Halide Türkoğlu: Sıra faşizme son darbeyi vurmakta
- 09:59 18 Mayıs 2023
- Siyaset
Rojda Aydın
AMED - Yeşil Sol Parti Amed Milletvekili seçilen Halide Türkoğlu, AKP’nin Kurdistan illerinde kaybettiğini ifade ederken, partisinin oylarındaki düşüşe karşı ise “Yeniden inşa hamlemizi ortaya koyacağız” dedi.
Kurdistan ve Türkiye’de 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen seçimlerde çok sayıda şaibe ve usulsüzlük tespit edilirken, itirazların sürdüğü sonuçlar hakkında da hala resmi bir veri yok. Ancak kesinleşmeyen verilere göre Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) 61 milletvekili ile Meclis’e girdi. Bu rakamın 8’ini ise Amed’den çıkan vekiller oluşturuyor.
7 Haziran 2015’te gerçekleştirilen seçimlerde Amed’de seçime katılan seçmenlerin oranı yüzde 86,83. Seçimin sonucunda Halkların Demokratik Partisi (HDP) yüzde 79,06 oy oranıyla 10 vekil çıkarırken, AKP’nin savaş kararını devreye koymasından sonra 1 Kasım’da yapılan seçimlerde parti yine birinci parti olarak yüzde 72,82 oy oranıyla 9 vekil Meclis’e gönderdi.1 Kasım’da sandıklara giden seçmenin oranı ise yüzde 84,97 oldu.
Seçtiği vekillerin siyasi soykırım operasyonları ile tutuklanmasının ardından 24 Haziran 2018 seçimlerinde de HDP kentte yine birinci parti oldu. 2017 anayasa değişikliği referandumu sonrası kabul edilen kararla Meclis üye sayısı 550'den 600 vekile çıkarılırken daha önce 11 milletvekili çıkarabilen Amed’de bu seçimle beraber 12 milletvekili çıkarılmaya başlandı. Bu seçimlerde seçmenlerin yüzde 83,55’i sandıklara giderken, HDP yüzde 65,5 oy oranıyla 9 milletvekili çıkardı.
HDP hakkında açılan kapatma davası sürdüğü için seçime giren Yeşil Sol Parti, 14 Mayıs'ta kesinleşmeyen verilere göre kentte 553 bin 845 oyla, yani yüzde 62,18 oranı ile 8 milletvekili çıkardı. Yeşil Sol Parti'nin oylarında yaşanan düşüşün nedenleri hala tartışılırken, yapılan usulsüzlükler de bu tartışmanın önemli gündemlerinden biri.
Amed'de Yeşil Sol Parti'den milletvekili olarak seçilen Halide Türkoğlu, seçime dair değerlendirmelerde bulundu.
‘Çöktürme planı devreye girdi’
Bu seçimlerin tarihi bir seçim olma tezinin hala sürekliğini koruduğunu söyleyen Halide, 2015 yılından itibaren partilerinin durmadan hedef gösterildiğine dikkat çekti. İktidarın bütün seçim vaatlerini sürekli HDP düşmanlığı ya da bu partilerin geleneğinden gelen kesimleri hedef gösterme üzerine kurduğunu aktaran Halide, bu kutuplaştırıcı dilin geçmişte de var olduğunu ekledi. İktidarın 2015’ten beri devletin bütün kurumlarıyla uyguladığı savaş siyasetini demokratik siyaseti tasfiye etme üzerinden yürüttüğünü kaydeden Halide, “Kimi zaman çöktürme planları devreye girdi, kimi zaman kayyım atamaları söz konusu oldu. Kimi zaman siyasi partilere siyası soykırım operasyonları ve buna direniş gösteren bütün aktivistler her seferinde iktidarın baskılarıyla karşı karşıya kalırken, seçim bunun da dozunun yükseldiği bir süreçti” dedi.
‘Umudun önüne geçmeye çalıştılar’
2023 seçimlerinin de diğer seçimlerden farklı bir ortamda gelişmediğine değinen Halide, “Savaş her gün derinleşti ve derinleşirken iktidar baskı aygıtlarını sahada her şekilde kullanmaya çalıştı. Ve biz 2023 seçimlerinin örgütlenmesini yaparken şunu da söylüyorduk; evet faşizmle tarihi bir seçimden geçiyoruz. Bu faşizmi durdurmak da geriletmek de Yeşil Sol Parti’nin görevi. Sahada örgütlenmesini yaparken biz siyasi partiyle aslında mücadele etmiyorduk. Rakip siyaset dediğimiz alanlarda rakiplerimize dair siyasi söylem kurmaktan ziyade devletin siyasi partisinin AKP-MHP’nin oluşturmuş olduğu ittifakın partimize yönelimleri sahada iş yaptırtmaya bile imkan vermiyordu. Bir yandan kapatma davasıyla tehdit eden ama bir yandan da seçimlere Yeşil Sol Parti ile giriyor olmamızın getirmiş olduğu umudu örgütlenme noktasında da bu umudun önüne nasıl geçebiliriz üzerinden iktidar saldırılarını sürdürüyor. Halkın Yeşil Sol Parti’yi benimseyerek yola devam etmesini nasıl engelleriz noktasında bütün temaslarımızda bir ablukada bu seçim sürecini yürüttük” sözleriyle iktidarın çok boyutlu saldırılarına değindi.
‘Erdoğan Kürdistan’da kazanamadı’
Halide, miting ve halk buluşmalarına kadar tüm çalışmalarının polis ablukası altında gerçekleştirildiğini aktarırken, “Buna rağmen aslında halk hem güvenini, hem umudunu büyütme noktasında partimizin yanında oldu. Mevcut seçimlere bu eksende hazırlanırken, 14 Mayıs günü hepimizin dikkat etmesi gereken meselelerden biri sandıkların korunması. Ve bu sandıkların açıldığı süreçten YSK’ye teslim edildiği sürece kadar takibinin yapılması ve müşahit çağrılarımız söz konusu oldu. Bugün yapılan usulsüzlükler ya da kaydırma, ‘hata’ dedikleri ama birçok oyumuzun MHP ya da Yeniden Refah Partisi gibi partilere kaydırılmış olmasına rağmen Kürdistan’da AKP istediğini alamadı. Erdoğan aslında Kürdistan’da kazanamadı. Türkiye’de tek adam rejiminin istenmediği birinci turda gösterilmiş oldu. Birinci turda iddiamız olan tek seferde göndereceğiz iddiamızı belki yerine getiremedik ama şunu yaptık; faşizmi durdurma noktası olan ilk turda kazandırtmama noktasında bir şekilde geriletmeyi gösterdik. Ve Erdoğan yüzde 50’yi bulamadı. Toplumun yarısı Erdoğan’ı istemiyor” şeklinde konuştu.
Demokrasi cephesiyle faşizm gönderilecek
Seçmenin yarısının muhalif bir cephede durduğunun altını çizen Halide, ülkedeki demokrasi meselesinin artık kritik bir aşamaya geldiğini belirtti. Halide, temel amaçlarının "tek adam rejimini” gönderme noktasında en büyük demokrasi cephesinde büyük buluşmayı gerçekleştirerek faşizmi tamamıyla ikinci turda göndermek olduğunu vurguladı. Seçimlerde iktidarın medya eliyle yarattığı algı ve yaptığı açıklamalara da dikkat çeken Halide, şunları ekledi: “Halkın yüzde 50'si tercih ediyorsa yüzde 50’si tercih etmiyor. Tercih etmeyenlerin, halkı artık bunlar sandıklara gitmiyor demekle boşa çıkarmanın anlamı da yok. Moral ve üstünlük bizde. Tek seferde kaybettiremedik ama o da kazanamadı. Kazanamadığı için biz bu 12 günü daha bir seferberlik ruhuyla, daha bir demokrasi noktasında ve YSK’nin de yapmış olduğu manipülasyonları bilerek sahada bir örgütlenmeye gitmeliyiz. Halkın belli bir kısmı sandığa gitmemiş, bu gerçekleri görmek lazım. Sandığa gitmeyenlere ulaşmak lazım, ikna etme çalışmalarını yürütmek lazım.
Sıra faşizme son darbeyi vurmakta
Bizim bu seçimlerde çıkarabileceğimiz birkaç ders var. Her türlü manipülasyonu yapabilecek bir parti. Saha örgütlenmemiz ve teknik birikim ve bilgi, deneyim ve tecrübeyle birlikte 28 Mayıs’a daha hazırlıklı girmeliyiz. 28 Mayıs’ta bu manipülasyonları boşa çıkarmak için bütün muhalefetin daha dikkatli, hassas, ikna edemediği bütün alanları ikna etmek için uğraşması gerekiyor. Kürtler, kadınlar, gençler olarak da aldığımız bu tarihi misyonla faşizme bir şekilde duraksama ya da bir tökezleme sağlattık. Şimdi sıra son darbeyle kadın, Kürt, emek, doğa düşmanı olan ve bu politikalardan başka bir vaadi olmayan bu faşist iktidarı gönderebilmekte. O yönüyle moral üstünlük hiçbir şekilde iktidarda değil, tam da muhalefetin olduğu yerde. Bundan sonraki seçime örgütlenme çalışması elbette ki faşizmi gönderme, tamamıyla gönderme konusunda oluşturacak bir seçim çalışmasıdır. Hepimiz kararlıyız. Stratejimiz bu noktada açık ve nettir. Bu kararlılıkla faşizmi göndereceğiz. Kazananın haklar, kadınlar, Kürtler, gençler olması konusunda bu misyonumuzu yerine getireceğiz.”
‘YSK manipülasyona gitmeye çalıştı’
Bazı yerlerde partisinin hukuki başvurularının olduğunu söyleyen Halide, hem tekniki hem de hukuki boyutlarda YSK’nin manipülasyona gitmeye çalıştığına işaret etti. YSK’nin bunu bir deneme amaçlı Yeşil Sol Parti üzerinden yapmaya çalıştığını kaydeden Halide, “Biz oylarımızın takipçiyiz. Her bir oyumuzu geri almak için uğraşıyoruz. Bazı ilçelerimiz nöbet tutma eylemlerine başlamışlar. Muhalif partiler buna geçit vermeyerek engellemeye çalıştılar. Tüm bu oyunları bilerek önümüzde bir seçim var ve bu oyunları bildiğimiz için daha çok sandıklara, sandık güvenliğine ve YSK’daki tutanaklarla bizdeki tutanakların birbirini tutması için örgütlenmesini sağlayacak bir seçim güvenliğini sağlamak zorundayız. En önemlisi de halka sandığa gitmesi için söylem ve kampanyaları geliştirmek zorundayız” şeklinde konuştu.
‘Eleştiri ve özeleştiri ile pratiğimizi oraya koyacağız’
Geçtiğimiz yıllara oranla partisinin oylarında bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Halide, Erzirom’da olduğu gibi oyların yükselerek vekil çıkarılan yerler olduğuna da işaret etti. Seçimlere baskı altında girilmesi ve Yeşil Sol Parti’nin son bir ayda örgütlenmesinin de sonuçlardaki düşüşte etkili olduğunu dile getiren Halide, “Bütün il ve ilçe örgütlerimizin bu seçimde yaşanan eksikliklerin ya da genel merkezin, il ve ilçelerimizin eksik kaldıkları yerlere dair tartışabileceği toplantılar ve buluşmalarla bir şey. Partimiz olarak biz bunu açık ve net söyledik; partimizin oyu azalmışsa her yönüyle bunun iç hesaplaşmasını da ve bu iç hesaplaşmanın da eleştirisini ve özeleştirisini sağlayacak bir mekanizmayı oluşturmak zorundayız. Parti geleneğimiz bununla ayakta kalan bir parti geleneğidir. Bundan kaynaklı 28 Mayıs’tan sonra bütün parti kurullarımız, il ve ilçe örgütlerimiz hem halk toplantılarıyla buluşmalarını sağlayacak, hem de riskli alanlar hangisiydi, nerede eksik kaldık, nereyi tamamlayamadık ve oy kaybının bizden kaynaklı nedenleri nelerdir üzerinden tartışmaları olacak” ifadelerini kullandı.
‘Yeniden inşa hamlemizi ortaya koyacağız’
Devletten kaynaklı nedenleri dışında tutarak, sonuçlarda parti olarak kendilerinin etkilerini tartışacaklarını belirten Halide, “Çünkü bizim bir iddiamız var. Bir inşa partisidir ve halkıyla birlikte hareket eder. Ve halkının ona söylediği sözü ve mesajı alır ve bu mesaj üzerine kendi inşasını oluşturan bir parti gerçekliğimiz var. Bizler bunların hepsini konuşacağız ama konuşurken de tarihi bir sorumluluk olan faşizmi gönderme iddiamızdan da asla vazgeçmiyoruz. Çünkü bu faşizm 28 Mayıs’ta gitmek zorunda. Gittiği zaman biz Kürt sorununu ve kayyım rejimini nereye koyacağımızı ve nasıl kaldıracağımızı, kadın düşmanı politikalara karşı nasıl bir örgütlemenin gerektiğini, yoksulluğa ve açlığa dair oluşturulan bu hükümetin ve sermayenin oluşturduğu politikalara karşı nasıl bir şey yapılacağı faşizmin gidişatına bağlı olan bir şey. Ve biz onu göndermekte kararlıyız. Ve seçimlerden sonra büyük bir örgütlenme seferberliği ile yeniden inşa hamlemizde bu sürecin hem örgütlenmesini, hem özeleştirisini hem de yeniden inşasını gündeme koyacağız” dedi.
Yeşil Sol’un yüzde 49 oranında kadın vekili Meclis’te
Yeşil Sol Parti’nin Meclis’e giren vekillerinin yarısının kadın olduğuna da dikkat çeken Halide, “Bizim partimiz eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sistemiyle kendisini var eden bir parti geleneğinde geliyor. Ve bugüne kadar bütün adaylık süreçleri, yaptığımız yönetim mekanizmalarının hepsinde bir fermuar sistemi var. Çünkü kadın özgürlükçü bir siyasi parti olduğumuzu söylüyoruz. Kadın özgürlükçü bir toplumsallığın var olabilmesi için mücadele ediyoruz ve kadın kazanımlarına yönelik her saldırıya karşı bir savunma hattı olduğumuzu ve bütün kazanımların güvence partisi olduğumuzu söylerken elbette ki fermuar sistemi bu güvenceyi gösteren ve siyasetin sahici olma halini gösteren bir şey. Biz demokratik siyasette bu sahici ilkeyle hareket ederek Meclis’e yüzde 49 oranında kadın vekil gönderdik. Bu kadar kadın, Kürt, emek, doğa ve toplumsallığa karşı düşmanlığın olduğu bir Meclis profilinde kadın özgürlükçü çizgide hem Kürt kadın hareketinin hem de Türkiye’de ortak mücadele yürüttüğümüz kadın hareketlerimizden arkadaşlarımızın Meclis’te yer alması demek, kadın düşmanı politikalara karşı hem sokakta hem de Meclis’te bizi büyük bir mesainin beklediği anlamına geliyor” sözlerine yer verdi.
‘Kadın mücadelesi örgütlenerek daha da büyüyecek’
Kadınların büyük bedeller ve mücadele ile Meclis’e girdiğine işaret eden Halide, şunları söyledi: “Kürt kadın hareketinin siyasette bu kadar özne olması, Meclis’e kadın arkadaşları göndermesi, Türkiye kadın hareketinden birçok kadının simgesel olarak görev ve sorumluluklarını Meclis’te yerine getirebilecek bir mekanizmaya kavuşması, bedel ödenen bir sonuç. Erkek egemen siyaset biçimleriyle mücadele ederken aynı zamanda toplumsal dönüşümü sağlayabilecek, cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilikle en fazla mücadele edebilecek olan, kadın mücadelesidir. Kadın mücadelesi Meclis’te bu sözü kuracak ama aynı zamanda inşasıyla, politik mücadelesiyle de bu kutuplaştırıcı siyasetin önüne bir engel olma gibi bir tarihi sorumlulukla Meclis’te görevine başlayacak. Aynı zamanda sokağıyla, Meclis’i ile bir bütün halinde kadın mücadelesi önümüzdeki süreçte örgütlenerek daha da yükselecek.”