Gözaltında kaybedilenler anıldı: Söyleyecek sözümüz bitmedi

  • 12:03 19 Mayıs 2023
  • Güncel
İSTANBUL - İHD ve Cumartesi Anneleri, Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası kapsamında Gazi Mezarlığı’nda anma gerçekleştirdi. Anmada konuşan Yeşil Sol Parti Milletvekili Pervin Buldan, “Faşizmin karşısında mücadeleyi büyütmek hepimizin görevi. Şili’de Arjintin’de öteki ülkelerde kaybedenler kaybetti. Türkiye’de de mutlaka ama mutlaka kaybedecek” dedi. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Cumartesi Anneleri, 17-31 Mayıs Gözaltında Kayıplara Karşı Mücadele Haftası dolayısıyla gözaltında kaybedilen Rıdvan Karakoç ve Hasan Ocak'ın Gazi Mezarlığı’nda bulunan mezarları başında anma gerçekleştirdi. Anmaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) Milletvekili Pervin Buldan, Yeşil Sol Parti milletvekili Cengiz Çiçek ile çok sayıda kişi katıldı. Anmaya katılan kişiler ellerinde gözaltında kaybedilen ve katledilen kişilerin resimlerini taşıyarak sık sık “Kaybedenler kaybedecek” sloganını attı.
 
‘Bu mücadele durmadı’
 
Cumartesi Anneleri'nin, kayıplarının bulunması için 28 yıl boyunca yürüttüğü mücadelenin bugün “failler bulunsun hesap sorulsun, kayıplarımız nerede?” sorusuyla devam ettiğini ifade eden İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Hakikat ve adalet arayışımız devam ediyor. Devleti yönetenlerin ilk gün ki hakikatin üstünün örtülmesi noktasındaki inadı bugün hala devam ediyor. 28 yıldır Cumartesi Anneleri’nin yürüttüğü mücadelenin en büyük etkisi gözaltında kayıpların durdurulması noktasında oldu. Çeşitli engellemeler ile karşılaşmalarına rağmen bu mücadele durmadı. 2016 OHAL ilanından sonra yeniden gözaltında kaybetme suçunun işlenmeye başladığını gördük. OHAL süresince İnsan Hakları Derneği’ne 32 başvuru gerçekleşti. Bu suçun önüne geçilebilmesi için bu mücadelenin sürdürülmesine ihtiyaç var” dedi.
 
‘Devlet BM Sözleşmesi’ni derhal imzalasın’
 
Kayıp yakınlarının toplumun desteğine ihtiyacı olduğuna dikkat çeken Gülseren, gözaltında kaybetme suçunun artık bütün toplumu tehdit ettiğini söyledi. Gülseren, bugünden sonrada toplumsal mücadele yürüteceklerini, aynı zamanda devlete de sorumluluklarını hatırlatmaktan vazgeçmeyeceklerini belirtti. Gülseren, “Devlet failleri hala koruyor, cezasızlıkla bu olayın üstünü örtmeye çalışıyor. Ancak kayıp yakınları da aynı ısrar ve inatla kayıplarımızı unutmayacağız, adalet isteyeceğiz diyor. Bu sesin tüm toplum tarafından duyulmasını istiyoruz. Devletin insanlığa karşı bir suçun önlenmesi konusunda sorumlulukları var. Devlet adaleti sağlamak zorunda. Devletten kişilerin zorla kaybedilmekten korunmasına dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ni derhal imzalamasını istiyoruz. Kendi Anayasana, Anayasa mahkemesi kararına uy diye devlete çağrı yapıyoruz" diye seslendi. 
 
‘Söyleyecek sözümüz bitmedi’
 
Ardından söz alan gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, “Söyleyecek sözümüz tükendi ama bitmedi. Biz kayıp yakınları hala mezarsızız ve sözümüz yok sayılmaya çalışılıyor. Yarına dair büyütmeye çalıştığımız adalet umudumuzu gölgelemeye çalışıyorlar. Ama biz birbirimizden ve bizi destekleyenlerden aldığımız güç ile bedeli ne olursa olsun adaletin sağlandığı güne kadar kayıplarımızı ve hakikati aramaktan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
 
‘Faili meçhuller ülkeyi yönetenlerin sorumluluğudur’
 
Hasan Ocak ve Rıdvan Karakoç’un şahsında katledilen herkesi andığını ifade eden Pervin Buldan, faili meçhullerin, yargısız infazların yaşandığı coğrafyada hakikat ve adalet mücadelesinin hiçbir zaman bitmeyeceğini dile getirdi. Pervin, “İki yoldaşımızın 28 yıldır faillerinin hala yargılanmamış olması elbette bizim mücadelemizi daha da büyütmemiz gerektiğini bizlere göstermektedir. Türkiye’de bu kadar fazla faili meçhul cinayet, kayıp vakaları yargısız infaz varsa bu ülkeyi yönetenlerin karar alanların sorumluluğudur. Ortada cinayet olmasına rağmen fail yok failler olmasına rağmen yargılama yok. Bütün bunlar karşısında korunan kollanan cezasızlık politikasından yararlanan sistem var. Bu devlet politikasına dönüşmüş durumdadır. 2023 yılında olsak da zihniyetin aynı zihniyet olduğunu görüyoruz. Cumartesi İnsanlarının Galatasaray Lisesi önünde oturma eylemine izin vermeyen, onları gözaltına alan bu iktidarın kurmuş olduğu ittifak, bu karanlık döngüyü bir kez daha devam ettirme kararlılığını bizlere gösteriyor” dedi.
 
‘Faşizmin karşısında mücadeleyi büyütmek hepimizin görevi’
 
Adalet ve hakikat mücadelesi yürütenlere baskı ve müdahalenin olduğuna dikkat çeken Pervin, bu engellemelerin aynı zamanda demokrasiye yönelik yapıldığını söyledi. Pervin, “Ne pahasına olursa olsun adalet ve hakikat mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ilan etmek istiyorum. Bu faşizmin karşısında dik durmak ve bu mücadeleyi büyütmek hepimizin görevidir. Aydınlık ile karanlık arasında tercih yapabileceğimiz son bir fırsatımız var. Yine faşizm ve demokrasi arasında tercih yapacağımız bu fırsatı 28 Mayıs tarihinde hepimiz özenle ve önemle ele almak durumundayız. İkinci tur seçimlerde faşizmi göndermek, demokrasiye kazandırmak üzere hareket etmemiz, sandıklara gitmemiz faşizme kaybettirmek anlamında önemli olacaktır. Hasan’ın mezarında şu yazıyor. Şili’de Arjintin’de öteki ülkelerde kaybedenler kaybetti. Türkiye’de de mutlaka ama mutlaka kaybedecek” sözlerini kullandı. 
 
‘Yoldaşlarımızın bayrağı omuzlarımızdadır’
 
Devamında gözaltında katledilen Hasan Ocak’ın arkadaşları adına konuşan Leyla Can, Kürt özgürlük mücadelesini yürütenlerin, devrimcilerin, sosyalistlerin devlet politikası sonucunda işkenceler sonucunda katledildiğini kaydetti. Leyla, “Gözaltında kaybettiklerimizin neden işkence ile öldürüldüğünü çok iyi biliyoruz. Bu ülkede sömürgecilik, kapitalist barbarlık, emperyalizm ile işbirliği sürdüğü müddetçe devrimciler, sosyalistler, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin bayrağını tutanlar işkence edilmeye devam edecektir. Yoldaşlarımızın bayrağı omuzlarımızdadır. Faşist rejimi yıkana kadar mücadelemiz sürecek. Onlara sözümüz devrim olacak.”
 
‘Hanife Yıldız susmayacak, susturamayacaksınız’
 
Son olarak söz alan gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanif Yıldız, “Devletin gerçek yüzünü bilmediğim için oğlumu aradım geldi onu kendim karakola götürdüm. Ben 19 yıl boyunca tek başıma oğlumu korudum ama onlar ne beni ne de çocuğumu korudular. Devletin uzun kolu neden oğlumu bulup bana vermedi. Başta ne yapacağımı nereye gideceğim bilmiyordum daha sonra Galatasaray Meydanı’na gitmeye başladım ve bu topluluğun içine girdim 28 yıldır onlarla devam ediyoruz. Bu insanlar ne suç işlemiş. Bir anne güvendiği devlete tek evladını götürüp verdiği için eylem yapıyor ve annenin eline kelepçe vuruluyor. Benim elime kelepçe vurabilirsiniz ama yüreğimdeki ateşi hangi baskı ve yalanla söndüreceksiniz? Utanın. Benim annelik hakkımı elimden aldınız hala beni susturmaya mı çalışıyorsunuz? Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız susmayacak, susturamayacaksınız, unutmayacağım ve unutturmayacağım” diye ifade etti.