İmralı Barış Delegasyonu: Fiziki özgürlük için dayanışacağız

  • 18:24 11 Mayıs 2023
  • Güncel
İSTANBUL - Üç ülkeden 3 kişiden oluşan “Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu”, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit ve 25 ayı aşkın zamandır haber alamama haline ilişkin HDK ve ÖHD’ye yaptığı ziyaretlerde, tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğün sağlanması için dayanışmayı sürdüreceklerinin sözünü verdi.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan ve 25 ayı aşkın zamandır da hiçbir haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik tecride karşı bir araya gelen antropolog ve parlamenterlerden oluşan 3 farklı ülkeden 3 kişilik “Uluslararası İmralı Barış Delegasyonu”, İstanbul’da ziyaretlerine başladı. 11-12 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da siyasetçiler, sivil toplum ve hukuk örgütleriyle görüşmeler gerçekleştirecek olan heyet, ilk günkü ziyaretlerini tamamladı. 
 
İlk olarak PKK Lideri’nin müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu’na ziyaret gerçekleştiren heyet daha sonra Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi ile temaslarını sürdürdü.
 
Heyette yer alan isimler
 
Bir antropolog ve iki parlamenterden oluşan heyette, Avrupa Konseyi Sol Grup Başkan Yardımcısı ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi temsilcisi Laura Castel, Konsey Parlamenter Meclisi’nin Onursal Üyesi ve İzlanda eski Adalet ve İçişleri Bakanı Ögmundur Jonasson ile Sosyoloji ve Antropoloji Profesörü, Texas Üniversitesi İrlanda H Bloğu Cezaevleri, Türkiye F Tipi Cezaevleri ve ABD Süpermax Cezaevleri Uzmanı Denis O’Hearn yer aldı.
 
HDK heyeti karşıladı
 
Ziyaretlerine Beyoğlu’nda bulunan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Genel Merkezi ile devam eden heyeti, burada eşsözcüler Esengül Demir ile Cengiz Çiçek, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve eski İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel başkanı ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul milletvekili adayı Öztürk Türkdoğan karşıladı. Görüşmede heyet üyelerinin kendilerini tanıtması ile başladı. HDK heyetinde yer alanların da kendilerini tanıtması ardından görüşmeye geçildi. Heyetler, karşılıklı olarak ziyaretlerden dolayı mutluluk duyduklarını paylaştı.
 
2 yıldan fazladır İmralı Adası’ndan haber yok!
 
14 Mayıs seçimlerinin tarihi bir seçim olacağını vurgulayan HDK heyeti, “AKP faşizmi kaybedecek. Bu genel kötü durum içerisinde politik mahpusların durumu daha kötü. 340 bin insan hapishanelerde tutuluyor. Kapasitesi 280 bin. Fazladan 60 bin insan hapishanede tutuluyor. Kesin sayıyı bilmiyoruz ama hiç bu kadar mahpus olmamıştı Türkiye’de. Ve bu mahpuslar terörist olmakla suçlanıyor. Meslektaşlarımız daha bir hafta önce Diyarbakır’da tutuklandı ve terörist diye itham edildiler. Faşizm kendini en fazla hapishanelerde gösteriyor. Bunun ilk örneğini İmralı’da denediler, şimdi de her tarafa yaygınlaştırdılar. Ve hiç kimse de bir şey yapmıyor. İmralı Adası’nda 2 yıldan fazladır bir iletişimsizlik sürdürülüyor. HDP dışında hiçbir parti gündemine almıyor bu durumu. Buna insan haklarının araçsallaştırılması diyoruz. Onların ilgilendiği tek şey acaba Abdullah Öcalan mektup verecek mi, vermeyecek mi. Abdullah Öcalan’ın 2 yıldır hiç kimseyle görüşememesiyle ilgilenmiyorlar. Dolayısıyla biz bunu değiştirmeye çalışıyoruz. Biz diyoruz ki önce Abdullah Öcalan kendi yasal haklarını kullanabilmeli” diye belirtti. 
 
‘Kürt halkının kaderi Abdullah Öcalan’a bağlı’
 
Geçtiğimiz yıl yaklaşık 70 tutsağın cezaevlerinde  yaşamını yitirdiğinin bilgisini de paylaşan HDK heyeti, “Cumhurbaşkanı bir genelge çıkardı ve bütün yaşlı hasta mahpusların tahliye edilmesini söyledi. Şu ana kadar 10’a yakın kişiyi affetti. Bunlar, 28 Şubat davasında hükümlü askerler, generaller. Yine Hizbullah davasında hüküm giymiş yaşlı bir Hizbullah militanı. Bu yetkisini kullanırken de ayrımcılık yapıyor. Bu seçimde Tayyip Erdoğan gidecek. Hepimiz yeni bir barış sürecinin inşası için çalışacağız” dedi. Öte yandan Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan birçok hukukçunun da yargılandığına dikkat çeken HDK heyeti, “AİHM ve AYM kararları uygulanırsa, birçok kişi tahliye edilebilir. Daha sonra da köklü yasal değişiklikler gerekiyor. Bu biraz bizim mücadelemize bağlı. Yine Kürdistan’da aileleri olan Kürt tutsakları Edirne gibi uzak bölgelere sürgün ediyorlar. Karadeniz’de birçok Kürt tutsak arkadaşımız var örneğin. Aileler hem mesafe hem de güvenlik olarak çok zorlanıyor görüşe giderken. 4 bin mahpusun Umut Hakkı’ndan yararlanması gerektiğini biliyoruz. Kürt halkının kaderi Abdullah Öcalan’a bağlı. O nedenle biraz daha fazla İmralı Adası ile ilgilenilmesi gerekiyor” vurgusunu yaptı.
 
HDK heyeti son olarak HDP’nin tüm bileşenleriyle, Yeşil Sol Parti ile kendi öz güçleri sonucunda parlamentoya girmeyi planladıklarını ifade etti.
 
İkinci adres ÖHD İstanbul Şubesi oldu
 
Heyetin bir sonraki adresi ise Özgürllük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şubesi oldu. Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk’ün eşlik ettiği heyeti, Beyoğlu’nda bulunan dernek binalarında, ÖHD İstanbul Şube Eşbaşkanı Gürkan İstekli, Şube Yöneticileri Necla Mizgîn Argış ile İshak Demirel, Hapishane Komisyonu Eşsözcüsü ve Şube Yöneticisi Vedat Ece, Şube Sekreteri Eda Önal, Genel Merkez Yöneticisi Nurettin Kuzu ve avukat Veysel Demirkaya karşıladı. Heyet üyelerinin kendilerini tanıtması ardından ÖHD’li avukatlar sırasıyla üyelerle tanışarak çalışmalarını anlattı.
 
‘Kürtlere karşı yapılan soykırım savaşı…’
 
Yüz yıldır Kürt halkının süregelen bir mücadelesi olduğunu vurgulayan ÖHD’li avukatlar, “Verilen bu mücadelede dönem dönem savaş da verildi. Çok fazla Kürt esir düştü. Türkiye’de hükümetler de hep kendi iktidarlığını Kürt karşıtlığı ve verilen savaş üzerinden garantiye almak istedi. Bu savaş da beraberinde faşizmi getirdi. Bu son 7-8 yılda Kürtlere karşı bir soykırım savaşına dönüştü. Aynı zamanda siyasi, kültürel soykırımı da son raddeye taşıdı ve tutuklamaları da beraberinde getirdi. Faşist rejimi inşa etme sürecinde sadece Kürt’ler değil, toplumun bütün dinamiklerini bastırmak, sindirmek istediği için muhalif tüm sesler, kurumlar, yapılar cezaevleriyle, zindanlarla terbiye edilmek istendi. Bu yüzden cezaevinde tutuklu sayısı bu kadar fazla. Türkiye’de son 5 yılda yüzlerce cezaevi inşa edilip açıldı. Bunun temel sebebi tekçi faşist rejimin kurumsallaşması. Bunu da Kürt’ler üzerinden yapmak istediler. Maalesef sayı çok fazla, her geçen gün de artıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Sayın Öcalan 2019’dan beridir avukatlarıyla görüştürülmüyor!’
 
Kürt halkına dönük birçok hukuksuzluk artış gösterirken, suçluların ise serbest bırakıldığına dikkat çeken ÖHD’liler, şöyle devam etti:“6 ton kokain getiren adamı tahliye ettiler. Suçla ilgili AKP’nin bir politikası yok. Siyasi olmayan dosyalarda bile Kürt’ler ile Türk’ler arasında fark oluyor. Kürtler en geç tahliye edilen oluyor” dedi. Öte yandan 2 yılı aşkın bir süredir Abdullah Öcalan’dan hiçbir şekilde haber alınamadığının altını çizen ÖHD’li avukatlar, “2019 yılından beridir de avukat görüşmesi yapılmıyor. Bu sürecin nasıl siyasi bir malzeme haline geldiğini bilmenizi istiyoruz. Suçu ne olursa olsun bütün mahpusların avukatlarıyla görüşme hakları vardır. Fakat 2019 yılına kadar Sayın Öcalan avukatlarıyla görüştürülmedi. Hapishanelerde 10 bine yakın mahpus açlık grevi eylemleri gerçekleştirdi. 2019 Mayıs ayına kadar hiçbir adım atmayan AKP-MHP, Adalet Bakanı ve milliyetçi kanadından ortakları Devlet Bahçeli, ‘Bir insan elbette avukatlarıyla görüşebilir’ dedi. Tam da 2019 yılı belediye seçimleri dönemiydi. Bu dönemde bu adımı attılar ve avukat arkadaşlarımız 4 ya da 5 kere müvekkilimizle görüşmeye gitti. Fakat bu süreçten sonra tekrar görüşmeler kesildi. En son da 2021 yılında 4-5 dakikalık bir telefon görüşmesi yapıldı ailesiyle.” 
 
‘Avukatlar her zaman müvekkilleriyle görüşebilmeli’
 
Bu süreçten sonra ise hiçbir şekilde avukat ve aile görüşü yaptırılmadığını söyleyen ÖHD’liler, “Dikkat çekmek istediğimiz şey, en temel insan hakkı olan ve kanunda da yazan şey istedikleri zaman gidip görüşebilecekleri. Ama onlar söylerse, siyasi çıkarları seçimde uygunsa görüşüyorlar. Halbuki her zaman görüşebilmeliler. Bu hukuksuzluğun ikinci örneği de dün gerçekleşen bir itirafla öğrenildi. Bu ülkenin İçişleri Bakanı, yaptığı seçim mitinginde onlarca büyükşehir belediyemize kayyım atadığını itiraf etti. 4 yıla yakındır bütün belediye eş başkanlarımız tutuklu. Fakat dün hukuk hiçe sayıp kendi keyifleri öyle istediği, belediyelere el koymak istedikleri için kayyımları itiraf ettiler. Bu durumun hapishanelere yansıması da her geçen gün çok daha farklı şekilde tecrit ve işkence boyutlarına ulaşıyor” diye belirtti.
 
Tutsaklar cezaevlerinde katlediliyor
 
Marmara cezaevlerinde yaşanan hukuksuzluk ve ihlallere dair de bilgi veren ÖHD’li avukatlar, şunları kaydetti: “Marmara hapishanelerine baktığımız zaman hak ihlalleri ve tecrit koşullarında mahpusların hastaneye sevk işlemleri, hasta mahpusların infazlarının ertelenmemesi durumları bugün daha da artıyor. Son 2 yılda bu işkence uygulamaları o kadar arttı ki birçok hapishanede müvekkillerimiz şüpheli bir şekilde öldürülüyor. Kandıra Hapishanesi’nde Garibe Gezer, Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde Vedat Erkmen öldürüldü. Son 1 yılda 50’den fazla şüpheli ölüm gerçekleşti. Cezaevi müdürleri müvekkillerimizi ölümle tehdit ediyor. Yine Silivri Hapishanesi’nde gardiyanlar mahpuslara ip atarak intihar etmeleri üzerinden mesaj veriyor. Bir koğuşta da ağır işkence uygulanmış, görüntüleri medyaya yansımıştı. Bu durumu da bugünkü siyasi konjonktürden farklı görmüyoruz. MHP Genel Başkanı seçim mitinglerinde vaat olarak, ‘Bunların hakkı mermidir’ ya da ‘Biz idamı getireceğiz’ diyor.”
 
Tecride karşı ne yapılmalı?
 
Öte yandan hasta tutsakların durumuna dair konuşan ÖHD’liler, birçok ağır ve hasta tutsağın Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “hukuksuz” bir şekilde verdiği “Cezaevinde kalabilir” raporlarıyla tahliyesinin engellendiğine dikkat çekti. Daha sonra heyet ÖHD’li avukatlara, “Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit ve hukuksuzluğun son bulması için ne yapabiliriz” diye sordu. ÖHD’liler, “Bu politikaları önce İmralı’da uyguluyorlar. Sonra tüm cezaevlerine yayıyorlar. Avrupa Parlamentosu’nda sesleriniz çıkıyor, bunun için teşekkür de ediyoruz. Ama daha fazlası gerekiyor. Özellikle alınan kararların uygulanması noktasında çok yavaşlar” dedi. Heyetin, “Her toplantıda konuşuyoruz bu konuyu, mutlaka gündemimizde. Bakanlar Kurulu’nun görevi bu” sözlerine karşı ÖHD’liler, “Uygulama kısmı Türkiye’ye gelince yaptırımla olmuyor” sözleriyle karşılık verdi.
 
Dayanışma sözü
 
PKK Lideri’nin Kürt halkı için lider konumunda olduğunun vurgulandığı görüşmede, İzlandalıların Kürt halkına saygı duyduğunu da sözlerine ekledi. Heyet son olarak Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması için dayanışmayı sürdüreceklerinin sözünü verdi.
 
Heyet, yarın da temaslarını sürdürecek.