JINNEWS muhabiri Habibe Eren: Bizler şahsında kadınlar yargılanıyor

  • 19:23 16 Mayıs 2023
  • Hukuk
 
ANKARA - Farklı inançlardan kişilere mikrofon uzattıkları için yargılandığını dile getiren muhabirimiz Habibe Eren, “'Haberlerin anonim olarak geçiyor' deniliyor. Tüm haberlerim imzalıdır. Bu haberler anonim ise ben neden yargılanıyorum ve bu haberleri kim yaptı” dedi.
 
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 25 Ekim’de gözaltına alınan 29 Ekim’de tutuklanan muhabirlerimiz Habibe Eren, Öznur Değer, Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever, muhabirler Selman Gözelyüz, Deniz Nazlım, Berivan Altan, Emrullah Acar, Hakan Yalçın, Ceylan Şahinli  tutuksuz yargılanan Zemo Ağgöz, Mehmet Günhan ve 20 Mart ‘ta tutuklanan Yeni Yaşam muhabiri Hamdullah Bayram’ın yargılandığı davanın ilk duruşması Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. 
 
Tutuksuz yargılanan Zemo Ağgöz ve Mehmet Günhan duruşmada bulurken, tutuklu gazeteciler de duruşmaya katıldı. Duruşmayı Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) Özgür Öğret, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Yöneticisi Cuma Daş, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şubesi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın-İş Ankara Temsilcisi Turgut Dedeoğlu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MGKP), Polen Ekoloji Kolektifi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili Murat Çepni, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLS)  ve tutuklu gazetecilerin aileleri ve çok sayıda avukat ve gazeteci duruşmayı izliyor. 
 
 
‘Türkiye’nin başkentinde aleni bir şekilde haber yapıyorum’
 
Savunmasına başlayan MA muhabiri Selman Gözelyüz, iktidarın kendinden olmayan herkesi terörist ilan ettiğini söyledi. Hiçbir veri öne sürülmeden kendilerine “örgüt üyesi” suçlaması yapıldığını dile getiren Salman, “Gizli tanık beyanları düzenlememenin Diyarbakır’a yapıldığını ama bunu kabul etmeyip işi bıraktığım söyleniliyor. Zaten tüm medya kuruluşları nerede ihtiyaç varsa muhabiri oraya gönderir. Ben Ankara’dan kendi isteğimle ayrıldım, Mersin, Antalya, Hatay gibi yerlerde çalıştım ve Diyarbakır’a geçtim. Gizli tanığın diğer beyanı HDP haberlerinin yapılmasında başında geliyor diyor. Haber değeri olan bir partinin haberini nasıl yapmayayım? Eşbaşkanların tutuklandığı, sürekli baskı altında olan bir partinin elbette bir gazeteci için haber değeri var. Yaptığım tüm haberler kendi ismimle. Türkiye’nin başkentinde aleni bir şekilde haber yapıyorum. Bütün faaliyetlerim gazetecilik faaliyetleri” dedi.
 
Selman’ın savunmasının ardından mahkeme heyeti, gizli tanık beyanlarını sordu. Mahkeme heyeti Selman’a “PKK-KCK üyesi misin?” diye sordu. Salman, “Öyle bir durum söz konu değildir. madem öyle bir iddia var o zaman ispatlansın” diye cevap verdi.
 
Selman’ın ardından muhabirimiz  Habibe Eren’in savunmasına geçildi.
 
‘Farklı inançlara mikrofon uzattığımız için yargılanıyoruz’
 
Tutuklu bulunmalarının sebebinin var olan atmosferin olduğunu ifade eden Habibe, düşünce ve ifade özgürlüğünün kriminalize edildiğini kaydetti. Habibe, “Yaptığımız tüm haberler hukuksal düzlemde suçlama konusu olarak görülüyor. Özellikle demokraside yozlaşma ve çürümenin sebebini buradan net görebiliyoruz. Asıl yargılanması gereken failler yargılanmazken, bugün yaptığım kadın haberleri için yargılanıyorum. Ümitcan Uygun, üç kadını katlettikten sonra yargılanabildi. Failler dışarıda iken bizler düşüncelerimizi ifade ettiğimiz için yargılanıyoruz. Anayasaların özü insandır, bugün gelinen noktada devlet için uygulandığını görüyoruz. İktidarın ya da farklı kanalların görmezden gelindiği tüm farklı inançlara mikrofon uzattığımız için yargılanıyoruz” diye belirtti. 
 
‘JINNEWS şüpheli ölümlerini aydınlatıyor’
 
Gazetecilik faaliyetleri örgütsel delil olarak nitelendirdiğine vurgu yapan Habibe, “JİNNEWS’te çalışıyorum ve yasaklı görünüyor ama vergilerini ödeyen bir kurum. JİNNEWS  erkek ne der demeden yayın hayatına başladı. Kadını hor gören, magazin sayfasına sıkıştıran eril dili reddeden medyayı kadın bakış açısıyla haber yapıyor. Toplumda sürekli yok sayılan kadınlar için kurulan kurumda cinsiyetçilik olmaz. Hukuk anlamında kaç tane yargıç kadın var. Kadın olsa bile sömürü ye açık hale getiriyor. Verilerde de ortada, 20 yıldır sistematik kadın katliamları, cinsel taciz, tecavüz, çocuk istismarı artmış durumda. Yargıya baktığımızda faillerin iyi hal indirimleri ile serbest bırakıldığını görüyoruz. Ana akımın ya da hukuk alanında, ‘balkondan düştü’ gibi şüpheli ölümlerin şüpheli olmadığını ve bunu JİNNEWS  haberleri ile açığa çıkarıyor. Tüm kadınların sesi olduğu için, Yeşil Yola direnen ‘devlet benim’ diyen Havva Özcan’ın da, cenazesi dolapta bekleten Cemile Çağırga’nın da, toplumda sadece cinsel nesne, anne, eş gibi tüm kadınlık halleri dışında hayatın tüm alanında güçlü rollerini açığa çıkarıyoruz. Hak odaklı, kadın odaklı habercilik budur. Toplumda sesi duyulmayan tarafa öncelik sağlarız” sözlerini kullandı.
 
‘Bizim şahsımız da kadınlar yargılanıyor’ 
 
Kadın gazeteciler toplumun sesini duyurdukları için yargılandıklarını ifade eden Habibe, şöyle devam etti: “Bu iddianameye baktığımız zaman savcılık sadece iktidar odaklı baktığı için tüm faaliyetlerimiz terörize edilmeye çalışılıyor. Günümüz dünyasında alternatif medya tartışılıyor. Kadın, çocuk, hayvan odaklı habercilik daha fazla tartışılıyor. Kendimde Kürt kadın bir gazeteci olduğum için yargılanıyorum. Sürekli olarak uluslararası verilere baktığımızda; gazetecilerle ilgili yıldırma politikası ile karşı karşıyayız. Dışarıda şiddete maruz kaldığım zaman, ben şikayete bulunduğum için sonuç alamıyorum. Sanık olarak yargılandığımızda tüm faaliyetlerimizin suçlama konusu yapıldığını görüyoruz. Kadın gazeteciler olarak eşitliği gözettiğimiz için yargılanıyoruz. Eşitliği görmüyoruz, sürekli ötekileştiriyoruz. Toplumsal odaklı haber yapmak yargılanıyor. Bizim şahsımızda kadınlar ve toplum yargılanıyor.
 
Haberler anonim ise ben neden yargılanıyorum
 
Bir kadın şiddet gördüğünde kulaklarımızı mı kapatalım? Görmeyelim mi? Bize ‘sözde gazeteciler’ deniliyor. ‘Sözde’ denilince o gerçekliği ortadan kaldırmıyorsunuz, bir hakarettir. Her haber ya da her yayın size hitap etmiyor olabilir. Bu haberlerin sözde olduğu anlamına gelmez. Haberlerin anonim olarak geçiyor deniyor. Tüm haberlerim imzalıdır. Bu haberler anonim ise ben neden yargılanıyorum ve bu haberleri kim yaptı? Gazetecilik aleni bir meslektir, ben hem gazeteci olacağım hem anonim olacağım. Ben hayalet Casper’miyim? Talimatla da haber yapılmaz, bir gazeteci gündeme göre haber yapar. 9 yıldır gazetecilik yapıyorum ve her haberi yaptım. O zaman benim ömrüm talimat beklemekle geçiyor. Resmen gazeteciler düşünemez, haberi yapamaz  denilmiş. Gazetecilik refleksi denilen bir şey vardır.  MA’da çalıştığım söyleniliyor ama JİNNEWS’te çalışıyorum. Ki bu kurumlar yasak dahi değil. Deşifre olmamak için adres değişikliğinden söz ediliyor. Ama gazetecilik mesleği gereği sürekli seyahat edersin. Yine anayasa da seyahat özgürlüğü hakkı var.
 
Kopyala-yapıştır ibareleri benim içinde uygulanmış
 
Tüm bilgilerim açık ve alenidir. Bugün bir mahalleye gittiğimizde bile bunlar gazeteci derler çünkü herkes bizi tanıyor. Gizli tanık beyanlarını kabul etmiyorum. Kabul etmediğim şeyleri açıklama yapma gereği de duymuyorum.  Kopyala- yapıştır ibareler benim içinde var. Madem eyleme katılmışım hangi eylem nerede onu da açıklasınlar. Tutuk incelemesi yapıldı, savunma hakkımız engellendi. Deprem bölgesinde sahada olma hakkımız zaten engellendi. Bunu dile getirdiğimizde prosedür deyip geçtiler. Örgütsel faaliyet olarak lanse edilen tüm faaliyetler gazetecilik faaliyetidir. Savcı biraz gazetecilik faaliyetlerine baksaydı anlardı örgütsel faaliyetleri olmadığını. Yıllardır, banka hesabımı kullanıyorum, oradan düzenli maaşımı da alıyorum. Arkadaşlarımla aramdaki borç aldığım para alışverişi bile suç sayılmış. Buna dair de somut bir beyan yok.  
 
Haber alanında jüri olması da suç
 
JİNNEWS ‘in aylık şiddet çetelesi var. Bir yıl içinde katledilen kadınların verilerini alıp direkt yapıştırmış. Bu veriyi paylaşmak suç mu? Bunlara yönelik bir önlem alınmazken, bunun haberini yaptığımız için yargılanıyoruz. MGKP’nin kadın gazetecilerin maruz kaldığı ihlalleri verilerin yer aldığı rapor suçlama konusu yapılmış. Musa Anter Basın Şehitleri Ödülleri’nde kadın haber alanında jüri olmam suç sayılmamış.  Gazeteci Hüseyin Aykol’un serbest bırakılmasına dair verdiğim demeç bile suç sayılmış.   Nagihan Akarsel’in katledilmesine dair verdiğim demeç suçlama konusu yapılmış. Bir kadın gazeteci olarak tepkilerimi dile getirmem suç değildir. Sosyal medya hesabımda yaptığım paylaşımlar bile suç sayılmış. Gazeteciler olarak burada bunların suç olmadığını anlatmaya çalışıyoruz. Gazeteci olarak yaptığım haberi paylaşamıyorsam biz neyi dile getirelim ki?”
 
Habibe’nin ardından MA muhabiri Hakan Yalçın savunmasına başladı.
 
‘Son yıllarda ötekileştirmelerde artış yaşandı’
 
Türkiye’de demokrasinin son yıllarda ayaklar altına alındığına dikkat çeken Hakan, Türkiye’nin seçime girdiği süreçlerde gazetecilerin tutuklandığını dile getirdi. Hakan, “Bu ülkede ötekileştirme, yok sayılma, saygı gösterilmeme durumu çok fazla artmış durumda. Bende Van’da yaşıyorum, Van’da gazetecilik yapıyorum, adliye muhabirliği de yaptım. Bugün eğer başkalarının düşüncelerini beğenmiyorsanız, iktidara yakın değilseniz örgüt üyesi olarak lanse edemezsiniz. Umarım önümüzdeki günlerde Türkiye demokrasisi açısından insanların birbirini anlayabildiği, ötekileştirme yapmadığı zamanlar olur” ifadelerini kullandı.
 
‘Gözaltına alındığım sırada kafama silah dayandı’
 
Bulunduğu Sincan Cezaevi’ndeki koşullarından söz eden Hakan, “Bir gazetecinin gece yarısı tekli bir hücreye atılmasını niyetten bağımsız ele almıyorum. Van’da gözaltına alındım akşamında Ankara’ya getirildim. Ankara TEM polisi silahını kafama dayadı. Ankara TEM’e gelene kadar cinsiyetçi küfürlerine maruz kaldım. Devleti kafasına göre kullanma hakkı yoktur” diyerek yaşadıkları ihlallere tepki gösterdi.
 
‘Hakikat gazeteciliğine devam edeceğim’
 
Hakan, savunmasına şöyle devam etti: “21 Şubat Anadil Günü için haber yapmışım ve ‘Kürtçe Kürtlerin kırmızı çizgisi olmalıdır’ başlıklı haberim KCK’nin bir birimine bağlamışlar. Bir iş yapıyorlar bunu somut olarak bir yere dahi dayandıramıyorlar. Yine Dedeoğulları’na dönük katliamında haber takibi yaptım. Bunu da KCK’ye bağlayarak örgütün propagandasını yaymak olarak ele almışlar. Türkiye’de herkes örgüt üyesi olarak yargılandığı için bir şeyde demek istemiyorum. Malatya’da okudum ve okulum bittikten sonra Ankara’ya geldim ailem buradaydı ve başvuru yaptım. Çalışmaya başladım, Ankara’dan sonra İzmir’de çalıştım ve ardından Van’da çalıştım. Gizli tanık beyan vermiş ve bunları somut bir delile bağlamamış. Tahliye olursam hakikat gazeteciliğine devam edeceğim”
 
‘Gizli tanık beyanlarını kabul etmiyorum’
 
Hakan’ın savumasın ardından Yeni Yaşam gazete dağıtımcısı Hamdullah Bayram savunmasına geçildi. Diyarbakır’da katledilen Musa Anter’in katledilmesinden sonra gazeteciliğe merak saldığını söyleyen Hamdullah, “Onlarca gazete dağıtımcısının failini bulamayanlar benim en küçük çalışmamı  suç olarak gösteriyorlar. Birçok yerde gazete dağıtımcılığı yaptım. Elbette Türkiye’nin birçok şehrine de giderim ve çalışırım. Birçok telefon görüşmesi eklenmiş ama bazılarını hatırlamıyorum bile. Dağıtım sırasında abonelerden aldığım tüm paralar örgüte gönderilmiş denilmiş. Arkadaşlarıma dahi para göndermem suç sayılmış. Gizli tanık beyanlarını kabul etmiyorum” dedi. 
 
Polis: Gazetecilerin KCK’den talimat aldığını söyle  
 
Son olarak gözaltına alındıktan sonra TEM polislerinin yanına gelerek, “Gazeteciler hakkında bize KCK’den talimat alıyorlar de seni istediğin yere gönderelim” dediğini aktaran Hamdullah, “Bugün bunu kabul etseydim ben de gizli tanıklarından olurdum” ifadelerinin kullandı.  
 
Duruşmada dinlenilmesi beklenilen gizli tanık k8ç4b3l1t5’in duruşmanın uzamasından dolayı vazgeçilerek bir sonraki celse de dinlenilmesine karar verildi. 
 
Avukatların itirazlarına rağmen mahkeme heyeti kararlarını verdiklerini kaydetti. 
 
Gazetecilerin savunmalarının ardından iddia makamı, gazetecilerin tutukluluk hallerinin devamını talep etti.  
 
‘KCK basın komitesi ilk defa helikopter davasında ortaya çıktı’
 
İddia makamının ardından söz alan Avukat Resul Temur, gizli tanığın yeniden dinlenilmesini talep etti. Resul, şöyle konuştu: “Gazeteci müvekkillerimiz kendilerini büyük bir oranda tanımladılar. İddia makamı müvekkillere ilişkin ‘sözde’ ibaresi kullanıyor. Sözde ibaresi hukuki bir ibare değildir. Savcılar sözde ibaresiyle doğrudan itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. İddianamenin politik saiklerle hazırlandığını gösteriyor. Van’da helikopterden atılan iki Kürt vatandaşın haberini yapan gazeteciler vardı. İlk defa orada gazeteciler için KCK basın komitesi ismi geçti. Emniyetin kendi iç eğitimi için hazırladığı broşür vardı, altta MA yazıyordu. Tüm iddialar o broşürden geldi. O gün bugündür değişmedi. Ama o dosyada yargılanan gazeteci Cemil Uğur, için MLSA Hukuk Birimi bir savunma yaptı. AYM kararı bu haberden gazetecilerin yargılanmayacağına hükmetti.” 
 
‘Dosyadan iki kişi terfik edildi’
 
Devlet reklamcılığı konusunda suçlama konusu bu yapılıyor. Neden devlet yanlısı haber yapmadığı için. Zaten devlet yanlısı haberleri yapanlar çok var. Kürt basını devlet reklamcılığından sıyrıldığı için özgür basın ismini bu yüzden alıyor. Kök dosya ana dosyamızın içerisinde olmadığı için soruşturma sırasında neler olduğunu bilmiyoruz. Kendi dosyamızda geriye doğru gittiğimiz de soruşturma dosyası Nisan 2021 tarihine kadar gidebiliyoruz buda maddi gerçeğe ulaşmamız zor oluyor. 18/10/2022 tarihinde gizli tanık dinleniliyor, 16 kişinin soruşturulduğu bir dosyada alelacele iki kişi terfik edilmiş 14 kişi gözaltına alınmış. Kök dosyasının bir bütünen dosyanın içerisine alınmasını istiyoruz. Terfik edilen iki kişiden birinin gizli tanık olduğunu düşünüyoruz.”  
 
‘Haberler ilginizi çekmedi diye gazetecileri yargılamak istiyorsunuz’
 
“Kök dosyadaki bir belgeye göre MA, 80 çalışanı ile şu anda yoluna devam ediyor. 12 çalışanı tutuklu. 38 basın çalışanı ile de telif karşılığında çalışmasına devam ediyor. Neden 130 kişi içerisinde buradaki isimleri dosyaya edildi. Bunun belirlenmesi kollukta mı? Bir konun haber değeri taşıması için güncelliği, ölçülüğü ve gerçekliğini içinde barındırması gerekiyor. Yargıtay haberlerin somut bir delile bağlanmasından söz ediyor. Müvekkiller tecrite ilişkin haber yapıyorlarsa somut olarak bu gerçekse bu haberdir. Bunlardan dolayı JİNNEWS ve MA’nın kullandığı dili yargılamak doğru değildir. 2017 yılından bu yana kurulmuş bir ajans bugüne kadar 124 bin haber girilmiş. Siz 130 haberi almışsınız ve bu haberler ilginizi çekmedi diye gazetecileri yargılamak istiyorsunuz.”
 
Resul, son olarak müvekkillerinin tahliyesini talep etti. Resul’un ardından mahkeme heyetinin duruşmayı sınırlandırmasından dolayı, avukat Şevin Kaya, “Tüm yargılanan vekiller olarak savunma hakkımızın kısıtlandığını ve savunma hakkımızı. Resul Temur’a veriyoruz. Müvekkillerimizin tahliyesini talep ediyoruz” dedi.  
 
Avukatların beyanların ardından duruşmaya 20 dakika ara verdi.