İHD: Çocukların yararı gözetilmeli

  • 14:21 24 Mayıs 2023
  • Güncel
ANKARA -  Zonguldak’ta 2 yaşındaki bebeğe yönelik cinsel saldırıya ilişkin açıklama yapan İHD, devletin çocukları korumakla yükümlü olduğunun altını çizerek, faillerinin değil çocukların üstün yararı gözetilmesi gerektiğini vurguladı.
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Çocuk Hakları Komisyonu, Zonguldak’ta 2 yaşındaki bir çocuğun 25 yaşındaki bir erkek tarafından tecavüze uğrayarak yaşamını yitirmesi üzerine Ankara ve İstanbul'da açıklama yaptı. 
 
Ankara
 
İHD Genel Merkezi'nde yapılan açıklamada  Çocuk Hakları Komisyonu üyesi Sevinç Koçak konuştu. Açıklamaya ayrıca  Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) Çocuk Hakları Meclisi’nden Hatice Göz ve Uluslararası Çocuk Hakları Elçileri Derneği’nden (ICHICD) Betül Demirses katıldı.
 
‘Etkin yargılama yapılmıyor’
 
Çocuğa yönelik cinsel saldırı vakalarını büyük bir öfke ve endişeyle takip ettiklerini belirten Sevinç, “Yıllardır ısrarla, bu vakaların münferit olmadığını söylüyoruz. 20 yılda 4,5 kat artış gösteren bir suçun münferit olduğunu söylemek, üzerini örtmekten başka bir anlam taşımıyor. Çocuk istismarının yükselmesinde; etkin yargılama yapılmaması, failin kim olduğunun yargılamaya etki etmesi, koruyucu ve önleyici politikaların eksikliği büyük rol oynuyor. Çok sayıda davada da somut olarak gördük ki failler cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden güç alıyor” dedi.
 
‘Faillerin gücü aldığı yer belli’
 
Devletin, çocukların insan haklarını tanımak, ihlal etmemek, korumak ve gereğini yerine getirmekle yükümlü olduğunun altını çizen Sevinç, “Yasalarını, uygulamalarını, fiillerini yani her türlü politikasını çocuğun yüksek yararı ilkesine göre yapmak zorundadır. Ancak Türkiye’de çocuğun değil, kurumların, kişilerin ‘itibarı’ ve ‘üstün yararı’ ön planda tutuluyor. Kamuoyunun da takip ettiği en bilinen çocuk istismarı davalarının süreçlerine, sonuçlarına ve politik sorumluluğu olanların söylemlerine bakmak, faillerin gücünü nerden aldığını, istismar oranların neden ve nasıl yükseldiğini net olarak gösteriyor.
 
H.K.G davası hatırlatması
 
H.K.G’nin 6 yaşındayken çocuk evliliği yoluyla uğradığı cinsel istismarı, 18 yıl sonra bir yetişkin olarak açtığı dava ile ortaya çıktığını hatırlatan Koçak, “H.K.G’nin yaşadığı cinsel istismar yıllarca hem İsmail Ağa Cemaati içinde hem de çocuğun yaşını büyüten kurumda, sağlık sorunları için gittiği hastanede görmezden gelindi, üstü örtüldü, meşrulaştırıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık bu dehşet verici durumu, ‘tatsız bir konu’, ülkenin Cumhurbaşkanı ise ‘münferit bir hadise’ olarak tanımladı.”
 
1 yıl içinde 115 hamile çocuk hastaneye götürüldü
 
Mayıs 2017’de İstanbul’da Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne 115 çocuğun hamile olarak getirildiğinin bir kadın sağlık emekçisinin şikâyeti üzerine ortaya çıktığını kaydeden Sevinç, “İstanbul Valiliği kamu görevlileri için soruşturma izni vermedi. Kamuoyunun baskısı sonucunda mahkeme kararıyla soruşturma başlatıldı, ancak etkin bir soruşturma yürütülmedi. 2016 yılında İzmir’de cinsel istismara maruz bırakılan 9 yaşındaki bir çocuk, Çocuk Koruma Kanunu’na aykırı bir biçimde ifade vermek üzere mahkemeye çıkartıldı. İstismar faili ile karşılaşmanın stresi ve korkusuyla kalp krizi geçiren çocuk yaşamını kaybetti” ifadelerini kullandı
 
‘İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülsün’
 
Sevinç, çocuğa yönelik cinsel saldırının önlenebilmesi için talepleri şu şekilde sıraladı:
 
“* Cinsel istismar fiilinin ortaya çıkması durumunda etkin soruşturma ve cezai yaptırım süreci hızlı bir biçimde işletilmeli ve kısa sürede sonuçlandırılmalıdır. Faillerin, kurumların ‘itibarı’ değil, ‘ama’sız ‘fakat’sız çocuğun üstün yararı gözetilmelidir.
 
* İstismara maruz bırakılan çocukların psikososyal destek sürecini de içeren acil ve etkili sağlık tedbirleri alınmalıdır.
 
* Cinsel istismar fiili ortaya çıkmadan önce etkin koruyucu, önleyici politikalar üretilmeli ve bu politikaların yaygın uygulanabilmesi için gerekli mekanizmalar acilen oluşturulmalıdır.
 
* Çocukların doğrudan ulaşabilecekleri şikâyet/başvuru mekanizmaları yerel ve yaygın olarak yaratılmalı, bu mekanizmaları nasıl kullanabilecekleri konusunda çocuklar bilgilendirilmelidir.
 
* Çocukları güçlendirmek için cinsel sağlık ve bedensel söz hakkı eğitimleri verilmelidir.  Bu eğitimleri oluşturacak olan kurullar, bağımsız uzmanlar ve çocuk hakları savunucuları ile birlikte çalışmalıdır.
 
* Çocuklarla ilgili alanlarda çalışan meslek gruplarına (öğretmen, polis, hâkim, sağlık personeli…) personeller, tüm yetişkinler düzenli olarak çocuk odaklı yaklaşım, çocukların bedensel söz hakkı eğitimleri verilmeli ve bu eğitimler periyodik olarak tekrarlanmalıdır.
 
* Çocuklar için önemli bir koruyucu/önleyici belge olan İstanbul Sözleşmesi’ne acilen geri dönülmelidir.”
 
‘Kamu görevlileri meşrulaştırmasın’
 
Çocuğun cinsel istismarı, hiçbir kamu görevlisi tarafından; kaza, doğal afet, fıtrat, kader, kısmet, istisna, müstesna, tatsız bir olay, münferit hadise şeklinde bir daha asla tanımlanmaması gerektiğini vurgulayan Sevinç, “Devlet, yükümlülüğünü yerine getirerek; çocuğa karşı istismar suçu işleyen her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son vermeli ve çocuğun cinsel istismarının yolunu açan, failleri güçlendirerek çocukları savunmasız bırakan yasal dayanakları ortadan kaldıracak gerekli düzenlemeleri acilen yapmalıdır” açıklamasında bulundu.
 
İstanbul
 
İHD İstanbul şubesinde de açıklama yapıldı. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve şube yöneticileri katıldığı açıklamada, “Çocuk istismarı önlensin” pankartı asıldı. Açıklamayı İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri okudu.
 
‘Failler iktidardan güç alıyor’
 
Çocuk istismarı ve tecavüzünün münferit olmadığını yıllardır dile getirdiklerini ifade eden Gülseren, istismarın artmasının nedeninin etkin yargılamanın sağlanmamasından kaynaklandığını belirtti. Gülseren, “Failler cezasızlıktan, siyasal iktidarın söylem ve eylemlerinden güç alıyor. Bunlar çocuğa istismarı meşrulaştıran ve yaygınlaştıran bir ortamı hazırlamış oluyor. Ülkeyi yönetenler tarafından bunların söylenmesi çocuğu yok sayan mesajlar veriyor. Biz toplumdan çocuk istismarı noktasında duyarlılık beklerken maalesef toplum çocuk istismarını meşru gören bir anlayışı kabul etmeye teşvik ediliyor.”
 
Hukuk istismarı meşrulaştırıyor
 
Geçmiş dönemlerde istismar faillerinin hadım edilmesi, idam edilmesi yönünde yapılan tartışmaları hatırlatan Gülseren, bunların bir önlem olmadığını sadece istismar gerçekleştikten sonra faillerin cezalandırılmasına yönelik bir tartışma olduğuna dikkat çekti. Gülseren, “Bugün gerçekleşen olayda da istismarın önlenmemesinde sorumlu kimler tartışması yerine failin alacağı ceza üzerinden tartışma sürdürülüyor. Hiçbir ağır ceza suçun işlenmesini önlenmiyor. Çocuk istismarı önlenmesi konusunda mutlaka etkin tedbirlerin alınması gerekiyor. Türk Ceza Kanununda ve Türk Medeni Kanununda çocuk istismarı meşrulaştıran düzenlemeler var bu maddelerin mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Türk Medeni Kanunu çocukların erken yaşta evlendirilmesine izin veriyor. Hukuk eğer çocukların erken yaşta evlendirilmesine ve istismarına izin veren düzenlemeler içeriyorsa istismarın neden önlenmediği sorusunun cevabını başka yerde aramamak gerekiyor” diye söyledi.
 
Çocuk istismarı arttı
 
Türkiye’de yapılan birçok araştırmada çocuk istismarın yönelik sayının geçen yıllara oranlar üç kat arttığına dikkat çeken Gülseren, “Dünyada çocuk istismarında Türkiye’nin ön sıralarda yer aldığını söyleyebiliriz. Bizle çocuk istismarının önlenmesine dair daha önce önerilerimizi sunmuştuk. Çünkü istismarını önlemede sadece medeni kanundaki yasaların yetmediğini biliyoruz. Çocuğun kendi haklarıyla tanınması açısından Birleşmiş Milletlerin (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesini çekincesi kabul edilmesini bir kez daha talep ediyoruz.  Çocuğun üstün yararının Çocuk Hakları Sözleşmesine dahi çekince koyması tartışılması gereken bir durumdur.”
 
Çocuk Bakanlığı kurulsun
 
Mekanizmaların çocuk yararına işletilmesi yönünde çağrıda bulunan Gülseren,  çocukların, yetişkinlerin, kamu görevlilerinin cinsel sağlık ve bedensel söz hakkı eğitimleri verilmesi gerektiğini dile getirdi. Gülseren, “Bir çocuk bakanlığı kurulsun çünkü çocuklar nüfusun ciddi bir yoğunluğunu oluşturuyor ama iradeleri yok sayılıyor ve koruma mekanizmalarına ulaşmaları mümkün olmuyor. Direk çocukların haklarını istismardan korunmasını amaçlayan çocuk bakanlığının kurulması için çağrıda bulunuyoruz. Çocuk izlem merkezlerinin tekrardan gözden geçirilsin ve çocuk yararına tekrar düzenlensin. Çocuk istismarı vakaları yaşandıktan sonra üzülmek istemiyoruz biz çocuk istismarının önlenmesini istiyoruz. Zonguldak’taki olayın etkin soruşturulması ve failin cezalandırılması için yetkilileri göreve çağırıyorum.“