Taksim patlaması davasında kaçakçılık meşrulaştırıldı, suç PKK’ye atıldı!

  • 19:14 9 Mayıs 2023
  • Hukuk
İSTANBUL - Taksim patlaması davasının ilk duruşmasında Ahlam Albashir savunmasını erteledi. Avukatlar göçmen kaçakçılığını normalleştirdiği savunmalarında, Türk bayrağı fotoğrafı paylaşmaları ve HDP’lileri “kovmaları” ile PKK’yi suçlayarak sanıkları meşrulaştırdı.
 
Beyoğlu’nda bulunan Taksim semtinde yer alan İstiklal Caddesi üzerinde 13 Kasım 2022’de Ahlam Albashir tarafından yapıldığı ileri sürülen bombalı saldırıya ilişkin iddianame 14 Şubat’ta hazırlandı. 7 kişinin yaşamını yitirdiği 99 kişinin yaralandığı patlamaya dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede 36 kişinin, "Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma", "Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme", "Silahlı terör örgütüne üye olma", "Tasarlayarak, bombalama suretiyle çocuğa karşı adam öldürme", "Tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürme", "Tasarlayarak, bombalama suretiyle adam öldürmeye teşebbüs etme", "Tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme" ve "Göçmen kaçakçılığı" iddialarıyla cezalandırılması talep edilmişti.
 
Sanıklar ve avukatları hazır bulundu
 
Davanın ilk duruşması, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma, Silivri Kapalı Cezaevi Kampüsü karşısında bulunan mahkeme salonunun -2’nci katındaki 2’nci duruşma salonunda yapıldı. Duruşmaya, yargılanan sanıklardan 6’sı Sincan 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden, 3’ü Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nden, 3’ü Antalya Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, aralarında Ahlam Albashir’in de bulunduğu 15’i duruşmada hazır bulundu. 13 sanık avukatının katıldığı duruşmada, patlamada yaralanan ve zarar görenler de yer aldı. Yine patlamada katledilenlerin aileleri de duruşmaya izleyici olarak katıldı. Duruşmada hazır bulunan Arapça çevirmen de konuşmaları çevirdi. Ardından duruşma kimlik tespiti ile başladı.
 
Ahlam Albashir savunmasını erteledi
 
Hakim, iddianamenin Arapçaya çevrilmesi için 5 Mayıs 2023 tarihinde tercüman tarafından mahkemeye teslim edildiği ve henüz sanıklara tebliğ edilmediğini açıkladı. Daha sonra yargılanan sanıklardan duruşma salonundaki 15 kişinin savunmaları alınmaya başlandı. Hakim, ilk olarak Ahlam Albashir’in savunmasını almak istedi. Ancak hakim, sanıkların bulunduğu cezaevine gönderilen iddianamenin bir hafta içerisinde tebliğ edilmemesi nedeniyle savunma yapmama hakkının olduğu belirtti. Bunun üzerine Ahlam Albashir, iddianamenin kendisine tebliğ edildikten sonra savunma yapacağını ifade etti. Ardından sanıklardan Mahmut El Abid isimli sanığın ifadesi alındı. Hakim, “34 MG 4551” plakalı araçla Adana Pozantı’dan Bilal El Hacmaos isimli faili karşıladığını, bu kişiyi nereden ve nasıl tanıdığını sordu. Oldukça tedirgin ve korku dolan olan Mahmut El Abid, “Ben kardeşimi ulaştıracaktım İstanbul’a. Araçta hepsi erkek olan 10 kişi vardı, kardeşimi buraya getirdim. Bilal’i tanımıyorum, hiç görmedim” sözlerini kullandı.
 
Alham Albashir ‘talimatla’ Edirne’ye götürülecekmiş
 
Daha sonra sanık Mahmud Elyusuf savunma yaptı. Hakim, Mahmud Elyusuf’a, Bilal El Hacmaos’u Pozantı’dan Ceyhan’a götürdüğünü sordu. Mahmud Elyusuf, “Benim aracım yok, Ceyhan’a hiç gitmedim. Kameralar incelendiğinde Ceyhan’a ulaşmadığım anlaşılacaktır. Ahlam da burada mevcut, ben onlardan hiçbirini görmedim. Mağdurum” dedi. Savunma yapan bir diğer sanık Ahmet Çarkas da, şunları kaydetti: “2014’te Türkiye’ye kaçak yollardan girdim. Ülkemde yaşanan savaş nedeniyle Türkiye’ye geldim ve 9 yıldır buradayım. Suriye’den kaçak yollarla Türkiye’ye insan taşıyan Halil Mence ile kardeşim aracılığıyla tanıştım. Yüz yüze hiç görmedim Halil’i. Sadece Suriye uyruklu olduğunu biliyorum. Halil olay günü beni aradığını ve Esenler’de birini almam gerektiğini söyledi. Ben de araç olmadığını söyleyince bana araç ayarla dedi. Bir arkadaşımın aracını emanet olarak aldım. Daha sonra Halil bana konum gönderdi, gittim. Alacağın kişi bayan dedi, ailevi sebeplerden dolayı ailesinden kaçmış. Halil benden ona bin lira vermemi istedi. Edirne’ye götüremeyeceğimi, yolu bilmediğim ve gece gözlerim iyi görmediği için götüremeyeceğimi söyledim.
 
Talimatla evinde ‘misafir’ ediyor!
 
Halil benden kızı evde misafir etmemi istedi. Bana bu bayanın yurt dışına gideceğini söyledi, kimliği yoktu. Bu sebeplerden dolayı evimde kalmasını kabul ettim. Halil bana bir telefon ve hat almamı söyledi. Neden diye sorduğumda, bu kız yarın yurt dışına gidecek, elindeki sim kart çalışmadığı için bana telefon almamı söyledi. Daha sonra Halil beni arayıp telefonu kırman lazım dedi. O akşam yemek yedikten sonra kahveye gittim ve emniyetin kullandığım aracı aldığını öğrendim. Polisler beni karakola götürdü. Karakolda bana Ahlam’ın fotoğrafını göstererek Taksim’de bir patlama eylemi gerçekleştirdiğini ve nerede olduğunu sordular. Ben nerede olduğunu söyledim. Esenler’e gitmeden önce Ahlam’la konuşmadım ve telefonda görüşmedim. Bu kızı tanımıyorum. Ben suçsuzum, kızın ne yaptığıyla ilgili hiçbir bilgim yok.”
 
Göçmen kaçakçısından Edirne’ye kaçırma operasyonu
 
Daha sonra Ahmet Çarkas’ın kardeşi Ahmar Çarkas da savunmasında, korsan taksicilik yaptığını ve Halil Mence’nin göçmen kaçakçılığı yaptığını bildiğini ifade etti. Göçmen kaçaklığı ile il dışına çıkan yolcuları götürerek yüklü miktarda para kazandığını dile getiren Ahmar Çarkas, “Halil sürekli telefon değiştiriyordu. Olaydan 5-6 gün önce Halil beni arayıp bir bayan ile erkeği Edirne’ye götürmemi ve onlara hat almamı söyledi. Daha önce de gönderdiği kişilere hat aldığım için bu durum dikkatimi çekmedi. Erkek geldi beni buldu ama kadın gelmedi, Halil de kadının gelmesi gecikecek sen Edirne’ye götür dedi konum göndererek. Erkek şahsı Edirne’deki konuma teslim ettim. Daha sonra camiye girdim namaz kılmaya, çıktığımda az önce bıraktığım kişiye ait iki tane gözlük buldum ve torpidoya koyup geri döndüm. Kardeşim Ahmed’i aradığımda o bayanı Halil’in evlerine götürmesini söylediğini paylaştı benimle. Eve geldiğimde bu yabancı kadının orada olduğunu gördüm ve Halil’in Avrupa’ya göndereceği şahıs sen misin dedim, evet dedi. Bu kızı sorun olabileceğini düşünerek komşumuz Zekeriya’nın evine götürdük” şeklinde konuştu.
 
‘Gerekirse 10’uncu kattan at polise teslim etme’
 
Daha sonra haberlerde Ahlam Albashir’in Taksim’deki patlamayı gerçekleştiren kadına benzediğini fark ettiğini söyleyen Ahmar Çarkas, “Halil’e fotoğrafı gönderdim ve bana, ‘Ne yap ne et o kızdan kurtul’ dedi. 10 dakika sonra da kardeşim Ahmet’le birlikte gelen polisler hem kızı hem de bizi gözaltına aldı” diye anlattı. Hakimin Halil’in kendisine telefonu üzerinden, “Gerekirse 10’uncu kattan at bu kadını, ne yap ne et polise teslim etme” mesajı atmasını soran Ahmar Çarkas, “Ben suç işleyemeyeceğimi söyleyip reddettim” yanıtını verdi.
 
2 hafta sanıkların evinde kalıyorlar
 
Daha sonra hakim, savunma yapan Fatma Berker’e Ahlam Albashir ile birlikte El Hacmaos’u 3 hafta evlerinde tuttuklarını sordu. Fatma Berker savunmasında, şu ifadelere yer verdi: “Hasan isimli biri eşimi arayıp ‘Karı koca bir çift gelecek, 2 gün evinizde misafir edin’ dedi. Eşim de, ‘Biz ailemizle yaşıyoruz, sorunlu insanlarsa kabul edemem’ dedi. Ev tutacaklar sadece iki gün kalsınlar demiş, eşim de tamam gelsinler dedi. Ertesi gün sabah 5-6 sıralarında Ahlam ve eşi Bilal geldi. Akşama kadar uyudular. Türkiye’ye kaçak geldiklerini ve 7 aydır evli olduklarını söylediler. Ahlam geceleri oturuyordu, gündüzleri uyuyordu. 2-3 gün sonra ne zaman ev kiralayacaksınız diye sorduğumda, ‘Siz bize ev kiralayın’ dedi. Ben de kimlikleriniz yok nasıl ayarlayayım dedim. Her gün sorduk, ‘Ev bulamadık’ diye cevap veriyorlardı. Bir hafta sonra artık sizi evimizde barındıramayız dedik, ‘Ev yok nereye gidelim’ deyip 2 haftadan daha fazla bir süre bizde kaldılar. Kardeşim bize geldiğinde evde yabancı istemediğini söyleyip Ahlam’ın eşyalarını topladı. Bilal aynı gün Ahlam’ı alıp götürdü. Kardeşimin eşinden iş yerimiz olan atölyenin anahtarını alıp oraya gitmişler, sabah atölyede onları gördük. Yanlarında bir kişi daha vardı. Daha sonra Ahlam, Ahmed Haj Hasan’ın evinde birkaç gün kaldı.
 
‘Olay nedeniyle düşük yaparak bebeğimi kaybettim’
 
Dul olan Ramah’a gidip bazen orada bazen de atölyede kaldı. Yaklaşık 2 ay kadar atölyede kaldılar. Olaydan bir gün önce Bilal’e, kimsenin atölyede kalmasını istemediğimi söyledim. Bana, ‘Tamam yarın ev tutacağım’ dedi. Olayın yaşandığı gün evden çıkmadım, eşim 20 dakikalığına atölyeye gitti. Eve geri döndüğünde Ahlam ve Bilal’in atölyede olmadığını söyledi. Eşimle birlikte atölyede yatan diğer şahıs bizimle geldi, Bilal’in anahtarı bize ulaştırdığını belirtti. Ahmed El Abu adlı şahıstan bize telefon geldi. Atölyenin önünde polis olduğunu ve kapıyı kıracaklarını söyleyerek kapıyı açması için çağırdı. Daha sonra polisler gelip eşimi götürdü. O zaman hamileydim, olay nedeniyle düşük yaparak bebeğimi kaybettim. Ne PKK ne de orada olanlardan hiçbir bilgim yok.”
 
Savunmaların ardından saat 13.11’de duruşmaya yarım saat ara verildi.
 
Göçmen kaçakçılığı suç değilmiş!
 
Aranın ardından duruşma, sanıkların savunmaları ile devam etti. Ferhad Habeş’in avukatı olmaması nedeniyle sadece tahliyesine dair savunması alındı. Hatice Elkurdî de aynı şekilde tahliyesini talep etti. Daha sonra sanıklardan Hazni Gölge savunma yaptı. Hakim, sanık Hazni Gölge’ye, Halil Mence ve Bilal El Hacmaos’u Edirne üzerinden yurt dışına çıkışlarını sağladığını sordu. Hazni Gölge, “Halil bana yurt dışından 2 arkadaşının geleceğini ve onlarla ilgilenmemi söyledi. Halil bana, ‘Bu arkadaşlarla kaçakçılık yapacağım, bunun üzerine senin de işin olur’ dedi. Halil Mence ile Edirne üzerinden Bulgaristan’a kaçakçılık ticareti yapıyorduk, kendilerine bagaj sağlıyordum. Bagaj derken kolonya, bebek bezi gibi şeyler sağlıyordum. Halil Mence fiyatı yükseltince ticareti kestim” cümlelerini kullandı. Sanık Hazni Gölge ayrıca Elih’li (Batman) oldu, açık bir şekilde uzun yıllardır göçmen kaçakçılığı yaptığını söyleyerek, “Göçmen kaçakçılığı yapıyorum ama terörden kaçıp Batman’dan ayrıldım. Benim terörle işim olmaz, ülkeme bağlı biriyim” sözleriyle kaçakçılığının “suç” barındırmadığını öne sürerek kendisini meşrulaştırmaya çalıştı.
 
HDP’yi reddettiği için ‘terörist’ değilmiş!
 
Daha sonra sanık Hazni Gölge’nin avukatları söz alarak beyanda bulundu. Avukatlar, “Müvekkilimiz, terör nedeniyle memleketi Batman’ı terk etmek zorunda kalmıştır. 2014 seçimlerinde HDP parti yöneticileri kıraathanesinde seçim çalışması yapmak istediğinde dahi şiddetle reddetmiştir” diye konuştu. Hazni Gölge’nin kardeşi olan avukatı da, “Terör eylemini gerçekleştiren 4 ana özne vardır. Hacı kod isimli şahıs, Bilal isimli terörist, Ahlam isimli sanık sandalyesinde oturan terörist ve Halil Mence’dir. PKK, YPG ile ilgili bir bağlantısı olduğu kolluğun tespiti zaten” sözleriyle PKK’yi suçladı. Bu sırada hakim ve savcının telefonu ile oynaması ise dikkat çekti.
 
Para karşılığı evinde göçmen saklıyor!
 
Ardından sanıklardan Hüseyin Güneş savunma yaptı. Hakim Hüseyin Güneş’e, “Hamza” kod ismini kullandığını ve evinde sanıkları sakladığını sordu. Hüseyin Güneş, Batmanlı olduğunu ve 20 yıldır Edirne’de yaşadığını söyleyerek savunmasına başladı. Halil Mence’nin kendisini arayarak birkaç saatliğine iki kişinin evlerinde kalmasını istediğini paylaşan Hüseyin güneş, “Daha önce de farklı kişiler evime geldi, bunun karşısında para aldım. 20 tane göçmen evime geldi sonra. Halil de arayıp, ‘Hazırla 20 kişiyi götüreceğiz’ dedi. Evimize aldığımız için çok özür diliyorum. Allah bu terör örgütünün belasını versin. Beraatimi istiyorum” sözleriyle kendisini aklamaya çalıştı.
 
Kaçakçılık bir kez daha normalleştirildi!
 
Hakim, sanık Süleyman Güder’e ise “34 ACF 601” plakalı aracıyla Bilal El Hacmaos’u Hatay’dan Ceyhan’a giderken önlem aracı olarak takip ettiğini sordu. “Tareq isimli kişi ile kaçakçılık işinde çalışıyoruz, onun dışında kimseyi tanımıyorum. Kesinlikle öncülük yapmadım. Telefonumda silah fotoğrafı bulunmuş, daha önceden yedeklenmiş bir fotoğraf” dedi. Sanık Yasir Arkorali de iddianame kendisine ulaştıktan sonra savunmasını yapacağını dile getirdi. Bir diğer sanık Ramah Eltalha’nın, avukatı olmaması nedeniyle sadece tahliyesine dair savunması alındı. Ramah Eltalha, “4 tane çocuğum var. Bir suç işlemedim, bu yüzden tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” şeklinde savunma yaptı. Sanıklardan Ahmed Elşeybun da aynı şekilde yaptığı savunmada tahliyesini talep etti.
 
Ahlam Albashir’in evinde kalmadığını iddia etti
 
Daha sonra SEGBİS ile bağlanan sanıkların savunmaları alındı. Sanık Ahmed El Hajmevaz tahliyesini talep etti. Sanıklardan Hasan Avuraz, “Polis evime geldiğinde bir numara girdi ve Bilal’in numarası çıktı. Ben o şahsı Hasan olarak biliyordum. Tahliyemi talep ediyorum” diye konuştu. Bu sırada sanık Salih Çarkas’ın avukatlığını Emirhan Doruk üstlendi. Ardından hakim, fail Ahmet Çarkas’ın babası Salih Çarkas’a, telefonunda kaçak getirdikleri göçmenlerin 2 dakikalık görüntülerinin yer almasını sordu. Salih Çarkas, “O telefon benim telefonum değil. Bu insanların hiçbirini tanımıyorum” dedi. Sanıklardan Bakkar Çarkas, Mahmud Hasso, Hassan Ali, Tareq Alkhatıp ve diğer sanıklar tahliyelerini talep etti. Sanıklardan biri, evlerinde kalmasına rağmen Ahlam Albashir’i evlerinin içerisinde hiç görmediğini iddia etti. Bir sanık da, yargılanan sanıklardan birinin yaşamına son vermek istediğini ve bu nedenle “psikolojilerinin bozuk” olduğunu öne sürerek tahliye talebinde bulundu.
 
PKK ile sanıklar aklanmaya çalışıldı
 
Daha sonra söz alan sanık avukatlarından Yasin Bozacı, “PKK bir terör örgütüdür. Zaten kendileri de bunu kabul ediyor. Bu davada masum insanlar var. Bu terörist (Ahlam Albashir),  müvekkilimin evinde yakalandığı için tutuklanmıştır. 7 aydır tek kişilik hücrede kalmaktadır. Beraatini talep ediyorum” sözleriyle suçu PKK’ye yüklemek istedi. SEGBİS ise bağlanan sanıklar yeniden söz alarak, Zekeriya isimli şüpheliden ilaç almaya gittiklerini ve Ahlam Albashir’in bu sırada evde olması nedeniyle tutuklu olduklarını söyledi. Hakim sanıklara, ilacın neden eczaneden alınmayıp Zekeriya isimli şüpheliden alındığını, ayrıca ilacı kapıdan alıp neden dönmediklerini ve içeri girdiklerini sordu. Sanıklar, “İlaç eczanede bulunan bir ilaç değildi, koca karı ilacıydı. Zekeriya’nın kardeşi yakınımız olur, o yüzden onu görmek istedik. Alham’ı hiç tanımıyoruz” diye belirtti.
 
Müştekilerin tamamı şikayetçi oldu
 
Sanık savunmalarının bitmesi ardından hakim müştekilere şikayetçi olup olmadığını ve davaya katılma taleplerini sordu. Maddi zararı olan esnaflardan Ebru ve Mesut isimli müştekiler, patlamada yaralanan İrem Metin ile Beyzanur Ergin, hayatını kaybeden Adem Topkara’nın anne ve babası Mustafa ile Gülizar Topkara, Kübra Yıldız, Ömer Şahin, Gizemnur Dönmez ve Ülker Kılıç, şikayetçi olduklarını ve davaya katılmak istemediklerini bildirdi. Müştekilerden Hicran Karaç’ın avukatı ise davaya katılmak istediğini ancak müştekinin Sultanbeyli’de oturduğu için Anadolu Adliyesi’nde beyan vermek istediğini sundu.
 
Sanık avukatları: PKK eylemini göçmen kaçaklığının içine geçirmiş
 
Ardından savcı mütalaasını sundu. Mütalaada, sanıkların kaçma şüphelerinin göz önünde bulundurulması sebebiyle tutukluluk hallerinin devamı talep edildi. Mütalaaya karşı sanık avukatları savunma yaptı. Sanık Hazni Gölge’nin avukatları, “Mütalaayı kabul etmiyoruz. Dosya ile bir alakası olmadığını, yalnızca göçmen kaçakçılığı üzerinden suçlanabileceğini, bunun da dosyada suç olamayacağını belirtip tahliyesini talep ediyoruz. PKK terör örgütü bir eylem yapmış ama normal rutin devam eden bir göçmen kaçakçılığının içine geçirmiş. Dosyada karartılacak bir delil dahi yoktur” ifadeleriyle bir kez daha göçmen kaçaklığını meşrulaştırmaya çalıştı.
 
Türk bayrağı fotoğrafı koydukları için ‘suçsuzlarmış!’
 
Sanıkların avukatlarının mütalaaya karşı yaptığı savunmalarda, kaçakçılık yapmalarına rağmen bugüne dek “karakolluk olmamalarının” suç tekil etmediğini, dijital medya hesaplarında Türk bayraklı fotoğrafların bulunması ile ülkelerine bağlı vatandaşlar oldukları güzellemeleriyle “suçsuz” olduklarını öne sürdü. Sanık avukatları ayrıca, binlerce dolar ve eurolar karşılığında göçmenleri kaçıran sanıkların, “kaçma şüphelerinin olmadığı” üzerine de savunmalar yaptı.
 
Ardından mahkeme başkanı müzakere yapmak için duruşmaya ara verdi. Yarım saat süren müzakerenin ardından mahkeme başkanı ara kararını açıkladı.
 
17 Temmuz’a ertelendi
 
Kararda, tutuklu yargılanan sanıkların tamamının tutukluluk hallerinin devamına, sanık avukatlarının tutukluluğa dair İstanbul 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz haklarının olduğuna yer verildi. Kararın devamında, yakalama kararının infazının beklenmesine, iddianamenin sanıklara tebliği için bulundukları cezaevine müzekkere yazılmasına karar verildi. Tebliğ nedeniyle ertelenen savunmaların iptal edilmesi yönünde karar veren mahkeme başkanı, ertelenen savunmaların bir sonraki duruşmada alınacağını bildirdi. Kararda ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’ne (EGM) müzekkere yazılarak sanık Halil Mence’nin hayatta olup olmadığına dair bilgi istenmesine yer verildi. Müştekilerin duruşmalara gelmesine gerek kalmadığını paylaşan mahkeme başkanı, bir sonraki duruşma tarihinin 17 Temmuz olarak belirlendiğini bildirdi.
 
Ne olmuştu?
 
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’nin Kobanê’ye yönelik kara saldırısının gündemde olduğu süreçte meydana gelen patlama günü İdlib’te Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (MÜSİAD) etkinliğinde bulunan Süleyman Soylu, ikinci gününde geldiği İstiklal Caddesi’nde, patlamayı düzenlediği ileri sürülen Ahlam Albashir’in Kobanê üzerinden Türkiye’ye giriş yaptığı ileri sürülmüştü. Aynı gün aynı yerde açıklamada bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da, ediği bilginin Süleyman Soylu’dan farklı olduğunu belirterek “yalanlamıştı”. Ümit Özdağ, ediğini bilginin ne olduğunu ise hala açıklamadı. Hedef göstermelerin ardından Halk Savunma Birlikleri (HSM),  patlama ile ilişkilerinin olmadığını açıklamıştı. Aynı zamanda QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi de patlamanın YPG ile ilgisinin olmadığını belirterek, Türkiye’nin kontrolünde bulunan ÖSO çetelerine işaret etmişti.
 
MHP’li başkanın telefonundan arama gerçekleştirmiş!
 
Ahlam Albashir’in daha sonra Şirnex’ın (Şırnak) Basa (Güçlükonak) ilçesinde MHP’nin başkanlığını yapan Mehmet Emin İlhan’ın üzerine kayıtlı olan telefon ile iki arama gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştı. Daha sonra patlama nedeniyle gözaltına alınan 52 kişiden 17 kişi tutuklanmıştı. Soruşturmanın sürdüğü sıralarda da patlama nedeniyle çok sayıda kişinin tutuklandığı basına yansısa da kim olduklarına dair bilgiler yer almamıştı.