Nuray Çevirmen: Adalete olan inanç yeniden ortaya çıkarılmalı

  • 09:25 13 Mayıs 2023
  • Güncel
 
 
ANKARA - İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, eşitlik ilkesinin tüm hasta tutsaklar için işletilmesi gerektiğini söyleyerek seçime giden partilere, “Önümüzde çok önemli bir seçim var; iktidara aday olan partilerin bu konuda gerçekten insanların kaybetmiş olduğu bu adalet duygusunu ortaya çıkarması gerekiyor” dedi.
 
14 Mayıs seçimleri için AKP-MHP ittifakının Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR ile kurduğu ittifak sonrası, birçok Hizbullah katilinin, uyuşturucu tüccarının ve taciz, tecavüz faillerinin cezaevinden cumhurbaşkanı yetkileriyle çıkarıldığı kamuoyunda da tartışmalara yol açtı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 2015’ten bu yana 22 kişi için af yetkisini kullanmış bunların neredeyse hepsi “kasten öldürme”, “yolsuzluk”, “uyuşturucu ticareti” ve “Hizbullahçılardan” oluşuyor. 
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD), birçoğu siyasi nedenlerden dolayı cezaevinde olan hasta tutsaklar için 452 haftadır yaptığı eylemleri ise görmezden gelen İktidarın politikaları sonucunda cezaevinde yaşamını idame ettiremeyen, tedavisi engellenen, infazı keyfi olarak ertelenen tutsakların taleplere kulak verilmiyor. Geçtiğimiz hafta “seçim var” bahanesi öne sürülerek eylem engellenmeye çalışılsa da, hasta tutsak  yakınları ve hak savunucuları, polisin ablukasına rağmen eylemi gerçekleştirdi. 
 
İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen, seçime saatler kala hem mevcut iktidarın işletmediği eşitlik ilkesini değerlendirdi ve gelecek yeni hükümetin bu konuda izlemesi gereken noktaları belirtti.
 
Siyasi hasta tutsakların tahliyeleri önünde keyfi engeller
 
Yaşam hakkı ile ilgili pek çok ihlalin devlet tarafından meydana getirildiğini söyleyen Nuray, cezaevlerinde tutsakların hastalıkları ve tedaviye erişme koşullarının önündeki engellerden kaynaklı ölmeye devam ettiğini belirtti. Nuray, “Bu kadar ağır hasta mahpusların tahliyelerinin önünde pek çok engel bulunuyor. Özellikle siyasi mahpuslar üzerinde çok daha büyük engeller söz konusu. 2023 yılı başında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü bir genelge yayınladı. Cumhurbaşkanlığının af yetkisini düzenleyen bu genelgede düzenlemeler yaptı. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) karar verme noktasından çıkarılması sadece hastalığın tespiti söz konusu, ayrıca savcılığın resen işlem başlatması söz konusu ancak orada kolluk marifetiyle tekrar bilgi toplanması yer alıyor. Ceza İnfaz Yasası’nda mahpusların hastalıkları nedeniyle tahliyesini düzenleyen 16’ncı maddesini düzenleyen bir madde eklendi. Toplum güvenliğini tehdit eden bir gerekçe varsa savcılık kararıyla bırakılmıyor bu da ona benzeyen bir durum. Kolluk ağır hasta bir mahpusun durumuyla ilgili neden bilgi toplasın çünkü o zaten yaşamını artık hapishanede devam ettiremeyecek düzeyde” dedi.
 
İktidar eşitlik ilkesini işletmiyor
 
Ağır hasta tutsakların tahliyeleri ve infaz ertelemeleri noktasında eşitlik ilkesinin işletilmediğini vurgulayan Nuray, bu genelgenin sıkıntılı olduğunu kaydetti. Nuray, “O nedenle bu sıkıntılı genelgenin yayınlanmasının hemen ardından biz buna dikkat çekmiştik, İnsan Hakları Derneği olarak hem olumlu hem olumsuz yönlerine dair açıklama yapmıştık.  Ayrımsız olarak bu genelgenin tüm mahpuslar için uygulanmasını ifade etmiştik, ancak gelinen noktada böyle bir durum söz konusu değil ki mevcut cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugüne kadar af yetkisini en az kullanan oldu. Biz, hapishanelerde yaşamını devam ettiremeyecek olan tüm mahpuslar için koşulsuz olarak yani suç tiplerinden bağımsız olarak,  serbest bırakılmasını talep ederiz. Ağır hasta mahpuslarla ilgili yaptığımız bütün açıklamalar bu yönde, bize gelen başvuruları da biz bu yönden değerlendiririz. Tahliye edilmeleriyle ilgili, sağlığa erişimleriyle ilgili olarak taleplerimizi yazarız. İnsan Hakları Derneği olarak bu eşitlik ilkesi çerçevesinde hareket ediyoruz. Ancak devletin geldiği noktada ne yazık ki anayasal olarak da tüm vatandaşları koruma altına alan eşitlik ilkesi işletilmiyor” ifadelerini kullandı.
 
‘78 mahpusun yaşam hakkı ihlal edildi’
 
Özellikle TMK kapsamında tutulan tutsaklar için özel bir ayrımcılık söz konusu olduğunu belirten Nuray  şu sözleri kullandı: “Genelge cezaevinde yaşamını yitiren 84 yaşındaki ağır hasta mahpus Vural Avar’ın yaşamını yitirmesinin ardında çıkarıldı ve hedeflenen o mahpusların serbest bırakılmasıydı. Eşitlik ilkesini içeren bir genelge olmadığı ne yazık ki yapılan uygulamalarla da ortaya çıkıyor. TMK kapsamında olan mahpuslar üzerinde fiili bir ayrımcılık söz konusu. 16’ncı madde de ceza erteleme ile ilgili herhangi bir suç tipi belirtilmemiş olsa da uygulamalarda TMK kapsamında olan tüm mahpuslar hapishanelerde tutuluyor. Pandemi döneminde de böyle bir uygulamaya şahit olduk. 65 yaş üzeri ve ağır hasta olanların serbest bırakılmasıyla ilgili bir düzenleme yapıldı ama TMK kapsamında olanların hiçbiri bırakılmadı. 2022 yılı içerisinde 78 mahpus yaşamını yitirdi 36’sı hastalıkları nedeniyle vefat etti, içlerinde ileri yaşta olanlar vardı ve 4’ü 80 yaş üzeriydi. Hiçbiri hapishanede kalabilecek durumda değildi ama tahliye edilmeyerek yaşam hakları ihlal edilmiş oldu.”
 
‘Ağırlaştırılmış tecrit insan doğasına aykırı’
 
Mevcut iktidarın bir hapsetme rejimi inşa ettiğini söyleyen Nuray, 399 hapishanenin olduğunu ve sürekli yenilerinin inşa edildiğini dile getirdi. Nuray, “Hapishanelerde büyük bir sirkülasyon söz konusu. Artık sistematik bir hale getirilen kapatma mekanizmasına bu toplumun ve siyasetçilerin bir dur demesi gerekiyor. Önümüzde çok önemli bir seçim var; iktidara aday olan partilerin bu konuda gerçekten iyi çalışması, insanların kaybetmiş olduğu bu adalet duygusunu ortaya çıkarması, yargılamalarda eşitliğinin sağlanması, sürekli olarak terör suçlaması nedeniyle hapsedilen siyasetçiler, gazeteciler, hukuk alanında mücadele yürütenler, insan hakları savunucuları ve pek çok alanda faaliyet yürüten sendikacıların hapisten çıkarılması gerekiyor. Sadece muhalif oldukları için bu insanlar hapiste tutuluyor. Hiçbir zaman ağırlaştırılmış tecridi tasvip etmiyoruz, çünkü insan onuruna ve doğasına aykırıdır ama şu anda yeni yapılan yüksek güvenlikli hapishanelerde pek çoğu tutuluyor ve tek başlarına günde 1-1 buçuk saat havalandırmaya çıkarılıyorlar. Çok yoğun bir tecride maruz kalıyor bu insanlar. Oysa ki hiçbir şekilde suç işlememişler, anayasal haklarını kullanmışlar, çeşitli faaliyetler yürütmüşler, siyasi faaliyetler, sendikal faaliyetler, gazetecilik faaliyetleri ve hukuk alanındaki faaliyetleri ne yazık ki suç olarak nitelendiriliyor” dedi.  
 
‘Yeni iktidar İdare ve Gözlem Kurulu’nu lağvetmelidir’
 
Hapsetme rejiminden vazgeçilmesi ve tutsakların tahliyelerini keyfi olarak reddeden İdare ve Gözlem Kurulu’nun lağvedilmesi gerektiğini özellikle vurgulayan Nuray şu şekilde konuştu: “İnsanları hapsetmek bu kadar kolay olmamalı. Bunun yanı sıra hapishaneler ile ilgili pek çok düzenleme yapılması gerekiyor. Özellikle 2020 yılı sonunda devreye sokulan İdare ve Gözlem Kurulu’nun lağvedilmesi gerekiyor. Bu insanların özgürlüklerini ortadan kaldıran bir uygulama, paralel bir mahkeme gibi hareket ediyor. Bir mahpus yargılanıyor ve ceza alıyor, müddetnamesinde ne zaman denetimli serbestlik veya koşulla salıverilmenin doğacağı kendisine tebliğ ediliyor ancak İdare ve Gözlem Kurulu kararıyla bu ortadan kaldırılıyor. O güne kadar iyi halli gelen mahpusların bir anda iyi halli olmadıklarına bu kurullar karar veriyor. Tamamen soyut gerekçeler ile insanların özgürlükleri ellerinden alınıyor. Bize ulaşanlara göre 220 üzerinde mahpusun koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik hakları bu kurul kararıyla engellendi. Örneğin, Bolu F Tipi Hapishanesi’nde hiçbir mahpus daha tahliye edilmedi. Bugüne kadar 14 mahpusun üçer aylık ya da altışar aylık periyodlarla tahliyeleri engellendi ve birer kere de değil 2 kere 3 kere. Bunların içerisinde ağır hasta mahpuslar var ve bu yaşam hakkının da ihlalidir bu İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararlarıyla özgürlüklerinden mahrum bırakılan mahpusların mutlaka hakları teslim edilmeli ve kurulun kararları ve sistem ortadan kaldırılmadır. Hukuki değil, insani değil ve bu kurul insanların özgürlüklerini elinden alıyor ne yazık ki.”