine ölmeden önce zaten telefonda anlatıyormuş. Hayatını kaybetmeden birkaç gün önce annesiyle en son konuşmasında da yine kendisine şiddet uygulandığını söylemiş. Hücresine her girdiklerinde kask ve kalkanlar ile girdiklerini hatta son gün de yine kask ve kalkanlarını takarak girmişler” dedi.
Garibe’nin dosyasına bakan savcı görevlendirilmiş!
Kandıra Cumhuriyet Başsavcılığı’nın olaydan bir gün sonra soruşturma başlattığını ve henüz bir gelişme yaşanmadığını dile getiren Eren, “Hatta Garibe Gezer dosyasıyla ilgilenen savcı bakıyor bu dosyaya da. Bir gizlilik kararı yok, dilerim olmaz. Otopsi raporu bekleniyor, rapor geldikten sonra tabii ki bizim de taleplerimiz olabilir. Tabii ki biz Duygu Koral dosyasının sonuna kadar takipçisi olacağız aynen Garibe Gezer’de olduğu gibi” cümlelerini kullandı. Cezaevlerinde Garibe ve Duygu gibi çok fazla sayıda kadın ve LGBTI+ tutsağın olduğuna dikkat çeken Eren, “Hiçbir şekilde seslerini duyuramıyorlar. Özellikle adli mahpuslar hiçbir şekilde seslerini duyuramıyor, korkuyorlar konuşmaya. Geçenlerde Hendek Açık Cezaevi’ne gittik, oradaki kadınların çoğu kamuoyuna yansımasını bile istemiyor korktukları için daha fazla baskı uygularlar diye. Siyasi kadın mahpuslar tabii ki daha bilinçli ve mücadeleci ama kim bilir adını bilmediğimiz daha Duygu gibi kaç kadın var. Belki intihar noktasında ya da öldürülebilecek kaç kadın var” yorumunu yaptı.
‘Her halükarda cinayettir bu olay!’
Özellikle son yıllarda cezaevlerinde tutsaklara dönük baskı ve işkence politikalarının her geçen gün daha da artış gösterdiğinin altını çizen Eren, “Ben bir insan hakları savunucusu olarak 30 yıldır bu işin içindeyim ve cezaevlerinde durumun bu kadar kötü olduğu çok az süreç hatırlıyorum. Çok kötü bir süreç yaşıyoruz. Korkunç bir tecrit ve izolasyon var ve insan yerine koymuyorlar oradaki insanları. Duygu belki bir doktora, psikiyatriste sevk edilseydi bunları yaşamayabilirdi. Ama bugün cenazesini aldı ailesi. Yine Garibe Gezer için de aynı şey geçerli, eğer talebine uygun bir şekilde arkadaşının yanına konulsaydı, yalnız bırakılmasaydı, süngerli hücrelerde işkence edilmeseydi belki bugün Garibe de hayatta olacaktı. Kendi eylemleri sonucunda ölmüş olabilir, intihar etmiş de olabilir. Ama onu intihara getirenlerin yine sorumlusu devlettir. Bize göre her halükarda cinayettir bu olay” değerlendirmesinde bulundu.